bugün

mallıktır, böyle yaşamaktansa hiç yaşamamak daha iyidir.
(bkz: yokluk) yokluk nedir harbiden?

arkadaşlar eğer yokluğun tanımı olarak karşılarında bir "blue screen" göreceklerini sanıyorlar ise kusura bakmasınlar. yokluğun tanımını yapamazsın, bu da yine gündelik yaşam deneyimlerimiz ile ortaya çıkan bir şey "blue screen", çünkü varsın ve var olan bir şey yokluğun tanımını ancak:

"olmamış kabul edilen bir şey olarak" yapar, tamam da nedir bu yokluk?
söyleyeyim, yokluk yoktur.

yani yok olmayacaksın, ahirette tekrar dirileceksin. size de düşününce anlamlı gelmiyor mu? bir et yığınısın ve bu et yığınına can veren ALlah, sana ruh verdi. ruhun ölümsüz ise sen nasıl yoksun?
inanmasan da değişmeyecek bir gerçeği cesurca kabullenmektir.
(bkz: karbon döngüsü)
varlığından yorulduğunda istenendir. hiçliğini yaşamak, hiçliğinde kaybolmak istersin ve adına yok olmak dersin de yokluk yoktur artık var olduktan sonra.
öldükten sonra yok olamaycağız tabiki bir ceset olarak toprağın altında parça pinçik olup ordan birşeylere dönüşüp dünyaya bi faydamız dokunacak. yaşarken yapamadığımız bir şey varsa bu dünya için öldüğümüzde biraz olsun yararlı olacağız tabiki. ama ben ben olmayacağım işte yok olmaktan kasıt bu ise eğer yok olacağıma inanıyorum. ben beni bilmedikten sonra neyleyim dünyayı.
ölmeden önce her haltı yeme isteği uyandırır.
asla inanmak istemediğim ama içten içe ya ölüm gerçekten bir yok oluşsa diye içimi kemiren bir düşüncedir.
insanın egosuna ters düşen inanç.
Embesil falan olmak lazım herhalde böyle düşünmek için. Ulan iblis sonbaharda yaprak döküp solan ağaçların ilkbaharda tekrar çiçek açmalarından da mı ibret almazsın?
salatalıktan bir farkı olmadığına inanan insandır.
ölümün bir son olduğunu göremeyecek kadar kör olmaktan iyidir.

adı bile ölüm lan. ölüm. ölüm işte ulan. ölünce ne oluyor? ölmüş oluyorsunuz işte sayın hoplattıklarım. fantezilerinizi kendinize saklayın.
istediğinize inanın, inanmayana da saygı duyun.