bugün

türkiye'de ve dünyadaki entellektüel çevreleri incelediğimizde farkına vardığımız, bizi kitap okumaktan soğutan acı gerçek...
(bkz: hiç kitap okumamanın insanı saçmalatması)
(bkz: kitap okuyamamanin insani dangalaklastirmasi)
ibnelik temalı kitaplar okunduğu vakit gerçekleşmesi mümkün olan durumdur . dinciliğe ve faşizme hizmet olsun diye yazılan kitaplar , dergiler ve demokrasi adına totaliter devletin siyasi yalakalığını yapmak için basılan gazateler de kültürel ve zihinsel anlamda ipneliğe ( liboş )sebep olabilmektedir .
-hadi kamil, bitirsene şu kitabı artık.
+okuyorum kazım abi...de biraz yavaş okuyorum işte!.
-kaçıncı sayfadasın bakiim.
+iii, iki!.
-......
+yavaş okuyorum dedim ya abi!.. *
(bkz: kavramlar arası baglantı kurma özürlüsü olmak)
deliler gibi, ciltler dolusu, 7/24 okuyan bir millet olduğumuzdan kelli, önümüzü kesmek maksadıyla dış mihraklar tarafından içimize sokulmuş fitnedir. mesela eskiden de uydurmuşlardı bunlardan. baletler için, sonra ressamlar için, modacılar zaten top. alayını hollanda'ya sürmek gerek!
okuduğunu yorumlayamayan insan modelidir.
şimdiye kadar binbeşyüze yakın kitap okumuş bir olarak kendimden şüphe etmeme sebep olacak durum.
dogru olursa bu önerme eger dogan hizlan'in cakilda assolist olarak görebileceğiz ve uzaklara ucma kusunu dinleyebilceğimiz önerme.
yazarı; ulan bu doğruysa ben ultra ipneyim hatta ipnetorun önde gideniyim diye düşünmeye sevkedecek önermedir.
iç ses: tüh bilseydim okur muydum o kadar kitabı? demek sebebi buymuş.
(entry den sonra)dış ses: (bkz: hanım beni yakaladılar sen kaç)

edit:yazarın çok kitap okuması dışında, kişiler ve olaylar tamamen hayal ürünüdür

2.edit: daha kötü zıçtık.

son iç ses:.iktiret! sen kendini biliyorsun nasıl olsa.
kitap okumayan insanların okuyana .ok atarak kendisi teselli etme biçimi.
her seyin fazlası zarardır, lafı insanlık tarihi boyunca soylenmıs en dogru sozlerden bırıdır. bır de o acıdan bakılınca dogru yanları olabılecek onerme.
hatmedilen eserlerin çeşitliliğinden kaynaklı anlaşılamamaktan doğan karşı taraf ibneliği. şöyle oluyor: kesintisiz okuyan kişinin fark etme ve eleştiri metodu farklılaşıyor. bu fark genel geçer değerlerler sahipleri ile uzlaşmadan uzak göründüğünden görüntüsü bile ibnelik addediliyor. oysa vuku bulan: okuyan, okudukça sayfa aralarında "vay anasını içinde bulunduğum durum lan bu. aynı şeyi yapmıştım. daha farklı-basit bakmıştım. yüzeysel düşünmüşüm."lerin sayısı artar. bu artma seansları neticesinde ortaya çıkan; idrakin zorlama ile alternatif hesaplara yönlendirilmesi, algıda seçiciliğin yok edilmesi, refleksi davranışlar ilkelliğinden arınma-vay babam vay!-, muhakemenin gelişmesi gibi tekdüzeliğin tavır alacağı ve bu tavra da ibnelik diyeceği meydan da onlarla buluşursun. e meydan er meydanı, sen de okuyarak primitif şedit hallerden arınmışsın. "lüten konuşarak-tartışarak çözelim." dersen, "yumuşakçalardan lan bu. ibne işte!" derler. iyi bağladım sonunu diye düşünüyorum.
akıllı bir kadın tarafından ortaya atılmış uzun vadeli ve ciddi sonucu olması beklenen önermedir.

erkekler kaygı sebebiyle kitap okuyamayacak ve sonunda, onların okumadığı yılları kitap okuyarak değerlendiren kadınlar ile yarışamayacak hale gelecek.
iktidarın sadece perde arkasındaki değil, gerçek hakimi kadınlar olacak. yaşasııın.

okumayın, hakikaten çok kitap okuyanların yürüyüşü bile değişiyor, yürürken kıvırmalar hatta eller ön ayaklarını kaldırmış finoyu anımsatan biçinde bilekten kıvrılıyor filan.
kıskanç cahillerin önermesi... tersi için *... *
farklı kültürlere önyargıyla yaklaşılan, gerekli kültürel birikimin elde edilmesi için çaba gösterilmeyen ve kitap okumayı alışkanlık haline getirene hayretle bakılan günümüzde korkunç ve saçmalığı tartışılmaz önerme. bu düşünceyi oluşturan, düşüncenin kaynağını bulduğu ve düşünceyi oluşturduğu zamanı bir okul kütüphanesine kitap bağışlayarak değerlendirse heralde daha faydalı olurdu.
(bkz: kaynak götüm)
(bkz: nasıl ibne oldum)

ayrıca başlığa göre alemin ibnesi;
(bkz: selim ışık)
kitap okudukça hayat bakış açımız genişler. daha farklı düşünebilmeye, mutlak doğrulara daha eleştirel yaklaşmaya başlarız. homoseksüelliğe ibnelik demez ve homoseksüellere de yaratıkmışlarcasına bakmayız diğer insanlar gibi. her şeyi olduğu gibi homoseksüelliği de farklı değerlendirmeye başlayınca kimilerimiz kendini homoseksüelliğe yakın hisseder ve sürekli empoze edilenlere, sorgulamasına izin verilmeden öğretilerle yaşayanlara göre sürekli kitap okuyanların arasında eşcinsellerin sayısı daha fazla olur. kimi öküzlerde bu durumu "okuyunca ibne olursun" bakışıyla değerlendirebilirler ancak.
gayet doğru bir genellemedir.

hatta:
http://img389.imageshack....y.php?image=beynszeh3.jpg
kitabı kafasına değil götüne sokmaya çalışan cahillerin beyinciklerinden sıçtığı önerme. bir fıkra anlatalım da bari şenlenelim. temel ile dursun bir gün kahvede otururken temel dursuna döner ve der ki" entel olacağıma ibne olurum daha iyidur da". dursun şaşırarak temel'e döner ve sorar; "niye böyle konişiysun ula temel". temel" o kadar kitabu kafama sokacağuma götüme sokarum daha kolay olur".
kıssadan hisse: kolaycılığa kaçmayın.
kitap okumayı sevmeyen dar zihniyetli kişinin abuk söylemidir.
x- ne okuyorsun husam?
y- kitap okuyorum görmüyor musun?
x- ama sen çok kitap okuyorsun husam.
y- ee ne var bunda?
x- o zaman senin bana 'ay şekerim bu yazarın bu kitabını okuyorum' demen gerekmiyor muydu?
y- lan bi siktirgit almıyım ayağımın altına,salak herif.
x- ne kızıyorsun abi ya ben şey sandım ondan yani ...
y- ne sandın?
x- ibneleştin sen sandım.
y- senin beynin ibne oğlum ben ibne değilim, bunu anlamak bu kadar zor mu?
x- abi öyle deme ya bende öyle duydum ama ondan dedim.
y- bsg hadi bakıyım.
x- tabi abi,hemen.