bugün

Annem mutfakta çay dolduruyor bende arkasındayım. Bir anlık boş bulunuyor ve çay kaşığını alıp deliler gibi koşmaya başlıyorum. Maalesef beni oturma odasında yakalayıp elimde ki çay kaşığını alıyor. Yani çocukluğuma dair ilk anım yaptığım hırsızlık. Büyüdüm hala çalıyorum ama çay kaşığı değil. Kızın eskisi kadar masum değil anne.
Gözümün önüne legolarım ve aterim geliyor. Yaş 3 falan.
babam sobanın üstünde kaynayan güğümden bakır bir tasın içine su koyuyor. ince uçlu kahverengi tarakla ( her evde vardı) o zamanlar lüle lüle olan saçlarımı tarıyor. ben huzur ve güveni iliklerime kadar hissediyorum. çok mutluyum.

bu babama ve çocukluğuma dair hatırladığım ender anlardan biri. çoğu kayıp. unutmak istedim demek ki. unuttum.
Ben 2 yaşındayım, ablam 4, elele tutuşmuş komşunun evinin kenarında yürüyoruz. Zaten elimi hiç bırakmazmış.
Sonrası sanırım ilkokula kadar yok.
Bense 2 yaşımdan beri hala o eli arıyorum. Özledim. Çok.
5-6 yaşlarında kuzenlerimle birlikte dedeme koştuğum andır dedem o yıl rahmetli oldu dedeme dair kalan tek hatıram aynı zamanda hatırladığım ilk anımdır.
anım rüzgara karşı yürüyen adam inkine benziyor biraz.

kaç yaşındayım hatırlamıyorum. annemle evcilik oynadık o benim kızımmış falan.. sonra ben uyuyakalmışım. Annem de o anı bekliyormuş evden çıkmak için. Çok yapardı bunu markete çarşıya beni götürmemek için... ben de uyumaktan korkar olmuştum gündüzleri.

Bir zaman sonra uyanıyorum annem yok. O çocuk aklımla yüreğim ağzımdan çıkacak halde korkarak dolaplara baktığımı hatırlıyorum. O anda da kendi kendime sesim titreyerek şunları söylediğimi 'kızııım nerdesin hadi çık ortaya!'

o korkunç dakikalar ya da belki saatler ne kadar sürdü hatırlamıyorum... ama hala kapalı bir yerde mahsur kaldığımda hissettiğim o 3-4 yaşlarındaki çocuğun inanılmaz korkusu.
herşey bozuk bir plak gibi beynimde, sadece çoçukluğum o mis kokusunu geri istiyorum ben.
televizyonların bahçede yetiştiklerini sandığım bi konuşmamdı x amcayla.bi de uzun balkonda tahta sandalyeleri yere yatırır, araba yapar, sürerdik.
Bahçeli bir evde yasıyordum. Bizim biraz yukarımızda ve aynı mahallemizde oturan ve o zamanlar en yakın arkadaşım olan arkadaşım da apartman dairesinde oturuyorlardı. Gözlerimi ilk açtığım an bahçeli bir ev gördüğüm için mutlaka tuhaf gelmişti ve o dönemler bizim oturduğumuz semtte neredeyse her evin bahçesi vardı. Bir gün bir konu açıldı ve arkadaşım annesine; ''bizim bahçemiz yokki anne'' demişti ve bana tuhaf gelmişti biraz. Ne var ki bugün son 10 senedir bahçeli ev görmüşlüğüm yok.
Kardeşimin doğduğu gündür, öncesi yok.

Dört yaşındayım, kardeşim dünyaya gelecek, annemi alıp hastaneye götürdüler. Tabi beni hastaneye götürmüyorlar ben kimim ki. Ben arabanın arkasından ağlayarak koşarken büyük kuzenim beni yakalayıp onlara götürmüştü. Ben de rahat durur muyum hiç teselli olmak için onların misketlerini çalmıştım.
evin önüne çıkışımı hatırlıyorum abimle.
kesinlikle sunnet. 2yasindaydim ama sunnetcinin kel kafasi hala aklimda.
Bayram sabahları....
küçük bir bisikletim vardı, amcamın oğlundan bana kalan ilk aklıma o geldi.
Babaannemin babası köydeki evde alt katta yaşardı.Eşi Emine ninem ondan bir sene önce ölmüştü. Kendisi ailenin ilk torunu olan beni çok severdi. Birgün zeytin ağacından düşmüş, görme yetisini neredeyse tamamen yitirmişti. Ve sonrasında çok dayanamadı.

Köydeki evin şimdi depo olarak kullandığımız alt katı. Ben kapıda durmuşum. Karşıda yatakta dedem az gören gözleriyle beni kendisine çağırıyor. Çocuğum korkuyorum ama yanına gidiyorum. Doya doya öpüyor beni. Film burda kopuyor. Çok daha sonradan öğrendiğime göre ertesi gün ölmüş.

Tuhaf olan kendisi öldüğünde benim bir yaşımda olmam ve bu anı çok net hatırlamam. ikincisi ise Gittikçe fiziksel olarak ona benzemem.
4 yaşındaydım sokakta oynuyordum. içimden keşke 5 yaşında olsam diye geçiriyordum.
Kreşe ilk bıraktıkları gün buz kesilip yalandan ağlamıştım, travma gibi travma.
bilye oynarken ki ellerimdeki asinmalar.
Sortum.
bir gun param olursa onu da alacagim dusuncelerim.
bir sehirden bir sehire goc etmemiz.
boza, izmir okul onu .
sabahin puslu havasi ve ilkokul ogretmenimin beni elimden tutarak okul donusu eve birakmasi.
b harfini ogrenirken cektigim sikinti.

devam eder boyle.
Aksam iş dönüşü annemle babamın eve getirdiği kilolarca portakalı içinde bulunduğu poşetten tutup yere dökmem ve yüzümde patlayan fotograf makinesi flaşı.
4 yaşındayken bina girişindeki laz teyze tarafından kovalanmak. Sonradan taşındığımız 2 apartmanda da bir "laz teyze" vardı. Ağaçtan Erik toplayıp yiyoruz diye bize beddua ederlerdi, yenmeyecekmiş onlar. kızarıp yere düşünce yermişiz.
Çok sey hatirliyorum ama hangisi ilk onu hatirlamiyorum.
Bir kız çocuğu olarak erkek berbere götürülüp ilkokul bitene kadar erkek saçıyla yaşamak.
evimizin henüz merdivenleri inşa edilmemiş olan inşaat halindeki son katına çıkmak için kullanılan tahta merdivene "ben buradan çıkamam" bakışı atmam.

yaş 4-5 falan.
3-4 yasimi gayet iyi hatırlıyorum. Dedemin annesi ölüyodu olduğu akşam gördük ertesi günü gömdük kadının boğazını delmişler ve konusamiyordu sonra da dedemin mezarını açıp üstüne gömdüler anasını ben de cenazeye pijama ile geldiğim için moralim bozuktu.

Dedemin babasi da tam bu olaydan 1 sene sonra vefat edip karısına oğluna kavusmustu zaten.
keşke hep çocuk kalsaydık da, dizimizdeki yarayı en büyük acımız sansaydık.