bugün

Yazarların çocukken yaşadığı en ağır olayları anlatır. Hala unutmamıştır ve her ne yaşadıysa hala onun etkisindedir.

Benimki şöyle, sanırım 10 yaşındaydım ve kardeşime bir motosiklet çarpmıştı. O kadar korkmuştumki, kardeşime bir şey olmamasına rağmen günlerce onu izlemiş, her an birşey olacak diye beklemiştim. Hala, bir tehlikeye girecek olsa haddinden fazla telaşlanırım.
kayışla dövülmek, tuvalete kitlenmek olabilir.
Kaç yaşımda olduğumu hatırlamıyorum, cinlerle ilgili ilk defa bir şeyler duymuştum. Baya da korkmuştum tabi. Ve o gece uyuyamamıştım sözlük. Bir bismillahirrahmanirrahim dahi söyleyememiştim. Sübhanekeyi unutmuştum. Kekeliyodum bildiğin.. annem bi ara garip garip sesler çıkardıgımi soyledi. titremisim falan. korkudanmış. nasıl korktuysam artık.
Şimdi en ufak korku yok.
Dedemin tecavuz etmeye kalkmasi.
Ablamın beni döverken hep gerizekalı demesinden dolayı "gerizekalı" kelimesine olan hassasiyetim. Ana avrat söv o kadar zoruma gitmez. Öyle bir tranva.
etkilerinin ömür boyunca sürdüğü, kişiyi daha yaşamının ilk evrelerinde her şeye küstürüp ölmeyi arzulatan olaylardır. yetişkinlikteki pek çok ruhsal çöküntünün ve o afilli psikiyatrik etiketlerin ardında çoğunlukla bu olaylar yatar. hani o gırgır malzemesi yapılan çocukluğuna inelim olayı sadece laftan ibaret değildir, çoğunlukla sorunun kaynağıdır.
4c sinifindan enbivay cocukluk tranvasini anlatmak icin kursuye geliyor:

dedemin arkasina bindigimde ayagimin bisikletin arka demirine sikismasi. boyle lastik gibi bi o tarafa bi bu tarafa girdi gitti. dedem de frene bastim sanip daha bi abanmisti ya helal olsun deyip kirmizi karti cikarmistim.
97 depremi döneminde 3 ay kadar çadırda yatmıştık. o dönem kardeşimle yaşadığımız korkuyu kelimelerle anlatmak mümkün değil.
asansörde 1 saat tıkılı kalmak. bu sebepten 4-5 sene asansörlere ya hiç binmedim ya da feci korkarak bindim.
görsel
ileriki yaşamınızı etkiler. taciz, yakınların kaybı, şiddet, büyük sağlık sorunları özgüven kaybına, derin acılara neden olur. eğer atlatamazsanız ileriki yaşlarda psikolojik sorunlarınız, bağımlılıklarınız olur. obezite, alkol/ uyuşturucu gibi bağımlıkların, vajinismus, kekemelik vb rahatsızlıkların altında travmalar yatar.

not: ben anne- baba ayrılığı var.
5 yaşındaydım. evde yalnızdım. elektrikli trenimi kendim kurmaya çalışmıştım. 12 volt adaptörü vardı. çıkış uçları birbiriyle temas edip kısadevre oldu. çat diye bir ses çıkardı. içindeki minik trafo yandı. sigara dumanı gibi hafif bir duman çıkardı. ödüm kopmuştu. balkona koşup ağlaya ağlaya yangın var yetişin diye mahalleyi ayağı kaldırmıştım. elektrikle ilk tanışmam böyle oldu. en güzel arkadaşlıklar kavga ile başlayanmış. şimdi 1000 kw jeneratörleri tamir ediyorum. o halim her aklıma geldiğinde yüzümde küçük bir tebessüm oluşur.
(bkz: yeşil yol da süngeri ıslatmayan şerefsiz)
dokuz yaşında falanım, babam, amcam, ben ve benden on yaş büyük kuzenim ağva'ya gittik. kayanın üzerinde oturuyordum mal kuzenim beni denize itti ve ben boğuldum, öldüm zannediyorum falan... mal kuzenim de korkmuş olacak ki beni sudan çıkardı ama ben gözlerimi açmıyorum öldüm artık çünkü. sonra gözümü açıp ölmedim mi dedim mal kuzenim de bir tane vurdu yine suya düştüm işte o günden sonra ancak 20 yaşımda denize tekrar girebildim. küçükken o kuzenimi öldürmek istiyordum da şimdi çok uzaklarda öğretmenlik yaptığı için anca telefonda sövüyorum.
annemin ağır depresyon-migren arasında sürünürken yılda en az bir kez olmak üzere cinnet geçirip beni ya da abimi -genelde beni- parçalaması.

ilkokul 1. sınıfım, günlerden pazartesi; annem gömleklerimi ütülememiş. ona söyleniyorum tırnak kadar boyumla, öğretmenim gözümde ilahe olduğu için beni kötü görmemeli düşüncesindeyim. zaten öğrenci ayırırdı kadın, iyice ayrılmak istemiyordum.
sonra bağırmaya başladım neden ütülemiyor ki diye, abime mızıklanıyordum. annemin geldiğini fark etmemiştim. yatak odasından çıkmazdı zaten beni duymasına ihtimal vermedim herhalde. yakamdan tutup sarstı; bağırıyor ağlıyor yüzü sinirle çarpılmış. sonra dolaba soktu orada vurmaya devam etti. değişik bir durum, şoktan bir şey hissetmiyorsun o an. babamı annemin saçlarından tutup üstümden alması, abimin sarılıp bişey yok diyişi, annemin kendinden geçmesi çocukluğumun en net anısı.
sonra yırtık yakalı gömlekle bir çırpıda evden çıkarıldım abim tarafından. babam annemin saçlarını okşuyordu. okula gitmek için servisi beklerken abim yanımda huzursuz, ben yalnızlığın tadını yeni alıyordum.
olayın gecesinde annemi yatağıma elinde yastıkla yavaş yavaş gelirken hatırlıyorum. beni boğmak için. bu da en büyük kâbusum.
bu rüyadan -rüyadır rüya, öyle olsun lütfen- anneme bahsettiğimde kendimde değildim o zamanlar diye ağlamıştı.

sonra lavandula neden klostrofobik neden şiddetten, bağırılmasından, yüksek sesten, kavgadan küfürden korkuyor. işte bunlar hep geçmiş.
bayramın ilk günü el öpüp para topladıktan sonra, ikinci gün de hazırlanıp çıkacekken annemin 'olm sadece bir kere para veriliyor' demesidir.
Ben çocukken aklı evvelin biri el kuklası getirmiş bana oyuncak diye! Böyle gerçekçi bir yüz, kocaman kulaklar, kollar (kolunu skeyim) iki mandal yardımıyla oynuyor. Benim bundan korktuğumu keşfeden annen ben yemek yemeyince bununla tehdit ediyordu beni. Sonra noldu: 14 yaşıma kadar altıma işedim. Kaç Çekyat çürüdü ben hesabını tutamadım.