bugün

Yanımda olmasını dilediğimdir.
öz türkçe bir isimdir.
Çocuğuma koymayı düşündüğüm bir isim.
mayis kralicesi dizisinde arz i endam etmis bir isim yine.
şu sıralarda populer dizilerin, populer karakterlerinin, populer isimleri..
çekici bir isimdir en başta. Genellikle uzun boylu ve yakışıklı oluyorlar.
Güçlü, yürekli, kahraman, alp. Delikanlı, genç, erkek. Gözüpek, düşüncelerini açıkça söylemekten kaçınmayan kimsedir.
en karizmatik erkek ismi, bir insanın belki de sahip olabileceği en güzel isim.
öyle böyle değil, on numara hani.
kısmen sürekli sigara otlanan, çapulcuların ismidir.
nüfusa kayıtlı adım lan bu benim.
en iyi erkek isimlerinden biri.
adeta türkleri tanımlayan söz.

türk yiğittir, yiğit de türktür.
Bursa ilinin inegöl ilçesine bağlı bir köy.

ilçenin tüm köyleri için:

(bkz: inegöl)
geniş ailede 3'ün 1'i dir.. yani Zekai, Saltuk, Yiğit üçlüsünden biridir..
gecenin geç bir saatinde, sabahın köründe, öğleden sonra 4'te...hatırlayamıyorum kaç kere duymak zorunda kaldım bunları senden. eşyalarını taşıyıp iki sene önce -bir şekilde- terkettiğin şehire gelmiştin tekrar. korkmuştun; beklediğin gibi değildi, bıraktığın gibi kalmamıştı yatağın, bilgisayarın, yatağım, annen, baban, gitarım.

çocuk olmaktan korkmuş gözlerinden yaşlar süzülüyordu. ben yoktum ve senin için bu yokoluşum ölmüş olmamdan çok daha inciticiydi.

-ablam nerede benim?-
fiziksel üstünlüğüne rağmen sana vurmamı, küfretmemi mi özledin yiğit? anlayamıyorum; pisliklerim üzerime yapıştı, boka bulanmış bir yüz gibi ruhumu sardı. burdayım ve gelmiyorum yanına, neden anlamıyorsun?
itiyordum seni çık git diye. ittim, kaşın açıldı gözümün önünde düştün yere. kanlar aktıkça panikledim; canın yandığı için değil.

-ablam nerede benim?-
itiyordum seni çık git diye. ittim, kulağınla yanağın arasında bir yerden kanlar fışkırmaya başladı, kenarları çıkık sepetin bıçak gibi keskinliğinden. ağzını kapattım gözyaşların parmaklarımdan süzülürken. ağladıkça sen, panikledim; ölebileceğin için değil.

-ablam nerede benim?-
itiyordum seni çık git diye. ittikçe sarılıyordun bana ağlayarak, 'anneme vurma bir daha ne olursun abla, canını yakma onun.' hıçkırıklarınla bir boğmak istedim seni o paten sahasında. o bira şişelerini lanet olası kafanda parçalamak, saçlarının arasından cam parçalarını ayıklardı sonra insanlar -belki-.

-ablam nerede benim?-
itiyordum seni çık git diye. ittikçe mızmızlanıyordun 'gel blues yapalım' diye anlamsızca.
sonradan anladım, nerede olduğum önemli değildi, hangi mekanda olduğum önemli değildi, kalbinden koşar adımlarla kaçıp gittim ben yiğit.

-ablam nerede benim?-
itiyordum seni çalamadığını söylerken deep purple'ın bir parçasını. [oysaki gayet iyi çalıyordun.] umutsuzluğa kapılmana bayılıyordum. bu pislik beni sardıkça, kötü olmaktan zevk almaya başlamıştım. sen ise bana halen, 'ablam nerede benim?' diye soruyorsun.

canımı sıktın yiğit; bunca pisliği...bilmiyorum nasıl özlersin -uzaktayım diye?-...

'-biran önce- bu gereksiz ruhum tükensin havaya karışıp' tek duam bu.

-ablam nerede benim?-

anladım ki bu 7/24 süren phaser efektli sorun, beni sarsmak içindi.

iyi-kötü olmam için değil,
başka yerde yaşıyor olduğum için değil,
sana vurmam için değil,
ona, buna, kendime zarar vermem için de değil.

bu soru; sen kardeşim olmayı başarabildiğin içindi.
senden nefret ediyorum ya da seni seviyorum desem ne değişirdi ki bunun üzerine?

kardeşim...