yavuz sultan selim, sünni inancı anadolu alevileri için bir zulüm nedeni yapan osmanlı sultanıdır. yavuz sultan selim'in sünnilik adına alevi halkı kitlesel olarak yok etmeye kalkışmasının nedeni osmanlı'nın doğu sınırlarında hızla gelişen türk safevi devleti'dir; bu devletin anadolu alevileri için osmanlı zulmüne karşı bir umut olması ve anadolu insanının osmanlı topraklarından kaçmaya başlamasıdır. bu güçlü türk devletinin gelişip kökleşmesinin, sömürü alanı olarak görüp değerlendirdikleri anadolu'nun elden çıkması demek olduğunu anlayan osmanlı, bu gelişimin "tek islam devleti" kurma çabalarını da engelleyeceğini düşünüyordu.
sıra sıra cellatlar, sürü sürü türkmen'i doğramaya başladı. zaten fatih ta 1473 yılından itibaren (otlukbeli) bu işe başlamıştı. ardından sünnilik güç buldukça alevi düşmanlığı körüklenmeye başlandı. yavuz sultan selim, halifeliği, memlükler'den kılıç zoruyla aldıktan sonra sünnilik tutucu bir niteliğe bürünmüş ve artık toplumsal gelişmeye ayak uyduramaz hale gelmişti.
anadolu'da türklerin anlayamadığı arap ve acem dili yaygınlaşmaya başlamıştı. işte anadolu'da yaygın olan alevilik, sünniliği bir baskı aracına dönüştürmüş olan padişahların kabul edemeyeceği bir düşünceydi. aleviler aynı zamanda doğu sınırındaki türk devletini destekliyorlardı ki; osmanlı devleti bu nedenlerden ötürü anadolu alevilerine baskı uyguluyordu.
yavuz sultan selim, şah ismail üzerine sefere çıkarken; ordunun arkasında kendisine karşı çıkabilecek bir güç olsun istemiyordu. savaş başladığında alevilerin şah ismail'den yana tavır alma olasılığı da oldukça yüksekti. ve yavuz sultan selam 40 bin aleviyi kılıçtan geçirdi. kendini haklı çıkarmak için alevilerin kadınları ortaklaşa kullandıkları, kuran'ı, camileri yaktıkları şeklinde iddialarda bulundu ve bunun üzerine fetvalar yazdı. yavuz sultan selim'in alevi kırımı yapabilmek için yazdırdığı fetvalardan birisi müftü hamza'ya ait olanıdır; "ey müslümanlar, bilin ve haberdar olun ki, reisler; erdebil oğlu ismail olan kızılbaş topluluğu, peygamberimizin şeriatını, sünnetini, islam dinini, iyiyi ve doğruyu açıklayan kuran'ı küçük gördüler. (...) onlara sempati gösteren, batıl dinlerini kabul eden veya yardımcı olanlar da kafir ve dinsizdirler. bu gibi kimselerin topluluğunu dağıtmak bütün müslümanların görevidir. bu arada müslümanlar'dan ölen kutsal şehitlerin yeri yüce cennettir. o kafirlerden ölen ise, hakir olup cehennemin dibinde yer tutacaklardır. (...) bu türlü topluluk hem kafir ve imansız hem de kötülük yapan kimselerdir. bu iki sebepten onların öldürülmesi vaciptir."

dönemin büyük fıkıh ve hadis bilgini olarak tanınan müftü hamza 1521 yılında ölmüştür. tarihte yalnız böyle yüz karası bir fetvayla değil, rüşvet almak gibi bir suçla da anılır. kuran üzerine yemin etmesine rağmen 50 bin akçe karşılığında semendire valisi yusuf bali'nin yolsuzluklarını ve haksızlıklarını kapatır. müftü hamza'nın rüşvet aldığını öğrenen yavuz sultan selim onu sıkıştırıp canının bağışlanması karşılığında bu fetvayı verdirir. osmanlı, iktidarı için her şeyi kullanmıştır, kullanmaya çalışmıştır.
alevi kırımına izin veren bir diğer fetva da şeyhülislam ibni kemal tarafından kaleme alınmıştır. "...kızılbaş topluluğu şeri yasalar gereği öldürülmeleri helaldir. islam askerlerinden onları öldürenler gazi, ellerinde ölenler ise şehittirler."
halkı birbirine düşman etme kırdırma osmanlı'dan bugüne devredilmiş bir devlet geleneğidir. 24 aralık 1978'de "müslüman türkiye", "kanımız aksa da zafer islamın" haykırışlarıyla maraş'ta alevi halkı katledilir. "allah allah" diyerek "komünistlerin büyüğü, küçüğü demeyip kafasını ezin" diye bağıranların sloganlarıyla, alevilere yönelik osmanlı dönemindeki fetvaların benzerliği çarpıcıdır. 1514 yılında 40 bin kişiyi kılıçtan geçiren gelenek, 1978'de maraş'ta ihtiyar, çocuk, kadın ayrımı yapmaksızın halkı katleder. yakılıp yıkılan evler, çivilenen, gözleri tornavidalarla oyulan, bıçaklarla, baltalarla, satırlarla parçalanan insanlar... tecavüz edilen kadınlar, karnında bebeleriyle şişlenen hamile gelinler... maraş'ta tablo budur.

bu vahşet tablosu osmanlı'da bir başka dönem uygulanan kırımla da benzerlik taşır. osmanlı 1875-1876 bulgar ayaklanmalarını bastırmada çerkesler ve başıbozuk birliklerini kullanır. dönemin tanıklarından biri o günleri şöyle anlatır: "kadınlar ve kız çocukları saçlarından tutuldular, bir darbeyle diz çökertildiler, boyunlarından kesildiler. çocuklar süngülere geçirildiler, hamile kadınların karınları deşildi. bir çoğu sırayla soyuldular ve bir odun parçasının üzerinde hayvan sürüleri gibi büyük bir serinkanlılıkla kesildiler..."
yine meclisi meb'usan tutanaklarında o günlere ilişkin şöyle anlatımlar yer alır: "1877-1878 osmanlı-rus savaşı sırasında gayri-resmi olarak teşkil edilen ve çerkeslerin ağırlıkla olduğu osmanlı birliklerinin yolları üstünde rastladıkları hıristiyan köylerini yağmalayıp, insanları kılıçtan geçirdikleri yüzlerce, hatta binlerce çocuğu köle olarak yanlarına aldıkları, çocuk ve eşyaların bir bölümün sattıkları...."

yavuz sultan selim'le birlikte din, imparatorluğun üst yapı kurumlarından en kapsamlısı olarak güçlü bir varlık kazanmıştır. artık iktidarı tehdit eden her şey "din zararına" ilan edilecek, her düşünce, eylem "din sapkınlığı" olarak anılacaktır. ve fetvalar, fermanlar, bu yollu açıklamalarla muhalefetin ezilmesinde önemli role sahip olacaktır... yani her türlü katliam, vahşet böylece meşrulaştırılacaktır. o günün toplumsal gerçekliği anadolu halk şiirlerine ve türkülerine de yansır.

bu yıl dağların karı erimez
eser bad-ı saba yel bozuk bozuk
türkmen kalkıp yaylasına yürümez
yıkılmış aşiret il bozuk bozuk
pir sultanım yaratıldım kul diye
zalim paşa elinden mi öl diye
dostum beni ısmarlamış gel diye
gideceğim amma yol bozuk bozuk
(pir sultan abdal)

yavuz sultan selim döneminde kürt toprakları üzerinde osmanlı devletiyle şah ismail arasında çıkan savaşta her iki kesim de kürt aşiretlerini kendinden yana kazanmak (yani kullanmak) uğraşındadırlar. bu uğraşta başarıya ulaşan yavuz sultan selim, sah ismail'in yenilgiye uğratılmasından (çaldıran 1514) sonra kürt aşiretleriyle bir anlaşma yapar. bu anlaşmaya göre kürt aşiretleri özerkliğini koruyacak, yönetim belli kişi ve ailelerde olacak, padişah fermanına bu konuda bağlı kalınacak, savaşlarda kürtler osmanlı devletine yardım edecekler, osmanlı da, kürtler'i bütün dış saldırılardan koruyacaktır. bu anlaşma ile doğu'daki osmanlı egemenliği perçinlenir. kürt halkının tarihinde "ilk cahş" olarak anılan idris-i bitlisi işbirlikçiliğinin karşılığını alır. çaldıran seferine çıkarken 40 bin aleviyi katletmesi nedeniyle -bunların arasında çok sayıda kürt alevisi de vardır- "yavuz" namını alan sultan selim'in sevgi ve güvenini kazanır. bu aynı zamanda kürt önderliklerin iktidar için kendilerini kullandırdıkları ilk örnektir. ve tarih sahnesinde birbirini takip eden onlarca örnek yaşanacak, kürt halkı bu önderlikler nezdinde inançları, duyguları sömürülerek kullanılacaktır.

not:bu görüşe katılmayan bazı akademisyenler bu sayının gerçeklikten uzak olduğuna inanır. tarihçi mustafa akdağ, " yavuz sultan selim'in o zaman, kızılbaş mezhepli 40.000 kişi öldürttüğü hakkında tarihlere geçmiş bir rivayet vardır… ancak, biz bunu pek şişirilmiş bir sayı bulmaktayız. çünkü, bu padişah devrine ait pek çok mahkeme defterleri hâlâ elimizdedir. bunlar üzerinde yaptığımız araştırmalarda, bu çapta kitle idamlarına rastlayamadık. eğer öyle kanlı bir olay geçseydi, bu defterlerde yer alması zorunlu idi." diyerek bu iddiaların gerçekçi olmadığını ifade etmektedir.

sayıyı abartılı bulan bir diğer tarihçi robert mantran ise şöyle ifade ediyor, "göründüğü kadarıyla, bu "büyücü avı", özellikle olaylara bulaşan tımar sahiplerini yerlerinden atmak ve bilinen elebaşıları öldürmekten ibaret kaldı. 1513 ya da 1514'te olan 40.000 sapkının kırılması efsanesinin destekleyen hiçbir kanıt yok elimizde; sayılar karşısında doğulu baş dönmesiyle alabildiğine damgalı görünüyor bu."

el hasıl , alevilerin öldürüldüğü kanısına ise, yavuz sultan selim'in şeyhülislamı olan müftü el hamza'nın 1512 tarihli kızılbaşlarla ilgili bir fetvasının olduğunu hatırlatmakta ve bu fetvanın katliamların izni olduğuna inanmaktayız.

bu fetvada, kızılbaşlar kâfir ve dinsiz olarak tanımlanmış, onları öldürmenin vacip ve farz olduğu söylenmiştir.

burdan sentez olarak yapabileceğimiz analiz , yavuz sultan selim in alevilere yönelik bir katliam yaptığı nitekim bu katliamda ölenlerin sayısının tam olarak tespit edilememesi ve yahut hiç bir resmi kaynakta kanıt bulunamadığı için tam olarak bilinmemesidir.
yalan yanlış, iftiradır.
katledilenler aleviler değil safevi ve şah ismail propagandası yapan, bismilşah diyen iranlı misyonerlerdir.
kelimesi kelimesine doğru olmakla birlikte;

osmanlı devleti'nin en önemli askeri gücünü oluşturan ve nüvesi alevi-bektaşi öğretisine dayalı 'yeniçeri ocağı'na bağlı askerlerin ileriki dönemlerde görülecek ayaklanmalarının en önemli sebeplerinden ikisini; bu katliamlar ve yavuz sultan selim tarafından alevi katliamına sebep oluşturmak için şeyhülislam müftü el hamza'ya 1512 yılında buyrukla yazdırdığı şu tarihi fetva oluşturur;

" ey müslümanlar, bilin ve haberdar olun ki, reisleri erdebil oğlu ismail* olan kızılbaş topluluğu, peygamberimizin şeriatını, sünnetini, islam dinini, iyiyi ve doğruyu açıklayan kuran'ı küçük gördüler. /.../ onlara sempati gösteren, batıl dinlerini kabul eden veya yardımcı olanlar da kafir ve dinsizdirler. bu gibi kimselerin topluluğunu dağıtmak bütün müslümanların görevidir. bu arada müslümanlar'dan ölen kutsal şehitlerin yeri yüce cennettir. o kafirlerden ölen ise, hakir olup cehennemin dibinde yer tutacaklardır. /.../ bu türlü topluluklar hem kafir ve imansız hem de kötülük yapan kimselerdir. bu iki sebepten onların öldürülmesi vaciptir. "

tarihte bu hususta ikinci fetva ise yine 'yavuz dönemi'nde bu kez 'şeyhülislam ibn'i kemal'(1525-1533) tarafından kaleme alınandır.

bu fetva ise kısa ve özdür;

"...kızılbaş topluluğunun, şer'i yasalar gereği öldürülmeleri helaldir. islam askerlerinden onları öldürenler gazi, ellerinde ölenler ise şehittirler."
kürttür o kürtlerdir.

http://www.dailymotion.co...cylymy_music#.UL-Mq6y7GDQ
(bkz: atatürk ün şapka giymeyenleri katletmesi)
kızıl başlardır. bizim bildiğimiz aleviler değildir. o devirde osmalıya saldırmayı , yok etmeyi düşünecek kadar ileriye giden bir ismail şah vardır gerçi oğluda aynıdı.

en sonda chp nin dersim katliamı vardır.
oğlu da babasının izinden gitmiştir.
(bkz: kızılbaş/@protest sanayici)
(bkz: kanuni nin 38 kürt beyi için yazdırdığı ferman/#17758624)
yüzlerce yıl sonra,

"açılın kapılar şaha gidelim" diyen pir sultan abdal'ı kendinden görmeyen, buna mukabil, sivas'ta ozan yakanlara, kahramanmaraş'ta dükkan kundaklayanlara seyirci kalan kör bir zihniyetin varlığını sürdürdüğünü kanıtlamıştır.
Bunun sonucunda alevi halk dağlık bölgelerde, kayalıklar arasında çukur olan kolay bulunamayan yerlerde saklanarak yaşamışlardır.
Bir iddiaya göre Yavuz Sultan Selim'in talimatıyla Anadolu'da 40.000 alevi öldürülmüştür.

Alevilerin öldürüldüğü görüşünü destekleyen akademisyenler Yavuz Sultan Selim'in şeyhülislamı olan Müftü El Hamza'nın 1512 tarihli Kızılbaşlarla ilgili bir fetvasını göstermekte ve bu fetvanın katliamların izni olduğuna inanmaktadır. Bu fetvada, kızılbaşlar kâfir ve dinsiz olarak tanımlanmış, onları öldürmenin vacip ve farz olduğu söylenmiştir.

Bazı akademisyenler ise bu iddianın gerçeklikten uzak olduğuna inanır. Tarihçi Mustafa Akdağ, "Yavuz Sultan Selim'in o zaman, Kızılbaş mezhepli 40.000 kişi öldürttüğü hakkında tarihlere geçmiş bir rivayet vardır… Ancak, biz bunu pek şişirilmiş bir sayı bulmaktayız. Çünkü, bu Padişah devrine ait pek çok mahkeme defterleri hâlâ elimizdedir. Bunlar üzerinde yaptığımız araştırmalarda, bu çapta kitle idamlarına rastlayamadık. Eğer öyle kanlı bir olay geçseydi, bu defterlerde yer alması zorunlu idi." diyerek bu iddiaların gerçekçi olmadığını ifade etmektedir.

Sayıyı abartılı bulan bir diğer tarihçi Robert Mantran ise şöyle ifade ediyor, "Göründüğü kadarıyla, bu "büyücü avı", özellikle olaylara bulaşan tımar sahiplerini yerlerinden atmak ve bilinen elebaşıları öldürmekten ibaret kaldı. 1513 ya da 1514'te olan 40.000 alevinin öldürülmesi efsanesinin destekleyen hiçbir kanıt yok elimizde; sayılar karşısında doğulu baş dönmesiyle alabildiğine damgalı görünüyor bu."
kaynak: vikipedi
zannedildiğinin aksine 40 . 000 insanın yitirildiği bir hadise değildir. osmanlı kaynaklarının güvenilirliği tüm kaynaklarca merkez alınmış olup, malum olaydan sonra 40 000 lik bir nüfus değişimi ve hareketliliği kaynaklarda yer almamaktadır. yine osmanlı kaynaklarına göre 10 000 bin şeyh müridi mora ya gönderilmiştir. orantısız gücün ötesinde, yavuz un neden en muktedir osmanlı padişahı olmadığını kanıtlayan bir hareket bakidir ancak rakam 40 000 değildir.
kaynaklara göre değişkenlik gösteren şeydir.

alevi kız arkadaşıma göbeğime selim adını verdim diyerek kafa tuttuğum durumdur ayrıca. tabi o zamanlar bilmiyordum bunu.
imparatorluk yönetimi için tehlike yaratan her türlü varlığın ortadan kaldırılması yavuz sultan selime has bir durum değildir. dünyadaki bütün yönetimler ülkede kaos yaşanmasına izin vermemek için bu tür yönetmeler uygular. yavuz sultan selimin alevileri katletmesi gibi bir durum hiç bir zaman yaşanmamıştır. yani anlam itibariyle bir katliam yaşanmamıştır. o dönemde demokratik sistemin olmayışı, sorun çıkaran vatandaşın ortadan kaldırılmasıyla sonuçlanan eylemleri doğurmuştur.

ülkemizde yaşayan aleviler genel çerçevede solcu olarak tanımlanırlar. bu doğrultuda insanın kafasını karıştıran çelişkiler yumağı ancak tarafsız bir göz tarafından bakılırsa doğru olan veya doğruya en yakın olan sonuç çıkar ortaya. sosyalist düşünceyi benimseyen alevilerin stalin rusyasını veya bolşevik rusyasının türkistanlı soydaşlarına uyguladıkları politikayı eleştiren söylemleri bulunmaz. ama bir alevi katliamı söylemini de dillerinden düşürmezler.

dipçe: küfür ve hakaret sayılacak yazı silimiştir.
Bazı akademisyenler ise bu iddianın gerçeklikten uzak olduğuna inanır. Tarihçi Mustafa Akdağ, "Yavuz Sultan Selim'in o zaman, Kızılbaş mezhepli 40.000 kişi öldürttüğü hakkında tarihlere geçmiş bir rivayet vardır… Ancak, biz bunu pek şişirilmiş bir sayı bulmaktayız. Çünkü, bu Padişah devrine ait pek çok mahkeme defterleri hâlâ elimizdedir. Bunlar üzerinde yaptığımız araştırmalarda, bu çapta kitle idamlarına rastlayamadık. Eğer öyle kanlı bir olay geçseydi, bu defterlerde yer alması zorunlu idi." diyerek bu iddiaların gerçekçi olmadığını ifade etmektedir.
Sayıyı abartılı bulan bir diğer tarihçi Robert Mantran ise şöyle ifade ediyor, "Göründüğü kadarıyla, bu "büyücü avı", özellikle olaylara bulaşan tımar sahiplerini yerlerinden atmak ve bilinen elebaşıları öldürmekten ibaret kaldı. 1513 ya da 1514'te olan 40.000 alevinin öldürülmesi efsanesinin destekleyen hiçbir kanıt yok elimizde; sayılar karşısında doğulu baş dönmesiyle alabildiğine damgalı görünüyor bu.
iyi olmuş diyenlerin sikik düşünceleri ne zaman katledilecek acaba çok merak ettiren olaydır. ayrıca alevilik hakkında en ufak bir bilgi kırıntısına sahip olmayıp iki çeşit alevi var diye saçma genellemeler yapanlarla tartışılmaması gerekir.
(bkz: alevilik/#18198733)
anadolu aleviliğini anlayabilmek için önce safevi devletinin çözümlenmesi gereklidir. neden safeviler şiiliği anadoluda yaymak istediler? iranın kuzeyinde kafkas dağları, güneyinde sünniliğin merkezi olan ırak, doğusunda ise ırak'taki sünnilerden daha koyu bir sünni anlayışa sahip olan türkmenistan bölgesi vardı. bu durumda iran'ın tek açık kapısı anadolu kalıyordu. çünkü anadolu'da islam tam yerleşmemiş, buradaki türkler islamı henüz tam manasıyla öğrenecek kültür birikimine sahip değillerdi. yani kolay lokmaydılar.
safevi devletinin kurucusu şah ismail safeviyye tarikatını devletin resmi ideolojisi olarak belirlemiş, şiiliğin yayılma alanı olarak sadece anadoluyu görmüştür. şah ismail'in babası şeyh haydar, onun da babası şeyh cüneyd'dir. şeyh cüneyd, bugünkü kuzey ıakta bulunan erbil şehrinde safeviyye tarikatını kurmuştur. safevi devleti iran'da şiiliği yaymayı amaç edinen ilk devlettir. anadoluda şiiliği yayma girişimleri ilk olarak 1. murat devrinde şeyh cüneyd ile başlamıştır. şeyh cüneyd ile başlayan bu yayma faaliyeti şeyh haydar ile devam etmiş, şeyh haydar uzun hasan'ın kızıyla evlenerek siyasi arenada yerini almıştır. sofileri ile azerbaycanda bazı şehirleri bile almıştır. bu sebeple şah ismail aynı zamanda uzun hasan'ın torunu olduğu için doğu anadolu'da hak iddia etmişti. şiiliği yayma faaliyetleri şah ismail devrinde aynı zamanda devlet politikası haline geldiği için tüm şiddetiyle sürmüştür. şöyleki şiiliği yayan ajanlar sadece şiiliği yaymıyor aynı zamanda anadolu türkmenlerini osmanlıya karşı isyana teşvik ediyor, hızla anadoluyu terk etmelerini telkin ediyorlardı. şah kulu isyanı olarak bildiğimiz bu olaylarda çok kan dökülmüştür. osmanlı askeri dökmemiştir bu kanı türkmenler bizzat kendileri dökmüştür. osmanlı ordusu duruma müdahele ettiğinde olaylar zaten çığırından çıkmıştır. sultan selim dönemine geldiğimizde bu sorunun çözümü olarak öncelikle alevi türkmen halkın üzerine gidilmemiş, şah ismail ve ordusunun üzerine gidilmiştir. şah ismail meselesi halledilince isyancı alevi halk uzerine gidilmiş, bunların çok büyük kısmı rumeliye sürülmüştür.( yüzde 60 diyebiliriz) yüzde 30luk kısmı dağlarda yaşadığı için ve isyan etmemek ve ülkeyi terketmemek üzere yemin edince rahat bırakılmış, yüzde 10 luk kısımda tabiki her isyancının ve isyana devam edenin varacağı sona varmıştır. rumelideki türkmenlerin büyük çoğu aslında alevi kökenlidir.
ayrıca neden türkiyede alevilik deniyor da şiilik yada şiiliğin diğer isimlerinden biri kullanılmıyor? neden alevilik şiilikten farklı? çünkü anadolu hem kadim bir hristiyan merkezi olması, hem sünniliğin yeni yeni yayılmış olması bir de üzerine şiiliğin gelmesiyle hepsi birbirine karışmış, anadolu halkı bugün alevilik denilen din-kültür-mezhep karışımı olguyu meydana getirmiştir. aleviliğin içinde hristiyan adetleri de vardır, şii adetleri de. (hataylı bir alevi arkadaşım paskalya bayramına benzeyen yumurta bayramı gibi bişey kutladıklarını anlatmıştı) bu anadolunun kültür yapısından kaynaklanır.
büyük bir alevi katliamı yoktur yani. olsaydı alevi kalmazdı anadoluda.
aslı astarı olmayan iddadır bu iddayı savunanların yanlışlarını görmeleri için bu http://www.esasbilgi.com/...-alevi-katliami-yapti-mi/ yazıyı okumaları kafidir.
diyelim katletti, az bile yapmıştır.
Asla Katliam değildir; sadece ezip geçmiştir. Bu kadar...
yavuz sultan selim alevileri değil, devlete iran lehine isyan eden asileri öldürmüştür. alevileri öldürmeye kalksa dünya üzerinde alevilik bırakmayacak kudrette bir padişahtı.
alevileri değil sadece şah ismaili tutan hainleri .

hem şah ismaili tucatcaksın osmanlıyı arkadan vuracaksın sonra napsın osmanlı.

el ayakmı öpsün.

canım benim.
1938 de aynısı tuncelide olmadı mı.

tam savaş sırası devleti arkadan bıçakla ki devletin 4 bir yanı düşmanla çevrili. tam zayıf zamanında isyan çıkar. askeri jandaramayı katlet.

sonra devlet isyanı bastırınca alevi katliamı kürt katliamı diye yaygara kopar.

(bkz: bi siktirolup git ya)
ne kadar olduğunu belgelerle gösterirlerse seviniriz. normalde türkiye'de alevilerin büyük bir bölümü has türktür çoğu da halkımız tarafından(arapçı yobazlar hariç) sevilir sayar ama belgesiz eski kulaktan dolma, ya da uydurma belgelerle konuşanların da arapçı anadolu çomarlarından bir farkı da yok.
edit: vergi kayıtlarını inceleyip sonuca varabilirler.
O zaman vatan için gerekli görmüş demek.
Anadoluda isyan çıkaran safevi ajanları yada taraftarlarını öldürdüğü doğrudur şüphesiz.. O dönemlere bugünün gözlüğüyle bakmak mallıktır.. Bi turancı arkadaş mesela şah ismail yada timur Osmanlıyla anlaşıp dünyayı feth etselermiş beraber turanı kursalarmış ya demişti.. O zamanlar işler öyle yürümüyor işte.. Herifler tahtı kaptırmamak için çocuğunu kundaktaki kardeşini öldürtüyor aq..