bugün

bir imam, bir doktor ve bir mühendis birlikte halısaha maçı yapmaya gitmişler.. * *
gittiklerinde bakmışlar ki sahada başkaları top oynuyor. görevliye "bunların maçı ne zaman bitecek?" diye sormuşlar. görevli de "onlar imtiyazlı müşterimizdir, istedikleri kadar oynarlar." deyince "nasıl yani? ne imtiyazı?" diye sormuşlar.
görevli de,
- efendim onlar emekli itfaiyeci. burada büyük bir yangın çıkmştı. o sırada gözlerini kaybettiler, kör oldular. biz de onlara böyle bir imtiyaz verdik, istedikleri kadar oynarlar.
demiş.
tabi bizimkiler çok üzülmüşler. imam efendi,
- camiye dönünce onlar için dua edeceğim, allah razı olsun onlardan
demiş. doktor da,
- hastaneyi seferber edeceğim, umarım onları iyileştirebiliriz
demiş. söz sırası mühendise gelmiş,
- e madem bunlar kördür, niye gece oynamıyorlar?
köyün birinde kadın çocuğunu da peşine alarak tarlaya çalışmaya gider.
ufaklık acıkınca ağlamaya başlar.
anası da önüne bi tas süt ile ekmek verir eline.
süt kokusunu alan yılan başlar tasın kenarından içmeye.
çocukta kafasına vurur kaşığı.
- ekmenaan ye ekmenan ye.
20. yüzyilin basinda bir evde kucuk bir cocuk babasina sormus:
- "baba!, kedilerin kuyruklarini kesip kemer yapmak günah midir?"
baba ilgisizce;
- "günahtir evladim" demis
- "peki baba zencilerin derilerinden paspas yapmak günah midir?"
- "o da gunahtir evladim"
- "peki baba japonlarin beyinlerinden corba yapmak gunah midir?"
- "ooofff! o da günahtir evladim"
- " peki baba yahudilerin yaglarindan sabun yapmak gunah midir?"
baba en sonunda dayanamaz:
- "degildir ulan. oooff bee adolf, nerden aklina gelir boyle sorular sormak?!..."
fırlama çocuğun biri bir adama yaklaşır :
- bayım , saatiniz kaç acaba?

adam durur , paltosunun ve ceketinin düğmelerini açar, yelek cebinden saatini çıkarır, bakar ve :
- "üçe çeyrek var , genç adam .." der.

"teşekkürler " der çocuk "lütfen saat tam üçte gelip kıçımı yalar mısınız ? "

adamın tepesi atar , caddelerde nefes nefese çocuğu kovalamaya başlar. ancak birkaç dakika sonra eski bir arkadaşına rastlar ve durmak zorunda kalır.

"hayırdır ?! " der arkadaşı..
"sorma !.." der adam nefes nefese , "
ibnenin biri geldi saati sordu. üçe çeyrek var dedim.
o da "saat tam üçte gelip kıçımı yalar misin " dedi, onu kovalıyorum"

arkadaşı cevap verir:
-"anladım da birader bu acele niye ? daha on dakikan var.''
bugün bir arkadaş anlattı çok hoşuma gitti bir laz fıkrası anlattı;

--spoiler--
laz hep diyomuş ki çevresine bak ben hep hastayım hep hastayım diyomuş.
kimse dinlemiyomuş kendisini ben hastayım ölucem bana bakın filan sonra ben ölürsem mezar taşıma böyle yazın demiş mezar taşına yazmışlar;
ben hastayım dedim dedim inanmadınız bak noldu şimdi hıhı ha?
--spoiler--
bir türk bir fransız bir ingiliz ve bir de japon seks hayatlarını anlatıyorlarmış. ya da durun bir japon u çıkaralım çok kalabalık oldu fıkra. fransız başlamış anlatmaya; "biz tam 3 saat sevişiriz, 2,5 saat ön sevişme yarım saat cinsel ilişki"
sıra ingiliz e gelmiş. "biz tam 4 saat sevişiriz, 3,5 saat sevişme yarım saat cinsel ilişki"
türk boynunu bükmüş ve; "biz de tam 5 saat 5 dakika sevişiriz; 5 saat yalvarma 5 dakika cinsel ilişki"
temelle fadime nişanlıymış. böyle gizli gizli görüşüyorlarmış aileden. bi gün temel fadimeye heycanlı heycanlı
- fadime akşam gelsene bize ev boş demiş.
fadime akşam gitmiş kapıyı çalmış çalmış harbiden de ev boşmuş açan olmamış.
of un bir köyünde delikanlılar denizin kenarına dizilmiş, ellerinde tek saçma havalı tüfeklerle puf puf sıkıyorlar denize. yamacın başından köyün ihtiyar bilgesi görünür.

+ ne ediysinuz uşaklar?
- rusyaylan savaşiyruk dede.
+ ula gafayimi yedinuz. hau guş tufeeynan goca rus devleti yenilur mi?
- e ne edecağuk dede?

ihtiyar bastonunu sallayarak başlar yukarıdan direktifler vermeye:

+ kesin ordan bagayim buyukce bi gürgen.

gençler uğraşır debelenir ağacı devirirler.

- tamamdur dede.
+ oyun ha onun içini.
- tamamdur.
+ doldurun bagayim barutnan.
- heee doldurduk.
+ gapatun hau buyuk daşlarinan ağuzlarini.
- gapattuk.
+ o daşın gıyısındaki boşluktan verun bagayim oğa ateşi.
- verr......

derken koca gürgen infilak eder. köyün delikanlıları ortalığa saçılır kanlar içinde. ihtiyar sakalını sıvazlayarak:

+ ha buraya bunca şehit varise o rusyaya daş ustune daş galmadi...
yardırır efenim.
http://www.youtube.com/watch?v=zzUitSHJJE4
--spoiler--

şimdi temel uçaktan atlıyo bi gün, dünya'yı tutturamiyo.

--spoiler--
Doktorun biri hastasının yanına gelir ve konuşmaya başlar:

- "Size bir iyi, bir de kötü haberim var. Önce kötü haberi söyleyeyim isterseniz. Hmmm, maalesef yanlış bacağınızı kesmişiz. Çok üzgünüz. Ama iyi habere sevineceksiniz! Öteki bacağınız iyileşiyor."
karadenizde bi camide hoca vaaz veriyormuş
-ey cemaat camimizin tadilatı için 100 şuraya, 200 şuraya toplam 500 ytl ye ihtiyacımız vardır
köydede herkes gurbette oldugundan ancak 300 ytl toplarlar
- ey cemaat 300 topladık 200 açıgımız var.
ne yapacaz ne edeceğiz diye cemaate sorarken cemaat ten biri seslenir
-hocam zarar ediyorsak kapatalım camiyi *
birgun carlsberg,miller, tuborg ve efes pilsen in baskanlari barda icmeye gitmis garson gelince teker teker soylemisler;
- ben bi carlsberg aliyim
- ben bi buyuk miller istiyorum
- ben tuborg icecegim
sira efes pilsen'in adamina gelince;
- ben bir kola aliyim, demis. garson gidince yanindakiler sorumus, "yahu sen niye efes istemedin" diye;
- kimse bira icmiyordu, ben de size uyayim dedim.. demis..
komşusu nasreddin hocadan aldığı kazanı getirir sevinçle gelir:

-hocam senin kazan doğurdu.

hoca hiç istifini bozmaz:

- tabi doğurur amına koymuşsun kazanın.
bülent ersoy ve kuşum aydın ölürler, cehenneme giderler. zebani bunları peşine takar ve oradan oraya götürüp sıçıttırır.

-şuraya gidin ve sıçın. şimdi şurada sıçın!

kuşum aydın en sonunda dayanamaz ve sorar:

-ayyy zebani beyfendi nedir bu cehenneme geldiğimizden beri oraya sıç buraya sıç yeter ayol!

zebani cevap verir:

-o götün ne işe yaradığını öğrenene kadar sıçacaksınız!
ailenin büyükleri de dahil geniş katılımlı bir yemekte, baba kızını kucağına aldığında, kızı yüksek sesle sorar:
-babacığımmmm! ben mi ağırım yoksa hizmetçi sibel abla mı?
Bir ilde, limon sıkma yarışması varmış.
Yarışmacılar, daha önce sıkılmış olan limonları,
baştan sıkıyor ve bir ya da iki damla limon suyu
çıkartıyorlarmış. Yarışmanın sonlarına doğru, artık
kimse bir damla bile limon suyu çıkartamamış. O sırada gelen birisi, sıkılmış limonu almış ve
başlamış sıkmaya...
Bir damla, iki damla, üç damla, o da ne? Devam
ediyor ve tam 28 damla...
Yarışmayı yöneten, dayanamamış ve hayretle
sormuş; - Beyefendi, mesleğiniz neydi acaba?
- Ben mi? Ben maliyeciyim...
adamın biri varmış ikinci dönem düzeltmiş.
ViAGRA ilk çıktığında dede torununa; 'Evladım
eczaneden şu mavi haplardan alırsan sana 10 TL
veririm' demiş.
Çocuk eczaneden Viagra'yı almış, dede 'Evladım
sen yat, akşam ben yastığın altına parayı koyarım'
demiş. Ertesi gün torun yastığın altına bakınca gözlerine
inanamamış, yastığın altında 100 TL varmış.
Hemen dedesine koşmuş 'Dede sen 10 TL
bırakacaktın, yanlışlıkla 100 TL bırakmışsın'
demiş.
Dede cevap vermiş; 'Torunum 10 TL benden, 90 TL de ebenden' demiş.
Yaşlı bir adam bir gün doktora gider:

- Doktor bey sağ ayağım çok kötü ağrıyor dayanamıyorum nedendir acaba? der
Doktor yanıt verir:

-Yaşlılıktan amca.
Adam sinirlenir:
- Salak salak konuşma doktor. Öbür ayağım da aynı yaşta o niye ağrımıyor?
Karı koca ikiz yataklarda yatıyorlardı. Bir gece ikisi de kendi yataklarına uzanıp ışıkları söndürmüşlerdi ki, erkek bir şeyler hissetti ve karısına seslendi..
"Benim bal kutum!.. Kendimi burda çok yalnız hissediyorum.."
işareti alan kadın yatağından doğruldu. Karanlıkta kocasının yatağına doğru yürürken halıya takılıp düştü.. Erkek gene seslendi?..
"Benim bal kutum, o kelebek burnunun üzerine mi düştü?.."
Ateşli bir seks saatinden sonra, kadın yatağına dönmek için doğruldu. Ama dönerken gene halıya takıldı ve gene yüzüstü düştü. Erkek bağırdı..
"Sakar karı!.."
Sözlük yazarlarinin begendigi fikralari paylasacagi basliktir. vatana millete hayirli olsundur, anket degildir. komikli seyler iste.

en begendigim fikra su oldu;

Bir gün galatasaray, arena'da feneri yenip sampiyonlugu ilan etmek istiyormus.

ahahaha egleniyor muyuz gencler ?
--spoiler--
iki çavuş iddaya girer hangimizin eri daha salak diye. ilk çavuş erini çağırır ve der ki;
- Oğlum al şu 10 milyonu git bana bir araaba al. Er:
- Başüstüne çavuşum der gider.
ikinci çavuş çağırır erini:
- Olum git bak bakayım ben evde miyim der.
Er:
- Başüstüne çavuşum der çıkar.
Bu iki salak er çarşıda karşılaşırlar, erlerden biri:
- Yahu bende bir çavuş var, o kadar salak ki bana para verdi; "git bana araba al" diye. lan keriz, bugün pazar, arabayı nerden bulayım.
Diğer er:
- Yahu benimki daha salak, yok gidip kendisi evde miymiş değil miymiş diye bakacakmışım. be ey lavuk, yanında koskaca askeriyenin telefonu var; evi ara da sorsana!
--spoiler--
--spoiler--
Tıp fakültesinde ilk kez kadavra (ceset) başına toplanan oğrenciler, bayağı bir merak ve ilgiyle kadavrayı incelemektedirler.

Profesör dersine başlar; “Tıpta iki şey doktorlar için çok önemlidir, ilki insan vucudu ile ilgili hiç bir şey sizin için iğrenç olmamalıdır. Örneğin,” der ve parmagını cesedin kıçına sokar ve çıkartıp kendi agzına götürür.

“Hadi bakalım şimdi sizlerde aynı şeyi yapınız !”

Ögrenciler şok içinde, hepsi duraksarlar ama bakarlar ki profesör çok ciddi, istemeye istemeye hepsi sırayla kadavranın kıçını parmaklayıp sonrada emerler. Öğrencilerin hepsi bu işin tadına bakıp berbat bir hale gelmişken, profesör konuşmasını sürdürür;

“Bir tıp doktoru için ikinci en onemli nokta gözlemdir” der ve devam eder;

“Ben kadavranın kıçına orta parmağımı soktum ama kendi ağzıma işaret parmağımı götürdüm..

Şimdi bir doktor icin, dikkat etmenin ne kadar onemli olduğunu da öğrenmiş bulunuyorsunuz….!”
--spoiler--
Rahip pazar vaazını vermiş, katılanları uğurluyordu.. Her hafta karısıyla düzenli gelen bir komşuya "Sizi her pazar sabahı eşinizle birlikte kilisemde görmek ne güzel" dedi.
Adam kafasını salladı.. "Valla bu bir tercih meselesi.. Ya evde oturup onun kafa ütülemesini çekecektim, ya da buraya gelip sizinkini.."