bugün

of be kıza bak lan.
-yavrum, pantolonun olayım be.
+ben ona her gün iki bacağımı sokuyorum.
-!^+^&(
arkadaşlarla bi kafede oturulmuş muhabbet edilmektedir. çevre mühendisliği okuyan arkadaş staj yapmaktır bir firmada ve şu diyalog gelişir:

ç.m. : çevre mühendisliği okuyan arkadaş
b.a: bir arkadaş
k: kuzen

b.a : stajı nerde yapıyosun
ç.m : çemtaş'ta
b.a : o ne iş yapıyo?
k : çemçük ağızlılara bakıyomuş.
karizmanız var mı, varsa kaç santim?

- karizma insanın içinde olur, içindeyken de anlarsın kaç santim olduğunu..
(#6267311)
wuuwwww.
(#5658207)
babamın anneme verdiği ayardır. şöyle ki;

anne uzun zaman sonra saç rengini değiştirmiş, açık kızıl yapmıştır ve baba saçın ısrarla kahverengiye dönmesini istemektedir. boyamadan sonra yeni halini çok beğenen anne, sonuçtan memnun kalmayan babaya dönüp,

- ee, bu gece beni nereye götürüceksin bakalım? der.

babanın cevabı evlere şenliktir,

- ananın evine.
-anne, ben hasta oldum.
-kısa kollu giy, iyileşirsin oğlum.
ünlü yönetmen woody allen a sorarlar;

-narsist olduğunuzu söylüyorlar, bu konuda ne düşünüyorsunuz?
+ben aynı fikirde değilim. ama illa kendimi yunan mitolojisinden biriyle özdeşleştirecek olursam bu narcissus değil zeus olur.
bi gün arkadaşla oturuyoruz kantinde, burda çalışan bi adam var... neyse geldi yanımıza hemen muhabbeti açtı. benim sevgilim var şöyle oldu böyle oldu falan neyse arkadaş da dedi ki ben de bu salı benimkini sikicem dedi. o da inanmadi tabi, dedi ki ' götünün resmini çek bana göster.' arkadaş da tamam dedi. neyse. salı oldu. noldu dedim çektin mi? hayir dedi. ee napcaz falan düşünürken ben dedim ki... gel lan dedim. altan* abinin resmini çekcez, göt resmi diye göstercez... neyse çağırdık bunu, dedik gel bak göt gör. adam resme baktı... güldü, üzüldü, utandı, şaşırdı... ben tabi miğdeme kramplar girmiş bi şekilde nefes bile alamıyorum gülmekten. adam da o günden sonra bi daha konuşamadı bizimle. iyi oldu ona, çok götü kalkmıştı.

eksi oy editi: oha! altan abi sözlükte. ve diğer kantin çalışanları.
--- alıntı ---

reha muhtar'ın cnn türk'te sunduğu 'çok farklı' programında son yılların 'en düzeyli ve en zekice futbol atışması', galatasaray'ın eski başkanlarından faruk süren ile fenerbahçe kulübü futbol şubesi'nin eski sorumlularından hakan bilal kutlualp arasında yaşandı.
reha muhtar: (kutlualp'e) sizin için bir avrupa kupa maçında yabancı bir takımımı, yoksa ligde galatasaray'ı yenmek mi daha önemli ve değerli?
hakan bilal kutlualp: tabii ki yabancı bir takımı yenmek daha önemli. çünkü, başkanımız alınmasın ama biz her yıl ligde galatasaray'ı yeniyoruz zaten...
reha muhtar: vaaay, çok fena bir açıklama oldu. sayın süren, buna bir cevabınız olacak mı?
faruk süren: kendi açılarından haklılar, zira yenebildikleri tek avrupa takımı galatasaray...

--- alıntı ---
bir başka sözlükte yaşanmış ama yoğun istek üzerine patlatılmıştır.

son fb-gs maçı sonrası galatasaraylı olduğu bilinen bir yazar söyle bir başlık açmıştır.

adamın amına koyan şarkılar

tahminen maç sonrası kaybettiklerinden olsa gerek, arabeske bağlamış ve rakı eşliğinde üzülmektedir. ben nerde hata yaptım derdine düşmüştür. maçtan sonra çalınan şarkıları da hatırlarsınız. ve bu başlık tarafımdan farkedildiği anda altına şu bkz. verilmiştir.

mor menekşe

üzüldüm tabi sonra. bu kadar da üstüne gidilmez ki bir insanın.
tarih 19 temmuz 2007 yani 22 temmuz seçimlerinden 3 gün önce. malum o günlerde nüfus müdürlükleri çok yoğun olurlar.
memur olarak çalışan arkadaşım ile biri arasında şu diyalog geçmiş:

+ üç kişi mi çalışıyosunuz burda?
- vaay, sayı kavramın baya gelişmiş.
+ niye bu kadar yavaş ilerliyor?
- (bilgisayarı göstererek) bak kum saati var burda, sallayayım da mı boşalsın?
+ sen benim kim olduğu mu biliyor musun? x partisinin ilçe başkanıyım ben.
- siyasetle ilgilenmiyorum.
dangalağın birinin temiz niyetlerle! bana yardım teklif etmesi ve burcunus ne? sorusuyla beni deli etmesi ve kıl olduğum bu neanderthal'in hakettiğini düşündüğüm telefonu kendisine vermem .*
(#7000202)
bursa erkek lisesi'nin tahtalarına tebeşirle yazılıyordu. tahtaya psikopata bağlamış şekilde yazan ve yazdıklarını daha biz deftere bile geçiremeden silen bir matematik hocası vardı. bir arkadaş o gün daha az süre ders işlensin diye, bu öğretmen gelmeden önce ıslak ellerini tahtaya bastı. tahta bir sürü el iziyle doldu ve ardından zil çalınca öğretmen sınıfa geldi. durumu gören öğretmenin söyledi laf aynen şu şekildeydi;

- hangi öküz ön toynaklarıyla tahtaya bastı?

not: işin garip yanı; öğretmen bilmiyordu ama bunu yapan arkadaşın lakabı öküzdü. bu olaydan sonra öküzlüğü resmiyet kazanmış oldu.
fikri: başkanım, bu ağır sözleriniz beni rencide ediyor!

reis bey: sen rencide olmazsın fikri. sadece sen değil! benim tanıdığım hiçbir öküz, lafla rencide olmaz!

(bkz: vizontele)
doktor, hastasına espriyle yaklaşmak ister. samimidir.

doktor : öğrencisiniz galiba.
öğrenci : evet.
doktor : saçlardan belli. ehe. *
öğrenci : doktorsunuz galiba.
doktor : evet.
öğrenci : saçlardan belli.

(bkz: doktorların ekseriyetle kel olması)
$ukela'da rastlayıp okuduğum...
en baba ayarlardan olmuş. anlayana tabiki...

--spoiler--
yaşanmış olay
melih gökçek ankara bent deresindeki genelevi kapattıktan sonra özel bi kanalda tartışma programına çıkıyor ve telefonla canlı bağlantıya geçen fahişenin sözü..
-sayın melih gökçek biz bu genelevde 100 kadar orospuyuz senin gibi bir çocuk doğuramadık. *
--spoiler--
bagajının yanlışlıkla başkası tarafından alındığını düşünen yolcu gaza gelmiş tüm güzel sözleri sarfetmektedir.
bagaj bantında o sırada yolcunun bagajına benzer başka bir bagaj öylece durmaktadır.
-Allah'ın öküzü, cahil cüheyla gerizekalı bagajını tanımıyor. bantta duran bagajını alamıyor kuşbeyinli embesil.

sonuç: banttaki bagaj yolcunun bizzat kendisine aittir.

(bkz: kendi kendine ayar vermek)
* osman bölükbaşı meclis kürsüsünde konuşmaktadır.
bir milletvekili:"sende erkek misin be?" der.
osman bölükbaşı:"ben erkekliğimin zekatını versem sen bile erkek olurdun".

* geneleve ilk kez gitmiş olan bi arkadaş sanki oranın demirbaşıymış gibi davranmaya çalışarak orada duran bi adama
-bilader muamele kaça(der)
-benimki biraz tuzlu olur(cevabıyla da dönmemek üzere ortamdan kaçar)

* sağa sola laf atan bi denyo , bisikletli çok güzel bir kız görür. bu denyo laf atacak ya...
-bak teker dönüyo.
-(kız durur ve) o çark sana girse sende dönerdin!!!

* konuşma hacettepe üniversitesinde cem yılmaz ile bir hacettepeli arasında geçmektedir:
çocuk: cem bey basında sizin hakkınızda karizmatikmiş diye söylentiler çıkıyor. size göre sizin karizmanız var mı? eğer varsa kaç cm?
cmylmz: valla karizma insanın içinde hissettiği bir şeydir. sen içinde kaç cm hissediyorsan benim de karizmam o kadar. *

* -alo orası kerhane mi?
-artık çalışan almıyoruz teşekkürler.

* sokrates bir gün yürürken , tek kişinin geçebileceği kadar mesafe olan bir mevkiide dönemin soylularından biriyle karşı karşıya gelir ve ikisi de durur...kısa bir süre bakıştıktan sonra :

soylu: " ben senin gibi pis bir zavallıya yol vermem!"
sokrates: "ben veririm..."

* 80'li yılların sonların bir beşiktaş-boluspor maçı sırasında hakem beşiktaşın net 2 golünü vermez, boluspora havadan bir penaltı verir. maç çığrından çıkmıştır. beşiktaşlılar neredeyse sahayı terketmeyi düşünürler. boluspor 2. golü de atar.
metin tekin santrayı yapmaz bekler. hakem düdüğü bir daha çalar, ama metin hala topa dokunmaz.
hakem, "metin neden başlamıyosun, bak kart çıkartırım" der.
metin cevap verir: "hocam sahanıza geçin de başlayalım"

* edirnedeki suleymaniye cami yapımıda mimar sinanin caminin ortasında oturmuş nargile içerken gören işçiler homurdanarak :
- ulan biz burda çalışıyoruz adam orda oturmuş keyif yapıyo! derken sinan olaya girer..
- sesin caminin heryerine eşit olarak dağılıyo mu diye hesaplıyorum !!

* bir toplantıda bir genç mehmet akif'i küçük düşürmek için sorar;
-affedersiniz, siz veteriner misiniz?
mehmet akif'in cevabı;
-evet, bir yeriniz mi ağrıyordu

* kulaklarının büyüklüğü ile ünlü galileo'ye hasımlarından biri:
- "efendim", demiş. "kulaklarınız, bir insan için biraz büyük değil mi?"
galileo:
- "doğru", demiş. "benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama, seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?"

* olay bir tatil beldesinde geçiyor asılmaya meyilli erkek güruh gözüne mini şotlu bir hatunu keser ve yaklaşırlar . bu arada yürünmektedir.yaklaşılır yaklaşılır ve en asılgan herif:
-g.te bak g.te hey maaşallah
hatun arkasına döner ve cevabı yapıştırır.
-o g.t ağzına bir s.çar sifon da yetmez boğulur kalırsın.

* din hocasına:
-hocam eşcinsel ilişki caiz mi?
-onu git babana sor!!
-peki...(kapak)

* show tv'deki ateş hattı programında reha muhtar prens charles'ın müslüman olduğu yönündeki söylentileri eleştirmektedir. konuyu diyanet işleri başkanıyla tartışmaktadır:
-efenim prens charles'ın müslüman olduğunu söylüyorlar. peki ama öyle bir adamdan müslüman olur mu?
-olur tabi neden olmasın?
-ama efenim nasıl olur?
-reha bey siz müslüman mısınız?
-tabi müslümanım efendim.
-siz namaz kılıyor musunuz?
-hayır.
-oruç tutuyor musunuz?
-hayır.
-içki içiyor musunuz?
-evet.
-e sizden nasıl müslüman oluyorsa, ondan da en az sizin kadar müslüman olur.

* muhabir: müslüm bey, hakan taşıyan için arabeskin yeni peygamberi diyorlar. ne diyorsunuz?
müslüm gürses: ben öyle bir peygamber gönderdiğimi hatırlamıyorum.

* bernard shaw ve soylu bir hanimefendi arasındaki bi konuşma
- hanımefendi bin sterline benimle yatarmısınız?
- önerinizi düşüneceğim.
- pekiii bir sterline benimle yatar mısınız?
- siz beni ne sanıyorsunuz???
- madam, sizin ne oldugunuz zaten saptanmış durumda. iş pazarlığa kaldı.

* lisenin kantincisi değişmiş yeni kantinci kimse tarafından sevilmemektedir. bir grup arkadaş kantin de oturmuşs sohbet ediyorlar kantincide yanlarına gelir bir kızla sohbete başlar kızın kantinci ile arası iyidir.

kız - o köpek çok tatlıydı yaaa benim de muhabbet kuşlarım var *
kantinci - hayvanları çok seviyorsun galiba
arkadaş - seninle niçin ilgileniyor sanıyordun

* yavuz sultan selim seferleri gizli tutarmış.. vezirin teki de inatla soruyomuş nereye sefere gidiyosunuz diye..
yavuz - sen sır tutmasını bilir misin?
vezir - efet hünkarım, bilirim
yavuz - ben de.

* bernard shaw ile churchil geçinemezlermiş.. bir gün shaw, churchil'e bi davetiye göndermiş, not olarak da "size iki kişilik davetiye gönderiyorum. bir dostunuzu alıp gelebilirsiniz. tabii dostunuz varsa." churchil , hemen cevap gondermis, "maalesef o gece başka bir yere söz verdiğim için oyununuza gelemicem. ikinci gece gelebilirim, tabii oyununuz ikinci gece oynarsa."

* zamanın birinde istanbulda pastahaneleri teftişe giden müdürün biri pasta ustasına sormuş:
"bu pastalara hangi yağ kullanıyorsunuz"? demiş. usta da "sana koyuyoruz efendim" demiş. müdür de demişki: "bende bütün pastacılara söyleyim bundan sonra "sana koysunlar"...

* cem yılmaz çekilecek yeni film üzerine basın mensuplarıyla konuşurken gazetecinin biri:
-cem bey ne zaman motor diyeceksiniz? (bkz: motor demek)
cmylmz:
-maalesef ekipte öyle insanlarla çalışmıyoruz.

* karşıyaka iskeleden taksiye atlanmıştır egsye gidilecektir
ç.p.a. * :abi çek egs'ye
d.p.t. * :fayton mu lan bu inin aşşaa

* anadolu yakası boğaz kenarında bir bahçe:
- (karşı tarafa doğru) a oğlum şu karşıdaki beyaz evler ne güzel öyle, selvi bahçesinde yemyeşil.
hell: anneanne, orası aşiyan mezarlığı.

* fatih altaylı, erman toroğlu için
fa: "o kabzımal futboldan ne anlar ki" deyince
ea: "ben eski futbolcu ve hakemim futboldan anlarım, kabzımalım hıyardan da anlarım"

* muhafazakar insanların uğradıkları,tellerle çevrili bir plaja bikini ile girmek isteyen bir bayanı, plajın girişinde bekleyen görevli durdurur ve şöyle der :
bekçi: hanfendi bu plaja 2 parçalı mayo ile girmek yasaktır!!!
kadın: peki o zaman hangisini çıkarayım?
bekçi:........!!!

* lise 2 tarih dersinde yaşanmış bir hadisedir.
tarih hocası sınıfta çok ses olmasına sinirlenir ve bizim sıramıza doğru azarlamak için gelir

tarih hocası:allah akıl dağıtırken siz nerdeydiniz?
arkadaş:sizin yanınızdaydık hocam
hoca:hmghmmm

* yaşanmış bi bfl öyküsü
okulune en ******** hocası tahtaya çember yazar
hoca: x olum tahtaya ne yazdım
x: otobiyografinizi
sınıf hocaya belli etmemek suretiyle kopar

* ben: melaba bi mekçikın*. büyük boy olmasın
kasiyer: sormadım ki zaten
ben: ... peki

* küfür pizzacı kızın telefonda belkide ilk aldığı pizza siparişi:
pizacı kız:buyrun efendim xyz pizza
arkadaş:3 tane parça pizza adres: bla bla
pizzacı kız:efendim 3 parça pizza gönderemiyoruz en az 5 parça olmalı
arkadaş: ee iyi o zaman sen o 3'ü 5'e böl öyle gönder...

* 1 yıl önce apartmanımızın asansör kapısında aynen yaşanan diyalog:

babam kapıyı çalar, tam içeri girmeye hazırlanırken asansör kapısında komşumuzu ve 3 yaşındaki oğlunu görür. küçük çocuğa kaş göz işareti yaparak;

babam: naber delikanlı?
çocuk: s.ktir git!

akabinde asansör gelir ve annesi çocuğu asansörün içine teper!

* hülya avşar: "hiç aynaya baktın mı? sen de popstar hali var mı?"
ajdar: "aynaya değil ama size bakınca kendimi bayağı star gibi hissediyorum"

* itfaiye aranır;
- alo, abi yangın çıktı ormanda mahsur kaldık gelin kurtarın bizi..

- ben buradan gönderiyorum hortumu yakalayın..

-eeiiüü, peki.

* rahmetli barış manço fransada bir televizyon programına katılır. herşey gayet güzel giderken, sunucu klasik avrupalı edası ile "siz türkler barbarsınız" muhabbetine girer. bunun üzerine barış manço sunucuya üzerinde para olup olmadığını sorar. sunucu cebinden birkaç banknot çıkartıp barış manço'ya uzatır:

b.m: şimdi bu paranın üzerindeki kim?
s: general bilmem ne, bilmem neredeki savaşta kahramanlık yapmıştır bla bla bla.
b.m: peki bu?
s: teğmen bilmem ne, böyle etmiştir, şöyle etmiştir.

bunun üzerine barış manço cebinden birkaç banknot çıkarır ve üzerindekileri teker teker anlatır:
bm: bu mevlana celaleddin rumi; ünlü bir türk düşünürüdür. bu halit refik karay; ünlü bir türk edebiyatçısıdır. bu mustafa kemal atatürk, türkiye cumhuriyeti nin kurucusudur.
sesizliğin üzerine sunucuya bakarak şöyle der:

-şimdi siz söyleyin, kim barbar?

* sevgili okulumun(!) küfür asistanlarından biri, okulu uzatan bir arkadaşın, finalde yanına gidip
-eşşeği bile bağlasan buraya dört yılda bitirir, demiş. arkadaş da,
-o eşşeği iki yıl daha bağlayın hocam, asistan olur!!deyip lafı gediğine oturtmuştur, helal olsundur!

* cumhuriyet'in ilânından sonra istanbul'da bir resepsiyon verilir.
tüm dünya ülkelerinin elçileri ve ateşeleri de davet edilir.

davet güzel bir şekilde devam etmektedir fakat ingiliz ateşesi olan binbaşının bakışları mustafa kemal'in gözünden kaçmaz.
bütün davet boyunca kendisine dik dik bakmıştır ve bakmaya devam etmektedir.
ne olduğunu öğrenmek için yaverini gönderir.
yaver mustafa kemal'e şöyle der:

- paşam kendisine neden ters bir tavır takındığını sordum, o da bana mustafa kemal'in çanakkale'de babasını öldürdüğünü söyledi.

bunun üzerine mustafa kemal şöyle der:

- git sor bakalım babasının çanakkale'de ne işi varmış?

* ise yılları felsefe dersi;
felsefe hocası (aynı zamanda müdür yardımcısı)
- r senin saçların çok güzelmiş, bir şey soracam senin gittiğin berbere erkekleri alıyorlar mı?
- normalde almıyorlar ama size sorun çıkaracaklarını sanmıyorum, sizi alırlar.
(kahkaha tufanı)

* lise yılları tarih dersi;
kız talebe: hocam ya bişi sorucam,siz neden hiç not tutturmuyosunuz?
hoca: tut kızım,seni tutan mı var!

* itü vadi yurtları sene 2002. o zamanlar boş yataklarda kaçak yatan elemanlar var. gece saat 1'de iki güvenlik elemanı kaçak eleman avına çıkmışlar. x blok xxx numaralı odanın kapısını açarlar. içeride elemanın biri porno film izlemektedir.
güvenliklerden biri çekingen bir sesle sorar:
-şey, biz boş yatak bakıyorduk da...
eleman kafasını geri monitöre çevirir, filmi izlemeye devam eder ve cevabı yapıştırır.
-geçin, benim yatak boş!

* i.melih gökçe'nin katıldığı bir tv programında konu genelevlerdir.melih bey ile genelev çalışanları telefonda tartışmaktadır :

(o)-biz de ekmek parası peşindeyiz sonuçta melih bey
(m)-olmaz, ben böyle bi yerin açık kalmasına göz yummam! yumamam!
(0)-....
(m)-...
(o)-valla melih bey , biz burda bu kadar orospu bir araya gelsek sizin gibi orospu çocuğu doğuramayız.
an itibari ile verilmiş ayardır
paronayak: dolmuşlar çok kalabalık hiçbiri durmadı bugün 2 saat bekledim
mal kuzen: keşke cazibeni kullansaydın
paronayak:sen cazibeni kullanarakmı biniyon dolmuşlara
mal kuzen:!!??
x: oo hosgeldiniz, seref verdiniz!
y: ihtiyaciniz vardi cunku.
yıllar öncesi cem özerin şov programına katılan cem yılmaz için cem özer seyircilere dönüp,

cem özer: sizce cem yılmaz kel mi yoksa saçlı mı daha iyi ?

cem yılmaz: sende buldun cem yılmazı kıllısını istiyorsun.
baba: ah ulan keşke bize de kalsa öyle bir miras.
oğul: inşallah bize kalmaz öyle bir miras.
b: niya lan dingil, fena mı olur bir sürü paramız olsa?
o: miras kalması demek bir yakının ölmesi demek. ben istemem bir yakınımızın ölmesini.
b: ık mık.. tamam lan uzatma.

(bkz: çiçek taksi)
nick'imin altinda son zamanlarda beliren ayarlardir.