bugün

bir şeyin iç ya da dış yüzeyinde herhangi bi şekilde oluşan kesik, oyuk, yarık.
(bkz: yara bandı)
bir küçük iskender şiiri. güfteli halini ise sertab erener pek bi güzel okumuştur:

kör noktalar vardır her aşkta
insan doğar ölmez o suçla
orada o küçük çocukla kalan
ağlar hayatın sonsuzluğuna
kim tutar ki elini bir daha
içini kanatan bir rüya olur bu yara
bir masalın sonunda ölüme aşkını anlatan bir kadın olur bu defa
hiç konuşmaz bazen gül susar
yaprak titrer acıyla düş yanar
orada, o güzel uykuda, hüzün,
büyür büyünün sonsuzluğuna
kim tutar ki elini bir daha
içini kanatan bir rüya olur bu yara
bir masalın sonunda ölüme aşkını anlatan bir kadın olur bu defa
bedensel ya da ruhsal olarak 2'ye ayrılan,her ikisi de can yakma,acıtma özelliklerine sahip zarar durumu.
bir travma sonucu deride ya da mukozanın butunlugunun bozulmasıdır. derinin koruma ozelligi de bozulacagından enfeksiyon riski vardır.
ruhsal olan kısmının cam kesiğiyle benzeşmesi durumu.ikisinin de izleri yaraların derinliğiyle orantılı olarak kalıcılık arz eder.
Dünya gözlerimin içinde
hayatın hüznü ve aşkı da
başınızı eğmeyin hiç
kaçışlara yeltenmeyin
ömrümü tükettiniz benim
hangi su yıkayabilir ki
yüreğinizden akan kiri

Hem uzağım hem yakın
bir'den dağılan taneyim
karlı dağlar uç noktası
çiçek açan düşlerimin
denizle sevişen ırmak
benim işte o yangın

Güneşli günler hatırına
ölümleri göze alıp
dağlar ardına uçan
kuşlarca özgür değiliz,
hangi pencereyi açsam
yanık kokuları sızıyor
hayatın avlusundan

iyice küçüldü dünya
sınırsız kımıltılar
barınıyor içinde aklın,
sarsılıyor saltanatı
yanlışı baştacı edenin
gözlerimizin çevreni
gökyüzünü de alıyor içine

Karıncanın türküsüne
sağır kulaklarınızla
nasıl duyuyorsunuz
Tanrı'nızın seslenişini?
Ölü toprağıyla oğup
üstümüze serpiyorlar hüznü
palyaçolar panayırında
bir türlü olmuyor sabah. * *
ne güzel olmuş gök mavi,
yeryüzü sarı
sen iste gelsin,
gönlümün ilkbaharı.

kısmıyla çamur grubunun fenerli olduğu izlenimi veren güzel şarkı.
sözleriyle olduğu kadar ezgisiyle de yürek burkan , en güzel çamur şarkısı.
''yaraaa...boys anılar...soytarılaar'' şeklinde devam eden şarkının sözlerinde geçen kelime. (bkz: hip hopa atılan yumruk)
yılmaz arslan'ın yönettiği ve yelda reynaud'a birçok festivalde en iyi kadın oyuncu ödülünü getiren bir yol filmi. *
çamur adlı müzik grubunun bir parçası. başındaki melodi, tarık akan ile halit akçatepe nin oynadığı canım kardeşim adlı filmin müziğine benzemektedir.

(bkz: cahit oben)
levent yüksel'in back vokallerini yaptığı sertab erener şarkısı.
çok hareketli ve aynı zamanda hüzün veren çamur şarkısıdır. isyan içerir. "bize demişler serseri, severim onları" dizesiylede çok güzel bir ayar içeren şarkıdır.
cerrahide deri veya mukoza tabakasının yarılmasına, ezilmesine veya berelenmesine verilen addır.
adlî tıptaki yara kavramı ise cerrahide anlamından çok daha şümullüdür *. bir kişiyi zehirleyerek hasta etmek; kolunu burkarak eklem yerinden çıkarmak; aç, susuz veya soğukta bırakarak hastalanmasına sebep olmak; korkutmak suretiyle bazı psikolojik rahatsızlıklara yol açmak da yara tabiri dâhilinde incelenir.

meydana getirilme sebeplerine ve meydana getirildikleri bölgelere göre sınıflandırılırlar:

*meydana getirilme sebeplerine göre

- aletlerle meydana getirilen yaralar
- infilak tesiri ile meydana gelen arızalar
- elektrik tesiri ile meydana gelen arızalar
- yıldırım tesiri ile meydana gelen arızalar
- güneş çarpması ve sıcak vurması neticesi meydana gelen arızalar
- yüksek hareket tesiri ile meydana gelen arızalar
- soğuk tesiri ile meydana gelen arızalar
- açlık ve susuzluk neticesi meydana gelen arızalar

*meydana getirildikleri bölgelere göre

- baş yaraları
- boyun yaraları
- göğüs yaraları
- karın yaraları
- etraf yaraları
çamur grubunun insanı kendinden geçiren,ama defalarca üst üste dinlenmesi sonucunda yeter uleyn dinlemeyin şunu demenize sebebiyet veren şarkısı
yaralar neden açılır? tabikide yaptığımız hatalar yüzünden. onlar zamanı gelince kapanır ve tekrar yapmamız için izi kalır. bakıp bakıp hatırlarız. o yaralarla yaşayamayız ama varlığınıda inkar edemeyizde. kapanmasınıda beklemek yanlış. bunun için bişiler yapman gerekir. ne bilim merhem falan...
bir süre sonra kabuk bağlayanları makbul olan bir çeşit asalakgil. kabukla oynucaksın, eğleneceksin ; öbür türlü bi şeye benzemez.
küçük iskender' in muhteşem sözleri, levent yüksel'in muhteşem vokaliyle dinlerken de adı gibi yara açan, hatta yaranıza tuz basan melodi ve duygu bütünü.

"kör noktalar vardır her aşkta
insan doğar ölmez o suçla"
bir gün afallar düşersin dizin de elin de ya her herhangi bir derinin dış yüzeyin de hafif bir soyulma olur kanar ilk dakikada birşey hissetmezsin sonra sıcaklığı geçince sızladığını hissedersin bir kaç gün sonra kabuk bağlar kabuk düşer yara çok derin değilse deri üzerinde iz bırakmaz. ama her zaman yara bu şekilde olmuyor.

derinin altında kalbinin için de öyle bir yara açılır ki kabuk bağlamaz hep bir yerlerden hava alır. sıcaklığı geçer nede soğur tam kabuk bağlar tekrardan açılır yara içinin acıması çok daha sertleşir tedavisi pansumanla olmaz hiç bir doktor profösör kimse kapatamamaz o yarayı. ya tamamamen söküp atmak istersin kapuğu bu sefer kalp bir kere daha kanar acı üzerine acı daha bir sert biner balyoz etkisi yaratır. sonra insaoğlu acıya fazla dayanamadığından kalp ritim bozukluna uğrar ve durur.
bak burda ne var
bir derin yara
bir bakış baktın yüreğim,
döndü de kora

hangi aydaydık,
günlerden neydi
bir gülüş güldün;
tüm güller boynunu eğdi

bir acayip haldeyim
dinle bunları
bize demişler serseri
severim onları

ne güzel olmuş gök mavi,
yeryüzü sarı
sen iste gelsin,
gönlümün ilkbaharı

sanıldığı gibi çamur fenerli olduğundan yazmamıştır o mısraları... çamur'un diğer şarkılarına bakıldığında da divan edebiyatı ve tasavvuf edebiyatından kelime ve mazmunları kullandığını görüyoruz. Bu şarkıda yara ile anlatılmak istenen sevgiliye kavuşamama ve onun gönlünde açtığı yarayı anlatır. Sevgilinin gamzesi oka benzetilir kaşları yay kirpikleri ve bakışları ok ile aşığın gönlüne saplanır. ok çelikten yapılır ve çeliğin yapımında su kullanılır. aşık asla sevgilinin bakışının kalbinde yara açmasından şikayet etmez çünkü bu bakışlar onun gönlüne su serper rahatlatır ve bunu bir acayip hal olarak anlatır. aşık sürekli rakip ile çekişmektedir. rahipler zahiddir ve içki meclisini sevmez aşık ise sevgilinin dudağını şarap olarak görür ona ulaşmak ister bu nedenle içkiye düşkünlüğü vardır. rakip ise ona "serseri" der. aşık hangi ayda ve günde olduğunu unutmuştur çünkü sevgilinin aşkı ve dudağıyla sarhoşluk yaşamaktadır. sevgili gül bahçesinin en değerli çiçeğidir ve hiç bir çiçek onunla yarışamaz. lale tüm hediyeleri ona sunar selvi onun boyuyla yarışamaz. sevgili güldüğü zaman güller onunla yarışamayacağından boyunlarını eğer sevgilinin ayağına yüz sürerler.
gök yüzünün mavi, yerin sarı olması aslında fecr-i ati ve servet-i fünun dönemi özelliği gibi gözüksede zamanında renk ve resimlerle duygu anlatma yunus emre ve şeyh galip'te de vardır. böylee hayattaki her nesneye bir renk yükleyerek o kelimeleri kullanmadan sadece renklerle bunu ifade ederler. yerin sarı olması; güneşin batması demektir. güneş sevgiliyle yarışamaz ve batar zaten yer yüzü sevgilinin ışığıyla aydınlanır. Sevgilinin gelişi ilkbahardır. ilkbaharda aşk meclisleri dışarıya kurulur ve bu sevgilinin meydanlarda dolaşması gül yüzünü göstermesi etrafı aydınlatması demektir. ilkbahar mutluluk demektir. işte aslında bu şarkının içinde yatanlar bu ve daha nicesidir.
gecmisin uzerimizde biraktigi izdir yara. o kadar acitmistir ki kendimiz olamayiz ve ayni aciya yasamamaya gore hareket ederiz. o kadar derindir ki bazen oyle derindirki sen kapandigini sanarsin, aslinda sadece kabuk baglamistir. bir tek soz yeter onu yeniden hissetmeye. ne bir ilac ne bir yalan gecirir yarayi o hep oylece durur yerinde.
yelda reynaud a, halil ergun, nur surer, fusun demirel gibi isimlerin eslik ettigi guzel bir yılmaz arslan filmi. almanya dan turkiyey apar topar gonderilen bir kızın *, tımarhaneye kadar uzanan oykusu anlatılmakta ve gurbetcilerin yasadıgı kimlik bunalımına bir bakıs atılmaktadir. yelda reynaud un devlestigi sahnelerle aklıma kazınmıstır.
melodik bir şiir. aslına bakarsanız küçük iskender şiirinin ulaştığı en güzel noktalardan biri. ilk kez benzetmelerde aşırıya kaçılmamış. anlaşılmazlık kalkmış ortadan. bir martıyı ağlattın senile aynı tadı veriyor bana.
somut olabildiği gibi soyut da olabilen bir şey. kimi zaman gözle görülen yerlerde oluşur, kimi zaman görülmeyen yerlerde. bazısı çabuk kabuk bağlar, iyileşir. bazısı ise zaman alır. en kötüsü de görünmeyenleridir. olmasınlardır. kimsenin hayatında yara olmasındır.
Yaralıyor bizi bizim için kurşun döktürenler
yaralıyor bizi,bizi üzerlikle tütsüleyenler
yaralıyor bizi boyunlarımıza mutluluk muskası geçirenler.

Artık gitmeliyiz,durmalıyız denize yakın bir yerde,
belki aydınlandığını görürüz ıslanan kumların
belki fısıldadığını duyarız taşların kendi aralarında
Can yelekleri tavandadır!

Özdemir ince