bugün

tuvalete gidicekken kendini bir anda buzdolabının açık kapağının önünde boş boş bakarken bulmak.
elimde gözlük varken gözlüğümü aramak ...
O'na aşık olduğumu söylemem.
gerçekten dumur dalgınlıklardır.

sabah sabah evden yeni çıkmışım okula gitmek için.

otobüs durağında bekliyorum. adamın biri geldi elindeki sigarayı bana uzatarak ateş var mı manasında hareket yaptı.

ben de sigara içen biri olarak ve o an ki dalgınlık, uyku hali ve sersemlik den kaynaklı bir etki ile adamın bana uzattığı sigarayı aldım gelen otobüsüme doğru yol aldım .

adam, 'hişt birader ne yapıyorsun sen ya' diyene kadar ne yaptığımın farkında değildim. sonra;

-aaa ağabey pardon ya ne yapıyorum ben.
+deli midir nedir yaaa.
-adam haklı dağılın.

o günden sonra sabah bilincimin yerinde olup olmadığına dair kendime durmadan soru sorarım.

3 kere 3 kaç, bugün yapacağım işler nedir vs.
apartmanın giriş kapısının şifresine kredi kartının şifresini yazmak; onaylanmadığı zamanda limitin yetmediğini düşünmek.
kirli çorapları yanyana durmakta olan kirli sepeti yerine klozete atmak ve bunu yaklaşık iki-üç saat sonra işemeye gittiğinde farketmek. *
çaydanlığa su koymadan altını yakmak akabininde çaydanlığın telef olması.
ve ciddi bir hamaratlığın eseri olarak pudingi yakmak.
masturbasyon yaparken kapıyı açık bırakmak.
Sınav bitiminde hocaya sınav kagitlariyla beraber kopya kağıdını da vermek.
sabah işe giderken ayakkabıları değil annenin kapı önündeki terlikleri giymek,sokağa çıkmak ve son anda fark etmek.
diş fırçasını arka cebe koyup tüm gün beraber gezmek.
kahve yaparken sıcak su yerine çay dökmek.
öğrenci lise son sınıftadır. öss'ye çalışmaktadır. sorular kafasını yükseltmiş olacak ki yerde halının üzerinde sürünerekten kalemini ve gözlüğünü ararken "kalemi bulayım da gözlüğü sonra da ararım. soru çözmeye devam edeyim" diye düşünür. sonra sağ elindeki kalemi görünce gözünü kontrol etmek ister ve dokunamaz çünkü gözlük engeller. bir anlık bir gülmeden sonra anneye fırça atmaya gider.
m: anne neden uyarmadın kaç saat olmuş
a: nooldu oolum
m: 4 saattir ders çalışıyorum niye gelip oğlum naabıyosun 4 saat oldu hadi bırak artık demedin :@
a: ?+^/%+^/
m: senin yüzünden kendimi kaybettim elimde kalem gözümde gözlük "kalemi bulayım da gözlük önemli değil" diye düşünüp aptal aptal aranıodum
a: ahauaha tamam oğlum gel bişeyler ye hadi :D
çekirdekten bi fırt çekip sigarayı çitlemek.
öğretmenin, öğretmenler odasına girmek için kapıyı vurması. *
denizde dipten gitme yarışması yaparken suya batmaya yeltenip, nefes almayı unutmak.
daha henüz uyanmışken telefondan saate göz atıp bir saat geri alarak tekrar uyumak. zamanı bükebiliyorum gibi.
burnu tıkanmış olan wanted1 eczaneye gider. kapıyı açar. içeri girer. buraya kadar her şey normal. sonra bi adama bakar. adamın müşteri olduğunu biliyordur. sonra adam ona buyrun dedi sanar ve gidip adama "ben burun spreyi alacaktım." der. adam size dönüp "ben anlamıyorum bunlardan,ben de müşteriyim." der. üstelik adam "ben anlamıyorum bunlardan." dedikten sonra "ne biçim eczacı bu?" diye düşünmek.
hakkında dedikodu yaptığın kişiye yanlışlıkla o mesajı göndermektir.
yünlü yani aslinda 30 derecede yikanmasi gereken camasirlari gidip 90 derecede yikamak. evet evet yaptim ben bu gerizekaliligi. sonrasinda bakayim camasirlar ne alemde diye geldigimde, yaptigim salakligin farkina vardim. alel acele kurtarabildigim iki kazak, kazaktan baska herseye benziyordu. isin aci tarafi bu aptalligi benim ikinci sefer yapmis olmam. lan kafan nerde senin tey alla'm!
lise yıllarıdan bir anıdır.

yine bir okul günü kalkmışsınız. okul kıyafetlerinizi giyip, kahvaltınızı yapmışsınızdır. ders kitaplarınıda elde taşıdığınız için evin koridorundaki sehpaya bırakmışsınızdır. evden ayrılma vakjti geldiğinde anneye alasmaladık denilip asansöre binilir ve binadan çıkıp okul yoluna doğru yürünülür. buraya dikkat evden çıkmadan önce hatta anneye alasmaladık demeden önce elinizde bir ağırlık olduğunuzun farkına varırsınız. hatta yoldayken de aklınıza bir an tın eder. ulan ben bir şey götürmeyi unuttum ama ne? tam okula varılmıştır ki eksik olan şeyin farkına varılır: ders kitapları. aksi gibi o gün de hocanız sizden bir performans ödevi istemiştir ve siz de onu götürecekken evde unuttuğunuzu hatırlarsınız ve tekrar okulun önünden koşa koşa eve gidilerek evden ders kitapları alınır ve gelinir. okula gelindiğinde herkes derse girmiştir ve sınıfınıza çıkıp içeriye girersiniz. ne yazık kikitapların evde unutulmasından dolayı geç kalmışsınızdır ve sınıfta ilk ders yoık yazılmışsınızdır.
bataryası ölmüş,fişe takılı değilken çalışmayan bir bilgisayarı açacakken bir yandan arkadaşa laf anlatılıyordur,çalışma masasının karşısında iki tane yanyana priz durmaktadır. bataryanın fişi birinci prize sokulur,laptopa takılacak olan ince uç eldedir,hala arkadaşa laf anlatılmaktadır.bilgisayara bakmadan el yordamıyla halledilmeye çalışılmaktadır açma işlemi.sonra bir anlık bir dalgınlıkla laptopa takılacak uç diğer prize sokulmaya çalışılır,hatta bir de üstüne üstlük sanki kilite anahtar sokulmaya çalışıyormuş gibi"offf nie isabet ettiremiyorum yaaa" diye sinirlenilir ,hala anlaşılmaz ne yapılmak üzere olduğu.
ve bataryanın ince ucu diğer prizin deliğine isabet ettiği anda ,yani 220 volta bir 220 volt daha verince bammmmmm, kısa devre....
sonuç: binanın şalteri atar,bataryanın ince ucu yanar.
eğer elde ufak bir ıslaklık olsa,kabloda herhangi bir aşınma biz çizik bir kaçak falan olsa direk ya felç kalma,ya da ölüm olurdu herhalde.

aklıma geldikçe hala titriyorum...
eller dolu olduğu için kredi kartını cüzdana koymaya üşenip eldeki torbalardan birinin içine atmak,5 dakika sonra o torbadan eşyaları çıkarıp,içine yolda yenen elma şekeri çöplerini koyup otobanda giden otobüsün penceresinden sarkıp torbayı çöpe yollamak. * * *
Birkaç gün evvel ablamın yapmış olduğu, tanım bulamadığım bir davranıştır. Kendi anlatımından aktarıyorum:

--spoiler--
iş görüşmesi için hiç bilmediğim bir yere nasıl ve neyle gidileceğini de bilmeden gitmek zorundayım. tabi para kalmamış iyi mi.. ablam 50 LiRA verdi, ertesi gün gidip bankadan para çektim, aldığım 50 LiRAyı ablama uzattım.. "lazım olur sana sende kalsın" dedi.. ben de "ya var benim param...sen al bunu" dedim.. almadı... derken görüşme günü geldi... adresi aldım elime, çıktım otobülerle E 5'e. indim birinden bindim diğerine. derken şoföre inmem gereken yeri söyledim ve bilmediğimi... gelince indirirsiniz dedim. hava kapalı, minübüsün içi karanlık. açtım cüzdanı "a dedim burda bi 5 lira varmış onu vereyim" şoföre uzattım. aldı fakat bir diğer şöför geldi o gitti, yer değiştirdiler. benim para üstü gelmedi. biraz zaman sonra "5 lira üstünü vermediniz" dedim. yeni gelen şoför verdi hemen 5 lira üstü. yolda giderken bi ara şoför yolculara seslendi "Bu 50 LiRA neresi?" minübüste çıt yok! biraz zaman geçti şoför yine sordu "bu 50 LiRA neresiydi!???" garip ki yine kimseden ses çıkmadı. içimden "HANGi SALAK 50 LiRA VERiR DE SES ÇIKARTMaZ Ki!?" Deyip güldüm geçtim. aradan iki gün geçti. kontör alayım dedim. cüzdanı açtım... baktım baktım... Ablamın verdiği 50 LiRA yok!!! aradım taradım.. düşündüm taşındım... sonunda şu sonuca ulaştım; 5 lira diye 50 LiRA veren sonra da 5 lira üstü isteyip 50 LiRA sorulunca ses çıkartmayan O SALAK BENMiŞiM..!!!
--spoiler-- *
saatlerdir aranan tv kumandasının buzdolabından çıkması. neyse fena olmadı, serin serin..
güncel Önemli Başlıklar