bugün

Yorgun ve uykusuz gecmis bir universite gununun ardindan sonunda eve varilabilmistir. Bu arada ne kadar ac olundugunun farkina varilmis hemen mutfaga dalinmistir. Karin bir guzel doyurulduktan sonra kanepenin ustunde yenmis yemeginde etkisiyle hemencecik uykuya dalinmistir. Goze carpan los isigin vede odadaki ev ahalisinin sesi sayesinde birden uyunulan yerden yukari ziplanir. Hemen koldaki saate bakilir. Uyku sersemligininde verdigi etkiyle 18.15 olan saat 03.30 olarak algilanir. Mahmur gozlerle nerdeyim ben, niye burda yatiyorum, niye yatagimda deilim diye soylenilmeye baslanilir. Bu arada Allah Allah ne kadarda net goruyorum ya ben denir. Elbette akilli Mystic Rose aslinda lenslerinin halen gozunde oldugunu farketmistir. Aman Allahim diyerekten ben bu kadar saat nasil lenslerle yatmisim kahretsin diye bagrilir. Bunun akabinde karsida oturan kiz kardese yine ayni sekilde ya delimisiniz siz niye beni uyandirmadiniz , bak saat kac olmus!! Diye bagrilir cagrilir.

Kizkardes ve ev ahalisi Mystic Rose a tam bir deli gozuyle bakmaktadir ve coktan gulmeye baslamislardir. Tam lan ne varda guluyosunuz denilecekken duvarda asilan saatte aslinda gercek saatin kac oldugu gorulur. Saat aksam 6 bucuga geliyordur ve sanildiginin aksine ancak ve ancak 20 dakika icin uykuya dalinmistir. Yeterince rezil olmus olan Mystic Rose tipis tipis odasinin yolunu tutar...
ısıtıcıya konulan suyun ısınıp ısınmadığını parmak batırarak kontrol edilmesi.ölüme sebep olan bu dalgınlığı yapan çok insan var
yapılan kıymalı borek malzemesının ıcıne cay dokmek...
sabah lensin teki goze takilir, digeri bulunamaz. kutusunda yoktur, yerler aranir, bulunamaz. neyse alel acele yeni lens acilir. gun boyunca gozde gariplik hissedilir, aksam eve gelinir ve bir gozde iki lens oldugu farkedilir.
-bungee jumping yaparken lastiği bağlamamak,
-uçaktan atlatken yanına paraşütü almamak,
-bir kıza "sen kilo almışsın" demek,
-marka düşkünü birine "bu orjinal mi?" diye sormak,
-anneye "yemekte ne var" diye sormak,
-sigarayı tersten yakıp, yakılan kısmı ağza almak,
-ağzında sakızla uyuyakalmak,
-kuvetin içinde kurutma makinesiyle saç kurutmak,
-maydonuzlu bir şey yedikten sonra aynaya bakmamak,
-buluşmaya sarımsak kokulu ağızla gitmek,
-kopya kağıtlarını cebine sokmak,
-içinde çok titiz bir anne yaşayan eve çamurlu ayakkabıyla girmek,
-kola kutusunun deliğinin içine dil sokmak vb.
basketbol maçında hava atışını müteakip kendi potasına ters turnike atmak ve deliler gibi sevinmek.
(örnek:bursa erkek lisesi-bursa çelebi mehmet lisesi basketbol maçı)
not:malesef takım arkadaşımdı.
alışveriş merkezinde ben buraları ezbere bilirim gözüm kapalı yürürüm edasıyla yürürken aşağıya inen yürüyen merdivene binip yukarı çıkmaya çalışmak.
kucuk bir cocuk iken elinle bisikleti bayır yukarı tasırken, yere odaklanıp hayatı sorgulamak ve o esnada kenarda park etmis arabaya bodoslama gecirmek. hayır sen o yaşta ne diye dusunuyosun hayatın anlamını be dallama. kotu olan ise arabanın sahibi arabasını yıkamaktadır ve size "asık mısın lan" der, daha da kotusu yanıbasınızda mahallenin fırlama cocukları ile goz goze gelinir, bir emrah bakısı atılır onlara ve o ana kadar bir sey olsa da gulsek diye hazır bekleyen tipler sizin bu halinize altlarına sıcıncaya kadar gulerler*. olay yerinden hemen uzaklaşılır, bir kac gun o sokaktan gecilmez. mumkunse ilk ay icinde de gunes gozlugu takarak falan gecilmesi psikolojik açıdan yararlı olabilir.
yoğun bir günde, tamamen istem dışı, ünlü düşünür seray sever'in yeni bir karar şarkısını mırıldanmak daha doğrusu mırıldandığını farketmek. tamam tamam en bi doğrusu bir yan masadaki hatunun mırıldanıldığını hatırlatması, o güne kadar yapılan tüm karizma yapıcı aktivitelerin tüm anlamını yitirmesi.

not: beni bu entrylen değerlendirmeyin.
okulun self-servis kafesinde otururken çay almak için ayaklanıp, tezgahın arkasındaki elemana çaylar söylenir. o çayları doldururken para ödenir. bu arada önüme bir tepsi ve içerisine çay tabakları yerleştirilir. tepsi öylece alınır ve ikram edilmek üzere masaya götürülür. çayların nerede olduğunu söyleyen arkadaşlara boş bir bakış atılarak hassiktir çekilir. onlar taşşağa başlar, don kişot gidip çay bardaklarını da alır.
arkadaşımla serviste konuşmaya dalmışken önde tek başına oturan bi çocuk arkasına döndü ve bize bişeyler söyledi. ağzının içinde mırmır konuştuğu için ben birşey anlayamadm, arkadaşım bana 'kalemi yere düşmüş onu istiyo' şeklinde tercüme etti
ben de eğilip çocuğun kalemini aldım ve kalemi verirken sevimli bir şekilde gülümseyerek çocuğa "teşekkür ederim" dedim

hayır yani çocuğun repliğini çalmam bi yana bi de dalga geçiyomuşum gibi oldu

neyse iyi ki çocuk da pişkinliğe vurup "rica ederim" falan demedi
Büfede gelen müşteriye eski ağız alışkanlığıyla Hayırlı işler dilemek...Sonra durumu toparlamak için gündüz vakti iyi akşamlar demek.
Çikolata paketini soyduktan sonra çöpe çikolatayı atmak ve elinde ambalajla şaşkın şaşkın bakışmak.*
kahve yapmaya niyetlenip cezveye şekerle, kahveyi koyup yanan ocakta içine su koymadan devamlı karıştırmak. sonra annenin bunu farketmesi ve dalgın olduğunu belli etmemek için "ya anne biliyor musun su koymadan bir süre karıştırınca acayip köpüklü oluyormuş kahve" demek. tabi annem yemedi...
- uyudun mu lan?
+ hayır, sen?

(bkz: hassiktir)
fermuarı açık unutup alta da çiçekli böcekli don giymek vardır ki akıllara zarar bir hadisedir .
telefon mesajıyla dedikodu yapılırken, mesajı yanlışlıkla dedikodu malzemesi kişiye yollamak. (bkz: yerin dibine geçmek) (bkz: sana az bile)
dolmuştan inerken şöföre görüşürüz demek...ki yaptım biliyorum...
el blendarının bıçaklarının ortasındaki şişkince top çok hoşa gider.parmak buraya konulup kendi kendini gıdıklaması sağlanır.sonra daha etkili olacağı zannedilerek alet çalıştırılır ve parmak aynı noktaya konur ama hesaba katılmadık bir şekilde gıdıklanmaktan dolayı gülerken parmak bıçakların arasında kalır.hastaneye gidilir,onlarca dikiş atılır.tam doktora teşekkür edip evin yolu tutulmuştur ki o acı soru gelir:
-nasıl oldu bu kızım???
"metro çıkışı insanın içine bir heyecanla dolan, hızlı geçip turnikeyi birden fazla döndürme isteğinin erken gelmesiyle, yine aynı insanın, oysa az önce girdiği yeri metro çıkışı sanarak metro girişindeki turnikelere süreyya ayhan gibi koşması..jeton atılmadığından turnikenin öylece mal gibi sabit durması..şahsın -ki benle alakası yok canıııım- turnikeyle şiddetli çarpışmasından bacaklarının morarması..etraftaki insanların kaba etleriyle gülmesi.."şeklindeki anlık akıl kaybı komikliği..rezilliği..
bakkaldan çıkarken bakkal amcaya "başarılar" demek.
need for speed oynarken iceriye giren bascavusu farketmeyip:
-napiyon lan burda??
- oyun oynuyom olm. demek...
cayin icine seker yerine tuz atmak.
sally ile gittiğimiz sinemanın erkekler tuvaletine girdiğimde onun benden daha önce farkına varıp çıkması ve benm pisuvarda takılan tebessümlü abiyle gözgöze gelş anım.
zarı yiyip kahveyi tavlaya dökmek*
güncel Önemli Başlıklar