bugün

lan sözlükte kimse mi izlememiş bunu dedirten sinema filmidir.
---ucundan spoiler---
filmdeki caz bateristini canlandıran oyuncunun gerçek hayatında 12 senedir bateri çaldığı ve bu film için 4 ay boyunca özel bateri dersi aldığı söyleniyor.
ayrıca filmdeki kanlı sahneler de gerçekmiş okuduğuma göre. insan gerçekten hayret ediyor.
---ucundan spoiler---
dram seviyorsanız, hele bir de müzikle ilgileniyorsanız kaçırılmaması gereken bir film.
muzisyen olan olmayan herkesin izlemesi gereken filmdir. hirs, basari, azim dolu bir hikaye.
sondaki soloda (bkz: o neydi gız) dedirtiyo arkadaş. müzikle birlikte gerilime doyurması ayrı bir mevzu. mümkünse güzel bir ses sistemi ya da iyi bir kulaklıkla izleyin derim ama izleyin yani hertürlü. o derece.
Öncelikle güzel film mi, evet güzel film. Ama şu da bir gerçekçi öyle abartıldığı kadar müthiş, kusursuz, oscarlık (J. K. Simmons hariç) bir film de değil. IMDB'de an itibariyle 8.6 almış, bence hakkı 7,5 civarı birşey olacaktır.

Filmin en büyük artıları J. K. Simmons'un müthiş oyunculuğu ve filmdeki müzikal başarı. Onun dışındaki her şey ise bence vasat ve bunlar olmasa filmin notu 6 civarı bir şey olurdu.

--spoiler--

4 yıldır bateri çalan, az çok müzikten anlayan biri olarak diyebileceğim şey ise senaryonun saçmalıklardan ibaret olması. Bir kere hızlı olmak iyi bateri çalmak demek değildir, hele hele müziği hissetmeden sadece notalara bakarak makineleşmek kesinlikle müzisyenlik değildir. Filmdeki Fletcher'ın her türlü zorbalıklarına sanki askerdeymiş gibi hiç bir şey dememek ise saçmalığın daniskası. Hadi başroldeki Andrew kafayı yemiş de, bu adama yıllardır kimse mi bir şey söylemiyor, isyan bayrağını çekmiyor, insanda bir gurur olur. Onun dışında iyi kötü bateriyle azcık uğraşan herkes bilir ki belli bir seviyeye geldiysen iyi kötü her türlü şarkıya bir şekilde eşlik edebilecek seviyede olursun. Sen tut efsane seviyesinde virtüöz ol, notalarla çalışmayınca anca zillere davullara rastgele vur. Bu noktadan bakınca film klasik bir hollywood klişesi olmakta, işlenen bateride gelişme konusu ivan drogo'nun yumruklarına kafa atan rocky'den öteye gidememektedir. Peki film bunları çok gerçekçi yapmak zorunda mıydı? Eğer ki bateri odaklı bir film yapıyorsan ( ki ciddi ciddi 100 dk sadece ona odaklanmışsın, filmde neredeyse başka karakter ve olay yok) iyi not alman için bu konuları gerçekçi işlemen gerek. Hadi müzikal bazı realiteleri yok sayalım, bu kadar kendi başarısını ve imajını sapıklık derecesinde düşünen bir orkestra şefi böyle önemli bir konserde bateristi bilerek sabote etmez. Bu açıdan bakınca da film son sahnesinde bütün film boyunca işlediği Fletcher'daki mükemmeliyetçiliği ve bencilliği çok ucuz bir şekilde yıkmaktadır.

--spoiler--

Film'de en keyif aldığım noktalar ise bateri soloları ve J.K Simmons oldu. Bence kesinlikle J.K. Simmons oscar'ı hakedecek bir oyunculuk sergilemiş. Filmi vasatın üzerine çıkaran, hatta bildiğin güzel film yapan noktalar ise sadece bunlar. Onun dışında her ne kadar güzel bir film olsa da yılın en overrated filmi.
sırf heyecanı baskı ve baskıya maruz kalmayı anlatan filmdir. konusu, kıçı başı önemsiz. spoiler vermenin imkansız olduğu bir filmdir.
kısacası bu filmi yapan adamlar çocukluk hayalimi gerçekleştirmişlerdir.

edit: yanlış anlaşılmasın diye söylüyorum bunlar iyi şeyler.
edit2: beyler filmi övüyorum ya neden anlamıyosunuz. film bir ilki başarmış, bir duyguyu en güzel şekilde anlatıyor bunu en komplike konuyla bile anlatamazsın o yüzden benim için bu filmle ilgili spoiler veremezsin.

7 8 yaşımdayken batman'im ile çin malı oyuncağımı dövüştürmezdim ben. dışarıdan öyle görünürdü ama hiçbir zaman ağzımdan tükürükler çıkararak dövüş filmi efektleri yapmadım ben. onlarla uzun metraj dram filmleri çekerdim. uzak planları ayrı çeker yakın planları tek gözümü kapayarak çekerdim.

şimdi evde malak gibi yatmaktan başka hiçbir şey yapmıyorum.

yürü hala ne sözlükte oynaştasın
elalemin whiplash çektiği yaştasın
aptal insanlarla izlenemeyen filmdir. Sıkıcı falan derler sinirlenirsiniz. o yüzden tek başınıza izleyin. karakterler efsane, oyunculuk oldukça güzel. Kurgu da başarılı. özellikle orkestra şefine bayıldım. hayranlıkla seyrettim oyunculuğunu.
sonu mukemmel olan flim.
eskişehir kanatlı avm'de üniversite öğrencilerine bileti 1 lira olan filmdir. doluşunuz efenim.
azmin zaferi temalı klişe bir film olacağını bekliyordum ama gerek karakterleri gerek sonuyla baya şaşırttı.
ego ve hırsın ne kadar zararlı ve yorucu olduğunu gösteren film. çohoş.
iki defa izlediğim film. çok özgün bir senaryo falan değil öncelikle ama kendini izletiyor. oyunculuklara gelince izleyenlerin çoğu ile aynı fikirdeyim j.k. simmons döktürmüş. en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülünü alırsa zaten hak etmiştiden başka yorum yapılamaz bence. ergen irisi arkadaş ise baterinin başında olmadığı her sahnede bildiğin kabız gibi rol kesmiş. ama hakkını yemeyelim bateri başına geçince sahnenin hakkını veriyor. son olarak akademi bu filme en iyi yardımcı erkek ve en iyi ses miksajının da içinde bulunduğu 3 ödül vermezse haksızlık yapmış olur.
sıkılarak izlerim diye başladığım fakat sıkılmadığım hatta hoşlandığım bir film. davulda kullanılan zil bosphorus diye bir türk firması olması ayrıca güzel fakat sanırım türkiyede satılmıyormuş o da ayrı bir ilginç. bilginin kaynağı ise bosphorus cymbols'un sitesi.
Filmden cikali yarim saat oldu ama hala kalbim duzensiz atiyor. O nasil son bir kere! Acik ve bariz bir kufur cikti agzimdan. Durum gerilimi diye bir sey varsa bu film o film! Ayrica muziklerine, whiplashe ozellikle, ayri hasta oldum. Ozellikle sinemada izlemek istedim, bekledim indirmedim ama birkac defa da evde izleyecegim sanirsam. Son olarak sadece "pic herif!" Demek istiyorum.
mükemmel bir film.

eniştem sayesinde haberdar olduğum oscar'a aday olmadan önce 50 defa izle dediği film.

filmde başarılı olmak isteyen drummer bir kardeşimizin fantastik derecede sert hocası anlatılıyor.

başarının hiç bir zaman kolay olmayacağını güzel bir şekilde anlatıyor. bir de benim gibi bateri meraklı gençlerin ilgisini çeken drummer kardeşimiz var tabi ki.

neyse ilerde beni de o yerlerde görmeniz ümidi ile.

hepinize esenlikler diler filmi izlemenizi tavsiye ederim.

bir jazz müziğidir film olmanın yanı sıra. ( enişte baldan tatlıdır . )
Filmin sonunda yaşanan fletcher'e yapılan ortak küfür patlamasıyla bilinir.
çocuğun üstünde istanbul yazan drum kullanmasına şaşırdığım film. o kadar iyi mi üretiyoruz. bilen birileri yeşillendirsin.
orjinallik aramazsanız iyi bir film. müzik ve gerilim uymuş birbirine bence. 8/10 falan.
son zamanların en güzel filmi.
http://www.durdurfilmizle.com/whiplash.html
konusu nedeniyle izlemeyeceğim filmdir. seyircinin deneyimlemediği tecrübeleri anlatan filmleri sahte bulmuşumdur. değerli filmler sıradan insanlar üzerine sıradan hikayeleri ilgi çekici şekilde anlatan filmlerdir...
Miles Teller'ın harikulade oyunculuğuyla kesinlikle izlenmesi gereken bir film. yönetmeni de ayrı tebrik etmek gerekir, zira Miles Teller'ın yüzündeki zorlama ifadeleri, yönetmenin sahneyi uzun süre kesmemesi sonucunda gerçekten zorlandığı sahnelermiş, yoksa bu kadar gerçek bi oyunculuk olamazdı zaten.
film oldukça doyurucuydu. hiçbir şey yapmadığım halde izlerken çoğu sahnesinde yorulduğumu hissettim. gerilim dozu iyi ayarlanmıştı. benim takıldığım noktaysa başka aslında. bu filmi izledikten sonra bana kalırsa "benim hiç hırsım yok, aslında hırs ne güzel bir şeymiş" denmemeli. filmde mental açıdan problemleri olan iki insanın mücadelesini görüyoruz.

andrew adlı karakterin baş davulcu olduğundaki değişimi örneğin... yemek masasında yeterince ilgi göremediğinde ilk önce onun için üzülüyoruz fakat ardından aile bireylerini küçük düşürücü şeyler söylediğinde afallıyoruz. burada kendisini ne kadar önemli bulduğunu, kendi uğraşı dışındaki şeyleri gereksiz gördüğünü anlıyoruz. bu da bizi rahatsız eden bir noktaya dönüşüyor.

annesinin küçük yaşta terk etmesi ve babasının da yetersiz desteği yüzünden sürekli onaylanma ihtiyacı içinde olan bir insana dönüşmüş. gözleri sürekli yerde gezen bir gençken, onaylanmasının ardından bir kıza çıkma teklifi edebiliyor ve yine hırsı yüzünden bu kızı kaybediyor.

filmde güzel bir noktaya da değinilmiş. insanların geldiği nokta yeterli midir? onları biraz daha zorlarsak daha iyisini yapabilirler mi?

evet yapabilirler fakat bu zorlama ne derecede olmalıdır, sınırlar var mıdır? andrew bu soruyu fletcher'a soruyor. o da diyor ki: benim aradığım yetenek asla pes etmezdi.

bir insanı zorlamanın sınırı tabi ki vardır. onun içindeki yeteneği çıkartmak için annesine, kendisine küfretmek, aşağılamak bir çözüm yolu değildir. her insanın karakteri farklıdır. kimisi isyan edip, elinin tersiyle her şeyi iterken kimisi de daha da hırslanabilir belki.

fletcher'ın sınıfındaki çocuklar benim tüylerimi diken diken etti. fletcher sınıfa girdiğinde hepsinin yere bakışı, gözlerini kaldırmaya bile cesaret edemeyişleri, haksızlığa boyun eğmeleri, aralarında dahi bu durumdan bahsetmeyişleri bence korkunçtu. bir insanın kendisine yapılan bu kadar büyük bir zulme katlanması hırsı, azmi değil de zayıf bir karakteri gösteriyor olabilir.

yine denmiş ki "kazadan sonra hiç kimse devam etmez". elbette etmez. zaten filmin anlatmaya çalıştığı nokta da bu. andrew kendini ispatlama ihtiyacı içinde, normal bir durumda değil. bu nedenle de her şeyi hiçe sayarak neredeyse deliliğin eşiğine gelerek devam etmeye çabalıyor ve her şeyi kaybediyor.

final sahnesi gerçekten çok güzeldi. j.k. simmons bugün heykelciği kucaklar mı bilemem ama bu filmin güzel bir psikolojik gerilim olduğu gerçek.
metallica'nın güzel bir şarkısı.
bu geceki üçüncü oscar'ını almış filmdir.

en iyi yardımcı erkek oyuncu, en iyi ses miksajı, en iyi kurgu....
Güzel film vesselam ama en iyi kurgu ödülünü bayhood'dan çalmıştır. Kesin torpil var.
Üç adet oscar' ı kapmış filmdir.