bugün
- arkadaşlar biri var14
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak9
- bik bik moderatör olsun12
- anın görüntüsü17
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı13
- ülkeleri hükümetler değil kişiler kalkındırır8
- boşuna yaşıyorum hissi17
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır19
- evlilik17
- patiswiss15
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı11
- akp seçmeni17
- ali erbaş19
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası13
- escort fiyatlarının güncellenmesi12
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi11
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi18
- icardi1905 silik olsun kampanyası27
- kent lokantası niye bedava değil demek21
- nervio'ya aşık olmak11
- türkiyede çok abartılan arabalar9
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı14
- futbolcu ismiyle nick almak14
- karınıza range rover alır mısınız22
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu37
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- ilk buluşmada çorumlu olduğunu ağzından kaçırmak8
- gina carano9
- icardi190512
- türkiye işçi partisi10
- çin halk cumhuriyeti8
- ellerim bos gonlum hos9
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi27
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı10
- ruh okuzu9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- sözlük kızlarının don renkleri14
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği13
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı15
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti8
- akrep burcu8
- siklememenin getirdiği huzur12
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler16
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi12
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası9
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
(bkz: büyük veba salgını)
Albert Camus'nün Veba Kitabında bahsettiği Lucretius'un "Veba Salgını" Şiiri
"..anlatalım sayrılıkların nedenlerini, açıklayalım,
budur dileğim. nedendir bu salgınlar kişi soyuna,
hayvan sürülerine ölüm saçan, yıkım getiren.
ilkin, birçok öğe vardır yukarda değindiğim,
bize canlılık veren. ölüm getirir birçoğu da,
sağlığı bozar, uçar öteye beriye, rasgele toplanır
bunlar, sonra yayılırlar ortalığa, havaya.
sayrılık getiren bir ortam oluşur havada.
tüm bu salgınlar, bulaşıcılar dıştan gelir,
sislerde, bulutlarda olduğu gibi, ağar göğe,
bunlar bir yandan çıkar yerden yağmurlar toprağa
işleyince, bir yandan da güneş sıcağından
ısınan kokmuş nesnelerden doğar, yayılır.
görmez misin, yuvasını bırakan, bize gelen
bir yabancıya, alışmadığı bir ülkenin suyu,
soğuğu nasıl dokunur, başka bir etki
gösterir? bir ayrılık vardır britanya havasıyla
mısır'ınki arasında, evren baltasının böyle
derine işlediği, pontus'tan gades'e değin
uzayan bir uçurum açtığı, insan soyunda
kara-yanık yüzlülerin yaşadığı yerde. evren
dört bölümdür birbirinden ayrı göksel
yörüngelere, esen yellere göre. kişiler
renklerinden, dış görünüşten dolayı ayrılır,
ulusların ayrılıkları da böyledir, kan soyundan,
sayrılıklardan. fil hastalığı orta mısır'da
nil ırmağı yakınlarında, görülmez yeryüzünün
başka yörelerinde. diz ağrısı attika'da, göz ağrısı
achaia'da çoktur. böyledir başka yerlerde de,
öteki örgenleri çökerten bu hava değişimleri.
uzun süre etkilerse, rasgele, hava akımı bizi,
yıpratıcı bir durum belirir, yayılır gökte
bulutlar gibi, sisler gibi yavaşça ortalığa,
bir değişme, karışıklık doğurur, gördüğümüz
gibi; bizim ülkemize varınca değişir durum,
bulaşır bize de salgınlar, dolar içimize
hızla, baskın gelir, ya sularda, ya yaban
yemişlerinde yuvalanır, ya kişisel besinlerde,
ya hayvan yeminde yerleşir, sayrılık taşıyan
uygun nesneler bekler, çıkar havaya, soluk
aldığımızda, ağulu salgının bulunduğu, yellerden
yutarız bilmeden salgın taşıyanları, solunandan,
benzer bir yolla bulaşır sığırlara salgın, kırar
geçirir bütün yünlü hayvanları. önemsizdir
bizim, salgın bölgesine girip girmememiz, ülkenin
havasına direnecek bir örtüye bürünmemiz.
doğa, kendince, getirir bir ülkeye yıkımı,
çökmüş, bozulmuşsa, çetin işler açar başımıza
alışmadığımız, yeni bir yıkıma sürükler bizi."
de rerum natura
çev: ismet zeki eyüboğlu
"..anlatalım sayrılıkların nedenlerini, açıklayalım,
budur dileğim. nedendir bu salgınlar kişi soyuna,
hayvan sürülerine ölüm saçan, yıkım getiren.
ilkin, birçok öğe vardır yukarda değindiğim,
bize canlılık veren. ölüm getirir birçoğu da,
sağlığı bozar, uçar öteye beriye, rasgele toplanır
bunlar, sonra yayılırlar ortalığa, havaya.
sayrılık getiren bir ortam oluşur havada.
tüm bu salgınlar, bulaşıcılar dıştan gelir,
sislerde, bulutlarda olduğu gibi, ağar göğe,
bunlar bir yandan çıkar yerden yağmurlar toprağa
işleyince, bir yandan da güneş sıcağından
ısınan kokmuş nesnelerden doğar, yayılır.
görmez misin, yuvasını bırakan, bize gelen
bir yabancıya, alışmadığı bir ülkenin suyu,
soğuğu nasıl dokunur, başka bir etki
gösterir? bir ayrılık vardır britanya havasıyla
mısır'ınki arasında, evren baltasının böyle
derine işlediği, pontus'tan gades'e değin
uzayan bir uçurum açtığı, insan soyunda
kara-yanık yüzlülerin yaşadığı yerde. evren
dört bölümdür birbirinden ayrı göksel
yörüngelere, esen yellere göre. kişiler
renklerinden, dış görünüşten dolayı ayrılır,
ulusların ayrılıkları da böyledir, kan soyundan,
sayrılıklardan. fil hastalığı orta mısır'da
nil ırmağı yakınlarında, görülmez yeryüzünün
başka yörelerinde. diz ağrısı attika'da, göz ağrısı
achaia'da çoktur. böyledir başka yerlerde de,
öteki örgenleri çökerten bu hava değişimleri.
uzun süre etkilerse, rasgele, hava akımı bizi,
yıpratıcı bir durum belirir, yayılır gökte
bulutlar gibi, sisler gibi yavaşça ortalığa,
bir değişme, karışıklık doğurur, gördüğümüz
gibi; bizim ülkemize varınca değişir durum,
bulaşır bize de salgınlar, dolar içimize
hızla, baskın gelir, ya sularda, ya yaban
yemişlerinde yuvalanır, ya kişisel besinlerde,
ya hayvan yeminde yerleşir, sayrılık taşıyan
uygun nesneler bekler, çıkar havaya, soluk
aldığımızda, ağulu salgının bulunduğu, yellerden
yutarız bilmeden salgın taşıyanları, solunandan,
benzer bir yolla bulaşır sığırlara salgın, kırar
geçirir bütün yünlü hayvanları. önemsizdir
bizim, salgın bölgesine girip girmememiz, ülkenin
havasına direnecek bir örtüye bürünmemiz.
doğa, kendince, getirir bir ülkeye yıkımı,
çökmüş, bozulmuşsa, çetin işler açar başımıza
alışmadığımız, yeni bir yıkıma sürükler bizi."
de rerum natura
çev: ismet zeki eyüboğlu
görsel
Tarih kaynaklarımıza göre en müthiş veba salgını 1812 (Hicri 1227) yılında olmuştur.. Salgın sırasında padişah, Beşiktaş Sarayı'nda bulunuyordu, ikindi namazlarına Ayasofya'ya gelirdi ; padişahlar kadın cenazesinde namaza durmazlardı, "hastalığın define sebeptir" diye rica olundu, Sultan Mahmud 3-4 defa Ayasofya'da cenaze namazı kıldı ki, bir seferinde 19 erkek, 8 kadın ve 11 kız ve oğlancık olmak üzere 38 cenazenin namazı kılınmıştı.. Yakınlarından bazı kimselerin tavsiyesiyle, hastalığın defi için, Sultan Mahmud, yatsı namazından sonra minarelerden yüksek sesle Sure-i Ahkaf okunmasını emretmişti ; bunun üzerine halk dehşet içinde kaldı. Ramazan bayramında ise, bayramlaşmak münasebetiyle halkın birbiriyle karşılıklı görüşmesi arttığından, hastalık tüyler ürpertici bir hal aldı, bayram ertesi günlük ölüm vakaları 3.000'e kadar çıktı. Ulemadan bir kısmı padişaha müracaat ederek : "Sure-i Ahkaf Ad kavminin helak olacağını haber verir, böyle günlerde okunması gazab-ı ilahiyi muciptir" dediler, emir geri alındı, hatta geri alınmakla da kalınmayarak, evlerde dahi Kur'an okunurken bu surenin okunması yasaklandı..
(REŞAD EKREM KOÇU, "Tarihimizde Garip Vakalar").
Tarih kaynaklarımıza göre en müthiş veba salgını 1812 (Hicri 1227) yılında olmuştur.. Salgın sırasında padişah, Beşiktaş Sarayı'nda bulunuyordu, ikindi namazlarına Ayasofya'ya gelirdi ; padişahlar kadın cenazesinde namaza durmazlardı, "hastalığın define sebeptir" diye rica olundu, Sultan Mahmud 3-4 defa Ayasofya'da cenaze namazı kıldı ki, bir seferinde 19 erkek, 8 kadın ve 11 kız ve oğlancık olmak üzere 38 cenazenin namazı kılınmıştı.. Yakınlarından bazı kimselerin tavsiyesiyle, hastalığın defi için, Sultan Mahmud, yatsı namazından sonra minarelerden yüksek sesle Sure-i Ahkaf okunmasını emretmişti ; bunun üzerine halk dehşet içinde kaldı. Ramazan bayramında ise, bayramlaşmak münasebetiyle halkın birbiriyle karşılıklı görüşmesi arttığından, hastalık tüyler ürpertici bir hal aldı, bayram ertesi günlük ölüm vakaları 3.000'e kadar çıktı. Ulemadan bir kısmı padişaha müracaat ederek : "Sure-i Ahkaf Ad kavminin helak olacağını haber verir, böyle günlerde okunması gazab-ı ilahiyi muciptir" dediler, emir geri alındı, hatta geri alınmakla da kalınmayarak, evlerde dahi Kur'an okunurken bu surenin okunması yasaklandı..
(REŞAD EKREM KOÇU, "Tarihimizde Garip Vakalar").
güncel Önemli Başlıklar