bugün

(bkz: büyük veba salgını)
Albert Camus'nün Veba Kitabında bahsettiği Lucretius'un "Veba Salgını" Şiiri
"..anlatalım sayrılıkların nedenlerini, açıklayalım,
budur dileğim. nedendir bu salgınlar kişi soyuna,
hayvan sürülerine ölüm saçan, yıkım getiren.
ilkin, birçok öğe vardır yukarda değindiğim,
bize canlılık veren. ölüm getirir birçoğu da,
sağlığı bozar, uçar öteye beriye, rasgele toplanır
bunlar, sonra yayılırlar ortalığa, havaya.
sayrılık getiren bir ortam oluşur havada.
tüm bu salgınlar, bulaşıcılar dıştan gelir,
sislerde, bulutlarda olduğu gibi, ağar göğe,
bunlar bir yandan çıkar yerden yağmurlar toprağa
işleyince, bir yandan da güneş sıcağından
ısınan kokmuş nesnelerden doğar, yayılır.
görmez misin, yuvasını bırakan, bize gelen
bir yabancıya, alışmadığı bir ülkenin suyu,
soğuğu nasıl dokunur, başka bir etki
gösterir? bir ayrılık vardır britanya havasıyla
mısır'ınki arasında, evren baltasının böyle
derine işlediği, pontus'tan gades'e değin
uzayan bir uçurum açtığı, insan soyunda
kara-yanık yüzlülerin yaşadığı yerde. evren
dört bölümdür birbirinden ayrı göksel
yörüngelere, esen yellere göre. kişiler
renklerinden, dış görünüşten dolayı ayrılır,
ulusların ayrılıkları da böyledir, kan soyundan,
sayrılıklardan. fil hastalığı orta mısır'da
nil ırmağı yakınlarında, görülmez yeryüzünün
başka yörelerinde. diz ağrısı attika'da, göz ağrısı
achaia'da çoktur. böyledir başka yerlerde de,
öteki örgenleri çökerten bu hava değişimleri.
uzun süre etkilerse, rasgele, hava akımı bizi,
yıpratıcı bir durum belirir, yayılır gökte
bulutlar gibi, sisler gibi yavaşça ortalığa,
bir değişme, karışıklık doğurur, gördüğümüz
gibi; bizim ülkemize varınca değişir durum,
bulaşır bize de salgınlar, dolar içimize
hızla, baskın gelir, ya sularda, ya yaban
yemişlerinde yuvalanır, ya kişisel besinlerde,
ya hayvan yeminde yerleşir, sayrılık taşıyan
uygun nesneler bekler, çıkar havaya, soluk
aldığımızda, ağulu salgının bulunduğu, yellerden
yutarız bilmeden salgın taşıyanları, solunandan,
benzer bir yolla bulaşır sığırlara salgın, kırar
geçirir bütün yünlü hayvanları. önemsizdir
bizim, salgın bölgesine girip girmememiz, ülkenin
havasına direnecek bir örtüye bürünmemiz.
doğa, kendince, getirir bir ülkeye yıkımı,
çökmüş, bozulmuşsa, çetin işler açar başımıza
alışmadığımız, yeni bir yıkıma sürükler bizi."

de rerum natura
çev: ismet zeki eyüboğlu
görsel

Tarih kaynaklarımıza göre en müthiş veba salgını 1812 (Hicri 1227) yılında olmuştur.. Salgın sırasında padişah, Beşiktaş Sarayı'nda bulunuyordu, ikindi namazlarına Ayasofya'ya gelirdi ; padişahlar kadın cenazesinde namaza durmazlardı, "hastalığın define sebeptir" diye rica olundu, Sultan Mahmud 3-4 defa Ayasofya'da cenaze namazı kıldı ki, bir seferinde 19 erkek, 8 kadın ve 11 kız ve oğlancık olmak üzere 38 cenazenin namazı kılınmıştı.. Yakınlarından bazı kimselerin tavsiyesiyle, hastalığın defi için, Sultan Mahmud, yatsı namazından sonra minarelerden yüksek sesle Sure-i Ahkaf okunmasını emretmişti ; bunun üzerine halk dehşet içinde kaldı. Ramazan bayramında ise, bayramlaşmak münasebetiyle halkın birbiriyle karşılıklı görüşmesi arttığından, hastalık tüyler ürpertici bir hal aldı, bayram ertesi günlük ölüm vakaları 3.000'e kadar çıktı. Ulemadan bir kısmı padişaha müracaat ederek : "Sure-i Ahkaf Ad kavminin helak olacağını haber verir, böyle günlerde okunması gazab-ı ilahiyi muciptir" dediler, emir geri alındı, hatta geri alınmakla da kalınmayarak, evlerde dahi Kur'an okunurken bu surenin okunması yasaklandı..

(REŞAD EKREM KOÇU, "Tarihimizde Garip Vakalar").