bugün

umut etmektir.
(bkz: misafir umdugunu degil buldugunu yer).
güvendiğin dağlara kar yağmamasını beklemek .* *
arife kalender $iiri.

gözlerin ağrıyor
ki onların mavisinde yıkardı anan
günlerin kirlerini...

çivite yatırılmı$ güvercin kanadı
yoruldu çirkinle sevi$mekten
teninden belli..

görünce adada serçeleri
çatılar ardına saldığın güne$
kayısı dalında sallanır çocukluğun
unutu$un ortasındaki pınar sesi
anılarda kanat çırpmalara vurgunsun
öküzboku değmemi$ çayırların
nisan kokusuna..

gebe kadınlardır mevsimsiz meyve uman
ummak ya$amaktır
gözlerin ağrıyor
ağrısa da..
diğer bir tanımı ile hayal etmek demektir. düşlersiniz, umarsinız; ancak başınıza gelenler genelde hep: d) hiçbirisidir. ummak yorar insanı, heveslendirir, yana yakıla söylendirir insanı. tokattır ummak. bir lükstür. umudunuz ne kadar çok ise, aslında o denli tükeniyorsunuz demektir.
tdk:
1- Bir şeyin olmasını istemek, beklemek.
"Umarım ki siz de mayıs hakkındaki bu sevgimi benimle paylaşırsınız."
2- Sanmak, tahmin etmek:
"Tereyağı kokusu olmadığını kuvvetle umduğum bir yağ kokusu."
çok istenilen şeylerin gerçekleşmesini bekleme sürecidir.
beklemektir ummak, hayata rağmen zamana rağmen beklemektir. sabah babanın elinde iki sıcak ekmekle geleceğini beklemek, gözlerine içine baktığın kızın hergün aynı otobüse binmesini beklemek.
naif ve oldukca da nahif insanoglu.
beklentilerini kar$isindakine bictigi (bazen bicilemeyecek kadar ozeldir) deger olcusunde oradan oraya salindirirken, kimi zaman aslinda beklentisizligin ne denli ozel oldugunun da ayirdina varir.. bekledin, olmadi. hissettin, yanmadi. gecti gitti i$te; umduklarinin, kandiklarinin, kurduklarinin du$manisin $imdi.
bekledigin gibi olmadi: hep yek!

bir bardak suda okyanus gormek*ti ummak, sen katarakt ameliyatina girmeden once.

*kucuk iskender, "sucumuz: bir bardak suda okyanus gormek"
çoğunlukla umduğunu bulamamakla sonuçlanacak hede.
olmasını istemek, beklemek.
(bkz: umarım)
güncel Önemli Başlıklar