bugün

"daha bilet alamadım hocu" dedim ve sanki dünyanın sonu gelmişcesine hüzünlü bir ifade takındım. acıyarak baktı bana, yardımcı olmaya çalışıyordu; "biletix'te vardır halen bilet, yok yok bitmiştir, dur bak bizim tanıdıklar var, hemen arayayım sana bir bilet ayarlayalım" diyerek çantasını karıştırmaya başladı. eğer telefonunu bulur ve de bilet uzmanı tanıdığına ulaşırsa bilet almak zorunda kalacak ve asla gitmeyeceğim bir konser için tonla para ödeyecektim. onu durdurmalıydım. "ben bir arkadaşa söyledim hocu" dedim, "bulacak o bana bilet", çantasını karıştırmayı durdurdu, "kesin bulur ama di mi?" dedi, "kesin" dedim, "yüzde yüz" rahatladı. benim için endişelenmeyi bırakınca, vedalaştık, yoluma devam ettim.

***

yıllardır aynı laneti yaşıyordum, u2 sevmemenin inanılmaz ayıplandığı şu tencere dipli dünyada u2'dan nefret ediyor, müziklerine zerre tahammül edemiyor, bono'yu sabah akşam dövmek istiyor, lakin dışlanmamak için bu nefretimi kimseyle paylaşamıyordum.

u2 bir ikondu, u2 tartışılmaz büyüklükte bir rock grubuydu, bono dünyanın gördüğü en büyük hayırsever ve en iyi vokalistti, lakin ne kadar denesem, ne kadar zorlasam da bir türlü sevemiyordum onları. tamam herkes gibi ben de "one" şarkısını severdim, ama bu bir grubu her yerde yazdığı gibi dünyanın en büyük rock grubu yapmaya yetmezdi ki, bu yakıştırmayı yapan adamlar led zeppelin dinlememişler miydi, yoksa u2 cidden çok iyi ama ben mi maldım. bilemiyordum.

dvd'lerini izledim, cd'lerini dinledim, diskotek isimli bir şarkılarının girişini sever gibi oldum ama çok tekrar edince tiksindim. yıllarca bu adamları herkes neden seviyor, herkes neden saygı duyuyor diye düşündüm düşündüm, bulamadım.

belki de kimse sevmiyordu onları, belki de bono'nun aşireti kalabalıktı, ilk konserlerine tüm aşireti otobüs tutup gelince, konser mekanının önünden geçenler "ne oluyor" diye şaşırmış, "vay be adamlar ne kalabalık toplamış, kesin süperler" demiş, ünleri kulaktan kulağa yayılmıştı.

yok yok kimse onları sevmiyordu, belki de herkes benim gibiydi, sadece sevmediklerini itiraf edemiyorlar, mecburen konserlerine gidiyor, bono'da koskoca bir yalanı yaşıyordu.

bono için hüzünlendim, eve gidince dvd'lerini tekrar izleme kararı aldım, belki konsere kadar içimde biraz sevgi yeşerirdi.

***

arkamdan "experimental" diye eski bir dost seslendi, durdum, ayaküstü bir miktar konuştuk, ayrılırken ; "u2'ya geliyorsun değil mi?" diye sordu, "ayıpsın hocu!" dedim "kaçar mı!".

henüz u2 konusunda dürüst olmaya cesaretim yoktu. mırıldanarak yürümeye devam ettim.

"one love... one life"

bononungözlüğünedit:
- bono bu pis gözlükleri önce sen mi taktın yoksa elton john'mu taktı?
+ bilmiyorum dostum.
- bana dostumlu konuşma o gözlüklerini lens yaparım!
+ hey dostum sevgi barış kardeşlik vs. vs...
normal geliyor bana da. aklınıza gelebilecek her türü dinleyen bir insan olarak gram hazzetmiyorsam zaten problem vardır orada. with or without you dinleyeyim dedim geçen, olmuyo.. yabamıyorum..
normal bir şeydir herkesin müzik zevki kendine.
(bkz: başıma bir iş gelmeyecekse u2 yu sevmiyorum)
(bkz: siktirgit fazıl)
hiçbir insandan saklamadığım hayatımın gerçeği. bono nun sahte olduğunu düşünmemden kaynaklanıyordur belki de.
herşeyi sevmeme hakkın olduğu gibi bunuda sevememenin normal olduğu bir durumdur.
(bkz: zevk meselesi)
boyband topluluklarını dinleyip kendine işkence eden kişilerin düşüncesidir. vertigo, one, magnificent dinleyip doğru yolu bulmaları temennimiz.
daha iyisi için: (bkz: u2 yu tanımamak)
(bkz: ben)
"u2 seni cok seviyo sanki" diye tepki gosterilesi eylem.

al o zaman;

(bkz: with or without you)
normaldir. asıl garipsenmesi gereken zeki müren'i tanımayan, hiç dinlememiş olan, dinlemiş olup da sevmeyen yeni nesil türk gençleridir. bu örnek başka değerlerimiz için çoğaltılabilir.