bugün

back to the future serisinde, toy story serisinde heheyyt bre buraya bakın ben orjinalinden daha iyiyim diyendir.
balık baştan kokarmış. filmlerin orjinal adlarına sadık kalamyan adamlardan ne umulur ki.
90'larda ''dünyanın en başarılı dublajı'' olmayı hak etmiş olan başarılı film ve müzikal seslendirmeleridir..
http://www.seslendirme.org/anasyf.htm
will smith'den "kafayı kodum mu oturturum" gibi bir deyim duyunca gülmekten yıkıldım. iyi yapıyoruz bu işi.
Bi okan bayülgendir, bi Memed Ali dir, güzel ve eğlencelidir bazen. Ayrıca dünya tv lerinde en güzel dublajlar ülkemizde yapılmaktadır. Daha önce Azerbaycan televizyası izlemediniz sanırım...
Bizdeki hep kötü zaten, Türkler ne yapsa kötü, böle bi aşşalık kompleksidir almış gitmiş bizi..Hadi hayırlısı.
her nekadar türklerin bu işi iyi yaptığı söylense de yinede orjinaline göre yapmacıktır.
ses sorunları yaşanır. konuşurken sessiz, film müziklerinde volume coşar adeta kumandayı elden bırakmamak gerekir.
türklerin dublajı iyidir fakat herzaman orjinali tercih edilir.
murat şen ve volkan ateş akyılmaz gibi ustalar ile aslında övünülecek olandır. adını bilmediklerimde elbet vardır.
eğer orjinalinde oyuncu bir cümleyi 3 saniyede söylüyorsa bunun dublajdaki türkçe karşılığı da 3 saniyelik olmalıdır. seslendirme sanatçılarının; hiçbir prova yapmadan ve senaryoyu önceden görme imkanı bulamdan direkt stüdyoya girip, kulaklığından seslendireceği kişinin sesini duyduğu andan itibaren konuşmaya başlaması, kağıt sesi gibi dahi olsa küçük hataların yönetmen tarafından affedilmemesi, seslendirmelerin genellikle geceden sabaha olan zaman dilimi içerisinde yapılması ve eğer bir okan bayülgen ya da haluk bilginer değilse "bugün rahatsızım gelemem" dendiği zaman bir daha çağırılmadığı göz önüne alınırsa, bu zor meslek için birkaç ufak çeviri hatası göz ardı edilebilir sanırım.
rush hour, back to the future serileri, the rock ve bazı animasyonlar dışında tercih edilmeyen ses olayı.
ingilizcesi : fuck you !
türkçe çeviri : lanet olsun !
okuma yazması olanın mümkün olduğunca kaçınması gereken dublajdır. istisnalar kaideyi bozmaz. örneğin, ilk yayınlandığında dumb and dumber star tv dublajı o kadar iyiydi ki başka türlü izlenince zevk vermiyor. bu filme kanal d için yapılan dublaj rezaletti.
yabancı filmlerde çevirmenlerin; yerli filmlerde yardımcı yönetmenlerin içine etmek için büyük özveriyle çalıştıkları seslendirmedir.

düşünün şimdi...

bu işin eğitimini almış birisiniz. türkçe film seslendirmesine giriyorsunuz (türkiye'de gerçek oyuncu az tabiî kendilerini seslendiremiyorlar); elinize kâğıdı veriyorlar. gözden geçirip akvaryuma giriyorsunuz. aah! o ne? kulaklıktaki sesle önünüzde yazan farklı. işiniz yoksa o kısacık sürede kâğıttakileri düzeltin. sonra da dudakları oturtarak, vurguları ve varsa ağız/şive farklarını yerli yerinde kullan... Bunların tamamını iki tekrarda yap.

yabancı filmlerde ise çevirmenler dile tam olarak hakim olmadıklarından altı hecelik tümceleri tam olarak açıklayacağım diye meâl yazmaya girişiyorlar. ne vurgu, ne dudak senkronu, ne anlaşılırlık... ortada hiçbir şey kalmıyor. Dublaj sanatçısı filmin dilini iyi biliyorsa (ki geneli en az bir dili iyi bilirler) kısa sürede elinden geldiğince düzeltiyor ama o da bir yere kadar.

sözün özü: evet, eskisi kadar iyi seslendirme ve dublaj sanatçıları yetişmiyor (ben de o eskisinden kötü olanlardan sayılırım) ama esas işin boka saran kısmı çok daha başka yerde.

not: ntv'nin çevirmenleri son derece kötüdür. adamlar bir life'ı o kadar para verip tuncel kurtiz'e seslendiriyorlar ama üç kuruş paraya kıyıp adam gibi bir çeviri yaptırmıyorlar.
paranormal activity de iğrenç ötesi olan şeydir.
rtük'ü saymayı unuttuk. onlar da ayrıca katlediyorlar.

bir de cnbc-e dizilerindeki çeviri hatalarına örnek verelim: the big bang theory izliyorum. eleman night elf diyor. alttaki çeviri elf şövalye*.
lost ta john locke istisnası gibi bir çok istisna vardır ancak eğer imkan varsa

bir filmi alt yazı desteğiyle orjinal dilinde izlemek varken dublajlı izlemek aptallıktır. açık, net.
dublaj izlemek yerine hiç izlememeyi tercih ederim. seslendirmenlerimizde ruh yok amına koyim. önce bir izleyin, hissedin sonra uğraşın. düz yazı okur gibi okuyorlar. "aman tanrım, maykıl ne yaptın sen böyle?" yerine "yuh maykıl ne bok yedin lan?" desinler abi!
ağızın başka... sesin başkalaşmış ritmi *
türklerin bir türlü dublaj işini layıkıyla yerine getiremediğinden, çoğu kimsenin tercih etmediği*film izleme seçeneklerinden bir tanesi. ancak olaya bu şekilde giriş yapmış olsamda bazı filmlerde dublaj o kadar sağlam yapılıyor ki, aynı filmi orjinalinden izlemek tad vermiyor. sinemada cars 2 yi merak edip izlemiştim. haliyle türkçe dublajlıydı. kahkalar içerisinde kalmıştım cem yılmaz'ın italyan aksanı falan muhteşemdi. espriler çok anlaşılır yapılmıştı ve çok ince bir şekilde türkçeye uyarlanmıştı. aynı filmi birde orjinalinden izleyim dedim. hiç tadı tuzu olmadı.

sonuç olarak türkler bu işi ciddiye alıp gerçekten iyi bir ekip kurduklarında harika şeyler ortaya çıkabiliyormuş.
tv8'de exam gösteriliyordu aylar aylar önce. orijinal izlediğim için filmdeki o muhteşem aksanı duymuş ve bilen biri olarak biri bana şunu açıklamalı: o zenci adama ne diye gidip ergen sesi koyarsınız lan ? mantık ne ?
sizin yapacağınız işin de dublajın da... *
sonra da diyorlar neden türkçe dublaj izlemiyorsun ? en iyi örneği orijinal exam ve tv8 versiyonu exam karşılaştırması olur sanırım.

edit: üstteki yazarın yazısını okuduğumda animasyonların türkçe dublajını beğendiğimi bende belirtmek istedim. animasyona güzel gidiyor dublaj. daha çok keyfi çıkıyor filmin öyle ama normal filmler için görüşüm yukarıdakilerdir.
(arthur) : i am sorry!
(dublaj çevirisi): başın sağolsun!
çoğu ülkenin dublajına göre çok daha iyi olan dublajdır. çoğu sesler aynıdır fakat sesler çoğu zaman doğru seçilir ve iyi yönetilir. yanlışlıkla rusça dublajlı izlediğim spartacus adlı dizinin bir sahnesini izlemiş biri olarak söylüyorum ki; tüm filmi sadece bir kişi seslendirmiş. inanılmaz ama gerçek. gözünüzün önüne betacopy'ler, hocalar, notlar falan geliyor sıkıntıdan.
filmin en ciddi sahnesinde adamı gülme krizine sokan olaydır. kalitelisine zor rastlanır. yapılmasındır ya da kaliteli yapılsındır.
bizim türkler abartmış bu olayı. filmde kadın perdeyi çekiyor; perde bile bol i'li shiiiit diyor o derece.* altyazılı izleyemeyenler için dev hizmettir.
evet türkiye eskiden beri bircok ülkeye göre bu isi daha kaliteli yapiyor, dublajli seyretmek insanlarin genel olarak kolayina geliyor. lakin ne olursa olsun bir filmin altyazili orjinalini acin bir de dublajlisini ne kadar büyük bir atmosfer farki oldugunu görürsünüz. gercek sinemasever dublajdan uzak durur.