bugün

çok doğru bir önermedir. ulan git doğuya ortalama her ailede 6-7 çocuk var. önüne geçilmeli zaten gelişmiş bir ülke değiliz birde şişmiş bir nüfus varki evlere şenlik. batıda durum nispeten iyi ortalama 2 çocuk nadir 3 çocuklu aile var. bizim ülkenin en fazla 50 bilemedin 55 milyon olması lazım.
(bkz: türkiye afrika olur mu)
kahvehanelerin aşırı=fazla dolmasıyla açıklanabilecek gerçek.
aman ha tayyip erdoğan duymasın bu dediklerini. zira en az üç çocuk yapılmalı diyor kendisi.
"en az 3 çocuk" planını uygulayanların sebep olduğu durumdur. 3 çocuk yapmayı bırakıp, hayatları boyunca 3 tane kitap okusalardı aile planlaması nedir, nüfus planlaması nedir öğrenebilirlerdi.
aşırı fazla insan
az yetersiz ekmek
ve fazlaca bir hayli yoksul vardır.
(bkz: türkiye ye göç)
çinle yarışıyoruz.
sözlükte nüfusun aşırı fazla olması*
(bkz: nerde çokluk orda bokluk)
bazı tek hücrelilerin bölünerek çoğalmasından mütevellit yaşadığımız problemdir. nefes alacak yer bırakmadılar.
türkiyede ki nüfusta çok fazla "made in china" var demek daha doğru olur.
(bkz: türkiyede prezervatif satışlarının az olması)
doğru önermedir. neyine güvenip bu kadar insana, milli geliri insanca yaşamaya yetecek kadar hesaplanmıştır. **
kürtler olmasa bu sayı 50 küsur milyon olur ve hayat belki de çok daha güzel olur.
kim bilir.
bangladeş gibi yoksullar yoksulu bir ülkede kilometrekareye 800'den fazla kişi düştüğünü bilmeden yapılmış bir yorumdur.
20 milyon kadar fazla evet. Bir siktirip gitselerdi eyiydi de neyse sike sike öldürmek de bir secenek.
Bilgisizliğin ne boyutta olduğunu gösteren bir konu başlığıdır, bunu yazan kişinin muhtemelen almanya'nın nüfusundan haberi filan yoktur, fransa'yı hiç saymıyorum bile, bu yüz ölçümüne göre nüfus oldukça azdır bile, ancak Türkiye'yi sadece istanbul gören insandan beklenecek fazla bir şeyde yoktur zaten.
türkiye'den birkaç kat fazla yüz ölçümüne sahip moğolista'nın 4 milyon civarı bir nufusa sahip olduğu göz önüne alınırsa, gelişmişlik ile orantılanmaması gereken nüfus fazlalığıdır.
başbakana göre az ki her haneden üç çocuk istiyor.
Recep tayyip erdoğanın 3-5 çocuk istemesi ön sebep görülmektedir. Doğu bölgelerimizdeki erkek ve kadınların Abazasitesi aşırı boy göstermesi de yeterlilik gösterebilir. Veya buna korunaksız sex de diyebiliriz.
afrika ve orta doğu'nun bazı bölgelerine göre iyi durumdayız. ama avrupa'nın gelişmiş ülkelerine kıyasla kötü durumdayız. o yüzden türkiye yıllardır gelişmekte olan ülke konumundadır. ülkemizdeki nüfus artışının olumsuz sonuçlarına şöyle bi göz atalım.

şimdi bir baba düşünün. bu adamın 10 senede 10 çocuğu oldu. bu adamın maaşı nereye gider? çocuklarına gider. işte bu bir demografik yatırımdır. nüfus ne kadar fazla olursa devlet o kadar para harcar. okul yaptırır, öğretmen atar, hastane yapar, yol yapar, yeni ulaşım araçları alır vs vs. devlet öğretmenden, ilkokul çocuğundan para kazanır mı? hastaneden para kazanır mı? kazanmaz. bu sebepten dolayı devletin sanayi yatırımları azalır. sanayi yatırımları azalınca üretim düşüyor. bu da milli geliri azaltır. onun azalması da kalkınma hızını düşürür. bütün bunlardan sonra ne olur? işsizlik artar. buna bağlı olarak tüketim hızla artar ve üretim düşer. bu da ithalatın ihracattan fazla olmasına yol açar. bunun sonucunda dış ticaret açığı artar. açık büyüdükçe ne yaparsın? borç alırsın. buna bağlı olarak insanların yaşam standardı düşer. bu sefer ne oluyor? işsizlik sebebiyle köyden kente göç başlıyor. bu da çarpık kentleşme demek, çevre kirliliği demek.

ülkemizde dokuma sanayisinden sonra en çok gelişen endüstri gıda sektörüdür. fakat ihracat gelirlerinde gıda sektörünün payı çok azdır. biz bundan neden para kazanamıyoruz? çünkü içerde mideye löp löp var. üretim yok tüketim var. bu ülkede en çok hangi branşta öğretmen ataması var? ilkokul öğretmenliği. neden? çünkü arkadan binlerce çocuk geliyor. şu an bizim ilkokullardaki çocuk nüfusumuz yunanistan'ın toplam nüfusundan fazla. bu ülkede neden kpss, öss, oks bilmem ne var? işte bu nüfus yüzünden.

sanırım içinizi çok kararttım. bir de olumlu yönlerine bakalım.

nüfus fazla olunca iş gücü ucuzlar. ama işçi mantığı ile düşünmeyeceksiniz bunu. bir sanayi ürününde malın rekabet gücünü arttıran şey iş gücünün ucuz olmasıdır. avrupa işçisine diyelim ki 100 lira verip ortaya satış fiyatı 250 lira olan bir mal çıkarıyor. diğer maliyetlerle birlikte toplam kar marjının 100 lira olduğunu düşünelim. türkiye işçisine 50 lira verip o da satış fiyatı 150 lira olan bir mal üretiyorsa, avrupa gibi bundan 100 lira kar elde eder. şimdi çin'e bakalım. bunlar işçisine 2-3 tane pirinç mi veriyor ne veriyorsa artık. diyelim ki çin işçisine 5 lira veriyor ve diğer maliyetlerle birlikte ortaya satış fiyatı 30 lira olan bir mal çıkıyor. şimdi bunlar pazara girdikleri zaman, birinin fiyatı 250, diğerinin 150 ve bir diğerinin ise 30 lira. tüketici hangisine yönelecek? 30 liralık mala. şu an ortalık neden çin malı kaynıyor sanıyorsunuz. pazarda tutunamayanlar ise iş gücünün ucuz olduğu yerde fabrika kuruyor. bu da yeni sanayi kuruluşlarının artması demek. öyle olunca piyasa genişler. devletin vergi gelirleri artar. mal ve hizmete talep artar.