bugün

ne yaptığını bilmeyen insanların üzerinde meslek icra ettiği kavramlardır..
son olan olaylarla artık işlerin ne duruma geldiği gayet güzel anlaşılmıştır..agcanın durumu gösterdi ki bir suclunun ne kadar yatacagını bile kestiremeyen bir adalet sistemine sahip türkiye,acı ama gerçek..
daha sonra sucluyu arama kararından bir buçuk saat sonra yakaladıgı için kendiyle övünüyor türkiye sanki bir başarıymışçasına,acı ama gerçek..
bazı şeylerin hafife alınması anlaşılabilir durumlardır,fakat hukuk ve adalet bu kadar hafife alınan iki kavram olduktan sonra avrupadan bir şeyler beklemek çok saçmadır..zira hukuk bir devlette düzenin işlemesinin temel taşıdır ve eğer bu düzenin işlemez kısımları varsa o devletin doğru düzgün muhattap bile alınmaması pek normaldir.
bursa il jandarma komutanı 'nın işlemiş olduğu suçlara rağmen hala yargılanmamasından dolayı "artık türkiye 'de hukuk sadece işçi sınıfına var" dedirten vahim durumdur.
turkiyede yavas yavas yurutulmeye ve oturtulmaya calisilan kavramdir
Bozuk tren kapısı acılıp düşen ve ölen cocuga tazminat olarak 3 bin ytl ödeyen,ama cocuk tren seferlerini aksattı diye ailesine 10 bin ytl tazminat ödeten inanmadıgım güvenmedigim sistem..
yanlış açılmış başlık. asıl doğrusu dünyada adalet kavramı olmalıydı.
insan her yerde aynı insan, ve adaletsizlik her yerde aynı adaletsizlik.
ve her zaman ezilen gariban insanlar oluyor.
cebi şişkin, yemekten katman katman kalın enseli, götlü göbekli adamdan yana adalet.
adalet garibandan yana değil hiç bir zaman.
güçlüden yana.
devlet dediğin zaten nedir ki? güçlüye ezilmemek için ezik ve güçsüzlerin kurduğu adaletsiz bir sistem.
hukuk nedir? eziklerin, güçsüzlerin güçlü olmak için kurdukları sistem.
adalet bir tek tanrı tarafından gerçekleştirilir, insan ise her zaman adaletsizdir.
hukukun adalet sağlama gibi bir işlevi veya amacı bulunduğu zannıyla birbiriyle karıştırılan kavramlar bütünü..hukuki olan her zaman adil olmayabileceği gibi, toplumda adalet duygusu çoğu kez hukuksal normlarla çelişki içindedir. bütün sorun ; adaletin subjektif tanımlar-tanımlamalar içermesi, hukukun ise kör bir mantıkla sadece şekli düzeni sağlamaya çalışmasından kaynaklanmaktadır.belki hukuk adaleti getirmez ama hukuksuz adalet sağlama inancı , eninde sonunda zorbalığa dönüşecektir, yani yine adaletsizlik doğuracaktır.
başarısız!
mağdurlar için yoktur, suçlular için vardır.
bildiğin çarpık.
kayıptır, hükümsüzdür.
konuya hakim olmayanların fazlaca boş ses yaptığı, lakırdıdan öteye geçmeyen yorum ve eleştiriler getirdiği hayati konudur.
(bkz: o ne lan yicek bişey mi)
böyle bir kavram yoktur. avukat olan arkadaşım ankara adliyesinde 100 ytl karşılığında davalarına istediği hakimi atayabiliyorsa adalet anlamını kaybetmiş demektir.
(bkz: görünmez kavramlar)
(bkz: oyle bişey yok olsa ben bilirim)
isine gelenin "adalete ve hukuka guvenin", isine gelmeyenin "hukuk siyasallasti" demesidir. kendim de ayni hatayi yaptigim icin biliyorum. 28 subat'taki hukuksuzluklara dusunce bazinda destek oldugum icin hala pismanlik duyuyorum.
bu konuda bilgim yok Türkiye'de yaşıyorum.
içi boştur. doldurmaya çalışan olursa da adı vatan haini olur, imansız olur.
kırıntısının var olabilme ihtimali yönünde iddalar vardır.
örneklerine baktığımızda çalışmayan; çalışmak isterse işine göre çalışan mekanizmadır!

kavramların tanımına bakarsanız, her bir ağızdan farklı farklı tanımlanır.

kavram kargaşası yaşanan bu iki terimin düzgün çalışması; peki nasıl mümkün olur?
maalesef ülkemizde, kişiye-kuruma göre değişen olgu. hele ki yüretmenin dünya görüşüne göre değişen tarifler ile şekillenen yapı.
başlıkta da görüleceği üzere kavram olarak kalmıştır.
kavramın pratiği içler acısıdır.
bu acıyı buram buram hissetmek için adliye koridorlarında beş dakika geçirmek bile yeterlidir.
hukuk iflas etmiş; adaletse kayıplara karışmıştır.
türkiye de hukuk ve adalet = para, güç, iktidardır efendim.
(bkz: gak guguk atalet)
basın ne derse odur. *