bugün

ilk okulda hocaların bize dediği; tarımda dünyada kendi kendine yetebilen 7 ülkenden bir tanesiyiz idi.
şimdi samanı ithal eden bir ülke olduk, yaa çok af edersiniz de çomar diyince kızıyorsunuz ama hala nasıl bu kadar yine çok af edersiniz aptal olabiliyorsunuz. ülkenin geleceği hakkında hiç mi endişe etmiyorsunuz? makarna, kömür, erzak ile mi sınırlı gelecek planlarınız. yazıktır bee yazıkkk.
Yıllar öncesinden avaz avaz, inleye inleye, can çekişe çekişe ölmüştür.
Ölümüne izin verilmiştir, bile isteye...
Kimsenin kılı kıpırdamadan, öyle trene bakar gibi izlenmiş ve toprak küstürülmüştür.

Mitolojiye, edebiyata, sanata, romanlara konu olan verimli Anadolu topraklarının içine sı...ılmıştır.
Bile bile, göz göre göre, acımadan...

Ülkeyi, Samanı bile ithal eden zavallı bir ülke konumuna sokan her unsur hesap verecektir.
Ulus affetse, toprak affetmeyecektir.
az önce kilosu 7 lira kiraz görünce öldüğüne benim de tanık olduğum olmayan milli tarım faliyeti.
An itibariyle ölmüştür.
Bitmiştir.
mehdi eker ve tarımla alakası olmayan genel müdürleri ( diyarbakırlı hemşolarını toplamış) sayesinde bitme noktasına gelmiş sektördür.
şeker pancarına kota koy rus şeker kamışını ithal et, saman ithal et, peynir suyu ithal et. tohumların hepsi ithal. cumhuriyet tarihinin en kötü tarım politikasını akp hükümeti mehdi eker eliyle gerçekleştirmiştir. çiftçilik bitme noktasında. tarlalar boş.insanlar köyleri bırakıp şehre göç etmekte. mehdi bey dönüme 2 tl destek vermeye devam etsin...
(bkz: türk traktör)
90'lı yıllarda hormonlu ürünler furyasıyla birçoğumuzun ömründen yıllar çalan yapıdır.
Bu bozuk yapının mimarı türk tipi siyasetçilerin, bu millete en kötü yaşam biçimini layık gören ve kendileri saraylarda konaklayan sorumsuz devlet adamlarının hesabını görmek hepimize nasip olsa keşke.
türkiye tarım ülkesi değildir. Türkiye bilinçli bir şekilde bazı çevreler tarafından tarım ülkesi yapılmak istenmektedir. Türkiye'nin şuan tarımla uğraşan nüfusunu karşılayacak tarıma elverişli arazisi bulunmamaktadır. iddia edildiğinin aksine türkiye su zengini geğildir. hatta su fakiri sayılabilecek bir ülke iken çok daha olumlu kullanılabilecek su kaynakları gereksiz ürünleri yetiştirme pahasına heba edilmektedir. türkiye biran önce sanayileşmesini tamamlamalıdr. toprak reformu gerçekleştirilmeli çok küçük parçalara bölünmüş tarım arazileri radikal bir kararla birleştirilmeli ve sözde tarımla uğraşan nüfusun bir bölümü acilen diğer sektörlere kaydırılmalıdır.
alıntıdır.

Tarım ve Köy işleri Bakanlığı'nda
115 bin kişi çalışıyor.

70 tane üniversitemiz,
30 tane ziraat fakültemiz,
50 tane tarım araştırma enstitümüz,
10 bin işsiz ziraat mühendisimiz var.


Buna rağmen Türkiye tohumda tamamen dışa bağımlı. Tek kelimeyle tohumun patronu ise israil.


israilli araştırmacıların, genleriyle oynayarak, gül ile limon kokulu domates yetiştirdiğini Şalom Gazetesi'nin internet sayfasından biraz araştırıp okuyabilirsiniz. istediğiniz şekle sahip domatesleri bile bulabilirsiniz; çekirdeksiz, kalp şeklinde, salatalık şeklinde, dilimli...
Yani genlerle oynama meselesi yüzde yüz doğru.

Gelelim başka doğrulara.
Bu tohumların bir ekimlik olduğunu bilmeyen yok.

Yani israil'den bir defa tohum almakla kurtulamıyorsunuz.


Bir gram tohumun fiyatı her dönemde bir gram altına denk oldu.


Üstelik israil tohumunu toprağa bir ektin mi artık isteseniz de yerli tohuma dönemiyorsunuz.

Genetik tohum o toprağ a da zarar veriyor. Artık hep bu genetik tohumu kullanmak zorundasınız. 50-70 yıl sonra ise toprak kanserojen maddelerle dolduğu için artık tamamen kullanılmaz hale geliyor.
Buna en güzel örnek
Türkiye'nin patates deposu olan Niğde ve Nevşehir bölgelerinde yetiştirilen patateslerde kanserojen maddeye rastlandığı için artık patates ekimine izin verilmemesidir.

Yani israil tohumu tek başına satmıyor. Tohum alana hastalığı bedava....

Tohumların içine hastalık yerleştiren israil bu sayede zirai ilaç satımını da garanti altına almış oluyor.

Bütün bu acı tabloya rağmen Türkiye'de yabancıların menfaatine çalışan bir patent sistemi işletiliyor.

Ne korkunç.
Köylü kendi bahçesinde tohum bırakamayacak.


Yoksa uluslararası mahkemede yargılanacak!

Şu anda dünyada israil tohumu kullanma yasası çıkartan ilk ülke işgal altındaki Irak'tır.

ikincisi de biz olacağız.

EY VATANDAŞ AKLINI BAŞINA DEVŞiR !!!


SOR SORUŞTUR, BOŞ DURMA...
bazı kişilerin yediği ekmeği bile düşünmeden mahvetiği sektör.
sil baştan yapılandırılması gereken sektördür.

türk tarımı ne yazık ki:
diğer kurum ve sektörlerde olduğu gibi, izlenen yanlış politikalar sonucu; her türlü araştırma ve geliştirmeden uzak, hazırcı ve tüketici bir anlayış içinde, dışa bağımlı bir sektör halini almıştır. araştırma enstitüleri, devlet üretme çiftlikleri kapatılmış, satılmıştır. bu sayede araştırma ve geliştirme faaliyetleri sınırlandırılarak; hibrit tohumculuk, hayvancılık vs. konularında israil, hollanda başta olmak üzere birçok yabancı ülkeye bağımlı hale gelmiştir. (örnek: 10 gr. hibrit domates tohumunun 50- 60 tl den başlayan fiyatlarla satıldığını biliyor muydunuz?)

ilk etapta tarım ve köyişleri bakanlığı nın teşkilat yapısının ve çalışma sisteminin değiştirilmesi ve geliştirilmesi gerekmektedir.

ürünlerin pazarlanması ve fiyatlar konusunda politikalar belirlenerek, aracıların üreticilerden daha fazla kazanç sağlanmaları önlenmelidir. (bir örnek daha * : yaz mevsiminde domatesin tarla fiyatı 0,05 tl. haldeki fiyatı 0,15 tl. pazardaki fiyatı ise 0,25 tl)

çiftçilere yapılan destekleme ve prim ödemeleri ile krediler tekrar gözden geçirilerek marjinal fayda sağlanmalıdır.

(bkz: mazot 1 ytl olacak) gemilere tanınan akaryakıt indirimi çiftçilere de sağlanmalıdır.

tarım, bir kısım burjuva insanımıza uzak bir sektör elbette. ancak tarım olmadan hayat olmaz. sağlık gibi. gıda almadan yaşanamayacağına göre; tarıma gerekli önem verilmelidir.
türk futbolu gibidir. aynı üretimsizlik, aynı politikasızlık, aynı dışa bağımlılık. futbolda ne varsa tarımda da var.
israfın boyutlarının 65 milyar dolara ulaştığı sektördür.

(bkz: tarımda israfın maliyetinin 65 milyar dolar olması)
dünya kadar teşvik verildiği halde, sadece eleştirip hiç bir şey yapmayan türk insanınca tarumar edilmiş sektördür.
uzun zamandır ihmal edilen sektördür.