bugün

Yanlışlıkla Google'a Google yazıp aratıyorum.
iş makinalarını nerde olursam olayım durup izliyorum.
Dağda değilim.
Vergi veriyorum.
Kimse de neden diye sormamış?

Neden?

Çünkü neden yani?

Ne ilginç dertler var yağrab!
Sınavlarda soruyu soruyla cevaplıyorum.
Denize her zaman donla girerim. Traktör şamrelinden simidi şişirir denizde oynarım.
ingilizce bir şeyi okurken tarih ya da sayı varsa orayı türkçe okuyorum. mesela diablo four yerine diablo dört.
bunun için kesinlikle dna testi olayına girmeyin, girenlerin geneli rum ve ermeni çıkıp sonra kendilerini eve kapatıyor.
yemeği sofrada yeriz, sofra bezini camdan silkeriz...
dünden kalan pirinç pilavını sıcak suda bekletip sütlaç yapıyorum.
kapı çalındığında “kim o” diye soruyorum.”benim” cevabını alınca da açıyorum. bence çok güvenli. ama bir gün sorucam: “sen kimsin amk?”
O öyle olmaz.. bak simdi...
Balkona atlet ile çıkmazsam kendime gelemiyorum.
Ekmek almaya terlikle gidiyorum.
Bitmek üzere olan şampuana su katıyorum.
Kafamın arkasında türk çıkıntısı var. Birde dürümle ayranı aynı anda bitirebiliyorum. Yetmez mi?
ekmeği bölmeden yiyorum.
Başladığım işi yarım bırakıyorum.
bir başlık. her defasında kaseden tabağıma aldığım kısırı, yaş pastayı da aynı tabağa alınca ister istemez bulaştırıyorum. onun için farklı bir yöntem buldum. ikisinden birini seçip diğerini yemiyorum.
Yere tükürürüm.
Dün gece 3 fransız 1 alman 1 italyan ve 2 türk eğlendikten sonra patates kızartması yemek için evden çıktık. Herkes bir porsiyon alıp köşesine çekildi ama bilin bakalım kim bir porsiyon kızartmanın yanında 2 ekmek bitirdi...
Geçen ocak gaz kaçırdı, kaçağı bulmak için çakmakla kontrol ettim.
Martıya simit atarım.

Yürüyen merdivenin kenarındaki fırçalara ayakkabımı sürterim.

Yeter mi?.
Türklüğün sözle kanıtlanmayacağını bilirim.
Türk gibi yaşar, öksüz türklüğümle övünürüm.
Don giymedim.