bugün

Son sancaktaki son er düşene kadar savaşması durumu.
eğer gerekiyorsa ölmek de gerekir. ölüm illa her insanın başına gelecektir, 80 yaşında yatalak olarak ölmektense 25 yaşında askerde kurşun yiyerek al bayrağa sarılı tabutla gömülmek çok daha hayırlıdır. bu vatan için ölen küçücük canlar için;

(bkz: dokurcum değirmeni katliamı/#7114240)

onlar o yaşta öldüyse biz bu yaşta pekala ölmekten, vatan için ölmekten ne diye korkalım ki?
türkiye'yi sevmeyen, benimseyemeyen insanların söyleyemiyeceği sözdür. eğer bir ülkenin uğraşması gereken bir sorunu varsa, yok derin devlet yok bu bizim savaşımız değil diye tırıs tırıs kaçacak olursak hepimiz ülkenin vay haline. çok şükür kaçmayacak insanlar çoğunlukta da türk milleti geçmişte de yeptığı gibi kendini en iyi şekilde savunabilecektir. çok şükür, olma ihtimali olmasa da, bir kurtuluş savaşı daha çıksa bu gençliğin tırsmayan, vatanı için ölmekten korkmayan çok büyük kısmı gider ve ölür. hem de sadece kendinden sonrakiler güvenle yaşayabilsin diye. anlaması çok zordur bazılarının. anlamasını beklemiyorum zaten.
türk milletine göre; "her türk asker doğar" ise, "askerlik en şerefli meslektir" ise ki öyledir, bu önerme de doğrudur. bu vatan kan dökülerek kazanılmıştır, kan dökülerek müdafa edilmiştir. teslimiyetçi bir zihniyete bürünmek, binlerce şehidimize ve gazimize ihanet, saygısızlıktır.

bu vatan toprağı üstünde yaşıyor olmak bir lütuftur zaten. ölmek de ekstra bir fedakarlık değildir. binlerce insan bizim için kendinden, çoluğundan, çocuğundan feragat ettiyse, birilerinin de gelecek nesiller için kendinden feragat etmesi şarttır.

(bkz: güçlü ordu güçlü türkiye)
(bkz: bazılarının zoruna gitsede)
askerde bayrağa sarılı kuran'ın yanında bir de mermi taşımanın sebebi olan inançtır.
bunu herkesin anlamaması doğaldır.
umuyorum bir gün gelir, neden ölelim ki? neden savaşalım? bir an önce ölümlerin tümünü durdurmak ve savaşı bir yaşam stili olarak görmemek için neler yapmalıyız diye oturup düşünürüz.

"harp zaruri olmadığı sürece cinayettir"

M. Kemal Atatürk

ön edit: iyi okuyun, sonra eksileyin ya da bana mesaj atın. bunu da eksilediniz ya. eksileyenlerin hepsini birer katilden farksız gördüğümü belirtmeliyim. şehidin arkasında kalan eşi "bu kan dursun" derken sizi düşünmeyi ihmal etmiş sanıyorum.

(bkz: kanla beslenen faşistler)
bunu diyen adamın oğlu askerdeyse saygı duyarım, değilse çakaldır. tipik çakal, her yerde etrafımızda olan dandik ceketli.
atatürk'ün de dediği gibi ya istiklal ya ölüm.
hadi oradan sende demek istediğim önermedir. şahsen ben olsam teslim olmayı tercih ederim. kışladaki koca götlü şarapçı generaller için ölümü göze alamam.
Sadece Türk askeri değil, Dünya'nın hemen her ordusundaki her asker ve hatta her insan inandığı bir savaş uğrunda ölmeyi teslim olmaya tercih eder.

Eğer tercih etmemiş ise durup düşünmek gerek.
(bkz: ya istiklal ya ölüm)
(bkz: mehmet ali şahin)
1991-1992 yılları arasında pkk'ya karşı düzenlenen türkiye cumhuriyeti tarihinin en geniş kapsamlı operasyonlarını anlatan "kan uykusu" adlı belgeselde, operasyonlarda görev yapmış bir üstteğmen'in söylediklerinden anlaşılacağı gibi türk askeri korkmaz, esir düşmez! korkan olursada o türk değildir denilemez elbet. o durumla karşılaşmadan ahkam kesmek kolaydır. kafamıza dağın başında biri silah dayadığı zaman nasıl bir tepki veririz bilemeyiz. ancak bu durumla karşılaşanların beyanları, korkulmadığını, eğinilmedğini anlamamızı sağlamıştır.
görevden göreve, savaştan savaşa, komutanından komutanına ve herşeyden önemlisi düşmandan düşmana değişecek durumdur.

Öncelikle asker korkmaz diye bir şey yok, Asker yeri geldiğinde korkmalıdır, korkmalıdır ama bu onun cesaretini kırmak yerine körükleyici bir korku olmalıdır. Korkmuyorum arkadaş diyen yalan söyler, gerçekten korkmayan varsa da çatışmada tez elden nalları diker. Sonuçta insanın korku duyusu onu tehlikelere karşı refleks geliştirmesi için içgüdüsel olarak gelişmiş bir duygudur.

Dönelim teslim olma konusuna, eğer ki teslim olmak Şükrü paşa örneğindeki gibi olacaksa yani teslimiyet zaruri ve teslim olunan düşman sizin askeri şerefinizi iki paralık etmeyecek düşmansa gereken yapılır ve teslim olunur.

şimdi Dağa dönelim.

dağda bir şekilde tek kalmış Er için teslim olma veya olmama kararını vermek kolaydır sonuçta teslim olursan sen tutsak olursun, teslim olmazsan sen şehit olursun. Ama bir Komutan için?

çok çelişkili konu, askerliği Komanda yapmak isteyen ve haliyle bir asteğmen adayı olan biri olarak karar vermek zor, takımının motivasyonuna, isteğine bakar biraz da(emrimdekiler profesyonel asker olsa onların da isteğine bakmam) . Ha bir TÜrk olarak, sadece kendim olsam dağdaki itlere teslim olacağıma evime, anneme, babama, ağabeyime, sevdiğime paramparça bir bedenle dönerim daha iyi. (Şehit olan yiğitlerin teslim olma gibi bir seçeneği mi vardı? Onlara ölüm geldiyse bize de ölüm farzdır haliyle çekinmeyiz)
kimileri kabul etmek istemese de Tanrı Bu Milleti asker olarak yarattı, askerlik ahlakına, şerefine leke sürecek harekette bulunmak Tanrı'nın bu yaratımına karşı çıkmak, isyan etmek olacaktır.
türk askeri teslim olacağına ölmelidir, ölürde kimsenin şüphesi olmasın.

bu ülkede ben ölmeden bir tane düşman askeri elini kolunu sallayarak dolaşamaz.
ewet katılmadam geçemiyceğim(gülmerkten) en azından utancından ölmelidir.