bugün

aslında biz kızların edward'a aşık olmasının belli başları sebebleri var.
1) hiç bir zaman babamız da dahil kimse bizi edward'ın koruyup kolladığı gibi koruyamayacak.
2)hiç bir zaman yunan heykeli gibi bir sevgilimiz olmayacak. en basitinden edward yemek yemez uyumaz. hal böyle olunca ağzı kokmaz tuvalete gitmek zorunda kalmaz. ilahi birşey. ayrıca bella da kitapta sık sık onun hayalden bile güzel olduğunu söyler.
3)ordan oraya zıplayan ama saçı dağılmayan bir varlık daha yoktur.
4)kimse sizi ne yazık ki bu kadar tutkulu sevmeyecektir. her tutulu aşk elbet bir gün o tutkuyu kaybedecktir. sevgi baki bak ona bir lafım yok!
5)imkansız aşk en güzel aşk be sözlük!
6)Size hiç ninni yazan sizi düşünerek besteler yapan bir erkek mümkün geldi mi? onları artık üretmiyolar ne yazık ki.
tamam kızın edward a aşık olma nedenleri gayet açıkta bu edward cullen kardeşimiz bu bella ya neden aşık olmuştur ? daha doğrusu nesine aşık olmuştur ben hemen söyleyeyim kokusunu bakın kukusuna değil kokusuna vampirce bir iç güdüyle , onun kanını emme fantazileri kurarak ona aşık olmuştur.
mükemmel erkek yoktur tezini güçlendiren kitap/film.

(bkz: vampirdir o vampir)*
--spoiler--
vampir filmi değildir. aksiyon hiç değildir. ayrıca kitabı okumayan biri için inanılmaz kopuktur. ama tuhaf bir hoşluğu vardır filmin. tamam, filmi 5 kez izleyen ve beni çekiştire çekiştire sinemaya götüren arkadaşım kadar etkilenmesem de beğenmedim de değildir.

kısa kısa değinmek gerekirse:

cullen ailesi hasta olunasıdır -antiparantez alice harikadır-. beysbol sahnesi hoştur. vejeteryan geyiği güzeldir. araya serpiştirilmiş espriler incedir *. vampir klişelerini yerle bir etmesi açısından hoştur. "belki benim pencereme de konar" ümidiyle uğruna camların kapıların açılıp yatılası edward'ın bella'ya piyano çalması/ninni söylemesi ise kesinlikle romantiktir.

--spoiler--

velhasıl böyle acayip etkileyici bir film olmayabilir ama kesinlikle vasat değildir.
alacakaranlık çok tutmuş bir kitap serisinin sinema uyarlaması demişlerdide bana ne demiştim lakin film amerikada öyle bir açılış yaptı ki konuda vampirlerle ilgili olunca merak etmeden yapamadım,filme ilk çıktığı hafta gittim,öncelikle film türdaşlarına göre çok küçük denebilecek (30 milyon dolar) bir bütçeyle kotarılmış,bu bütçe olayı filmin geneline daha az aksiyon daha çok karakter analizi şeklinde yerleştirilen formülle çözülmeye çalışılmış,alacakaranlık özünde akıcı,kendini seyrettiren,yer yer fazla sarksada sonra kendini toparlamayı bilen,içindeki romantizimi çok şeker bir şekilde seyircisine geçirmeyi becerebilen,bütçesine rağmen iyi efektlere sahip olduğunu düşündüğüm (asla sırıtmıyor) bir yapım olmuş ama filmdeki aksiyon dozu kesinlikle yetersiz kalmış ( hatta son 20 dakikaya bırakılmış) oyunucuların yetersiz oldukları yerler var,aşk meşk mevzularının fazla uzadığı sahnelerde mevcut denilebilir ,o kadar romantizm dolu sahnenin üstüne seyirciyi etkilemek için giren bezoldukçabol sahnesi sönük kalıyor mesela,bu dengenin oturmadığı yerler var ama alacakaranlık vampir türüne getirdiği yenilik ve farklılık sayesinde kült kategorisine girmeye oldukça güçlü bir aday,hatta ben buna kesin gözüyle bakıyorum ama kesinlikle mükemmel bir deneme değil sadece keyifli,bizede 2009 new moon u beklemek düşer,umarız aşk aksiyon sentezi o filmde daha iyi tutturulur bizde daha iyi bir devam filmi izleriz ... 10/6
malesef kitabı okuduktan sonra beklediğim tadı verememiş filmdir.

filmin aksiyon yönü, kitabın diline bakılırsa abartılmış bile sayılabilir. bella ile edward ın sıra dışı yakınlığı ise kısa betimlenmiş; hikaye bir noktaya yoğunlaştırılmaya çalışılmadan dengelenmek istenmiş. filmi izleyenler için bir de kitabını okumalarını tavsiye ederim; sanırım daha lezzetli bulacaklar.
dijital fotoğraf makinelerinde bulunan bir çekim modu alan ayarı.
edward'i oynayan arkadaş aslında bizim hayri pıtırdaki voldemort'un öldürdüğü cedric diggory'nin ta kendisidir.kimbilir belki voldemort da vampirdir..
vampir alt türünün şu ana kadar verdiği sayılı başyapıtlardan biri olarak kabul eden kerem akça'nın, 10 üzerinden 10 verdiği roman uyarlaması film.

ayrıca filmi, 80'ler ve 90'ların vampir alt türü filmleriyle de kıyaslayarak geçirdiği değişimlerle ele alıyor. film için yaptığı kritik hem çok doğru bir bakış açısına sahip, hem de çok yönlü olması nedeniyle beni tatmin etti. buyurun linki:

http://www.sinema.com/mak...ampir-filmi-evrim-gecirdi
amiga 'daki en baba yarış oyunu olan lotus turbo challenge 2 'nin ikinci bölüm (gece bölümü) şifresidir.
film güzel (izledim ) kitap şahane ( yarım bıraktım )deniyor. ayrıca bir de bonusu var onu da ben ekliycem "delilik". çevremde bizzat müşahade ettiğim bir şey var o da kitabı okumaya başlıyanlar yavaş yavaş değişmeye başlıyor. bu harry potter zamanındakilere de benzemiyor. isimlendirmek güç, bir garip...
stephenie meyer'in kitabı.
annesinin yanından* babasının yanına* taşınan bellanın, hayatının aşkını bir vampirde bulmasını anlatıyor. bir günde bitirdiğim, adeta sayfaların kendi kendini çevirdiği müthiş sürükleyici kitap..
sinema filmi de çekildi ama kitap fimden çok daha etkileyici..
ayrıca filmde rob pattinsonun kendi şarkılarından bazıları * * * da yer almakta
sallama aşk hikayesini anlatan fantastik kitap. olaylar o kadar yapay o kadar anlatayım bitsin ne biliyim o kadar alt yapıdan yoksun ki.

yani lafın gelişi fantastik kitap diyorum çünkü kendisine fantastik demek Dragonlance'a, lotr ve hatta hakikaten harry potter'a bile haksızlık olur. kitap herhangi bir altın kitaplar serisinin vampir versiyonuna düzenlenmiş hali gibi, karakterler ayrıntılı değil, ilginç değil, okurken kafanızda sıradan bir ergenlik dönemi aşk romanı canlanıyor. diyaloglarda zeka pırıltısı yok, ilginçlik yok, buffy'nin 7 sezonu kitaplaştırılsa bunu baya bikaç yüze katlar.

ha fantastik nedir ne değildir, nerelerde bulunur bu soruları fazla kurcalamadan fazla derine inmeden, aa ne güzel vampirde varmış falan diye koy gotune rahvan gitsin hesabı okunabilir. okunması da eğlence verir. ama öyle sapığı olacağınız güzellikte bir şey değil.

bi de ben bu satırları yazarken o kadar cok fantastik dedim ki dam üstünde saksağan çağrıştım: (bkz: planet earth)
bir gün önce bitirdğim kitaptır kendileri.
inatla okumaktan kaçınmıştım şuanda aynı fikri savunmaktayım.
sebebi kötü bir kitap olması değil. zaten edebi bir dili de yok. yasaklanma sebebi gençleri etkilediğini düşünmemdir.
manyak gibi geziyoruz kardeşim. sanki "edward" bulcaz yolda yürüken. genç kızların etkilenmesi çok kolay bir seri. aşk kıskançlık özlem.. böyle olunca kadın 10 kitap daha yazsa yazar.
* * * *
önce filmi izlenmeli ardından kitabı okunmalıdır. aksi takdirde film bekletilerinizi karşılamakta zorlanabilir. genel itibari ile yıllardır klişeleşmiş vampir hikayelerinden farklı ve daha iyidir.

--spoilerımsı--

he bir de kendime kıssadan hisse çıkardım bu kitaptan;

bella bu mike gül gibi çocuk sen git elin soluk benizli vampirine aşık ol. hatun kısmı birader işte efendi erkekler değil piç olanlar hep
--spoilerımsı--
guzel film de oyle hizli kosmakla yukseklere ziplamakla olmaz bu isler Edward once insan ol insan..vampirsen de vampirligini bil..gerci elemanin kalbi de temiz hani o da heartcore lover lardan..tabi film klasik vampir filmlerinden de degil..bu ikisi+2 puan eder..kiz da guzel +2 de ordan geldi..1 puan da filmin müziklerine veriyorum.etti 5..
bucuk puan kiriyorum nedeni ise ya eleman isir iste kizi sonsuza kadar yasayin vampir vampir ne malsin ya. ne kasiyosun kendini bu kadar anlamadim ki. puh sana..

spoilerimsi
Stephenie Meyer in aynı isimli kitabından uyarlanan filmi.Kitabı muhteşem fakat filmini çok beğendiğim söylenemez*
Filmi izlemek ve kitabı okumak isteyenlere önerim ilk olarak filmi izlemeleridir.
Kitabı okuyup,izleyenler bir hüsranla karşılaşabilir.Fakat yinede berbat denilecek kadar kötü bir film değildir.Yeni Ay ın daha iyi olmasını bekliyoruz.
* Filmi 2008 yılının en hatalı filmlerinde 4.sıradadır.(42 hata ile)
meyer teyzemiz filmin bir kısmında arz-ı endam edip vejeteryan salata sipariş ediyor. *
türkçe çevirisi kenara atılıp orjinal dilinden sansürsüz olarak okunması gereken kitap.

edit: niye eksilendi anlamadım.
Öncelikle söyleyeyim harika bir kitap serisi.Bütün kitapları harika...* Breaking Down'u sabırsızlıkla bekliyorum...
Alacakaranlık demektir. Vampirlerin yüz karasının bir kıza aşık olmasıyla başlar. Kitap, yazarın hayallerindeki erkeği anlatmasıdır aslında. Edebi değeri yoktur ünkü verdiği tek toplumsal içerikli mesaj, vampirlere aşık olmayındır. Okuyan erkekleri kınamakla beraber, Y kromozumndan nasiplerini alamadıklarını düşünüyorum. Kızlar hakkında bir yorum yapamayacam ama şiddetle protesto ediyorum.
türkçe de alacakaranlık, almanca da Bis(s) zum Morgangrauen sözcüğü.
alacakaranlık. tüm dünyada fırtınalar koparan, yazan ablamıza köşeyi döndürtmüş kitaplar serisi.

ben de okudum. hatta ilk kitaba saat sabah 10 sularında başlayıp gece saatler 1'i gösterirken bitirdim. (tabi ki tuvalete gittim ve yemek yedim osman abi ne saçmalıyosun allam ya.) iyiydi hoştu, bana kendimi epsilon gençlik kulübünün "eyvah aşık oluyorum", "okumayın günlüğümü", "liseliyim mutluyum" (salladım lan.) tadında kitaplarını okuyormuşum gibi hissettirdi. yormadan bizi, ne güzel..

bir günde neden bitirdiğimi ben de anlamadım. heri potır'ın son kitabını bile 3 günde bitirmiştim, j.k rowling'e ihanet ettiğim için kendimden utanıyorum. muhtemelen her sayfayı "aha şimdi atraksiyon gelicek", "bu sayfa kesin güzeldir" diye çevirdiğimdendir. ha, ilk kitabın son 100 sayfası sürükleyici mi, evet. geri kalanı? çöpe at. evet çöpe at. çok kötüydü. çeviriden mi kaynaklanıyor bilmiyorum ama diyaloglar bok gibiydi afedersin. ulan anlayıcam diye kıçımı yırttım. ey twilight fanı ! "sen malsan ben napiym beeeeğ" deme, ağzını kırarım. sayfa mı atladım diye kaç kere dönüp baktığımı biliyorum, bir yerden sonra anlamsızlaşıyor diyaloglar cidden. konudan konuya atlıyorlar, bol bol zamir kullanıyorlar, ve kimi zaman kimin neyi söylediği anlaşılmıyor. bi durun motorunuz soğusun lan.

ve bella'nın ağzından yazılmış hikaye, sürekli aynı şeylerden bahsediyor. "edward şöyle yakışıklıydı, şöyle karizmatikti, dişleri inci gibiydi hay gülümsemesine kurban olduğum, gözleri böyle güzeldi böyle altın rengiyi saçları böyle uçuştu götü böyle açıldı.." bıktım ulan. anladık, sevgilin çok yahşi. görmemişler gibi sürekli bahsetmesene. ya yazar betimleme yapıcam diye saçmalamış, ya da çevirmen hiçbi bok bilmiyor. öncü saraç tüzüner'i şiddetle kınıyorum. verin sevin okyay'a, o çevirsin. allam ya, nelerle uğraştırıyosunuz beni.

orjinal dilden oku diyosanız, hahaha şansını çoktan kaybetti. yeniden edward ve ailesinin ne kadar ultimate olduğuna dair beyitleri çekemiyiciiim. gider izdivaç seyrederim, daha iyi.

eveeet, bu dersimizde de çevirinin kitabın kalitesi için ne kadar mühim olduğunu öğrendik. ve popüler kültürün her daim kazandığını. şahsen pişmanım okuduğuma, hiçbi şey değil, gözüme yazık lan.

harry potter da aynı kesime hitap etsin diye yazıldı ama onun kurgusuna, üslubuna, karakterlerin oturmuşluğuna ve çevirmenine kurban olayım ben.

son olarak "süper süper" diye elinden düşürmeyen bir tanıdığıma (hayır abim olduğunu söylemeye utanıyorum) allah akıl fikir versin diyorum. malsın diyorum inanmıyosun hafız.
kitabı henüz okumadım lakin film güzel olmamasına rağmen ilginç bir şekilde etkileyicidir. ayrıca belirtmeden edemeyeceğim: robert pattinson bir vampir rolü için seçilebilecek en mükemmel oyuncudur sanıyorum.
--spoiler--

fazlaca pudralanmis karakterlerin filmin başından itibaren -ulen bunlarda bi' numara var- dedirttiği, vampir çıkmalarıyla da hiç şaşırtmayan, üstelik vampir oğlumuzun biricik cool kızımıza aşık olmasıyla da oeeh soylemlerine gark olan klişe bir film. tamam elemanlar beyaz ve soluk tenli olacak da bi' makyaj bu kadar mi kotu yapilir.

--spoiler--
ancak daha dün izledim fakat az sonra geri izleyeceğim harika ötesi bir film. cocugun bembeyaz teni bakısları kızın o saflıgı vs. harikaydı. vampir olmayı birkez daha istememe neden olan film.