bugün

"hayattan çıkarı olmamak, hem tanrı'nın hem de insanların gözünde affedilmez bir suçtur; gelişip yayılmaması için gerekli her türlü tedbir alınacaktır. bütün tarih, bütün iktisat, bütün sosyoloji, bütün psikoloji, kısaca bütün lojiler, hayatın çıkarcılığa dayandığını göstermek için yırtınacaklardır, yırtınmalıdırlar. "ben çıkarıma bakarım" diyeceksiniz, bunun için "babamı bile tanımam" diyeceksiniz. kimseyi tanımayacaksınız; hele hayattan çıkarı olmayanları hiç!"
kelime ve yalnızlığın dipnotudur bu destansı roman.tıpkı yaşamın kıyısına savrulmuş nice ademoğulları ve kızları gibi, unutulmuşluğun kelimeleşmesi ve tekrardan yalnızlaşmasıdır.bilinç akışı tekniği,atay'ın derdini anlatmak için uydurduğu bir kılıftır sadece.hakikat ne biçimde ne de karakterlerin hayat hikayesindedir.derdi vardır atayın ve bunu paylaşmak ister.olric ise tebessüm ve gözyaşının aynı duyguyu paylaştığı yerde varolur.orada selimler,turgutlar,hikmetler,mustafa inanlar vardır.enformasyon mağduru aydınlar muaftır bu romandan.kuramsal dedikoducular ise hissedar değildir.kitabı yüceltip kutsal kitap olarak görenler ise,çoktan gösterişli bir mahfazaya koyup,okumamak üzere duvarlarına asmışlardır. atay abimin 'türkiyenin ruhu' adlı bitmemiş çalışması olduğunu zannedenlere de söyleyeyim o halde,tutunamayanlar türkiyenin ruhudur.
hiçbir şeye dair her şey'in anlatıldığı çöküş. bir adamın, bir hayatın, bir yüreğin ne kadar çok acıyabileceği ve insanların ne denli sağır, ne denli aşağılık olabileceğine dair bir ufuk genişlemesi. içinde birazcık eleştiri taşıyan, soracak soruları olan ve alttan alta hiçbir şeyin "bu şekilde olmaması gerektiği"ni düşünen kişiye bütün hayatı boyunca yetecek bir cevaplar zinciri. başlığı altına entry girerken korkutan, bu denli büyük bir ağıtın karşısında kendini küçük düşürme korkusu yaşattıran ve fakat karşısında susulması, görmezden gelinmesi terbiyesizlik kaçacağı için konuşulması gereken kitap. (benim gibi bir kitap kurdunu neredeyse bir daha asla kitap okuyamaz hale getirmiş ve anlatmak istediğim, içimde kalan herşeyi anlattığı için uzunca bir süre de öykü yazamaz hale çevirmiş kitap. bir tür tümör; iyileşmek için önce herşeyin yok edilmesi gerektiğinin farkında.)
sakın oguz atay' a tutunamayanlar ile baslamayın. babanızı, dayınızı ya da oguz atay' ı okuyan bir buyugunuzu dinleyin, once alısın satırlara, kelimelere. hem hayal kırıklıgı yasamamıs olursunuz hem daha buyuk bir pencereden yaklasırsınız yazara, boylece saygısızlık etmemis oluruz kitaba.

ben hala tekrar okumaya cesaret edemiyorum belirteyim,
agır,
cok.
'kelimeden önce yalnızlık vardı. ve kelimeden sonra da var olmaya devam etti yalnızlık... kelimenin bittigi yerde başladı; kelime söylenemeden önce başladı. kelimeler yalnızlıgı unutturdu ve yalnızlık, kelimeyle birlikte yaşadı insanın içinde.' gibi büyüleyici izlenimlere yer verilmiş olan oguz atay'ın süper ötesi romanı...
"hüzünlü bir biçimde ele alınmayınca daha zalim oluyordu sanki."
insanın beynindeki bütün o uyuşmuş et parçalarına karanlık düşüncelerle boyanmış iğneler saplayan virüs tadındaki romandır.
aynı zamanda orjinal adı voksne menesker olan, türkçeye tutunamayanlar olarak çevrilen, dagur kari filmidir.
sokakta yürürken insanlara bakıp, bu tutunanlardan, bu tutunamayanlardan diye düşünmeye bile sebep olabilecek müthiş şey. kendime "çıplakçığım turnagaga" derken de yakaladım bünyemi bir kez. çok feci etkiliyor vesselam. *
intihar meyillerine yol açabilecegi için belirli bir yastan önce okunmamasi gereken bir kitap. çok zekice üretilmis,bir yandan deli gibi güldürüp bir yandan trajik bir etki birakan, türk edebiyatinda yazilmis en büyük romanlardan birtanesi. oguz atay' in ilk romani
içinde okur sınavı bulunduran yek kitap olsa gerek. noktalama işareti barındırmayan 68 sayfanın sonunda suratta oluşacak gülümseme için bile okunabilir sadece. ''sadece şu kısmı için bile değer'' şeklinde bir yaklaşım da irrite edici aslında. bu kitap bir sanat eseri ve sanat eserlerine şurası güzel olmuş tavrıyla yaklaşılmaz; ya beğenilir ya beğenilmez.
söyleyecek çok kelime, kurulacak çok cümle var kitap için; ama oğuz atay yazılmadık şey bırakmamışken, kitap hakkında yazmak yürek istiyor. o yürek bende şu esnada yok, susmak en iyisi.
bir yıldır okunmayı bekleyen...
--spoiler--
"Bir silgi gibi tükendim ben. Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım: mürekkeple yazmışlar oysa. Ben, kurşunkalem silgisiydim. Azaldığımla kaldım..."
--spoiler--

--spoiler--
"Büyümek, yalnız tutunanlara gerekli..."
--spoiler--

--spoiler--
"Kültür, sadece bazı isimleri hatırlamaktan ibaret değildir, deniliyordu. Kültür, bu isimleri yerli yerinde ve başka isimlerle münasebetini bilerek kullanmak demekti..."
--spoiler--
vaktiyle çok özenirdik bunu okuyanlara, ermiş gözüyle bakardık. çok okumak istedim, şöyle bi havamı basim diye ama nerdee. tuğla gibi kitap, her elime alışımda bi tırsıp bıraktım..
http://kalemzede.wordpres...007/03/14/tutunamayanlar/
ayrıntılı ve başarıli bir inceleme..
"beni didik didik edebilirsin, canıma okuyabilirsin, fakat düzeltemezsin beni!" selim, canım selimim.
--spoiler--
bir silgi gibi tükendim ben. başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım.mürekkeple yazmışlar oysa ben kurşun kalem silgisiydim. azaldığımla kaldım '' ( selim'in günlüğünden sf.598 ]
--spoiler--

boş vaktimin hayli fazla olmasından dolayı, sırf vakit geçsin diye öylesine okuyayım derken kendimi alamadığım, asker ocağında 4 günde bitirdiğim, ölümünden sonra müellifine değer kazandıran bir şaheser.

beğendiğim cümlelerden bazılarının altını 367. sayfaya kadar çizmiştim. ta ki şu cümle ile karşılaşıncaya kadar :

--spoiler--
'' kitaplara ithaflar yazmak, beğenilen satırların altını çizmek, sayfaların kenarlarına düşüncelerini yazmak Selim'e kendini elevermek,insanların ortasında çırılçıplak kalmak gibi geliyordu.insanların kitaplara birtakım çizgiler çizmeye kelimeler yazmaya hakkı yoktu.Herkesin düşünebileceği satırları yazmak saçmaydı.Her insanın kendine özgü düşünceleri gizli kalmalıydı, yalnız kendi bilmeliydi bunları .. '' sf. 367
--spoiler--

daha sonraları ise çizmekten vazgeçip ezberlemesem de minik defterime not aldığım cümleleri şöyle idi :

--spoiler--
'' kitap okumakla manavın beni aldatmasına engel olamıyorum bir türlü '' sf.370 [ selim'in ağzından ]

'' güzel bir gün ve ben yaşıyorum '' sf. 36

'' ikimiz olduktan sonra bütün bu hüzünler sıcak bir yaklaşma için bahanedir'' sf. 48

'' yazık ki erkekler şımartıldıkları zaman nerede durmaları gerektiğini çoğu zaman bilemezler.Kadının bunu hatırlatmasıysa utanç verici bir uyarmadır onlar için. '' sf.48

'' kendi sorunlarını çözemeyen bir kişinin kusurlarının acısını başkalarına çektirmeye hakkı yoktur '' sf.95

'' kişisel değer saydığımız şeylerin, toplumun baskısıyla edinilmiş sahte nitelikler olabileceğini de hiç bir zaman akıldan çıkarmamalıyız '' sf.97

'' bir dostun varlığı güzel şeydir fakat bir dosta ihtiyaç duymadan yaşayabilmektir önemli olan - sözünü söyleyen Turgut'un fakir yüzünü gördü ( aynada ) '' sf.111

'' anlatamıyorlar anlatılamayanı
anlatmak gerek düşman sarmış her yanı
oysa mesela selim ışık
anlatmadan anlaşılmaya aşık '' ( beşinci şarkı sf.133 )

'' mısra 11 : kelime ve yalnızlık
kelimeden önce de yalnızlık vardı ve kelimeden sonra da var olmaya devam etti ... '' sf.151

'' mini mini bir kuştum
deli gibi olmuştum

selim itiraz etti. yanlış oğlum turgut aslını okumalısın :
mini mini bir kuştum
dejenere olmuştum '' sf.259

'' - anneciğim venüsün kollarına atmaya geldik kendimizi
- burada öyle biri çalışmıyor
turgut metin'e döndü : işte gerçek bir kerhaneciyle karşılaştık '' sf.265

'' bir işin nasıl yapılacağından çok nasıl yapılmayacağını gayet iyi bilir ( dairedeki memurlar için ) '' sf.294

'' iyi kunduranın çifti iki lira, kötü kunduranın dört lira - anlamadı gene anlattım .. iyi kundurayı iki liradan yaparsam kazanırım.Fakat sen ucuz görür yaptırmazsın onun için dört lira derim. kunduradan anlamadığın yüzünden belli. senin için iyi deri kullanırsam yazık '' sf.299

'' hayatında ilk defa başka bir insan olma özlemini duydu '' sf. 319

'' ( ünv.deki prof.lar için ) .. onlar lort henry'nin dorian gray'e yaptığı gibi sarsarlar akıllarını karıştırırlar.öğrenciler için tatlı bir şaşkınlıktır bu '' sf.363

'' kavurucu yaz sıcağında herkes denize giderken,iktisat notlarının üzerine damlayan terlerini nasıl toplamalı '' sf.364

'' balzac, kendini romantik sanan genç kızların saçma sapan hayallerini beslemek için okudukları ikinci sınıf bir romancıdır. '' sf.365

'' kitabı bitirdiği zaman ateşli bir Gorki hayranı olmuştu .. fakat '' benim üniversitelerim '' bir başkaydı. oscar wilde'ı unutmuştu '' sf.367

'' ölünceye kadar yerinden kımıldamayacağını bilen bir ağacın rahatlığını duymalıydın '' sf.408

'' bunlar tırnak kırılması gibi yerinin doldurulması kolay boşluklardır '' sf. 408

'' söylenenlere inanmadığı zaman inanır görünmenin, insanlara ihanet etmek olduğunu düşünüyorduve bu ihanetin anlaşılmaması için ortalıkta görünmemeyi tercih ediyordu '' sf. 433

'' hayatta başarı kazanan bütün insanların okul yılları başarısız geçmişti '' sf.435

'' böyle ciddi ve ağırbaşlı bir insana ancak hayranlık duyulabilirdi.başka bir şey duyulamazdı.bu nedenle bütün kızlar bu ciddiyet ve ağırbaşlılığa kendilerini layık görmedikleri için daha hafif genç erkeklerin koluna girerek uzaklaşıyorlardı ( selim için ) '' sf. 436

'' hiç bir zaman pastanede-muhallebicide-kızla-buluşup-gözlerinin-içine-bakarak-ona-hayatını-anlatan-erkeklerden-biri olmayacağına yemin etmişti '' ( selim için ) sf.447

'' seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım'' derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim'' selim-günseli sf.460
--spoiler--
" tutunamayanlar

caddeye yakışıksızlığımızı farketmemiz çok geç olmadı. gitmeye yeltendiğimizde hiçbir gemi götürmedi bizi, hiçbir limanda bekleyenimiz olmadı. biliyoruz düşeceğiz, betona kafa üstü çakılacağız, zıplama yeteneğine sahip değiliz, bu düşüşten sağ kurtulursak bit pazarına düşeceğiz. madem düşüyoruz hep birlikte düşersek yer sarsıntısı oluştura biliriz fikriyle....

yönetim şeklimiz monarşidir

çoğalma kaygımız yok

hangi taraf olursa olsun taraf tutanların daha kıymetli olduğunu düşünüyoruz..."

incindiğimiz yerlerden birbirimizi öpme fırsatı vermeye meyilli, havarilerini arayan site. http://www.tutunamayanlar.net/detail.php?id=148
turgut özben'in belki hala şehirlerarası bir trenin birinci sınıf kompartımanda seyahat ettiği ve hala devam eden romandır.
--spoiler--
akıllara ise "adam içeri girdi ve ateş etti" sözünü kazıyan bir baş yapıttır.
--spoiler--
ben de hiçbir etki bırakamamış roman.
her şeyi çok fazla açık anlatıyor, okuyucuya bunun nasıl bir duygu olabileceğini hissetme şansı vermiyor. o hissi veriyor ama hissettiremiyor.
"bakın bize ey tutunanlar! biz tutunamayanlar böyle yaşıyoruz, böyle anlıyoruz, böyle düşünüyoruz" gibi bir mesaj veriyor.
kısaca, tutunabilenleri hedef alarak yazılmış, tutunayamanların anlatıldığı kullanma kılavuzu.
oğuz atay'ın kısa hikayeleri daha başarılı...
Dolma kalemimize kan doldurup yazacağız bu
satırları. Ve ben, bir avuç toz olduktan sonra bile,
senin destanın ağızlarda dolaşacak... *
Dagur Kari'nin izlenesi, güzide bir filmidir.
turuncunun anlamını zihnimize kazımıştır kendisi...
bazen, düşenlerdir. (bkz: tarkan tutunamazsa nolur) (bkz: ünlü düşmesi)
(bkz: tanrı çekti tüm resimleri)
insansanların ne kadar aşağılık olduğunu daha iyi anlarken bir romanın içerisine bir hayat dolusu düşleri sıkıştırarak başı ve sonu belirsiz bir yolda yürümenin zevkini içinde duyarak karmakarışık cümlelerin ortasında kalmışken adı huzursuzluk olan bir sokaktan geçip de meymenetsiz bir şarkının içerisine bütün bildiklerini kusarak hiç vazgeçemeden her şeyi başa alıp da bir kez daha deneyip tanrıların masasından geçmeyi ki ağlama vaktinin yavaş yavaş geldiğini hissederek beklenti içerisindeki ihaneti karşılamak için aynada bir çizik de kendinin açıp doğu mu batı mı hangisi derken anlatacağın her şeyin zaten çoktan söylendiğini bilerek hiçbir gerçeğe dalkavukluk yapmayacağını söylediğinde ki bir dilek tut o zaman dediklerinde dileğin yüzlerindeki güleşlerde yaşlılığın kırışıklıklarını görmek olduğunu söylersin de bir deli bilirler seni gece vardır yine de her şeye rağmen anlarsın tutunamamktır işte bu selim ışık.