tanıyan bilir. ben galatasaraylıyım. hatta o -lı yapım eki, takımın bir parçası olmaktan bizi alıkoyar düşüncesiyle, "hangi takımlısın?" diye sorulduğunda, "galatasarayım!" diye cevap veririm.
neyse, burada konu ben değilim.

herkes bilir. ayhan akman galtasaray'ın kaptanı. galatasarayla maddi ilişkisi bu minvalde. manevi ilişkisi; -en azından akıllarda kalacak, on yıl sonra çocuklara anlatılacak olanı-
"bir ayhan vardı, 5 metrelik yarıçapında rakip futbolcu yokken kendi kendini çalımlamaya kalkar yere düşerdi. ali sami yen'e veda ederken herkesin aklında metin oktay, herkesin ağzında galtasaray varken; onun aklında cem yılmazla çektiği reklam filmi, onun ağzında sakız vardı."
neyse ki, burada konu o da değil.

bilen bilir, kasım 1993'te manchester'ı eleyip şampiyonlar ligi'ne katıldığımızda tugay'ın gözyaşları, bütün türkiye'ye sevinci, gururu, zaferi aynı anda yaşatmıştı. o gece her şey kusursuzdu. ama tugay'ın gözyaşları söylenecek her sözden, atılacak her zafer çığlığından daha iyi anlatıyordu hissettiklerimizi. bütün gazetelerde tugay'ın gözyaşları içindeki fotoğrafı vardı ve altında "tugay hem ağladı hem ağlattı" yazıyordu.

şimdi sene 2011. galatasaray ali sami yen'deki son maçında rezil olmaktan bir fenerbahçeli'nin golüyle son anda kurtulmuşken... stadın ışıkları sönmeden önce, ali sami yen'e yazılmış bir şiir okunuyor. arda utancından ağlayamıyor. taraftar ağlıyor. taraftar, takımının düşürüldüğü hale ağlıyor. taraftar yarın kalbinin en hızlı attığı yere girecek dozerlere ağlıyor. taraftar hırsından, sinirinden, çaresizliğinden ve maruz bırakıldığı hayal kırıklığından ağlıyor. bu sırada kameralar bir adamı gösteriyor. sahanın ortasında saçları sarı gözleri kırmızı ilk bakışta kim olduğu anlaşılamayan bir adam... ağlıyor. tugay yine ağlıyor. tugay yine "hem ağlıyor hem ağlatıyor."

o'nun ağladığını görünce hatırlıyor taraftar. 1993'ü hatırlıyor. kim olduğumuzu, ne olduğumuzu hatırlıyor. koltukları "domuzdan ne koparsam kardır, satarız ednancım çok para." mantığıyla söktürülmüş stada gelip taşın üstünde oturan; hatta saatlerce ayakta, her şeye rağmen takımının yanında duran taraftarın karşısına geçip gevşek gevşek sakız çiğneyen boklavatlardan başka olduğumuzu hatırlatıyor bize o gözyaşları. o'nun gözyaşları.

o'nun gözyaşları bizi bi' takım için ağlamaktan değil, bu takım için ağlamayandan utandırıyor.
bir avuç yeni yetme beton parçasına(!) veda ederken gülüyor, o ise biliyor ki orası* yuvası, yuvasından ayrılıyor, ağlıyor.
galatasaray ruhunun son gözyaşları.
tugay kerimoğlu, hakkını alamayan, veremediğimiz, büyük galatasaraylı, gerçek galatasaraylı..
38 yaşında * olduğu halde takımıyla bir yıllık daha anlaşma imzalayarak farklı bir rekora imza atmış efsane oyuncu. sadece sportif açıdan gösterdiği başarılı performans değil aynı zamanda kendini kabul ettirmeyi başarması, sevdirmesi, adam gibi adam kişiliği avrupa'da oynayan türk futbolcusu imajı açısından da oldukça önemli.
Çok sevdiğim halde Galatasaray'dan gitmesine en çok sevindiğim futbolculardan biri oldu Tugay. Zira Galatasaray'da kalsaydı sürekli yaşı sorgulanır, büyük ihtimalle de futbolu bundan bir kaç yıl önce bırakmış olurdu.

Deplasmandaki Hertha Berlin maçında attığı gol Galatasaray'da oynarken hatırladığım en son golüydü. ayrıca golden sonra yaptığı sevinç gösterisi de hala gözümün önünde. golün sevincini çocuksu bir heyecanla şov yaparak kutlamıştı.

futboldan keyif almaya çalışan, taraftara da bu keyfi yaşatan yeşil sahaların gülen yüzü. seni seviyoruz topun gelişine çakan adam.
hocasi mark hughes'un kendisi ile ilgili "insanlar bana 'tugay'in 10 ya$ genc olmasini ister miydin?' diye soruyolar. onlara 'hayir' diyorum. cunku 10 ya$ genc olsaydi bizde degil barcelona'da oynuyo olurdu." yorumunu yaptigi 38lik genc delikanli.
saha kenarında ısınan futbolcuların yanına koşarken ,
"galatasaray takımında oyundan çıkan oyuncu mustafa sarp,giren oyuncu tugay kerimoğlu" demesini o kadar çok isterdim ki anonsçunun.
görsel
görsel
görsel
görsel
yurtdışında ülkemizi en başarılı şekilde temsil eden futbolcudur. efendiliğiyle, futbol ahlakıyla, profesyonelliğiyle avrupalıyı da kendine hayran bırakmıştır.

hatta taraftarlar kendisine "tugay you are my turkish delight." diye beste yapmışlardır. o derece sevilir. lokum gibi.
senelerce galatasaray'a en iyi şekilde hizmet vermesine rağmen uefa sevincini yaşayamamış olduğu için üzüntü duydugum futbolcu.

ayrıca kendisi yurtdışında türkiye'yi en iyi şekilde temsil eden futbolcudur.
Türkiyede bir daha onun gibisi olurmu bilinmez. geri uç ile ileri uca top taşıması ve sağlam tekniğiyle bilinir. Rıdvan dilmen onun için
"değil top,kurşun at tugay yine kontrol eder " demiştir.
keşke uefa finalinde oda olsaydı..
ingiltere'de yılın futbolcusu seçilen gururumuz, türk futbolcu.
vodafone reklamında, "bir gün metroda şık bir sir" yerine bir gün metroda lavuğun biri dese daha gerçekçi olacak kişi.
'Tugay eğer on yaş genç olsaydın, bizim takımda on yıl forma giyerdin.'
Alex Ferguson
hagi'nin hiç vakit kaybetmeden sepetlenmesinin ardından galatasarayın 5 yıllık mukavele teklif etmesi gereken efsane futbolcu.

yardımcısı da ergün olsun. ergün penbe.
FUTBOLU, kariyeri, yeteneği, aile babalığı, karakteri ve istikrarıyla türk futbolunun unutulmazları arasındadır.
futbol hayatına noktayı koyan 2000 ruhunun en önemli isimi, yaşamına teknik adam olarak devam edecektir.

milli takımda 2002 dünya kupası üçüncülüğü, 1996 avrupa şampiyonası ve daha bir çok gururu bulunmaktadır tugay kerimoğlu'nun.

ve şundan adım gibi eminim, tugay kerimoğlu dünyanın en iyi teknik direktörlerinden biri olacak *.