bugün

(bkz: bunlar işte hep tayyip)
islam alimleri muaviyenin sahabe oldugu donemi baz aldiklarinda diger sahabelerden farkli bi yol gormediklerinden duyduklari saygidan dolayi trtninde bu konuda hassas davranma yolunu izlemis dedigim baslik. Yoksa adamda iktidar hirsi var.
hz muaviyenin kerbela olayıyla alakası yoktur zira ölümünden sonra gerçekleşmiştir. burda farklı olayları anlatıp insanlara sövme ortamı oluşturmaya çalışmayalım lütfen.
Nasıl şerefsiz olunur uygulamalı göstermişler.
şaşılmaması gereken durum.
mevlana da büyük bir şahıs olarak bahseder ondan.
iblis ve muaviye kıstası vardır.
iblis, muaviye'yi sabah namazına kaldırır.
sabah kalkınca namazı kılamadığına üzülmesin diye.(tasavvufçular acı ve üzüntüyü ibadetten daha üstün görürler.)
neyse orada da hz. olarak bahseder.
mevlana'yı feysbuktaki sözlerden ziyade diğer türlü okursanız şaşıracağınız daha birçok şey bulabilirsiniz.
Peygamberimiz in torununun şehadetine sebep olmuş kişileri Allah a havale ediyoruz. Allah onlara amellerince rahmet etsin diyoruz.

Ortada h.z huseyn in şehadetinden ötürü gelişmekte olan bir ideoloji görülüyor. Tamam biz Muaviye ve oğlunu kenara atarız siz pegamber in ve torunları nın yolundan giderseniz. Huseyn in yolundayız diyorsunuz ateist, dindiz, peygamberimize laiklik teklif eden ebu cahil lerin yolundan gidiyor, onların ideoloji sini ve siyasetini destekliyorsunuz. Siz huseyn şehadetini yas için değil ehli sünnet ti linç etmek için bir bahane ve fırsat biliyor sunuz.

Şayet huseyn yolunda samimi ise niz onun yolu dedesinin yoludur. Peygamber bir devlet kurmuştur ve ana yasası kur an dır. O kur a nın düşmanı da sadece iman etmeyenler ve inkâr cılardır.
Gelin ümmet olalım. Birbirimize deği inkâr cılar la uğraşalım.
(bkz: ya ne olacağıydı)

hz. muaviye sahabeden olup peygamber efendimizin övdüğü bir insandır. biz de diyoruz keşke hz. ali ile savaşmasaydı diye ama bu onu kötüleme hakkını vermez bize. hele ki hakkında hadis-i şerif varken. yezid'e lanet okuyabilirsiniz ama hz. muaviye'yi yezid ile karıştırmayın.
sahabe olduğu için fıkhen hazreti muaviye denmesi icab eder ki bu durum hazreti hamza'nın kalbini söken hazreti vahşi için de geçerlidir. kuran-ı kerimde ayetle müjdelendiği üzere sahabeler cehennem yüzü görmeden cennetliktir ki bu kendileri ile allah (c.c.) arasındadır.
hazreti muaviye peygamberin övgüsüne de mazhar olmuş sahabenin önde gelenlerindendi. asıl kafir olan muaviyenin oğlu yezid bin muaviye dir. muaviyenin halife olduğu dönemde kendini müslümanlar içerisinde ustalıkla gizlemiş ve babası ölene kadar hiçbir falsosu yoktur. hatta istanbul kuşatmasında istanbul'u fethe gelen Yezidin ordusunda Hz. Hasan Hz. Hüseyin ibni Abbas ibni Ömer ve Eba Eyyüb el-Ensari vardı. Onlar Yezidin ne mal olduğunu bilse idiler gelir miydiler?
Şii kaynaklarına göre Hazret-i Muaviye
Pakistan’ın büyük Tarih âlimi mevlana Abdüşşekur ilahi Mirzapuri, Şehadet-i Hüseyin isminde kitap yazmıştır. Urdu dilinden, farisiye de tercüme edilmiştir. islam düşmanlarının, islamiyet’i içerden yıkmak için, Müslüman ismi altında ortaya çıktıklarını, (Ehl-i beytin dostuyuz) diyerek, Ehl-i beyte düşmanlık ettiklerini yazmaktadır. Kitabın her yerinde, Şii kitaplarından vesikalar vererek, bunu ispat etmektedir. Onbirinci sayfasında diyor ki:
Şii âlimlerinden Muhammed Bakır Horasani, [m. 1679 senesinde vefat etti.] Cila-ül-uyun kitabının 321. sayfasında diyor ki:
(Muaviye vefat edeceği zaman, oğlu Yezide şöyle vasiyet etti: imam-ı Hüseyin’in Resulullaha yakınlığını, Onun mübarek kanından olduğunu biliyorsun. Irak halkı Onu kendi yanlarına çağırırlar. Sana yardım edeceğiz, derler. Yardım etmezler. Onu yalnız bırakırlar. Ona galip olursan, kendisine hürmet et. Sana yaptıklarına karşılık, Onu hiç incitme! Benim Ona olan iyiliklerimi sen de yap!)

Şii tarihçilerinden Muhammed Taki han, [m. 1879 senesinde vefat etti.] Farisi, Nasih-üt-tevarih kitabında diyor ki:
(Nasihatinde şunları da söyledi: Oğlum, nefsine uyma! Allahü teâlânın huzuruna, Hüseyin bin Ali’nin kanına bulanmış olarak çıkma! Yoksa sonsuz azaba yakalanırsın! (Hüseyin’e hürmette kusuru olana, Allahü teâlâ bereket vermez!) hadis-i şerifini unutma!)
Bu Şii tarihinin 38. sayfasında diyor ki:
(imam-ı Ali’nin yanında olanlar, yani Şiiler, Şam’a gelirler, Muaviye’yi kötülerlerdi. Muaviye, böyle söyleyenlere bir şey yapmaz, kendilerine (Beyt-ül-mal)dan bol ihsanda bulunurdu.)

Cila-ül-uyun Şii kitabının 323. sayfasında diyor ki:
(imam-ı Hasan bin Ali dedi ki, Muaviye, etrafımdaki yardımcılarımdan, vallahi daha iyidir. Çünkü bunlar, bir yandan Şii olduklarını söylüyorlar. Bir yandan da, beni öldürmek, mallarımı almak istiyorlar.)

http://www.youtube.com/watch?v=d88Xpx1Ukus
(bkz: ete para vermeyin)
bir deist olarak pek de sikimde olmayan söylem.
Hz. Kelimesi genel olarak islam dahilinde değildir zaten dediğimdir. Asıl olan radıyallahu anh denilmesi bu vesileyle dua edilmesidir.

Not: Bu zihniyetle gidilirse hz.ali r.a ile hz.aise r.anha savaştı diye birinden birine kin tutacaksınız.

http://m.uludagsozluk.com/e/29868976
trt nin muaviye ye hazret sanını yakıştırması kendi tutumudur ama burada yezid çok kötüydü ama babası çok iyiydi diyenler sözüm size, hiç komik değilsiniz.

kendisinin hilafet için çevirmediği dolap kalmamış; akraba kayırmacılığı, bizans taklitçiliği almış yürümüş. yetmemiş fıkhen hazret sanını alması gerektiği iddia edilen muaviye hz. peygamber in ashabını oğluna biat ettirmeye çalışmış. acaba bunu hangi fıkıh kitabında okumuş? onu da geçtim yezid i tanımayacağını beyan eden abdurrahman bin halid bin velid in zehirlenerek öldürülmesi de mi tesadüfmüş?

ubeydullah bin abbas ı satın alışı, kays bin sa' d ı zorlayışı, hz ali ye rakip olarak ikilik çıkarışı gibi hadiselere daha hiç girmedim. ubeydullah bin abbas ın pek çok hadisi derlediğini ve muaviye tarafından satın alındığını da unutmayıverin bir zahmet.

iyidir kötüdür tartışılır ama islam tarihinin bu denli önemli bir noktasında senedi sağlam onlarca kaynakla doğrulanan olayların içindeki birini hz ali nin, hz hamza nın mertebesine çıkarmaya da gerek yok.
muaviye'ye vahiy katibi diyenler, okuyun.

O Peygamber’in (s.a.a.) vahiy kâtibiydi. Vahiy kâtipleri eleştirilmez. 

Ben de ona, kendi bilgileriyle bu soruya kendisinin cevap vereceğini, çıkacak olan cevaba da itaat etmesi gerektiğini söyledim. 

Ve sorularımı sormaya başladım o da cevap verdi.

-Muaviye ne zaman Müslüman oldu? 

-Mekke’nin fethinde.

-Peygamber Efendimiz (s.a.a.) Mekke’nin fethinden ne kadar zaman sonra vefat etti?

-iki sene

-Peygamber Efendimiz (s.a.a.) Mekke’nin fethinden sonra Mekke’de ne kadar kalmıştır?

-Çok kısa bir süre

-Hocam, Muaviye Medine’de hiç kalmış mıdır? ikametini iman ettiği peygamberi için değiştirmiş midir?

- Cevap yok…

-Hocam, Peygamber Efendimiz (s.a.a.) ve Muaviye ne kadar süre beraber aynı yerdeydiler? Yoksa Peygamber Efendimiz Mekke’nin fethinden sonra Medine’yi terk edip Mekke’ye mi yerleşti? 

-Hayır, Medine’ye ashabının yanına dönmüştür.

Sonra diğer sorulara geçti. 

Ama siz Muaviye’ye yine de bir şey demeyin, dedi. 

Ben de benim bu konu ile alakalı konuşmadığımı cevapları kendisinin verdiğini söyleyince şaşkınlığı daha da arttı. 

Bizim kimseye, iftira atmadığımızı, yalan söylemediğimizi, fitneden değil, birlikten haktan yana olduğumuzu söyledim. 

Şimdi ise bu konuya açıklık getirmek istiyorum.

* * *

1-Vahiy kâtipleri ve hadis rivayet eden meşhurin lakabını alan sahabeler değil, Peygamber’e uzakta olmayan en yakınındakilerdi. Vahiy kâtiplerinin en meşhurları Abdullah bin Sad, Zeyd bin Sabit Şurahbil bin Hasene (r.a). Peygamber Efendimizin hanımları Hz. Aişe annemiz (r.anha), Enes bin Malik, Abdullah ibni Ömer (r.a.) ve benzeri ashap hep Peygamber’in yanındaydılar.

Acaba Muaviye, Peygamberle nerede, ne kadar bir arada oldu? iyice bakın Huneny gazvesinde. 

Başka?

ibni Kesir’in eseri Es-Sıratun Nebeviyye’yi Arapça biliyorsanız okuyun, bakın Muaviye’nin vahiyle alakası ne?

2-Muaviye’ye vahiy kâtipliğini yakıştıranlar Ayet-el Kürsi’yi de onun yazdığını (Tarih-ut Taberi) söylerler. 

Bu arkadaşlara diyeceğim, siz Esbabı Nüzulü okurken aklınız nerdeydi? 

Ayet-el Kursi ne zaman nazil oldu?

En makul görüş Çehsiyari’nin Kitabu’l Vüzera Vel-Kuttab adlı eserinde okuyun. Adı geçen eser Muaviye’nin vahiy kâtibi olmadığını açık bir dille ifade etmektedir.  

3-Mürted olan vahiy kâtipleri de vardı. Hz. Osman bin Affan (r.a.) sütkardeşi olan Abdullah bin Sa’d bin ebi Serh bunlardan biriydi. Medine’den kaçıp Mekke’ye sığınmış, Mekke’nin fethinde affedilmeyecekler listesine yazılmıştır. Hz. Osman’ın (r.a.) eman dilemesiyle tekrar Müslüman olmuştur.

not: yeni mesaj gazetesinden alıntıdır.
tanım: son derece yanlıştır.
Muaviye kim yahu? dedirtir.

4 halife değil miydi bunlar? başkaları da mı varmış?
sahabedir saygı gösterilmesi gerekir.
hazret denip denmemesi önemli değildir, ama sahabe olarak (r.a.) sıfatını ondan alamayız.
Hazreti kelimesi bütün sahabe için kullanılır. Sahabeyi tebcil etmek için. Bu kelimenin anlamı onları kutsallaştırmak masumlaştırmak değildir. Hatadan günahtan münezzeh kılmıyoruz yani.

Hilafeti veraset sistemine çevirmek bir hatadır. ama hz.hasan'ı hz.ali'yi muaviye öldürttü demek ya da kerbeladan muaviye r.a'ı mesul tutmak cahilliktir.
(bkz: islam ın doğduğu topraklara gömülmesi)
hazreti muaviye, hazreti muaviye'dir de ondan.
herkes senin gibi edepsiz mi olacaktı.
matematiksel yaklaştığım açıklama. şöyle ki ;
alevilerin oyu = x
sünnilerin oyu = y
öyleyse; y>x
Belgeselinde canlı bomba olma hayali Kuran Suriyeli bir kızı gösteren TRT'den şaşırtmayan hareket.

Zihniyetleri tam olarak Ortadoğu.