bugün

Pink Floyd grubunu hiç sevmem, idare eder bulduğum tek albümleri de bu albüm. Another Brick in the Wall Pt 1, Another Brick in the Wall Pt 2, Young Lust, Hey You, Comfortably Numb, Run Like Hell güzel parçalar.
keskin nişancılı amerikan filmi. şuan izliyorum, bitince editlerim artık.

edit: 1500 metreden 7.62x51 nato ile yapılan nokta atışı gibi küçük mantık hatalarını saymazsanız güzel film. tek mekan ve 2 oyuncu ile (ki bu oyunculardan biri zaten erkenden devre dışı kalıyor) güzel bir tempo yakalanmış ve gerilim düzeyi filmi sıkmadan izlemenizi sağlıyor.
içinde hey you hariç the wall albümündeki tüm parçaları barındıran aşırı felsefik ve betimsel 1982 yapımı film roger waters ve syd barrett in çocukluklarından itibaren hayatlarının pinky adlı karakterde sentezlenmiş hali çok mükemmel bir şekilde işlenmiştir.
buram buram ego kokan roger waters * albümüdür. klavye * de yok doğru düzgün, jın jın gitar ve waters'in her tarafa saldıran sesi. arada gilmour olmasa daha da kötüleşecek.

zamanında bu kadar beğenilmesinin sesini 1977'den itibaren palazlanan punk/hard rock tonları olabilir.

ancak sözlerini de arada es geçmeyelim. pink floyd'un en iyi 4. albümü oluyor böylelikle.
37. Yılına çok az kalmış olan efsane bir pink floyd albümü 30 kasım 1979 da piyasaya sürülmüştür her şeyden önce another brick in the wall gibi bir efsaneyi barındırır dark side of the moon dan sonra en çok bilinen pink floyd albümüdür ve benim favori albümümdür.

görsel
30 kasım 1979’da piyasaya sürüldü, ingiltere listelerinde: 3 numara; abd listelerinde: 1 numara oldu. “animals” için yapılan turnenin son gününde, ön sıradaki hayranlarından birinin kaba davranışları roger waters’ı öyle öfkelendirdi ki, adamı öne çağırıp suratına tükürdü. kendi saldırganlığı yüzünden dehşete düşen waters, seyircisiyle arasındaki soyutlanmışlık duygusuyla ve hepimizin arasında zaten var olan sınırlarla ilgili bir düşünce albümü yapmayı düşünmeye başladı. sonuçta ortaya çıkan “the wall” oldu. waters, projesinin üzerinde çalışmaya turnenin bitiminden iki ay sonra, 1977’nin eylül ayında başladı. başlangıcından beri bunu yalnızca bir albüm olarak değil, tiyatrovari bir konser ve film olarak da tasarladı. 1978’in temmuz ayı geldiğinde grup arkadaşlarına, henüz işlenmemiş iki demo kaydı getirdi ve bunlardan birisini seçmelerini istedi. bunlardan biri “the wall”du. öteki de grup üyelerinin çok kişiselolduğunu düşündükleri, daha sonra waters’ın ilk solo albümü olacak olan “the pros and cons of hitch hiking”di.

albümün kaydına 1979’un nisan ayında başlandı. kayıtlar çoğunlukla fransa’daki superbear stüdyolarında (gilmour ve wright bir önceki yıl solo albümlerini bu stüdyoda yapmışlardı), new york’ta cbs’te ve los angeles’taki the producers workshop’ta yapıldı. çalışmaların bazıları londra’da pink floyd’un britannia row’daki stüdyolarında (daha sonra nick mason’ın olacaktır) yapıldı. ama bu durum şirketin vergiyle ilgili sorunları nedeniyle açıklanmadı. çünkü grup, birlikte büyük miktarda para yatırdıkları norton warburg adlı yatırımcılarının iflasından sonra, maddi açıdan dar boğaza girmişti.
albümün yapımcılığını bob ezrin, david gilmour ve roger waters üstlendi. yardımcı yapımcı ise james guthrie’ydi. ne kapakta ne de albümün ilk kopyalarının etiketlerinde wright’ın ya da mason’ın adı geçiyordu. gözden kaçırılan bu durum ilerki baskılarda çabucak düzeltildi. adı belirtilmeyen pek çok stüdyo müzisyeni de albüme katkıda bulundu. ezrin ve gilmour rick wright’ın yerine çaldılar. bunun ilk nedeni wright’ın çok az gayret göstermesi ve bunun gitgide daha da azalmasıydı. kayıtların sona ermesine yakın waters ötekilere bir ültimatom verdi, ya wright gruptan ayrılacaktı ya da waters projeyi ıskartaya çıkaracaktı. bu da hiç birisinin nortonwarburg kayıplarını telafi edemeyeceği anlamına geliyordu. wright istemeye istemeye bu duruma razı oldu. yalnızca canlı dünya prömiyerinde yapılan şovlarda ücret karşılığı çalmasına izin verildi. galanın 14 temmuz 1982’deki görülmeyen tek grup üyesi wright’tı.

hipgnosis geleneğinden vazgeçilerek yerine politik bir karikatürist olan gerald scarfe seçildi. scarfe aynı zamanda “wish you were here”daki canlandırma projeksiyon gösterilerinin tasarımını da yapmıştı. yalnızca albüm kapağının tasarımını yapmakla kalmadı, sahne şovları için kuklalar ve tanıtım videoları, film ve konserler için de canlandırma filmleri yaptı. kapakta hiçbir şekilde yazıyer almamasına karşın; şeffaf, çıkartılabilen. plastik bir etikete plakla ilgili bilgiler eklendi. 1994’te yeniden piyasaya sürülen albümdeki çıkartmada iddia edildiğinin aksine. kitapçıkta bırakın ‘ek’ fotoğrafları tek bir fotoğraf bile yoktu. ama şarkı sözleri daha büyük ve daha okunaklı bir biçimde basılmıştl. daha da garip olanı, parçaların ilk cd’dekinden farklı bir biçimde başlayıp bitmesiydi. bunun nedeni, şarkı aralarında temiz boşluklar olmasından çok. her şarkının kendine ait “niusique concrete”li geçişlerinin olmasıydı. bu albümün çalındığı konserler, bir rock grubu tarafından sahneye konulan en görkemli gösteriler oldu. sahnede çalarken etraflarına karton tuğlalardan bir duvar örülüyordu ve konserin geri kalanını gözlerden uzak bir biçim de çalıyorlardı. bir sinema perdesi işlevini gören duvara; projeksiyondan, aralarında scarfe’ın canlandırmalarının da bulunduğu görüntüler yansıtılıyordu. sahneye bir alev topu içersinde çarpan uçak, tıpkı uçan domuz gibi yeniden ortaya çıktı. grup sahneyi aynı zamanda yaklaşık 12 metre yüksekliğindeki kuklalarla paylaşıyordu. sahne şovlarının güçlüğü ve maliyeti nedeniyle “the wall” yalnızca dört şehir de çalındı: 1980’in şubat’ında new york ve los angeles’ta, 1980’in ağustos’unda londra’da ve 1981’in şubat’ın da dortmund’da. 1981 yılının haziran ‘ında londrada filme alınmasına izin verilen başka konserler de bunları takip etti. sonuçta ortaya çıkan filmler hiçbir zaman kamuya sunulmadı (en azından yasal olarak gösterilmediler). senaryosunu roger waters’ın yazdığı ve alan parker’ın yönettiği filme bu görüntülerden bazı sahnelerin alınması amaçlanıyordu. waters, scarfe ve parker senaryonun yorumlanmasında anlaşmazlığa düştükleri için filmin yapımı gerçekten de çok güç oldu. üçünün de filmi bir uzlaşma olarak nitelendirmelerine karşın, yönetmen olduğu için son sözü parker söyledi.
1990 yılında waters. “the wall”u berlin’de ünlü oyuncuların yer aldığı bir kadroyla, memorial fund for disaster relief adına yardım toplamak amacıyla bir kez daha çaldı. 1994 yılının yazında ‘the wall’u bir sahne müzikali olarak tekrar yazdığını açıkladı.
the wall’ her insanın, kendisine yöneltilen eleştirileri duymaktan ve hatalarıyla yüzleşmekten kaçındığı için etrafına ördüğü sınırları sorgular zaten öykünün kahramanı da hem pink hem de mr. floyd diye sözü edilen bir rock yıldızıdır. film bir amerika turnesisıra sında. otel odasında otururken pink’in geçirdiği buhranı ve o gece verdiği konseri anlatır. film kısmen otobiyografik. kısmen barrett’ın düşüşüyle ilgili, kısmen de kurmacadır. şüphesiz rock’n’roll tarihindeki bazı olaylardan da yaralanlımıştır. bu nedenle de filmin sonunda görülen “gerçek kişilerle olan benzerlikler tamamen rastlantısaldır” söz lerine pek güvenilmemelidir.
Albüm kapağını beğendiğim Pink Floyd şaheseri.
Okan bayülgen'in boğaziçi caz korosu'ndan serdar ortaç'ın buralara yaz günü kar yağıyor şarkısı ile birleştirmelerini istediği şarkı. Masis'i bir kez daha tebrik etmek gerek.
izlediğim en etkileyici filmlerden biri. En sevdiğim kısım goodbye blue sky'ın çaldığı bölüm. Neden bilmiyorum.
türkiyede türk bür grup tarafından türkçe olarak yapılsaydı 5 para değer verilmezdi..
müzik tarihinin en önemli tematik albümlerindendir. bence en önemlisidir. filmi ise roger watersın nasıl da çok yönlü bir sanatçı olduğunun kanıtıdır.
asoiaf'ta gece nöbetçileri'nin bulunduğu yer.
arty'nin tania zygar ile ürettiği mükemmel bir parça.
müzikal bir film. idare eder derecede.
1979 çıkışlı pink floyd albümü.
1. Pink Floyd – In the Flesh? (3:20)
2. Pink Floyd – The Thin Ice (2:28)
3. Pink Floyd – Another Brick in the Wall (part I) (3:43)
4. Pink Floyd – The Happiest Days of Our Lives (1:21)
5. Pink Floyd – Another Brick in the Wall (part II) (4:00)
6. Pink Floyd – Mother (5:32)
7. Pink Floyd – Goodbye Blue Sky (2:50)
8. Pink Floyd – Empty Spaces (5:36)
9. Pink Floyd – Young Lust (2:05)
10. Pink Floyd – One of My Turns (1:35)
11. Pink Floyd – Don’t Leave Me Now (4:23)
12. Pink Floyd – Another Brick in the Wall (part III) (1:17)
13. Pink Floyd – Goodbye Cruel World (1:06)
14. Pink Floyd – Hey You (4:42)
15. Pink Floyd – Is There Anybody Out There? (2:41)
16. Pink Floyd – Nobody Home (3:25)
17. Pink Floyd – Vera (1:35)
18. Pink Floyd – Bring the Boys Back Home (1:25)
19. Pink Floyd – Comfortably Numb (6:26)
20. Pink Floyd – The Show Must Go On (1:37)
21. Pink Floyd – In the Flesh (4:16)
22. Pink Floyd – Run Like Hell (4:22)
23. Pink Floyd – Waiting For the Worms (4:00)
24. Pink Floyd – Stop (0:34)
25. Pink Floyd – The Trial (5:15)
26. Pink Floyd – Outside the Wall (1:43)

gibi parçaları içermektedir.
syd barrett'ın unutulmadığı filmdir.sevindirmiştir.
(bkz: pink in kaşlarını ve saçlarını kazıması)
Beş şarkılık Pink Floyd dinleyicisinin hakkında sığ yorumlarla atıp tuttuğu albüm ve filmdir.
eskiden okulda duyunca bütün hocaları dinlemesi için bir araya topladığım, ingilizce öğretmenlerinin bana içinden küfür etmesine sebep olan muhteşem şarkı.
can dostum güzel insana hediye etmekten büyük mutluluk duyduğum ve ne yazık ki çok sonradan değerini anladığım albüm. * *
filmin yapılış amacı o görüntülerde görülen konserlerdeki animasyonlara harcanan parayı bir nebze kurtarmaktır. ama ortaya görsel ve işitsel bir zevk çıkmıştır.
gerçekten müzikten anlayan ve farklı görselliklerden hoşlanan insanların arşivinde bulunması gereken başyapıt. gerek animasyonları, gerek müzik-görüntü senkronizasyonları, gerekse bob geldof'un performansı gerçekten çok ama çok başarılı. bob geldof'un, bulunduğu daireyi darma duman ettiği sahne hep özenilerek izlenmiştir. *
bir gün bir çocuğum olursa, hafızasında kalabilecek kadar büyük ve korkmadan hayal kurabildiği kadar küçükken, yanıma alıp iki can arkadaşı gibi izleteceğim ilk ve son film...
30 Kasım 2009 itibariyle yapılışının üzerinden 30 yıl geçmiş olan pink floyd 'un ve rock müziğin büyük efsanevi albümü. Nice otuz yıllar boyunca insanlar in the flesh ile başlayıp, comfortably numb ile kendi içindeki dehlizlerinde boğulmaya devam edecekse - ki bu kesin- bu, albümün ne kadar büyük bir dönem olduğunun ve rock müzikte nasıl bir çığır açtığının kanıtı olsa gerek.
mapus damında yaşanan bir hikayeyi anlatan mükemmel bir johnny cash parçasıdır.

sevdiği kızla evlenmek için soygun yapan ve hapse düşen bir gencin, kızın kendisini terkettiğini öğrendikten sonra, hapishanenin yüksek dış duvarına tırmanarak kaçmaya karar vermesini ve nihayetinde vurularak öldürülmesini anlatır. şarkının kapanış sözleri pek bir vurucudur:

--spoiler--
Newspapers called it a jailbreak plan
But I know it was suicide...
I know it was suicide...
--spoiler--

tam sözleri şöyledir:

There's a lot of strange men in cell block ten
But the strangest of em' all
Was a friend of mine who spent his time
Starin' at the wall...
Starin' at the wall...

In his hand was a note that his gal had wrote
Proving crime don't pay
Was the very same gal he robbed and stole for
namin' her wedding day ,namin' her wedding day...

As he looked at the wall
So strong and tall
I heard him softly curse
Nobody at all ever climbed that wall
But I'm gonna be the first...
I'm gonna be the first...

Then the warden walked by and said son don't try
I'd hate to see you fall
Cause there is no doubt they'll carry you out
If you ever touch that wall...
If you ever touch that wall...

Well a years gone by since he made his try
But I can still recall
How hard he tried and the way he died
But he never made that wall...
He never made that wall...

Well there's never been a man who shook this can
But I knew a man who tried
Newspapers called it a jailbreak plan
But I know it was suicide...
I know it was suicide...
başrolünü bob geldof'un oynadığı sitem filmi.
(bkz: bob geldof)