bugün

muhtemelen stephen king'in cell romanından uyarlanan korku-gerilim tarzı bir film.
the signal (sinyal, 2014)’ın önemli bir bölümü seyir halindeyken geçer. karakterlerin hemen hepsinin bir yerden başka bir yere gitmek gibi bir mecburiyet duygusu taşıdığını hissederiz. bu belki bir kurtuluş, belki de intikam yolculuğu olabilir yerine göre. fakat hareket halinde olmak, eylemsizliğin bir kurtarıcısı değildir. nic’in sevgilisi haley ile aralarında oluşan duygusal çatlağın temelinde de bir gidiş söz konusudur. nic’in kötürümlüğü (sabitlik) ve haley’in yeni bir yere gidecek olması (hareketlilik) bahsedilen ikilemin maddeleşmiş halidir. genel olarak değişim karşısında eylemsizliğin verdiği bir mücadele vardır. tıpkı nic’in güzel anılarına karşı savaşan hareketsiz bacakları gibi. koltuk değnekleriyle yaşayan nic’in değişim arzusu, işlev görmeyen bacaklarının dayattığı gerçekler yüzünden kırılma eşiğine gelir.

eleştiri yazısının devamı: http://sinemahzen.com/the-signal/
Konusu güzel olan film. Fakat daha tatlı islenebilirdi. Izlemenizi öneririm.

6/10 benim puanım.

anlamayanlar varsa da aydınlatabilirim. Ehe
Konu olarak güzel bir konu seçilmiş olsa da film çok yavan geçiyor. Ağır, Yeterince Akıcı bir şekilde gitmeyen film zaman zaman sıkıyor. izleyecek olanlar beklentisi olmadan izlesinler desem de izlememeleri öncelikli tavsiyemdir.
Türü seven izlesin ama ağır bir film.
izlenilme-mesi gereken film. Ben ettim, siz etmeyin dostlar. Bir film bu kadar saçma olabilir.
Bilimkurgu sever olarak bu kulvardaki hiçbir filme burun kıvırmam. Bu film de onlardan biri. Yalnız devam serisinin de olması gereken film.
daha demin bitirdiğim muhteşem film.
başlarda biraz sıkabilir ağır film.Ama gizemler çözüldükçe film sizi kendine bağlıyor.Siz kötü yorumlara aldanmayın güzel film.