bugün

(bkz: the expendables)
(bkz: the expendables 2)
sinema gişelerinin önüne dikilen duran dev posterleri bir photoshop harikası gerçektende. o ne öyle ya, hafif kayık ağızlı abimiz, sylvester Stallonene'yi bir kaslı yapmışlar, bir şişirmiler, balon olmuş. adam resmen damar yığını olmuş diyeceğim tuttu. yani küçüklüğümde ramboyu izlemesem inanıcam yani Stallonene'nin halen bu kadar fit olduğuna, kaç yaşında o adam ya 60'ını geçti artık, abartının bu kadarı.
fragmanından görüldüğü kadarıyla van damme stallone kavgası izleyeceğimiz film. şimdi van damme'ı gerçek bir karate şampiyonunu stallone'la dövüştürmek hatadır. ayıp ulan. van damme - li olsa tadından yenmez. norris'te diğer hepsini döver.
sözlükten çıkmamla birlikte şaşırmış olduğum yeni reklam. hoş da olmuş arka plan.
belki de en göz kamaştıran aksiyon filmi kadrosuna sahip filmdir.
holywood'un sacma islerinden biri.
şekilli fragmanı varmış.
http://www.izlesene.com/p...ehennemmelekleri2/6502059
bugüne kadar harcanan paraya ve dolu dolu kadrosuna rağmen bu serinin birincisi kadar vasat olmayı başaran bir film tek tük izlemiş olduğumdan ikincisine asla şans verilmeyecek olandır.
Fragmanı Şu şekilde olan efsanevi bir kadroya sahip izlenesi film.

http://www.youtube.com/wa...mbedded&v=rpvF5PzB9jQ

--spoiler--
cehennem melekleri geri dönüyor! ama bu kez sorunları daha kişisel...

barney ross (sylvester stallone), lee christmas (jason statham), yin yang (jet li), gunnar jensen (dolph lundgren),toll road (randy couture) ve hale caesar (terry crews), ekibe yeni katılan billy the kid (liam hemsworth) ve maggie (yu nan) ile birlikte mr. church (bruce willis) basit gibi görünen bir iş için çağırdığında yeniden bir araya geliyor.

verilen görev barney ve eski usul paralı askerlerden oluşan ekibi için kolay bir kazanç fırsatı gibi görünüyor. ancak işler yolunda gitmiyor ve içlerinden biri öldürülüyor. bunun üzerine cehennem melekleri düşman bölgesinde arkadaşlarının intikamını almaya karar veriyor. zıt güçler aracılığıyla hasarın karşılığını veriyor ve tam zamanında beklenmedik bir tehdidi durduruyor.

ancak bütün bunlar kardeşlerini acımasız bir şekilde öldüren düşmanlarını adaletle tanıştırma istekleriyle karşılaştırılamıyor bile. bunu da cehennem melekleri tarzında gerçekleştiriyorlar.
--spoiler--

1:13'de arnold'ın "i'm back" demesi bile yeter.
(bkz: the expendables 2)
birincisi kadar boktan olacak filmdir.*. *
Fragmanda sadece bir sahnede göründüğünden Jet Li'nin filmin başından sonuna kadar aktif oynayıp oynamadığını merak ettiren film.
Jay Leno'nun programindaki kisa video gercekse vasat film. O helikopterle su tanki olayini freddiew daha gercekci yapiyor lan.
(bkz: gitmeyin dedeler)
ah sly abi. tamam o ülkücü bıyıkları eyvallah da nursel kuaförde alınmış alsancak travestisi gibi kaşlar olmuş mu babacım. yapma etme gözünü seveyim kaç yılın can cey rambosusun rakisisin sen.
son derece aksiyon dolu filmdir. oyuncular zaten tartışılamaz. hayır efendim gittim ondan diyorum.
kurgu yönünden bir esprisi olmasa da, üzerine döndüğü unsurun kurgu olmayışından ötürü bu yönüyle mazur görülen filmdir. kadro ağzı açık bırakır, bol bol güldürür, aşırı aksiyon yüklemesinden ötürü falasıyla eğlendirir.
bu kadar şey çiziktirdiğime göre elbette spoiler içerecek aslan!
roger ebert olsaydım "two thumbs up" derdim, lafları bu topraklarda bile ciddiye alındığından...
the expendables 2 yi birincisinden de bağımsız olarak aksiyon sineması tarihi ve oyuncuların kariyer eğrileri ile değerlendirme zarureti gözüme çarptı filmi seyrederken. sylvester stallone'nin başı çektiği ekipte yaşlı adamların hepsinin de muhteşem cv leri var. stallone gelmiş geçmiş en büyük aksiyon yıldızı, 80'lerde reagan ve gorbaçov'dan sonra dünyanın en çok tanınan adamı, rocky ve rambo gibi iki ölümsüz karaktere can vermiş, en iyi film oscarı sahibi bir yapımın yaratıcısı ve tüm alaylara karşın iflah olmaz bir sinema aşığı. vali deseniz conan'lardan ve terminatör'den yürümeye başladığı merdivenlerde total recall, true lies gibi harika basamakları olan bir bürokrat. ikisinin bir ortak noktaları, zirvede oldukları dönemlerde sadece aksiyon starı olarak anılmak istemediklerinden komedi ve hatta yer yer kendileriyle alay etmeye çalıştıkları filmlere imza atmaları (özellikle de stallone. ("dur yoksa annem ateş edecek"i çekerken aklının nerde olduğuna dair başka bir izahat noktam bulunmuyor çünkü) yoksa misal, sly 3-5 rambo ve rocky daha çekebilirdi pekala. "saw" denen ömür törpüsünün bile, 5 senede 7 - 8 tane çekildiği bir dünyadayız artık. bruce willis ise hayatını mavi ay'a, kariyerini ise die hard'a borçlu şüphesiz. üzerine ne kadar çok aksiyon da çekmiş olsa misal, bir dramda oynadığında kimse şaşırmıyor, zira televizyondan gelmiş olmasının ve ordaki imajının etkisinden fazlasıyla yararlandığını söylemek mümkün. ekibin daha tekmeci elemanları ise yukardakiler kadar olamasa da şüphesiz türün en bildik adamlarından oldular. chuck norris, zaten chuck norris. (başka kelime yok adamı tarif edecek) dolph lundgren rocky 4'le başlayan serüvenini galiba yine sly'la, kısa süre öncesine kadar olduğundan daha iyi bir kavşağa soktu. van damme ise "la van dayımın (öyle bi dayı varsa tabi) videoda yeni filmi çıkmış koş amına koyim" idi bir zamanlar bu ülkede ve muhtemelen tüm asya piyasasında. bütün bu devlerin egolarını da biraz ezerek, yer yer kendileriyle dalga geçmeleri; yaşlarıyla olduğu kadar artık ispatlayacak herhangi bir şeylerinin olmamaları ve bunun da rekabet duygusunu epey törpülemesiyle de ilgili şüphesiz. baksanıza van damme kötü adam olarak başladığı kariyerine sanırım yıllar sonra yine bir kötü adamı hem de esas oğlan stallone'un karşısında canlandırma fırsatını kaçırmak istememiş görünüyor...
aslında üstadların geri dönüşünün haşmetinde, bıraktıkları yerin hiçbir zaman dolmadığının farkedilmesi olduğunu da hatırlatmakta fayda var. yahu bu adamların birbirlerine takılmaları, -özellikle, sly ve arnie'nin filmlerinde birbirlerine yaptıkları göndermeler bile- harikaydı. (lan van damme'ın en önemli sayılabilecek filmlerinden "kickboxer" bile açık bir rocky 4 uyarlamasıdır.) gelen giden yeni yetmelerden hiçbiri ne stallone olabildi ne de schwarzenegger. bu nedenle eskilerle büyüyen biz 30 yaş civarı ve üstü nesil de, çocuklar gibi seviniyoruz, ilk filmde olduğu gibi. zaten başarılı yeniler de (statham ve li... onlara da geliriz inşallah) kadrodalar. dışarda kalıp da çok üzüldüğüm biri yok şahsen. varsa da devam filmlerinde onlar da arz-ı endam eder zaar..

yönetmen simon west'in de başını çektiği, film başlar başlamaz kulakları sağır eden "dandanadadandana" müzik ekolü, sanırım, 90'ların ortalarından itibaren aksiyon sinemasının alamet-i farikalarından oldu. galiba bu işi speed'le 1994'de başlattılar. ve simon west'in the rock'ıyla şaha kaldırdılar. bence sadece expendables gibi filmler için yapılması gereken bir tercih olmalı bu. zira filmin hızı inanılmaz. sadece alan silvestri yada howard shore tarzı orkestrasyonla götürülecek gibi değil.

farklı farklı aksiyon geleneklerinden gelen oyuncuların olması filme inanılmaz bir dinamizm ekliyor. Bu noktada 10 tane başrol oyuncusu olabilecek bir filmin senaryosu ve oyunculuklarına, yerleşik sinema değer ve algılarıyla, (yurttaş kane'i de geçtiler bak! vertigo ilk sıraya geçmiş naber) bir filmi iyi yapan pek çok elementin eksikliğinden dem vurarak yaklaşmak baki mercümek'i bir santrfor gibi algılamak yada görmek istemek gibi bişey. her aktör için ayrı sahne yazılıyor bu filmde gencolar. Sahne için aktör bulunmuyor. kime diyorum alooo...hadi aksiyon mesleğine yabancısınız da en azından bunu gözardı etmeyin be hacıosmanlar. işte bu yüzden bu kadro halay çekse izlenir diyor millet. 92'deki "dream team"i yenebilecek tek takım da galiba sly'ın bu filmdeki ekibi.

abartısız söyleyebilirim ki, kafadan tek amacı sadece aksiyon olan gezegendeki tek film bu sanırım. film başlar başlamaz belirttiğim tamtamlarla buna hazırlanıyoruz zaten. jet li günümüzde kendi janrının galiba en parlak ve sevimli yıldızı (tekmeci stayla) ona kısa da olsa harika bir koreografi yapılmış. sonradan gözükmemesi beni rahatsız etmedi, zira bi dünya adam var geride zaten ve bunlardan biri de onu ısırdığı için 5 günlük acı dolu kıvranıştan sonra ölmek zorunda kalan kral kobranın katili chuck norris!

jason statham'a da karakterinin bıçaktaki ustalığını gösterebilmesi için nefis bir sahne ayarlanmış. ilk filmdeki kadar önde olmasa da hemen sly'ın yanıbaşında duruyor ve filmin "ingiliz olmanın ne demek olduğunu bilir misin?" kontenjanını layıkıyla dolduruyor. dolph, (gunnar) ilk filme göre biraz daha süre alarak, kafayı bir yerlerde bırakmış karakterini, "ivan dragomsu" mizahıyla da donatarak iş bu ";adamlar görevde" filminin tali ama hoş unsurlarından biri olmayı başarıyor. crews ve couture da ilk filmdeki vazifelerini (gençlik ve enerji) aynen ve başarıyla ifa etmeye devam ediyorlar.
arnold ve willis ise misafir sanatçı da olsalar yine fazla süre alanlardan ve onlardan kimse özel bişey yapmalarını beklemiyor. ki zaten bu üçünün -planet hollywood denen girişim de dahil- en akıllıca işleri, birlikte bu tarz bişeyler yapmaktı.

van damme'ın epeydir çıkardığı en iyi iş olduğunu söylemeye gerek yok. kötü adam olmak da bence ona yakışmış. zira ilk filmde julia roberts'ın abisini "hal"etmek, stallone için büyük marifet sayılmasa da bu sefer van damme'a kimsenin itirazı olmaz sanırım ve kanımca bu adamların saygınlığına bundan daha yaraşır kapışma sahnesi de kolay kolay çekilemezdi. van damme'ın esas olayı "döner tekmesi"ni de, sly'ın rocky'den miras öldürücü yumruklarını da nefesimi tutarak izledim ben. (ha şimdi "van dam nası kaybeder abi?" diye uzayan kahvehane -dilersek eczacılık kantini- geyikleri de başlar... biliyoruz, zaten drago'da gerçekte rocky'e yenilmezdi di mi yarraam!)'

hemsworth ve esas (tek) kız, nan yu'nun bu dinazorların yanında fazla bir bahsi olmazdı ben de etmedim zaten. lakin norris anlatılmaz izlenir.

hiç bişeye takılmasa aktörlerin yaşlarına takılan bir zümre de var ki, inşallah onlar kadar yaşayabilirsin diyorum bu arkadaşlara ben. "k.k.k.k"dan (kıçı kadayıf kıllılar kayığı) inmek lazım, artık su almaya başladı zira. bakarsın adamlar 3. sünü çekerler bak söylemedi deme.

filmin devamı çekilirse, kendi içinde varettiği bir gelenekten de bahsetmek mümkün olacak sanırım. zira iki filmde de hemen girişteki soluksuz ve fakat hikayeden kopuk, nispeten kısa, ardından ise esas mevzuya odaklı ve uzun aksiyon hadiseleri mevcut. muhtemelen 3. filmde de böyle olacak.

eklenti:
mühendislik fakültesi anfisi gibi bir sinema salonunda seyretmeyecektik de nerde seyredecektik reyizleri. şu filmden benim aldığım keyfin yarısını alacak bir kadına yüzük takar mıydım, şu an onun içsel toplantısını yapmaktayım.
ikinci filmde yönetmen koltuğuna Stallone yerine Simon West otururken, senaryoda Dave Callaham ve Sylvester Stallone'nin imzası var. Kadrosunda Arnold Schwarzenegger, Jean-Claude Van Damme,Chuck Norris, Terry Crews, Mickey Rourke, Dolph Lundgren gibi aksiyon sinemasının gözde yıldızlarını da barındıran film Amerika ile aynı anda ülkemizde de vizyona girmiştir.
kadro sebebi ile izlenebilecek film, onlarda vurdulu kırdılı bir filmin ne kadar sıkıcı olabildiğini bildikleri için arada iyi espriler var. özetle sıkmıyor, gidin.
ilkinden daha güzel olan film. ilkinde boş aksiyon vardı kv filistin gibi. ancak bunda biraz daha iyiler. izledim hoşuma gitti biraz.
aksiyon ve macera izlemek isteyen kesinlikle bu filmi tercih edebilir.
ilk filmin sadeleği tamamen yok olmuş.
ancak jet li ilk bir kaç sahne dışında yok malesef.
arda kalan her şey kusursuz.
ulan o chuck norris neydi öyle be. toplamda 2-3 sahnede göründü ama herkesin öldürdüğünden fazla adamı tek başına götürdü.
nepal de başlayıp arnavutluk ta devam eden fransa da son bulan saheser.
mükemmel denebilecek kadar güzel bir film, tavsiye edilir.