bugün

'marjinal' ne demek çok net öğrenilebilecek filmdir. özgürlük anlayışının eleştirildiği bir film de denebilir. ya da mutlak özgürlük nedir onu görebiliriz başka bir açıyla.
Sırf eva green için bile izlenebilecek bir film.
(bkz: düz adam)
içinde escinsellik, fetiszm, entest dahil hersey bulunan fransada genclerin ayaklanmasini anlatan degisik bir film. cokta sanatsal bir film degil.
--spoiler--

Kalbimin atışını duyuyordum. Acaba polis kovaladığı için mi böyleydi yoksa
aşık olduğumdan mı bilmiyorum.

--spoiler--

Yönetmeni Bernardo Bertolucci olan 2003 yapımı filmdir. Öğrencilerin sesini yükseltmeye başladığı, o ünlü 68 Baharı’ndayız. Isabelle ve erkek kardeşi Theo, aileleri tatilde olduğu için Paris’te yalnız kalmışlardır. Matthew isimli Amerikalı bir öğrenciyi evlerine davet ederler. Üçünün de ortak özelliği ise filmlere olan düşkünlükleridir. Zamanla, konukla aralarındaki ilişki tutkularının peşinden cinselliği tüm yönleriyle keşfedecekleri arzu dolu bir oyuna dönüşür. Dışarıda ise devrim sesini çoktan yükseltmeye başlamıştır.

Sevgili Matthew ilham bebek gibidir. Dünyaya gelmek için uygun zamanı beklemez.
Ne yazıkkı zavallı şairi hiç düşünmez.

Filmdeki müziklere hayran kaldım, Jimi Hendrix mi desem,Edith Piaf desem,The Doors mu desem, Janis Joplin desem,efendime söyleyeyim Francoise Hardy mi desem,çok beğendim müzikleri bu yüzden.
Ayrıca filmde arada bir eski filmleri taklit ettikleri sahnelerde çok şahaneydi. Eski filmlerle karşılaştırılması.
Ha ama herkesin izleyeceği bir film mi? Hayır,değil.
iyi bir film izleyicisiyseniz,-hani şu kültür boşalması yaşayanlardan- çıplaklığı filmlerde gördüğünüzde’ay utanırım ben’ tarzında cümleler kurmayacaksanız ve mümkünse 18 yaşından büyükseniz -bilinçaltını karıştırabilecek bir film- tavsiye ederim.
iyi seyirler.
--spoiler--

theo karakterinin kız kardeşinin bekaretinin gittiğine şahit olurken yumurta kırdığı sahne, matthew'ün son sahnede yaşadığı hayal kırıklığı ve michael pitt'in muhteşem oyunculuğu için izlenebilecek başyapıt.

--spoiler--

cesur ve bir o kadar sanatsal bi' yapım the dreamers. soundtrack - film uyumu olarak belki de en başarılı filmdir bu film. verdiği alt mesajlar ve kapitalizm eleştirisini toplumun kanayan yarası ensestlik ve çıplaklıkla harmanlayan sinefillerin mutlaka izlemesi gereken bi' film olmuş.
"ilham, bir bebek gibidir. dünyaya gelmek için uygun zamanı beklemez."
Filmde aslinda farkinda olmadan ince bir mesaj var farkettiniz mi bilmem amerikali genc tam bir sinefil, entellektuel ama siyasi bir yonu yok cunku gerizekali, mal, apolitik siyasi olaylara anaokulu cocugu zihinetiyle bakiyor bir nevi aman siddet olmasin o molofofu atmak fasizmdir. Silahsiz devrim olur mu ah be gerizekali. Vietnamdaki amerikan askerinide savunuyordu theo lafi fena soktu. Sen nasil bir entelsin dingil oglu dingil kendi salak ic dunyanda yasa anca, iste yetisen apolitik amerikan neslinin bir ornegi. Ha bu arada 2 maoist devrimci kardes 1 cocugu orgutleyemediniz ya utanin kendinizden!!! Keske oda devrim mucadelenizde yoldasiniz olsaydi. Finalindede sosyalist bir devrim yapsaydiniz keske.
nasıl bir insansın dediklerinde 'the dreamers' ı izle derim. işte ben oradakiler gibi insanım dediğim bir film.
çok şahane bir film. Bu fransız sinemasını işte bu yüzden seviyorum.
Tüm abilerin bu kadar anlayışlı olmalarını temenni ediyorum.
22. Yy aile yapısını 1 asır önceden anlatmış baş yapıt.
güzide bir filmdir.

kısa özeti için:

(bkz: bacısı bekaretini verirken yanlarında izleyen abi)
En en enlerim arasında. Louvre dan kaçış ve Eva Green in Venus de Milo olması beni kendine aşık etmiştir. Çok farklı bir tat var bu filmde; çıplaklığın dışındakileri görebilenlerin alabileceği.
matthew ın fransaya gelip theo ve isabelle tanışmasıyla başlar her şey önce tuhafsar onları ama sonra oda kapılır gider saf bir görünümü vardır hayran kalırsınız. (bkz: michael pitt)
sinema tutkunu üç gencin limitsiz birlikteliğinin uç noktaya çıktığı bu yapım kendimi frankofon hissetmemi sağlayan favori filmlerimden biri.
matthew ve ikizler üzerinden akılcı ve duygusal muhakemesi yapmış olan filmdir. amerikalı matthew düşünsel yönü ağır basan davranışlarıyla dikkat çekiyor film boyunca. fransız kültürünü temsilen ikizler ise daha duygusal ve uçarı bir kafada.
Harika bir bertolucci filmi, eva green'in ne kadar alımlı bir kadın olduğunu tekrar tekrar anlamanızı sağlar.

(bkz: tutku)

Ve ne kadar doğrudur bilemiyorum ama, gözlemlerime göre, çevremde genel kültürü ne kadar vasat olan insan varsa onların anlayamadığı filmdir. Biraz altyapı gerektiriyor yani.
ikizlerin ensest ilişkisi ve bi yandan matthew in aşkı izledikten sonra tesirini kaybetmeniz kolay olmuyor. Hem rahatsız edici hem de bağlayıcı şeyler var bu filmde kardeşler o kadar aynı ki kollarındaki izler ile bir insanlar diğer yandan filmi doğru yanlış yargılarıyla izlemek sizi sıkacaktır önyargılarınızı susturup da izlemelisiniz.
"ilham bir bebek gibidir. Dünya’ya gelmek için güzel, uygun bir saat seçmez…"

görsel
Her ne kadar 68 olaylarını 69 pozisyonu üzerinden değerlendiren bir film gibi gözükse de aslında günümüz gençliğinin de kapsayan kendi kabuğunda mutlu ama sırf eğlence ve hayatlarına bir amaç olsun diye siyasi politik bir takım eylemlerde bulunan gençliği de eleştirmiş filmdir. Yani sınıf mücadelesi vermek için sanki belli sınıfa ait olman gerekir felsefesi. Öte yandan bir aidiyeti bir bütünü arama gibi melodram da mevcuttur.
Ne yalan söyleyeyim. ben filmden çok Eva Green"in hanımın çıplaklığıyla ilgilendiğim film