bugün ülkemzide "salgın" ismi ile gösterime girmiş Breck Eisner filmi. konusu ise; Orta Batı da sessiz, sakin bir kasabada yaşayan bir karı-kocanın, teker teker deliren arkadaşlarına ve yakınlarına karşı yaşam mücadelelerini konu alıyor.
filmin imdb puanı ise 7.1.
Timothy Olyphant, Radha Mitchell, Danielle Panabaker gibi oyuncuların yer aldığı 2010 amerikan yapımı Korku, Bilim-Kurgu, Gerilim türlerindeki filmdir.

--spoiler--

öncelikle filmin afedersiniz bok gibi olduğunu söylemekle başlayayım. gerçekten de filmde birkaç tane iyi şey haricinde herşey kötü. oyunculuklar, sonu gelmeyen klişe sahneler, orjinal olmayan ve şaşırtmayan, sonunu başından tahmin edebileceğiniz bir senaryo, saçmalığın dibine vuran sahneler (film'in sonunda çiftimizin el ele manzara seyreder gibi atom bombasının patlamasından sonra ufkun aldığı ampul şeklini seyretmeleri)....

filmin başındaki oyun sahnesi, yani adamın beyzbol sahasına silahla daldığı sahne ve güzeller güzeli Danielle Panabaker (becca) filmin yegane artıları. bunun dışında film tam bir b movie.

film'in konusunu da adettendir diye anlatıyım biraz. bir tane kasabaya uçak düşmüştür. tabi bunu sonradan görürüz. bu uçakta da radyoaktif madde vardır. kasaba'da bu maddenin yarattığı virüs gibi yayılır. virüsün bulaştığı insanlar (ne hikmetse başroldeki çiftimize bulaşmıyor ama onlar hariç herkese bulaşıyor) çılgına dönüp diğer insanları öldürmeye başlar. askerler de gelir bölgeyi karantina altına alır ve hasta olsun olmasın herkesi öldürmeye çalışır. başroldeki çiftimiz ve bazı arkadaşları da bu saldırganlardan kaçmaya çalışır ve biz de kendilerinin klişenin dibine vuran kaçış hikayelerini izleriz.

--spoiler--

boş vaktiniz varsa izleyebileceğiniz vasat altı bir amerikan filmi.
yemin ederim bok gibi. bir filmin içine nasıl sıçılır, bize bunları göstermişlerdir.

oyunculuk desen kötü, ışıklar, sahneler, korku unsurları. paranormal activity'den daha kötü. ulan anladık artık, sessizlikten sonra "böhh" diye biri fırlayacak veya geriye döndüğünde manyağın biri karşısına çıkacak. bunların hepsi serpilmi$. (bkz: paranormal activity/@la paz)
bir de son zamanlarda hep aynı modda gidiyor bu korku filmleri. zombimsi, virüsümsü, salgınımsı filmler. aha, onlardan biri de bu, the crazies. ayrıca dumur da etmiştir adı beni. "salgın" gibi bir çeviriyi hangi akla hizmet ederekten kullandınız?! sorarım sana fono altyazı ltd $ti!

beyzbol sahnesi. ilk sahnelerden. zaten orada bir psikopatlık olacağını anlıyorsunuz, sizi buna hazırlıyorlar. bir de becca'nın öbür dünyayı boyladığı sahne biraz öehh dedirttirebilir. ayrıca amerikalıların insana verdiği değeri de az çok gözümüzün önüne seriyorlar. bir ara lavla yaktılar, ciddiyim öyle böyle değil. (üstü kapalı mesaj) kli$elerden birisi de, malumunuz amerikan bayrağı. şerif'in odada gösteriyorlar...

manyağın tekinin eline sabanı alıp, muayene salonunda elleri ayakları bağlı teşhisli insanların yanına geldiği sahnesi kurtarabilir az çok durumu. adam, sabanı affetmeden indiriyor, saplıyor. çü$$ diyorsunuz orada bir. tüm bunların dışında; rec'in kasabaya yayılmış hali. ulan bir şeye de özenmeyin vallahi. kendi çapınızda ilerlerseniz bir şey demeyeceğim ama olmuyor böyle olunca da. gerizekalılık desen diz boyu filmde. virüs var amına koyayım, suyu içen herkes bir manyaklaşıyor, ev yakmalar falan. o öldürüyor. cidden bu ne lan? sıradışılık var mı? s'si bile yok, aramayın. atom bombası attılar ki finalde sorma! biyofizikçilere küfürdür bu. bak ciddiyim. ulan atom bombası atılacak, sen o tırın içinden kıl payı kurtulucan, yanında eşin olacak gökyüzüne bakacan vapur izler gibi. ortalık halen ye$illik falan...

vasatımsı, ortamsı bir film. gitmeden iki kez dü$ünün...
klasik amerikan korku-gerilim filmi olmaktan öteye geçememiş film. ''i am legend'' ve ''resident evil'' filmlerinin arasında kalmış, bu iki filmi izleyenlerin bu filmde neler olacağını tahmin etmesinin zor olmayacağı bir film ayrıca.
ankara'da film vizyona girdikten 1 gün sonra izlemeye gittik ve salonda sadece biz vardık. ha kız arkadaşımla baş başa film izlemek bence çok hoştu ama filmin gişe yapamadığını da gözler önüne seriyordu bu durum.
izlerken uyumamak için kendinizi zor tutacağınız filmlerden.
kanal d de yayınlanan klişe gerilim filmi.
son sahnesi süpriz.

(bkz: sınırlama protokolünü başlat)
An itibari ile 2. kez izliyor olduğum film. Kesinlikle harika bir konu ve işleyiş. Bayıldığım bir film. george a. romero imzası taşır. kasaba, salgın, kırsal alan falan bu olgulara bayılıyorumdur.
dün izlemiş olduğum gerilimi bol, sinir kat sayılarını zorlayan bir film.
diğer salgın filmlerine bakarak değişik bir havası ve kurgusu var.
2010 da vizyona girmiş bir remakedir kendisi.
spoiler
salgın filmlerini çok seven ben için ilginç bir deneyim oldu aslında, film hakkında pek bir bilgim olmadan oturdum izlemeye amma karşılaştığım daha çok bir zombie filmiydi. tam zombie de değillerdi açıkçası, gayet güzel hareket eden katiller olmuş şerefsizler virüsü yeyince. neyse filmde güzel olan taraf, tam olarak neler karıştırıldığını bilen kimse yok başroller; çoğu zombie filminde yapmaya çalıştıkları gibi virüsü yok etmek için falan uğraşmıyorlar, sadece hayatta kalmaya çalışıyorlar. kötü yanı ise; aşırı şanslılar, sürekli bir son dakika kurtuluş izliyorsunuz filmde bu da bir süre sonra can sıkıyor, ölsünler de rahatlayalım diyorsunuz.
spoiler