bugün

sylvia plath romanı.
sylvia plathin yazmış olduğu ilk roman. kitapta sağlık sorunları yaşayan genç bir kızın, kendisini gerçekleştirmek için amerika topraklarında verdiği mücadele konu ediliyor.
can yayınları tarafından 1987 yılında türkçe'ye çevrilmiştir.
can yayınları tarafından yayımlanan kitabın son kısmında sylvia plath ın çizimleri ile bazı notları bulunmaktadır. güzel akıcı dingin bir dile sahiptir ama bu dinginlikten beklenmeyecek kadar toprağın altında büyüyen köklerin karanlığa uzanışı gibi pekmez kıvamında yoğun ve sancılı bir bunalımı anlatır. nasıl oluyor o diyorsanız? okuyun...
sylvia plath'ın özyaşamöyküsel romanı, tek romanı. sırça fanus demektir.

1950'lerde özgürlük ve eşitlik vaat eden amerika'nın kadınlardan uygulamalarını istediği geleneksel roller vardı: iyi anne, iyi eş. romanda esther adıyla aslında kendinden bahseden plath ise yazar olmak isteyen bir kadındır. yaşadığı toplum tarafından onun bu arzusu tuhaf karşılanır. daktilo öğrenip bir erkeğin yanında çalışmak varken şiir yazmak da neyin nesidir?
o dönemde amerika'da her şey gelişir ama esther bir sırça fanus içine tıkıldığını düşünür: kadının toplumdaki konumu onu da sevgilisinin anatomi labaratuarında gösterdiği ölü bir bebek gibi bir kavanoza kapatmıştır. evlenmesi gerekir, pencereyi iyice kapatıp giyinmesi gerekir, erkeklerin dünyasına burnunu sokmaması gerekir... sevgilisi buddy willard'ın "boş işler" diye belirttiği şiir yazma hobisini çocuğu olunca bırakması gerekir, el değmemiş bir kız olarak sevgilisinin el değmemiş rolü yapan tarafıyla evlenmesi gerekir. babası da annesine evlendikleri gün 'ohh çok şükür, artık rol yapmaktan vazgeçip gerçek kişiliğimize dönebiliriz.' dememiş midir?

sırça fanus dönemini kadın açısından inceleyen biricik romandır. psikiyatriden aileye her şeyin eleştirisini yapmanız için bilgi sunar insana.

kitapta "ölmek bir sanattır, her şey gibi." diyen plath kitabın yayınlanmasından bir ay sonra intihar ederek gitmiştir.
tezer özlüye ilham olduğu açıkca görülen sylvia plath romanı.
romanda kendi hayatından karakterleri öyküleştirmesi üzerine, kitap hakkında -yanlış anlaşılma- tedirginliği yaşamıştır sylvia.

".....

sylvia erkek kardeşine yazdığı bir mektupta, -bu kitap amerika'da asla basılmamalı- demişti. Zaten sırça fanus adı da sylvia'nın bana anlattıklarını anıştırır nitelikte; anlayışlı bir okurun çıkarması gereken anlam da budur."

(bkz: aurelia plath)*
Erkekten daha çok bir kız için, gece okunması gereken kitap. Kitaptan bazı bölümleri yazarsam, daha uygun olur.

* Sessizlik bunaltıyordu beni. Sessizliğin sessizliği değildi bu. Bu benim kendi sessizliğimdi. (syf: 45)

* iki kişinin birbirine gitgide daha fazla kapılışını seyretmekte insanın moralini bozan bir şeyler vardı. (syf: 43)

* Hiçbir zaman sıcak bir banyoda olduğum zamanki kadar kendim olamam. (syf: 46)

* ben yatağımda, gözlerimi beyaz tavana dikmiş sırtüstü yatarken sessizlik büyüdü, büyüdü, bir an geldi ki kulak zarlarımın sessizlikten patlayacağını sandım. (syf:56)

* Bu hain kentin seni üzmesine fırsat verme. (syf: 65)

* Düşmüş olduğumu ve daha fazla düşemeyeceğimi bilmek rahatlatıcıydı. (syf: 72)

* Birinden hiçbir şey beklemeyince asla düş kırıklığına uğramaz insan. (syf: 86)

* cumartesi geceleri ders çalışmak için odamda oturduğum zaman bana karşı son derece nazik ve anlayışlı davrandılar, çünkü kırık bir kalbi gizlemek için böylesine çalışmamın çok cesurca bir şey olduğunu düşünüyorlardı. (syf: 100)

* Yaşamımın, öyküdeki yeşil incir ağacı gibi önümde dallanıp budaklandığını görüyordum.
Her dalın ucunda tombul, mor bir incir gibi eşsiz bir gelecek beni çağırıyor, göz kırpıyordu. incirlerden biri, bir eş, mutlu bir yuva ve çocuklardı. Bir başkası, ünlü bir ozan, öteki parlak bir profesör, biri şaşırtıcı editör Ee Gee, öbürü Avrupa, Afrika ve Güney Amerika, biri Constantin, Socrates, Attila ve garip adları değişik meslekleri olan daha bir yığın aşık, bir başkasıysa Olimpiyat takım şampiyonu bir kadındı. Bu incirlerin üzerinde ve ötesinde, ne olduklarını pek çıkaramadığım bir sürü incir daha vardı.
Kendimi dalların çatallandığı noktada otururken görüyordum. Ve incirlerden hangisini seçeceğime bir türlü karar veremediğim için açlıktan ölüyordum. Hepsini ayrı ayrı isityordum incirlerin ama birirni seçmek ötekilerin hepsini kaybetmek demekti. Ve ben orada karar veremeden otururken incirler buruşup kararmaya başlıyor ve birer birer toprağa, ayaklarımın dibine düşüyorlardı. (syf: 103-104)

* bizim okuldaki kızların gece birden sonra dışarı çıkma yasağından önce verandada ışıkların altında ve çalıların arasında dikilip gelen geçene kendilerini çılgınca sergilemeye çabalayışlarını iğrenç bulduğunu söylüyordu. Bir milyon yıllık evrim, diyordu acı acı ve hala hayvandan farkımız yok. (syf: 105)

* Bir kadının bir tek temiz yaşantısı olması gerektiği, oysa bir erkeğin biri temiz, ötekiz temiz olmayan iki tane yaşantısı olabileceği düşüncesi çileden çıkarıyordu beni. (syf:108)

*evlenip çocuk doğurduktan sonra insanın beyni yıkanmış gibi oluyor ve ondan sonra özel bir totaliter devletin kölesi gibi duyuları körelerek yaşayıp gidiyordu. (syf:112)

* Aramızdaki sessizlik öyle derindi ki, bunda benim de suçum olsa gerek diye düşünmüştüm. (syf:127)

* Bir erkeğin egemenliği altında olmanın düşüncesinden bile nefret ediyorum. Bir erkeğin dünyada hiçbir kaygısı yokken, benim tepemde beni hizada tutmak için Demokles’in kılıcı gibi asılı duran bir bebek var. (syf: 252)

* Sırça fanusun içinde ölü bir bebek gibi tıkanıp kalan insan için dünyanın kendisi kötü bir düştür. (syf: 268)

Sylvia Plath – Sırça Fanus- Satır araların'dan-
türkçesi, sırça fanus.can yayınlarından çıkmış lakin şu an da hiçbir yerde bulunmayan, basımı yapılmayan eserdir. insanı çileden çıkarır. niçin bu baskısının yapılmadığı, bu denli bulunulmaz olduğu merak konusudur.
--spoiler--
"Nefret ettiğim bir şey daha varsa,
o da insanların kendinizi berbat hissettiğinizi bildikleri halde neşeyle
hatrınızı sorup, "iyiyim," demenizi beklemeleridir."
--spoiler--

Sylvia Plath'ın ilk romanı.
Otobiyografik özellik taşımaktadır.
Annesi ne kadar kitabı ABD de yasaklatmaya
çalışsada başarılı olamamıştır.
sylvia plath'ın tamamladıktan 1 ay sonra hayatına son verdiği otobiyografik romanı.
sylvia plath'ın romanı.

(bkz: sırça fanus)

-çocuk doğurmak çevremdeki kadınlara ne kadar da basit geliyordu! neden ben böyle annelik duygusundan yoksun ve uzaktım? neden kendimi dodo conway gibi birbiri ardına gelen tombul, yaygaracı bebeklere adamayı hayal bile edemiyordum?
bütün gün bir bebeğe bakmak zorunda olsam kuşkusuz çıldırırdım.
güncel Önemli Başlıklar