bugün

ereksellik de denir. yaşamın, tarihin, varoluşun bir amaca * yönelik olduğu iddiasındaki düşünce biçimidir. yapısalcılığın ve materyalizmin nedensellik anlayışından tamamiyle farklıdır. idealist filozofların düşünce temelinde teleolojik görüş yatar. idealizm, materyalist sebeplilik * teorisinin karşısına, ereklilik teorisini çıkarmıştır. bu görüşe göre, tarihsel bir olayın vuku bulmasında geleceğe yönelik bir misyon, bir hedef mevcuttur. örneğin, Hegel'in tarih felsefesinin teleolojik bir karakteri vardır çünkü ona göre tarihin ilerlemesi zeitgeistin * kendisini gerçekleştirmesidir, yani bir hedefe yöneliktir.
ayrıca (bkz: ruhun fenomenolojisi)
erek bilimi. *
adler'e göre, kişinin amaçları uğruna mücadele etmesidir. bu amaçlarla mücadele ederken kullandığı yöntemler ve başarı oranı, kişinin kişiliğin sunar bize.
ayni zamanda tanri'nin varligini kanitlamak icin basvurulan a posteriori bir mantik bicimidir. a priori kanitlama yontemlerinden olan ontolojik kanit ile kozmolojik kanita kiyasla gayet ciddidir. bu kanıttaki amac, evrendeki tum doga olaylarinin basit doga yasalarina uyuyor olmasidir. yasadigimiz evren tesadufler evreni olmadigi icin kendi kendine meydana gelmis olamaz.

ote yandan, kuantum fizigi* tamamen kaotik bir dunya gercegini ispatlar. ozellikle entropi kavrami bu kanitlama yontemi icin ciddi bir engeldir. simdi, bir duzendeki uygun artis ile termodinamigin ikinci yasasi çatismadigi muddetce sorun yoktur. cunku termodinamigin birinci yasasi 'evrendeki tum madde ve enerjinin toplami sabittir; o ne yaratilabilir ne de yok edilebilir' der. lavosier kanunu gibi; ozunu degistiremez ancak sekil degistirebilir.

ikinci yasa yani entropi kanunu, madde ve enerjinin sadece bir yone dogru degisebilecegini, bu yonun duzenliden duzensize dogru oldugunu soyler. eger bir sistemdeki duzensizlik devamli cogaliyorsa evren duzenli bir konumda yaratılmis olmalidir. bu da tanri iddiasini guclendirir. ancak maksimum entropiden ibaret big bang teorisi ile evrenin duzenli bir konumda yaratilmis oldugu iddiasi fena halde celisir. soyle ki, artan entropi soz konusu oldugunda big bang gibi kaostan cikan bir duzen imkansizdir.

astrofizik bu soruna su yanıti verir: 'seyler olduklari gibidir cunku biz varız'. demek istedigi de sudur: bir sekilde olmus olmali, yoksa olamazdik. yani cok sayida farkli ve ayri evrenler vardir*. fiziksel parametreler hepsinde farklidir. bunlardan birisinde big bang maksimum degil, minumum entropiden dogduysa eger, bugunku evren mumkun olmustur*.

sonuc itibariyla kanitin adi teleolojik olsa da kanitin kendisi saibelidir. su da var elbette, kanitin yoklugu yoklugun kaniti degildir. peki bu durumda insanoglu ne yapmali? cogunluga uymali ve uzerine konusulamayan konusunda susmali.
nedenselliğin tersi olan bir görüştür ve dinler özellikle bu görüşü çok severler. farklı bir bakış açısıdır. nedenselliğin neden-sonuç ilişkisine karşın teleoloji de araç-amaç ilişkisi vardır. örneğin:

- yerçekimi cisimlerin yere düşmesine neden olmaz. yerçekimi cisimler yere düşsün diye vardır.
- insanlar üreme kabiliyetleri olduğu için nesillerini devam ettirmemişlerdir. insanlar nüfuslarını devam ettirebilsinler diye üreme kabiliyetine kavuşmuşlardır.

gibi örnekleri vardır. aslında bu tür örnekler abartı gözükse de hayatımızda çoğu günlük olay üzerinde düşünürken nedensellik ve teleoloji arasında gider geliriz. mesela bir insan sizi kızdırdı. kızdıran davranışın nedenleri var mıydı yoksa o insanın amacı sizi kızdırmak mıydı? eğer nedensel bakarsanız affetmeniz daha kolaydır fakat teleolojik açıdan bakarsanız affetmeniz zordur.
Felsefede, olayların ve ilişkilerin bir amaca ya da sona yönelik olduğu görüşüdür.
amaçlar bilimi, amaçlılık.
sosyolojide olaylar nedenlerle birlikte doğru bir çizgi oluşturuyorsa biz buna 'teleolojik şekilde' ilerlemiş derdik..Bu kadar derine inmediydik. Yoksa biz sosyoloci okumadı mıydık?
öğrenciye anlatılması en zor "...loji"lerden biri... gel de anlat her bir şeyin kendini gerçekleştirme yolunda bir erek/amaç sahibi olduğunu, mesela taş.. gel anlat hele!