bugün

tarıya göre inananların inanmayanlar nezdindeki "üstünlüğünün" sebebi olsa gerek.
(bkz: ilkokul esprileri) *
buna karşılık darwinin ispatlanabilir olması da cabasıdır.
inananlar için umursanmayacak durumdur.
insanın; bırakın çevresine bakmasını, kendisine baktığı an ispatlayacağı durumdur. bu kadar mükemmel bir varlık, bu kadar mükemmel bir çark içinde hayata gelir ve hayatını sürdürür. düşünmeyi bilenler için insan başlı başına bir mucizedir.
tayyip gerçeği ni ispatlamış biz şansız ülke için ikincil önemde olan durum.
(bkz: allah mısın ulan allahsız)
yokluğu da ispatlanamamıştır. "a ha işte yok" demeyle de olmuyor. mevzu bahis evrim gerçek olsa bile (olabilir de olmayabilir de) bu tanrı diye bir şeyin olmadığı anlamına gelmez. zira, evrimin temel amacı tanrı'nın varlığı yokluğu meselesi değildir. he en fazla ne olur, din kitaplarındaki yaradılış hikayesi çöpe gider o kadar.
(bkz: there is probably no god)
elmanin varligini ispat etmenin daha kolay oldugunu düsünen er veya hatun yazarin o elmanin kendi kendine yaratildigini düsünmesi durumunda acabilicegi konu basliklarindan yalnizca birisidir.

(bkz: Allah akil fikir versin)

edit: tamam arkadasim sen elmaninda varligini zor ispat ediyorsun.
paradigma kavramının olduğu şu çağımızda pek de önemsenmemesi gereken durum. zira ispatlanmış olsa dahi, aksinin ispatlanması gibi bir durum olasılığı her zaman var olacaktır. aynısı, aksi durum için de geçerlidir, hadi dağılın şimdi.
inanmak ve ya inanmamak bir çeşit inanç meselesi.
varlığı ispatlamak aha işte bu demekse aklın varlığıda iptalanamamıştır şeklinde cevap verilecek tespittir. zaten aklının varlığını ispatlayamayan adama tanrının varlığını ne diye ispatlayalım da.
tanrının varlığının ispatlanmamış olması inanmakla bilmek arasındaki farkı bilmeyenlerin sorunudur. inanmak için ispat gerekmez.
bakmakla görmek arasındaki farkı ortaya koyan cümlecik.

etrafı tamamen camla kapalı su dolu bir kaba bir tane kesme şeker atalım ve şeker eridikten sonra birileri bize o şekerin kabın içinde olduğunu tadına bakmadan ıspatlasın. tadmak dışında bir duyu ile ispatlamak mümkün değil göründüğü üzere. allahın varlığını ispatlamak da bundan farksız değil. belki bizim aciz 5 duyumuz bunu ispatlamak için yeterli değildir.
elmayı rahatça ısırıp yiyebilmemiz için kesici dişlerimizin önde, ezme ve çiğneme işlemi yapan, azı dişlerimizin de arkada olması, zaten allah'ın varlığının ispatıdır. bunu bu kadar mükemmmel olacak şekilde kim düşünebilir ki başka?
allahın varlığı ispatlanamayan bir varsayımdır. zaten tanrının varlığı bilim ile ispatlanamaz, o inanç konusuna girer. lakin kavramı reddederken, bazı konularda örnek vermek inançlı arkadaşları zor durumda bırakabilir..

gökyüzünün olmayan ahengi, göz organının işleyişini, dişlerin düzenini, tanrıya kanıt olarak nasıl sunulabilir, anlamak gerçekten zor..

gazetelerin 3. sayfa haberlerindeki olayları okuduğumuzda, böyle bir dünyada tanrı denilen kavramın olamayacağını, tanrının bu kadar iğrenç olayları kader olarak yazamayacağını anlıyorum. çocuğuna tecavüz eden sapık bir adam örneğinde, böyle bir olayın tanrının var olmadığına başlıbaşına kanıt olduğunu görmemek mümkün mü? bu tür bir sapığı hangi tanrı yaratabilir, babası tarafından tecavüze uğrayan çocuğun kaderini hangi ilahi yaratıcı, ne sebeple yazabilir..

hangi tanrı, kendisine inananlarının yaşadığı toplumları, yeryüzüdeki en geri, yoksul, eğitimsiz, ilkel ülkeler olarak ödüllendirebilir. sınır kapılarını açsanız, iran da, pakistan da, endenozya da, afganistan da, ırak ta kalacak insan bulabilirmiyiz. yeryüzünün cehennnem köşeleri, dinlerine en katı şekilde bağlı insanların yaşadığı yerler değil mi?

bu allah ın olmadığına kanıt değil de nedir..
sen ben ispatladıktan sonra büyüklüğü nerede dediğim tanrı. onun senin benim ispatıma ihtiyacı olmadığı gibi senin benim inancımada ihtiyacı yoktur. bu sebeptendir ki kapılar açıktır inanan inanır, inanmayan inanmaz. önemli olan herkesin kendi içinde onun varlığını ispatlayabilmesidir.

allah bilimsel bir genel geçer olan varlık değildir. çünkü o herkesin kalbinde her varlığın kendindedir. tabi kendinde görmeyenler olmuştur olacaktır. bu herkesin yaradılış mücadelesidir. herkes bir sonu bekler kimi umutla kimi umutsuzca.

edit: imla
benzer bir başlıkta adını hatırlamadığım bir yazar şöyle demişti konuya ilişkin;

(bkz: ispatın yokluğu yokluğun ispatı değildir)
asla da kanıtlanamayacak şey... Decartes da denemiştir. denemesi sonucunda da metafizik bir şeyin fizikle kanıtlanamayacağı anlaşılmıştır.
(bkz: herkes aynı rüyayı görüyor olamaz)
'nasıl bir ispat bekliyorsunuz?' diye sorgulanası durum.
Zira Tanrı'nın varlığı veya yokluğu bir inanç meselesidir. inanırsan her yerde, inanmazsan hiç bir yerdedir.
(bkz: dinsiz ile dindar arasındaki diyaloglar/#5110204)
inananlar penceresinden bakarsak, bizzat kendisinin sonsuz ve mutlak adaletinin ispatıdır.

lakin ispatlandığı anda inanan ve inanmayan farkı ortadan kalkacak, din olgusu manasızlaşacak, cehennem gereksizleşecektir.

dolayısı ile inananlar için asla gerçekleşmeyecek olaydır.

inanmayanlar için zaten olmayan bir şeyin ispatı da mümkün değildir.
ispatlandıgı an dunyada başka bir varlıga,cisme tapan ya da muslumanlık dısında başka bir inanca/dine sahip olan kişilerin kalmıyacagı için cok zor bir durumdur.
allah(c.c) kendi varlığını kanıtlamak gibi bir derdi olmadığından ve sığ beyinli kullar olarak bunu görmek için hala ispatlar beklediğinizden varamadığınız sonuçtur.

bana aklının varlığını ıspatlasana canım.