bugün

muhtemelen kendinden önce gelen nesillerin *desteklediği partiyi, hiç sorgulamadan, vaat ettikleri şeyleri duymaya bile gerek duymadan, "bunlar yapıyorsa iyidir" zihniyetiyle hareket eden ve yaptıkları her yanlış icraattan bir doğru çıkarmaya çalışan insan modeli.

çok önemli not: milletler layık oldukları şekilde yönetilirler.
"olum geçen seçimde ne geçirdik size bea"

"bu yüksek seçim kuruluyla bu seçimler bitmez"

"bu seçim istediğimizi yapamadık artık mahalli seçimlere bakıyoruz"

"iyi bir kızılcahamam kampı geçirdik, bu yasama dönemi umutluyuz"
ikisinde de israr edilmemesi gerekmektedir. eger parti ulke icin basarili islere imza atamiyorsa baska bir patiye oy atilabilir ve desteklenebilir. ayni sey takim icin de gecerlidir. eger tuttugunuz takim size her sene 3 kupa vaat edip yerine getiremiyorsa israrci olmaya gerek yoktur. baska bir takim desteklenebilir. ya da bos oy atarsiniz.
(bkz: fenerbahce spor kulubu)
bir sürü eski beyinden oluşan, bu partilerin sadece yarıştığı türkiye'de bundan daha doğal bir olayın olması şaşırtıcı değildir.
beklenen de budur ki artık partilerde ülkeyi ileri getirmek değil aynı futbol takımlarında olduğu gibi takımı(partiyi) ilerletmek ilk hedeftir. böyle bir durumda farklı bir olayın gözlenmesi düşünülemez.
(bkz: ayağa kalkmayan chp li olsun).
(bkz: önümüzdeki seçimlere bakacağız)
sorgulamaları sonucunda bir karar veremeyip ikilemde kalıp basının pompalaması ile parti tutacağıma dedemin hatrına oy atarım mantığındaki kişi.
futbol takımlarının ismi ve renkleri hariç herşeyi; futbolcuları, yöneticileri, sahipleri değişse de insanlar çocukluklarında tuttukları takımı tutmaya devam ederler. bu mantıksızdır ama zaten amaç eğlencedir. chp yi atatürk ün partisi diye savunmak, veya akp yi milletin o zamanki kokuşmuşmuş siyasete verdiği bir ders olduğunu söyleyerek savunmak, partilerin tarihleriyle övünmek de böyle birşeydir. ama burada bir sorun vardır; bir partiyi desteklemenin amacı eğlenmek değildir, olmamalıdır.
kazalara mahal verebilir, geyik çıkabilir, taş düşebilir. dikkat ediniz.

şöyle oluyor ki:
seçimden önce gayet iyiyiz aslında. -en azından sözlük ortamını göz önüne alırsak.- herkes çok anlıyor politikadan. herkes bilinçli seçmen. herkes okuyor araştırıyor. vay anasını diyorum ben de sanırım bu seçimde bir şeyler değişecek ülkenin görmediği biçimde.
hani var yine farklı taraflar ama onlar da bilerek yapıyor bu işi. yani akp, chp, mhp, tkp.. kime verecek olursa olsun oyunu gerçekten "biliyor", "düşünüyor", "savunuyor".
tabii unutuyorum ki benim bilinçli deyu düşünmeme sebep olanlar oy verecek kesimin karşısında bir avuç insana tekabül ediyor.
sonra zamanı geliyor. oylar sayılıyor falan...
ve "bizi izlemeye devam edin" tandansında bir adamın "bizi yönetmeye devam edeceği" ortaya çıkıyor. akp yi desteklemeyen kesim isyan ediyor.-ben de desteklemeyenlerin içindeyim. evet.- nasıl olur anlaşılamıyor. bunu belirtecek düşünceler, entryler havada uçuşuyor.

sonra er meydanına akp yandaşları çıkıyor. önce diyorlar ki: "hani demokrasi demokrasi diyordunuz. nooolduh? şimdi niye isyan ediyorsunuz?"
buna açıklık getirelim o zaman ilk olarak. karşı çıkılan olgu akp nin başa gelmesinin "nasıl" olduğudur. %47 lik insan topluluğunun akp' nin yönetim politikasını beğenmesi garip gelmiştir. hadi bilinçli seçmen vardı da bilerek isteyerek oy verdi dersek ben bu oranın %5 ten öteye gideceğini düşünmüyorum ve kimse de bunu iddia etmesin. geriye kalan kesim kesinlikle gaza gelmiş, gözü bir şekilde boyanmış veya yaptığının nereye gideceğini bilmeden hareket eden birilerinden oluşmuş. ya da ben buna inanmak istiyorum.

yani kimse kimsenin boğazına binmiyor "vay efendim nasıl akp ye oy verirsin" deyu. (yanlız , onlara aptal denmesi ise başlığımıza getiriyor bizi. evet ben de çok şaşırdım, inanamadım. ama gidip de kendi çapında bir şeyler düşünerek oy veren insanlarla aziz nesin' i muhattap etmek de biraz garip kaçıyor sanki. evet sandıktan çıkan "sonuç" bu ülke geleceği için verilmiş "aptalca" bir karar ama oy veren insanlara aptal demek de saygısızlık sanki.)
burada başlığımız devreye giriyor. bazen kendimizi kaybediyoruz sanki ve bir şeyler söylüyoruz. ama söylediğimizin ucunun nereye varacağını düşünemiyoruz.

hala seçimden çıkan sonucu iktidar partisine karşı olan kesimin "ayarı alması" olarak nitelendirebiliyoruz. ki ben buradaki çoğu kişinin okumuş, okuyan ve kendini geliştiren insanlar olduğunu düşünüyorum hangi safta olursa olsun. onlar bile bunu yapabiliyorsa başkalarını nasıl suçlayabiliriz ki. siyasetten bihaber birey sırf etrafında birileri öyle diyor diye oy veriyorsa..

e bu durum da,

siyaset ve eurovizyon eş değer aslında değil mi teyzecim? hatta başlayalım. re re re ra ra ra akp akp çok yaşa.

"bizi izlemeye devam edin"miş. peh. izlemekten başka ne gelir ki elden şimdiden sonra? 5+7=12. hadi bakalım 2019 a kadar yolunuz var.

düzeltme: yazarımızdan geliyor
(bkz: seçimlerde ayarı yiyip hala uslanmamak)
özgüveni elinden alınmış, damarlarından beynine açılan yola aidiyet ihtiyacı zerkedilmiş, düşündüğü zaman kafası ezilmiş, düşünemediği zaman köleleştirilmiş bir halkın başvuracağı fanatizm biçimi...
türkiyede ailenin görüşü ne ise çocuğunun görüşü de odur. solcu ailelerin kitaplığında bir tane sağ görüşlü yazar bulamazsınız. diğerleri de tam tersi. şöyle baksan bir gruptan gayrısı sütten çıkmış ak kaşık. bu şartlar altında çocuğun fikrini sorgulaması mümkün müdür? dayamışsın dağ gibi kitapları. kemikleşir düşünceler. al birimizi vur ötekimize.
son bir kez daha dedesi için oy vermek.
takım tutar gibi parti tutmak: babadan oğula geçen ideoloji veya partizanca parti desteklemektir.

sözlüğümüzde şuan gerçekleşen durumdur. hatta bir grup akp kapatılmadı diye şampiyonluk kutlamalarına çıkacaklardır, boğaz köprüsüne bir adet ampul içerikli bayrak ve cadde de konvoy yapacakları da tahmin edilmektedir.

parti aman takım başkanınız birazdan çıkıp tarih soracak ha unutmadan söyleyim miladi değil hicri takvimle cevap vermeniz gerekmektedir.
bu memleketin insanının en büyük özelliği. ya millet yaptıkları yanlışı kabul etmeye korkuyorlar ya da hakikaten gözlerinin önünde kocaman bir bağ var.

benim babam da yapardı bunu, muhtemelen onun babası da yapıyordu. torunlarının yaptığını ise zaten açıkça görebiliyoruz. başa getirilen partiye mutlak doğru gibi bakmak ve yaptığı her türlü saçmalığı büyük bir şuursuzlukla sineye çekmek büyük başarı aslında. yapılan her zammı, iç ve dış politikada atılan her yanlış adımı başkalarına ihale etmek büyük bir başarı.

ee tabi düşünce sistemi böyle olunca tbmm'de stadyuma dönüyor. grup konuşmalarında kapalı üst tribündeymiş gibi tezahürat yapanları gördük netekim.

ama son kertede açık olan bir şey var. her millet hakikaten hakkettiği gibi yönetiliyor. ha bir de kuruyla beraber yaş da yanıyor.

hem de ne yanma.
takım tutar gibi, parti tutmak,
takım tutar gibi, örgüt tutmak,
takımı tutuyorsun sanıp, siki tutmak,
takımı eline vermek,
takımı agzına vermek,
takımların şişede durdugu gibi durmaması gerçegi.
(bkz: rte nın bir baba hindili tezahurat etmesi)
(bkz: alayina isyan olumune akp)
ilginçtir ikisinde de sen kazanmazsın, onlar kazanır sen sadece tutarsın. *
her zaman heryere gider
ne yağmur ne çamur dinler
severse gönülden sever
alemde akpliler!!
*
2007 seçimleri öncesinde farklı 4 partinin mitinginde bulunmuş biri olarak her parti 'taraftarlarının' yaptığı eylem diyebilirim. kültürlü-kültürsüz, eğitimli-eğitimsiz farketmiyor efendim. bazı manyaklar aynı takım tutar gibi parti tutuyor. bu fanatikler partinin yanlışını görmez, eleştirmez. lider ne derse koyun gibi kafa salar. örneğin chp'ye oy veren bir kişinin peşinen deniz baykal'ın solcu değil faşist bir lider olduğunu kabul etmesi, ak parti'ye oy veren kişinin de rte'nin partisini bir ağa kıvamında yönettiğini parti içi demokrasi kavramından çok uzak olduğunu kabul etmeli. ne bilim özelleştirmeleri eleştirebilmeli, tamam sen yine akp'li ol, oyunu ver bir şey demiyoruz da körü körüne bağlanma işi çok saçma be.
29 entry'de sadece macapapazi'nin farklı yaklaştığı durum. bir partiyi, başka partilere oy vermeden ömür boyu destekleyen kişi için söylenebilecek söz. şimdi durumu inceleyelim;

siyasi tercihler belirli hassasiyetlerle oluşur. bunlardan bir kaçı şöyledir:

- din karşısındaki / yanındaki duruş
- milli hassasiyetlere yaklaşım
- ekonomi politikaları
- mezhep, etnisite vb. mikro kimlikler
- dünya konjonktürü
- ideolojik akımlar

80 ihtilali sonrası geliştirilen "4 renk" yaklaşımı sayesinde ülke giderek apolitikleşti. buna karşı taraftan bakınca normalleşti de diyebilirsiniz. dolayısıyla siyasi tercihleri statik kılan öncelikler azaldı, dinamik kılan güncel, popüler, sığ tercihler çoğaldı.

gençlerin deyimiyle takım tutar gibi parti tutan insanlar, destekledikleri partiyi kayıtsız-şartsız savunur gibi görünseler de en ciddi çatışmaları parti içinde yaşar, en büyük demokratik mücadeleyi parti içinde verirler. en acımasız eleştiriler de parti yönetimine yapılır.

bu şu demektir: benim bir ideolojik, dini, milli tercihim var. bu tercihi sahiplenen partiyi destekleyeceğim, ancak partinin bu çizgide olması için de parti içi yönetime katkıda bulunacağım, parti içi demokrasiyi işler hale getireceğim.

peki pratikte bunlar gerçek oluyor mu? el cevap, kısmen.

bir partinin destekçisi, partisinin yönetiminden memnunsa sorun olmuyor, her seçimde o partiye oy veriyor. eğer değilse, eleştiriyor. eleştirileri dikkate alınmazsa problem başlıyor.

türkiye'de siyasi, dini, ekonomik ve milli tercihleri birbirinin aynısı olan siyasi parti her dönemde bulunmuyor. dolayısıyla seçmenin büyük kısmı partilerini değiştirmiyor ancak yönetimler üzerinden memnuniyetsizliğini dile getiriyor. bu da siyasi partiler yasasına çarpıyor.

hemen her tercihin, olağanüstü durumlarda kayabileceği bir başka parti her zaman oluyor. ancak, gerek seçimi kazanma şansı, gerekse hazineden yapılan yardımların harcanış şekilleri bu küçük partilerin tercih edilebilirliğini azaltıyor.

netice olarak, ben kendimden biliyorum ki gayet de güzel takım tutar gibi siyasi parti tutuyorum. partimin yönetimini ideolojilerim doğrultusunda eleştiriyorum. sesimin yetişmediği yerde de sandığa gitmiyorum. bu da bence gayet doğal bir davranış şekli.
--spoiler--
parayla seçim almak ne kadar kolay
şerefsizsin recep tayyip erdoğan
erkekliği baykal yapar
ibneliği recep tayyip erdoğan..

iktidarın yarınlara kaldı
gördün mü baykal ananın .mnı..
mına koyduğugum çocukları...

tayyip meclise üçlü çektir ampüle
--spoiler--
Icraati her ne olursa olsun AKP yi hep savunmak, AKP ve RTE ile ilgili olumsuz baslik ve entrylere icerigi her ne olursa olsun kotu puan vermek, kime oy verecegi soruldugunda dini butun bir tek onlar var tabii ki AKP ye verecegim demektir.
(bkz: tayyip diyorsa doğrudur)
(bkz: enternasyonellerin çekirge dansı)
(bkz: milliyetçilerin misket oynaması)