bos kagit vermekten utanan ogrencinin gerceklestirdigi eylem. yeter ki uzaktan bir seyler yazmis gibi gorunsun ve rezil olmasin.
aynı cümleleri döndürüp döndürüp yazmak suretiyle, destanlar yazmışçasına bir sınav kağıdı teslim etmek.
kağıdı okuyacak hocaya mahçup olmamaya çalışırken rezil olma durumudur. bir örneği; cevap kağıdına soruların hepsi aynen geçirilir.
sınıfta duyduğunuz yarım yamalak bilgiler,izlediğiniz belgeseller (din sınavı=çağrı ve tutku,tarih sınavı=gelibolu belgeseli gibi),okuduğunuz tüm kitapları ve 1.sınıftan itibaren ders tüm bilgileri harmanlayıp kağıda bir güzel döşersiniz bilgileri.tabi sınav sonrası 1 beklerken 4 alma gibi bir durumla da karşılaşılabiliyor.**
bazı kıt kafa heriflerin saçmalamaktan ötesini yaptıklarına bizzat şahit olduğum durum..evli ve genç bir öğretmene ilan ı aşk etmek gibi.Yok azizim yok nerdee o bizim zamanımızdaki sıra dayakları..atacan bir güzel sopa bakalım yaparlar mı bir daha dedirtir insana..
bizzat şahit olduğum olay.
sınav sorusu:human resources management nedir?açıklayınız.
cevap:insan kaynakları yönetimi.
yaptım işte ben. üniversitede yaptım hem de. günlerden bir gün, siyasi düşünceler tarihi dersi finali. ben ise her zaman ki gibi kitabın kapağına dahi bakmamışım. kitabım yok çünkü. king partilerinde hep yenildiğim için kitap parasını marlboro'ya yatırmışım.
gözlerim kan çanağı. pazar sabahı, sınav 8'de. lan harbiden, pazar sabahı, 8'de sınav yapan zihniyete sokayım ben. bu ne aymazlık ve salaklıktır arkadaş. fen-edebiyat fakültelerinde hep olur bu. birileri de adam gibi itiraz edemez bu duruma.

neyse işte. geldi sınav gecesi. kurulmuş dörtlü. king oynuyoruz. sabah sınav var ama. kimin umrunda sınav? hiç kimsenin. oynadıkça oynuyoruz. diğer arkadaşlar sınıf öğretmenliği bölümünde okudukları için yata yata ders geçiyorlar. hiçbir zaman bunu kabul etmeseler de.
oyundan sıkılıp da (aslında, diğer arkadaşlar sıkıldı. yenilen pehlivan güreşe doymaz) yatmaya gittiklerinde, ben hemen cine5'i açıp, gözlerimi kıstım.
reciver'a bakıyorum. hangi yavşak adam, hangi ibne böyle bakıldığında şifre çözülüyor demiş ve benim aklımı çelmişse. ben de öyle bakıyorum mal mal. karartılar var sadece.

güç bela bir mastürbasyon yapıp da yatağa uzandığımda dışarıda sabah ezanının sesleri geliyor. ben kafayı yastığa koyduğum an uyuyorum. saati kurmuşum 6 buçuğa. alarm çaldıkça bi beş dakka diye diye tamı tamına 1 saat daha yiyorum. sınava 10 dakka kala evden çıktığımda dolmuşa binmem tam saat 8'e denk geliyor. allah'tan cep telefonum yanımda. sabahın o saatinde beni arayan hocam. sınavın hocası.
"olum nerede kaldın?" diyor (yalan söyleyen yavşak olsun) "sınava geç kaldın."
"hocam" diyorum sessizce. dolmuştaki diğer işçileri ve öğrencileri ürkütmemek için. "dolmuştayım. geliyorum."

millet, bön bön bana bakıyor. ben de millete. fakültenin önünde inip de sınavın olduğu sınıfa yürüyorum. güç bela bir sıra buluyorlar bana. asistanların salak bakışları eşliğinde en öne oturup, yüzümü sınıfa dönüyorum. kendimi zor tutuyorum. her an gülebilirim milletin haline.
önümdeki kağıda baktığımda irkiliyorum. öyle bir sorular var ki, nerene sokarsan sok yarısı dışarıda kalır.
varın, siz anlamaya çalışın zorluk seviyesini.

sağa bakıyorum bir şey gelmiyor aklıma. sola bakıyorum bir şey gelmiyor aklıma. nihayetinde, kendi kendime diyorum ki, "laN o ki bu saatte sınava geldik. bari bir şeyler yazalım."

soru 1'den başlıyorum. 3 soru sormuş profesör.

"ben" diyorum. "bir sonbahar gecesi dünyaya gelmişim. annem aslında aldıracakmış beni. kıyamamaış işte. aslında, kıymış da, hamileliğinin ilerleyen ayları olduğu için kürtaj riskliymiş. aldıramamış beni. sonra, dünyaya gelmişim ben. yıl 1980. ülkemde, herkes birbirine girmiş. neyi paylaşlamıyorlar belli değil. dayım polis o zamanlar. bir gece vurulmuş dayım. kimin vurduğu belli değil. birisi diyor ülkücüler. diğeri diyor aşırı solcular. birisi de diyor ki, "eski bi yavuklusu vardı o'nun. yavuklusunun eski dostu vurmuştur kesin."
annem duymuyor söylenenleri. benim beşiğimi sallıyor. ve beni ağlayarak büyütüyor. gözyaşaları ile. ninni söylemiyor annem bana. hikayeler anlatmıyor. ağıtlarla büyütüyor.

sonra, bir sabah emeklemeye başlıyorum ben. aylarca süren gaz çıkarma operasyonları ve altıma sıçmalarımın sonunda emekliyorum. ve ilk adımım. bir sabah atıyorum ilk adımımı. ve ilk cümlem. "ekmek" oluyor.
sonra, ilkokuldaki ilk günüm. ağlaya sızlaya gidişim. ve eve dönmemek için, serap öğretmenime yalvarışım. sonrasında, kravatı takıp da ortokula gidişim. sonra, bir gece, rüyamda orgazm olmam. cinsellikle tesadüfen tanışmam. ve, masumiyetimi kaybedişim.

lisenin ilk günü. ve, ilk aşkım. o meleği görüyorum okulun bahçesinde. saçları güneş gibi. gözleri gökyüzü. dudakları ateş. teni toprak. tabiatın 4 ana elementi bir insan vücudunda.
seviyorum kendisini. şiirler yazıyorum coğrafya defterime. hikayeler yazıyorum. bıyıklarım yeni terlemiş. ayakkabılarımın arkasına basıyorum.
ve ilk kavgam. o melek için. ağzım, burnum kırılıyor. eve gelmiyorum iki gün. ilk kez babamla tartışmam. ve ilk gözyaşım.
o meleğin babasının tayini başka ile çıkıyor.

günler günleri, aylar ayları kovalıyor. bitiyor lise. üniversiteyi kazanıyorum. hayatımın en büyük hayal kırıklığı, okulun amfisi oluyor. ve sınıflardaki pencerelerin azlığı. midem bulanıyor. uykusuz ve aşırı nikotinli geceler sonum olmaya yaklaşıyor.
ailemle aram kötü. annemi aramayalı 5 ay oluyor. babamla küsüm. nedeni ne bilmiyorum. ve ben bir sabah, hem de pazar sabahı, bir gece önce king'de kaybetmişken, siyasi düşünceler tarihi dersinin final sınavında, bir tarih bölümü öğrencisi olarak sınav kağıdımdaki soruların karşısına son cümlemi koyuyorum.

"tarih benim, yaşlanıyorum."
(bkz: sınavda boş bakınız vermek)*
- "... sözünü kim söylemiştir?"
sorusuna. "şu şu tarihli dersimizde siz söylemiştiniz hocam" dedirtebildiği gibi..

"- şu müzeye gittiniz,nelerle karşılaştınız, gezerken neler hissettiniz?"
sorusuna da " o müzeye gitmedim, hiçbir şeyle karşılaşmadığım gibi bir eksiklikte hissetmedim." de dedirten eylemdir.

ha bunları birde kopya ile sabitleyenler oldu mu "saçalamak eylemi" zincirleme isim tamlaması gibi tadından da yenmez. * *
Soruların aynılarını cevap olarak yazmak demektir. tek fark mesela beşinci soruyu, altıncı sorunun cevabı olarak uzun uzun yazmak gibi. *
cevap kağıdının en başına sadece sayfa görüntülenemiyor yazmak yada alternatif olarak mysql server has gone away yazmakla olur.
saçmalamak suretiyle 2-3 sayfa bile yazılabiliyor.
soru; 1. körfez savaşında abd nin iletişim politikası mı propagandası mı neydi, öyle uzunca bir cümleydi, neyse ki soru öyle ki, hiçbir şey bilmesende yaz yazabildiğin kadar..
verilen emekten olsa gerek, geçilir böyle sınavlardan.
Öğrencilik zamanlarımda zevkle yaptığım bir eylem. Sağolsun hocamız acıyordu da soruyla alakasız bir cevap da olsa puan veriyordu.
sin3x in3
----- = ------- gibi bişey olsa gerek...
cos2x co2
1)aynı haklar nedir?özellikleri nelerdir?...
2)gabin nedir?
3)bilmemnenin özelliklerini açıklayınız. şeklinde devam eden sorulara karşılık cevap kağıdına yazılanlar;

cevaplar *
1)ayni haklar, ... * *
sakuragikun'un 2 sayfa dolu dolu yazıp 05 alması.
ibf de okuyan bir arkadaşın anlattıklarını anlatıyorum bir sınavda 3 sayfa dolusu yazdığını(tabi bilmediği halde boş kağıt vermemek için sallamış da sallamış ya tutarsa,ya hoca insafa gelirse hesabı)ancak ve ancak sınav sonuçları açıklandığında 03 aldığını söyledi.. e o 3 puanda sınava lütfedip girme puanı olsa gerek.
boş kağıt vermenin disiplin suçu olmasından dolayı yapılacak eylemdir.
(bkz: kaybedecek bir şeyi olmamak)
kağıda bildiğin bütün formülleri yazıp ; bu formüllerden yeni formüller türeterek yapılabilecek eylemdir.

ayrıca sınava girmeden birkaç soruya göz attıysanız , sınavdaki sorunun altına benzer şekilde cevabı da yazabilirsiniz.

hele bir de " bu şekilde eşitliği 2 ayrı denkleme dönüştürdük" gibi bilgiç ifadeler de kullanırsanız değmeyin keyfine.

sonuç : elle tutulur hiç bir bilgiye sahip olmadan alınan 45 puan , sınıf ortalamasının 30 olması ve sizden aşağıda 20 kişinin bulunması.
ders : sistem dinamiği
konum : makine mühendisliği 3. sınıf

edit : aynı hoca her zaman yemez.zira finalden 40 alınarak dc ile kalınmıştır.aynı taktik farklı hocalarda da işe yaramayabilir.aynı hocanın farklı dersleri vermesi sonucu yine sonuç hüsran olabilir.zira aynı hocanın verdiği makine dinamiği dersinden de saçmalanmış fakat sonuç 12 olmuştur.
sözel derslerde işe yarayabilcek, ancak sayısal derslerde işe yaramıyacak eylemdir kanımca. kimya sınavında denedim, kağıdın her tarafını sayılarla donattım, önemli olan yerleri kutucuk içine aldım. sonuçta 23 aldım. olsun sözlük yine de gururluyum, bunu bulamayanlarda var.
Utancımdan yaptığım, ancak sonraları hocanın asilliğinden dolayı elim kırılaydı diye de utandığım eylem.
Hem de öyle ilkokulda lisede falan değil, bildiğin üniversitede, calculus'ün finalinde.

midtermlerden yirmişer almış yine coşmuş coşturmuşum; curve'ün bilmem kaç metre aşağısındayım. Neredeyse yükselerek magmaya değecek başım.Finale de ayıp olmasın diye giriyorum. başlamadan önce koca amfide "Yavrum ne biliyorsanız yazın, her şeyi bilmek zorunda değilsiniz. kopya çekmeyin." diyen tatlı sesiyle güneş gibi doğdu yine güneş hoca, çıktı gitti sonra. Kağıt bana ben kağıda boş boş bakıyoruz. Zaten yüksek matematiğe girişmemin saçma olduğu kesin; alçağına ne hayrım dokundu ki. Nasıl olsa F alacağım diye de notların kapağını kıvırmamışım.

Sürekli saati kontrol ediyorum, üç beş kişi çıkmaya başlasa da ben de kalksam artık diye bakınıyorum. Birkaç soruyu yaptım, her soruya bildiğim bir iki formülü iliştirdim ama o son soruya yazacak hiç bir şeyim yok. Sorunun ne dediğini bile anlamıyorum. sözlük serbest olaymıştı diye iç geçirirken birden edebî yönüm ağır bastı ve mektup tadında türkçe bir şeyler yazmaya başladım:

"Sevgili Güneş Hocam,
Sizden özür diliyorum.Kağıdımı boş vermeye utandığım için yazıyorum bunları. inanın sizinle bi ilgisi yok, siz süper anlatmıştınız ama benim matematiğe olan yeteneğim bu kadar. Çalışmıştım da üstelik. Neyse, umarım önümüzdeki dönem yine sizden alırım bu dersi. math105'te tekrar görüşmek üzre.
Öğrenciniz uzaktan kumandali essek"

Zaten kalacağım belli daha niye böyle salak bi harekete giriştiğime bi türlü anlam veremedim, öbür dönem demez mi "O sınav kağıdına mektup yazan gerizekalı hanginizdi?" diye. Ablam da "Valla disipline verebilir, Sağı solu belli olmaz." deyince Dünyam başıma yıkıldı, Güneş balçıkla sıvandı.

Fakat sınavlar açıklanınca bu mübarek insanın sağı solu belli olmayacağını anladım. Bi daha değil sınavına, dersine bile çalışmadan girmemeye tövbe ettim.

sonuç: 24, 32, 40'tan C+*, şimdi math106'da yine birlikteyiz, mutluyuz.
tanım: bazen hayat kurtaran eylem. hadi şimdi doğru okula yeğenim.
lisede cok yaptıgım olaylardandır.Bir gün edebiyat yazılısındaydık hoca kutadgu bilig'in yazarını sormus ikide birde bak o soru cok kolay bari onu yap felan diyo bende sinirlendim yazarı Cengiz kurtoğludur yazdım tabi sonra hocayla uzun süre takık kaldık.
hadese cehennem tanrısı yazmaktır.
10 tane soru vardır. bu 10 sorudan sadece bir tanesi hakkında bilgi sahibisinizdir.

bir adet a4 kağıdı doldurmak adına, o bir tanecik sorunun bir tanecik cevabını tüm bir kağıdı doldurcak şekilde verirsiniz. lafı uzatırsınız da uzatırsınız. böyle geniş kapsamlı bir cevap daha olamaz, kuşlardan çiçeklerden falan da bahsedeceksinizdir utanmasanız. saçmalanmıştır tabii sonuç olarak.