bugün

call of duty2 oynayıp ingilizceyi rus aksanıyla konuşmak. (bkz: camrade commisar)
borderlands oynadiktan sonra yolda yururken bile yere bakip "loot" aramak, belki ise yarar birsey cikar diye copcu gibi ortalikta dolanmak.
wow night elf karakterle çok oynarsanız sağ omuz istemsiz oynamaya başlıyor . karakteri sildikden 1 hafta sonra düzeliyor ama . kendimden biliyorum allah korusun
+oğlum uyan artık okula geç kalıcaksın.
-gördüm seni anne sobe.
-call of duty oynadıktan sonra paranoyak bir şekilde apartmanlarda sniper aramak.
-half life oynadıktan sonra tavuk yiyememek.
-fifa oynadıktan sonra televizyonda izlenen maçtan sıkılmak.
fifa07 ye kendini fazla kaptırıp halısahada rovasataya kalkmak.
kendimi batağa fazla kaptırınca başıma gelen olay:
yemek masasında=
baba tuzu verebilirmisin derken kozu verebilirmisin?
koz yok oğlum sinek kaçıyımmı?.
football manager oynayıp başarılı geçen bir sezonun ardından hiç bir teknik direktörü beğenmeyip, kendini barcelona'yı yönetebilecek kapasitede bir menajer sanmak. bu insanların futbol'daki temel eleştiri noktaları ise; abi adamlar buluyorlar gencecik oyuncuları alıyorlar. al kaleye sampdoria'dan Vincenza Fiorillo'yu, savunmaya da Uwa Echiejile'yi bak keyfine.

(bkz: hepimiz menajeriz)
saatlerce oynanan prince of persia'dan sonra yolda gördüğü her apartman balkonuna tırmanmayı istemek, her çukurun üstünden atlamayı istemek, her çeşmeden su içmek istemek, içince güçleneceğini sanmak, hayatı saveleyeceğini sanmak...

kısacası algıda sıçıcılık efenim. çok oynamayın bunu. şakası yok.
larry' ye kaptıran bünyenin her gördüğü hatuna sulanması.
age of empires oynadıktan sonra gerçek hayatta ekilip dikilecek arazinin ne kadar çok olduğunu düşünmek.
zombie shooter oyunlarını oynadıktan sonra yıkık, kaosa sürüklenmiş şehirde son kalanlardan olma ve elde pompalı tüfek ile dolaşma isteği.

(bkz: bi git olm ya)
Orta okulda sınıfımızda
Kal Vas Flam
in Por Ylem
in Nox
ve hadi okuldan kaçalım Kal Ort Por
diye gezinip dururduk.
(bkz: Ultima Online)
Travian oynayınca rüyada askerlerinin kesildiğini görüp kabuslarla uyanma, yeni köyü kurmak için tüm 15 tarlalı köyleri deftere not etme, o defteri yanından ayırmama, askere gereken tahılı hesaplamak için muhasebe tutma.
okey kesinlikle bunu en iyi örnekleyendir. sürekli oynamanın ardından farklı renkler gözünüze çarptıkça yanyana getirmeye çalışıyorsunuz falan. bir adet çıldırma eylemi.
red alert etkisidir. bu oyun piyasaya çıktğında küçük masum bir çocuktum. daha pokemonlar bile bulunmamıştı, şirinlerin altın çağıydı. işte o tarihlerde gerek kurgusu, gerek akıcılığı ile içine almıştı bizi red alert. ölümüne oynardık ki bir keresinde annem bayılmış halde bulduğunu söyler klavye üstünde. allied ile 12. bölümü geçebilmek için geceler boyu strateji yapardık, uyku tutmazdı. gereksiz agresiflik, kahve bağımlılığı filan hep o tarihlere denk geldi...
nba 2k10 için bana yaptığı etkilerdir. gece yatağa bi yatıyorum kendimi parkelerde hissedip yarattığım oyuncumsu aklıma gelip onunla post-up oynuyorum. zaten havalarda soğuk, elimize top değmiyor; bilgisayarda oynayıpta deli olmamak elde değil...
bıkıp usanmadan sims oynayıp yolda gördüğün ilk kıza çıkma teklifi etmek.
en acısı wow oynamaktır. bütün espri anlayışınız bile değişir. tahtadaki hoca sinirlenir aha enrage oldu geliyo diye kendi aranızda gülüşürsünüz. hoca sizi fark eder. healle kanka ben kiteliyorum felan kendi kendinize eğlenirsiniz wowcu arkadaşınızla ama sizden başka kimse anlamaz espriyi.
uzun süre guitar hero oynayıp gaza geldikten sonra lan tamam şimdi babaların şarkılarını çalıcam diyip elektroyu eline aldıktan sonra babaları almaktır.
menejerlik oyununda teknik direktör olarak, yüksek ücretli bir kontrat imzalamayı başarabildikten sonra oyunu kapatıp, uyumak için yatıldığında, uykuya dalana kadar, o dolgun ücretle neler yapılacağını düşünmek. * *
kendini pikachu zannedip, balkondan uçan çocuklara oranla daha zararsız olan bir hayal aleminde yaşama durumudur.