bazı kamil olmayan kamillerin idrak edemediği, bir türlü düşünüp çözemedikleri, farkına varamadıkları beyhudeliktir, sözlüğü o kadar ciddiye alırlar ki, sabahlara kadar, her konuda, kanlı bıçaklı tartışmalara girerler.

işin garip tarafı, bu tartışmaların hiçbiri uzlaşmayla sonuçlanmaz, yani birer kısırdöngüdür, sözlükteki tartışmaların %90 ı hakaret, saygısızlık ve tamamen şahsi kavgalara dönüşür, bu hep böyle olmuştur ve hep böyle olacaktır.

hani şu bilindik bir kalıp var, her iki ucu boklu değnek çıkmazında duyarız, iki medeni insan.

heh işte o, nedir bu iki medeni insan?

hakkında hiçbir fikrin yoksa, şunu bilirsin; 'birbirini dinleyen ve yorumlayan' iki insandır bunlar, medeni sıfatlarının sebebi en azından bu iki özelliğe sahip olmalarıdır, birbirlerini dinleyip yorumlarlar, ona göre karşılık verirler, saygısızlık etmezler, aynı fikirde olmak zorunda olmadıklarının ve bağır çağır bir gerzeklikle de uzlaşmaya varamayacaklarının bilincindedirler, konuşa konuşa anlaşırlar, belki uzlaşamazlar ama asla saygısızlık etmezler.

bu noktada şunu söylemek isterim; ben sözlükte hiç medeni iki insan görmedim, yani tartışan, daha doğrusu birbirini yiyen taraflardan sadece biri medeni oluyor, ya da hiçbiri ama asla ve asla ikisi aynı anda olamıyor.

adam sen de kime laf anlatıyorsun, entrynin bu kısmında, kendi kuyumu kazdığımı fark ettim, ulan bu da bir tartışma konusu, peki ben hangi medeni insanla tartışacağım? hayır şöyle de bir şey var, benim de ağzım çok pis, azcık üstüme gelinse, basıyorum kalayı.

haaaa, demek ki neymiş? bu psikolojik bir şeymiş, lafı nereye getireceğim?
aha şuraya;

diyorum ki, ey ahali, bu sanal ortamda insan eli skinde tartışır, ağzına geleni söyler, hileler yapar ama gerçek hayatta, dışarda, yüzyüzeyken, neyse odur, haddini aşamaz, saygısızlık görmediği müddetçe kolay kolay saygısızlık yapamaz, burdaki gibi öyle, ana avrat sövemez.

hani zirvelerde en çok konuşulan konulardan biridir, bir trollden laf açılır, 'yaaa evet o niye hiç zirvelere katılmıyor?' diye sorar birisi,
nasıl katılsın lan? götü yemez tabii, o burda vardır, kişiliği sanaldır onun, sanal ortamlar dışında nefes alamayan bir yaşam formudur, tabii ki katılamaz, burda esip gürleyen babalar, ağzını açıp adını söyleyemez yüzyüzeyken, kolay değildir.

o yüzden sevgili sözlük ahalisi, birbirinizi yemenizin bir manası yok, hiçbir zaman bu şekilde uzlaşamazsınız, gerçekten tartışmaktan hoşlanıyorsanız, bir şeyleri çözmek istiyorsanız, mümkünmertebe burda yapmamaya çalışın, gidin bir yerde bir şekilde görüşün, hem sanallıktan uzak, gerçek bir sohbet imkanı bulun, hem de dibine kadar yalın, hilesiz, bilgi, birikim ve üslup yeteneğinin sonuçlandırabileceği gerçek tartışmalara giriniz.

sözlükte tartışmanın varabileceği boyut bellidir, eğer o noktada uzlaşamamışsanız hiç devam ettirmeyiniz, çünkü boka saracaktır, saygılar.
beyhude değildir. sözlükler, özellikle ciddi hit toplayanlar, önemli birer kamuoyu oluşturma potansiyeline sahip. zaten bu özellikleri cemaat tayfasına ve sanatçı geçinen şaklabanlara bayağı batıyor.
herkes kendi fikrine sıkı sıkıya yapıştığı ve fikirlerinin yanlışları bulunabileceğine ihtimal vermediğinden mütevellit doğru önermedir.
tabiidir ki bu şartlar altında meydan daha iyi laf koyana kalıyor.
bir parmak bal için bir çuval keçiboynuzu çiğneme zaruriyeti.
dogru bir tespittir.

tartismak genel olarak - malesef - beyhude bir isken, sozlukte tartismak bunun misli misli beyhudedir.

gercek hayatta bile tartisirken kim kimi ikna edebiliyor? siyaset tartismisizdir hepimiz dost meclislerinde, sonunda ne olur? kimin fikri degisir? herkes tartismanin basinda neyse, sonunda da odur. istisnalar tabii ki olur, bazen insanlar ideal oda sicakliginda tartisarak birbirlerinin ufkunu acarlar, ama istisna yani. cogunlukla kalpler kirilir hatta bu tartismalar esnasinda.

ama duramayiz iste, bes kisi oturmussunuzdur bir yerde, birisi rte'yi over, sen cevabi vermezsen kendine ihanet etmis hissedersin. (rte yerine baykali koy, neyi koyarsan koy, orasinda degilim)

biraz kendine olan saygindan, kendi fikirlerinin arkasinda durmaktan tartisirsin, sonunu pek de dusunmezsin, ne elde edecegim, ne kaybedecegim diye.

gercek hayatta bile durum boyleyken, sozlukte hic dusunmezsin, yaz gitsin iste, ne olacak ki? dusundugunu, hissettigini yaz.

bir bakima beyhude ama kendi adima bu benim elimde olan da birsey degil. dusundugumu, dogru buldugumu yaziyorum, bos olsa da, havanda su dovsem de...

bu durdurabilecegim, engelleyebilecegim bir sey degil. cogumuz icin de boyle zaten.

saygilar&sevgiler.
dogru olmayan onermedir. tarafsiz bir okuyucunun iki farkli bakis acisini gormesi acisindan onemlidir sozlukte tartismak. evet belki tartisan taraflar bir sonuca ulasamaz, hicbir fayda saglayamaz, kendi fikrinin kesinlikle dogru oldugunu ispatlama yoluna gider fakat tarafsiz bir okuyucu icin durum boyle degildir. okuyucu cok fazla fikir sahibi olmadigi bir konuda karsit gorusleri okuyabilir. iki tarafin da hakli ve haksiz oldugu taraflari objektif bir perspektifle gorebilir ve kendi cikarimini yapabilir. demem odur ki; tartisin ama kavga etmeyin. hakli veya haksizliginizi birakin diger yazarlar veya okuyucular degerlendirsinler. hadi bakim. (bkz: kardes kardes oynayin) simdi.