bugün

sevgipitircii en yakın arkadaşlarından biriyle oturmaktadır. ayrılık vakti gelmiştir. uzun süreli bir ayrılık bekler iki yakın arkadaşı.

+ : sevgipitirciinin arkadaşı - : sevgipitircii

+ya sen nasıl birisin, böyle sevgi dolu, iyi niyet abidesi, pek sevimli şey gibi bişey işte şey gibi
-ahah teşekkürler canım da ne gibi bişey şey gibi de ne
+hani böle sevgi dolu bişey, sevgipitirciim benim
-hönk o ne ya, nasıl bişey o *
+haha senin gibi işte, sen bildiğin bir sevgipitirciisın canım. *
benim almak istediğim nick aslında üvercinka idi (bir cemal süreya şiiri). ancak onu benden önce bir yazarımız aldığı için cemal süreya'nın başka bir şiiri olan balzamin oluverdi nickim... iyi de oldu.
kayıt olurken dilime aynanın "gitarımın teli cayımınsekeri" sarkısı dolanmıştı...
badoglu:eski dilde rüzgar demektir.
bilemezsin.
anlamlı birşeyler yapmaya çalışıp da ömrü boyunca başaramamış insan. yine de bir uçurtma her zaman umudu temsil ediyor benim için. ve eğer öyleyse bana da uçurtmacı olmak düşer.
arkadaşımla aramda geçen bir konuşma sonucu bu nicki yazmış bulunmaktayım. arkadaşların fantezilerden konuşması ve değişik fanteziler araması sürecinde bir anda ağzımdan çıkan fantestik fantezi kelimeleri... işte o an dedim ki nickim bu olmalı. (bkz: seni seçtim pikaçu)
adriana lima hayranlığındandır.
Steel Brightblade'in, kendimce kısaltılmış halidir. ejderha mızrağı serisindeki karekterin huyu ve suyunu kendime yakın gördüğüm için, kullanmaktayım.
aragorn'un legolas'a seslendiği "mellonanim" den gelmektedir. fakat bendeniz aradaki "a" kaynaştırma harfini koymak gerektiğini bilememişimdir. ondan sonra da bozmadım. böyle daha güzel.
bi gece içmiş salya sümük ağlayıp kahkahalarla gülerken, arkadaslarımın cektiği videoda beni konuştururken "cekmek zorunda değilsin onu" demelerine verdiğim cevaptı; -öle demeeinn yaaghh emre kızarrr.
hala izler gülerim, hala o cocugu cekerim. nick alırkende yine ota bka kızdığı bir andı; denedım, sözlukte kabul etti saolsun.
hayata küsmüştüm , karamsardım.
şekerli su ölüm orucunda tüketilen tek gıdadır. hikayesi hüzünlüdür biraz, malum.
nick bulamadım, ismimin tersini yazdım.
edit: bunun neresini eksiledin lan?
tecavüz, kanser, istanbul trafiği.
rahmetli dedemin ismi.
benim için onuncu köy dokuz köyden atılan doğrucu insanların hayatlarından bezip "doğruyu söylüyoruzda ne oluyorki, canımıza tak etti artık" diyip doğruları söylemekten vazgeçip toplandıkları yeni bir köydür. belki normal anlamından farklı gelebilir ancak benim dünyamda X.köy işte böyle bir yer. özgürlüğün merkezidir onuncu köy. hırsların, öfkelerin, doğrunun yanlışın olmadığı, saygının ön planda olduğu, her zaman hür iradenin hakim olduğu bir yerdir. alt kimlik, üst kimliğin olmadığı, daha doğrusu kimliğin olmadığı, hiç bir yaftalamanın olmadığı bir yerdir. ve bende o köyün bir üyesiyim sadece...
eski bir şehir ismi.
kaçan kovalanır hikayesidir. film gibi bir şey; anlamazsın yaşarken. sonra bir bakmışsın ki sen kovalayan olmuşsun. bir tutku büyür içinde; bir sevda büyür içinde en karasından ve bir aşk kalır içinde çocukça. *****
dances with wolves (kurtlarla dans eden) filminde, kevin costner tarzı bir yalnızlık ve hiç bilmediği bir coğrafyada kendini aramak. iç dünyaya yönelmek ve her şeyden soyutlanarak ve onun gibi gerçek arkadaşlığı bulmak, saf aşkı yaşamak her şeye karşı. her şeyin karşılıksız olanına ulaşmaya olan özlem, özellikle sevgini. çünkü gerçek sevgi karşılık beklemeden sevmekten geçer.
bastırılamamış prison break tutkusu ve sonuç ortada..
Letis. saçma salak bi hikayesi var. aslında bunu anlatmaktan utanıyorumda.* efendim lisede ben ve dostum sırada oturuyoruz. ellerimizde viski kadehlerimiz öndeki iri kemikli çıtırlarla mnuhabbet ediyoruz. kızlardan birisi, kadim dostuma ingilizcede birşeyler mi söylüyordu, anlatıyor muydu hatırlamıyorum. sıraya "Let's" yazdı. bende nick arayışındayım o aralar. "Let's" benim gözüme "Letis" göründü o an. dedim aga bu iş olur.

(bkz: söylemiştim olm size saçma salak diye)
nickimin ortaya çıktığı zamanlar bi kore dizisi izliyordum, dizideki isimler de tabi hep c li ç li... sonra bi tanesi hoşuma gitti, dedim bundan nick yapsam. sonra türettim bi şeyler ve "serencuyuri" ortaya çıktı.
sevgilim çocukken ağladığında babası kendisine "suluzıpçık" diye seslenirmiş. ben de çok ağlak surat olduğumdan sevgilim arada böyle hitap etmekte bana. garip ve şirin olması hoşuma gitmişti. zira kullandım da.
yıllar öncesinden kalmadır.