bugün

ogasi... hayatta en çok değer verdiğim beş kişinin isimlerinin baş harflerinin rastgele bir kombinasyonu. biri de ben tabii ki...
gayet rahat anlasılabileegi gibi, karakter yapım*. ortaokul yıllarından beri uzerime yapısan lakabım ne insanlarla kavga etmemi, ne hocalarla papaz olmamı, ne kızlara yazılmamı saglamıstır, an itibarı ile pek de bi degisiklik yoktur, yazar lakabıyla uyum icinde mutlu bi sekilde hayatına dewam etmektedir.

(bkz: sazan mode is on)
junkie. keş işte.
platonik bir aşk sebebiyle üç yıl ruh gibi yaşadıktan sonra, bir arkadaşın tavsiyesiyle izlediğim, biter bitmez bir daha izlediğim filmin baş karakteri. o sıralar kişiliği koyacak, kendime örnek alacak birini arıyormuşum herhalde, tyler durden ile aramızda o kadar çok özellik buldum ki kendimi de şizofren birinin alter egosu sanmaya başladım.
filmin felsefesi beni derinden etkiledi, sadece kavga dövüş olarak değil, dibe vurmakla ilgili olan kısım özellikle. ardından internette hep bu nicki kullanmaya başladım.
ekşi sözlüğe girerken de hevesle almayı düşünüyordum, fakat daha önceden kapılmış. o nedenle oradaki tyler durden veya tyler ben değilim.
(bkz: sozluk yazari sensin hikayesi de sana girsin)
stranger.. i'm a stranger in this town dan gelmesi pek muhtemel..
ismimin ingilice karşılığı* ve mesleğimden dolayı seçmişimdir.
cadıları sevdiğimden ve kendimi bildim bileli insanların bana cadı demesinden dolayı seçtim bunu. ingilizcesini tercih etmemin sebebi ise türkçe karakter sorunuyla alakalı. cadi yerine witch daha hoş gözüktü gözüme.
(bkz: this boy)
(bkz: kirmastılı)
efendim felsefik bir insan olmamdan mutevellit* artık kavram sıcmaya baslamısımdır. sosyopolitik, sosyokültürel ve türevi kavramlara nacizane sosyoklonik kavramını eklemisimdir.

zira bu kavram toplumda gordugumuz, aynı etkiye aynı tepkiyi veren, suru psikolojisi gurusu, etrafındakilerin kopyası, kamuya malolmus, esasen olmaması gereken insanlar guruhunu temsil eder.

bu guruhun her bireyine de sosyoklon denir. ayrıca da nickimdir. arzederim.
denizci çakabey ilkokul birinci sınıfı bitirmiş, okumayı sökmüş ve etrafında gördüğü olur olmaz her yazıyı okuyabiliyor olmanın verdiği heyecan ile okumaktadır. günlerden bir gün yalova'dan kartal'a deniz otobüsü ile gidilmeye karar verilir. o dönem deniz otobüsleri yeni çıkmıştır ve normalde vapurla yapılan bu seyahat deniz otobüsü ile yapıldığında lüks sayılmaktadır. çakabey hayatında ilk defa deniz otobüsüne binmenin heyecanı ile, üzerindeki yazıyı iştahla okur:

çaka bey

okur okumasına da, çakabey'in tarihte, izmir'de yaşamış bir türk denizcisi olduğundan haberi yoktur. deniz otobüsünü, denizi seven ve bir deniz otobüsü alacak kadar zengin bir kişi olan, çaka bey'in malı zanneder.

o gün bugündür, türklerin ilk donanmasını kuran bu kişiye zenginliği ile olmasa da, deniz sevgisi ile ve tarihte yaptıklarıyla hayranlık ve saygı duymaktadır.

denizci çakabey - bursa
emret komutanım
(bkz: muse)
(bkz: elektro gitar)
cyranox...
cyrano de bergerac ı herkes tanır. edmond rostand ın kitabının kahramanı. şair ruhlu, romantik, çok zeki, ukala ve uzun burunlu şövalye. uzun burnu dışında her konuda benzeştiğimiz için bu nicki aldım... sonundaki x ise ilk bu nicki aldıgımda -eskiden chat alemlerinde fink atarken- cyrano nickini başkasının almış olmasıdır.
artık bi nick bulmamın gerektiğini düşündüğüm bi dönemde ses kartı kutusunun üzerinde bu yazıyı gördüm ve müziklede bağdaştırdığım için neden olmasın dedim.
zamanında bize ortaokulda fransızca öğretmeye karar vermişlerdi.
ilk derslerde öğretmenler de biz de büyük bi hevesle başladık, r'leri özellikle söylemeyip fransızlar gibi konuşmaya başladık ilk iş.

ama işler değişti evdeki hesap çarşıya uymadı.
derste kasetten julie adlı tıfıl bi fransız ergeninin maceralarını dinlememiz ve alıştırma kitabına ezik egzersizler yapmamızı istediler bizden sürekli.
yine bi dereceye kadar katlanılabilirdi bu, eğer "pas de panique" temalı o b.ktan şarkıyı bize bi hafta boyunca 1500 kere dinletmeselerdi..
(bkz: teletubbiler) tadında takrara dayalı bi tarzı benimsememiz isteniyordu!
şarkı boyunca "pas de panique pas de panique ööööö" diye böğüren o adam bizim fransıca hayallerimizi tamamen yıktı
artık hiçbirimiz boynumuza fular bağlayıp pariste "şanzelize"de gezmeyi istemiyorduk..
ben de bu travmatik olaylardan sonra doğru dürüst öğrenebildiğim ve havalı havalı söyleyebildiğim en kolay fransızca kelimeleri nick olarak almaya karar verdim:
un deux trois..
c'est moi
pas de panique
pas de panique
ööö
Massive Attack'in 100th Window isimli albumunden bir parcadir bu Antistar. Adami zehirler resmen ama pek sevilir.
yazar bir siteye üye olmak istediği sirada
kullanıcı adı yazısı karşısına çıkar
oda ne olsun ne olsun derken ten renginden dolayı "black" der
ah oda ne bu isimde bir kullanıcı var
o zaman aklına bira gelir ve derki yanındaki arkadaşına şişenin ingilizcesi ne?
-arkadaşı baddıl der
+nasıl yazılıyo
-hmmm B-A-T-T-L-E
+ok o zaman benim kullanıcı adım "blackbattle" olsun
-iyi

yazar bir kaç gün sonra bir ingilizce sözlük bulur ve bakar şişe nasıl yazılıyor
oda ne B-O-T-T-L-E ????!!!! sıçtık

lan b-a-t-t-l-e ne demek inş. iyi bişeydir yoksa rezil olduk.
bakar "battle: Savaş" ohhhh e napalım sitede sarhoş olamadık bari savaşçı olalım geyiği ile devam eder bu kullanıcı adını kullanmaya..
güzide türkçemizdeki "h" sesi daima yutulmuştur bu memleketimde.bahadır ismi her daim baadır olarak telafuz edilmiştir her nefeste.bundan dolayı buna bir isyan olarak ulan baadır baadır ömrümü çürüttünüz alın size baadir dedirtmişlerdir.**
siteye kayıt olmayı canım dostum evo önerdi.
bir kola alarak bilgisayarın başına geçtim.
önce aldığım hiçbir nicki kullanmayacaktım.
göze çarpıcı olmalıydı nikim.
gören "vauvvvvvv" demeliydi.
aklımdan binlerce nick geçti ama hiçbiri yeterince iyi değildi.
daha önce nelerin üstesinden gelmiş bir insandım ben,ama şu düştüğüm durum tam anlamıyla felaketti.
nick bulamıyordum işte.
30 dakika düşündükten sonra durma noktasına gelen beynim,susuzluk sinyalleri veriyordu.
kolamı içtiğimde kolamın 30 dakikadır içilmediği için asidinin kaçtığını öğrenmiş oldum mideme pekmez gibi bir tad yuvarlanırken.
ve şimdi ben nickimi "asiti kaçmış kola"koymayayım da kim koysun?
meleklerın de ruhu vardır, sadece yardım edip gitmezler, yardım edilemeyecek insanlara bakıp onlarda aglayabılırler.. birde cok sevimli cok güzeldirler diyeee

aslında benım senelerdir olan nickim bu değil, ama eski nickimi söylemem herkes tanır.
(bkz: narsil)
speechbubble - yani türkçesi 'konuşma balonu' anlamına gelir. karikatürlerde karekterlerin konuşmalarını içeren şeyler vardır ya o işte...

eskiden aynı isimde bir rock grubumuz vardı, şanı burada da devam etsin diyerekten yazmış bulundum...
benim 2001 yılından beri kullandığım nickim the crow filminden esinlenilmiştir.daha önce başka nickler kullanmış fekat aynı bağlanmayı hissetmemişimdir.bir gün bir gün yüzüklerinefendisi kom tere ye girdim.ve orda arkidişler tarafından karga diye anılmaya başlandım.hatta bu arkidişlerle gerçek hayatta karşılaştığımızda adım halen kargaydı.ondan sonra bir sualtı kulübü kuruld çalıştığım yerde orda da karga oldum.geveze değilim arkadaş üstüme gelmeyin. ben de buraya girerken önce ilk nickimle girmek istedim fekat sonra kargayı kullanmaya karar verdim.hem bana kuş beyinli olma fırsatı verdiğinden istediğim gibi saçmalama hakkı da veriyordu.bu arada tabiki yüzüklerinefendisinden dolayı frp ye merak saldım ve karakterimin hikayesini oluşturdum.ölümsüz büyü bilen ama artık yapmayan.kavgadan kaçan ama zorunda kalıp sapıttığında karşısında kaç kişi varsa yok edip ruhlarını emen ama, her sefernde yaşanmışlığın acısını çeken bir garip anti kahraman...
bak dinliyceksieniz anlatyaım....şişş arkadaki... ohooo banane yaaa...
aslında s büyük ama başka bir sözlük sitesinde büyük harf olmadığı için ve alışkanlık yarattığı, güzel anılar yarattığı için almışımdır. asıl olarak kendimi garip, acayip, toplum dışı bir varlık olarak görmemi vurgulayan bir niktir kendisi.
legend ingce efsane demek..ama nickin anlamıyla uzaktan yakından alakası yoktur.. bu nickin ortaya cıkışı tamamen şuursuzcadır ve bi anlamı yokturr goze ve kulaga hitap etmek dışında..okunuşu illegınd'dır.