bugün

iki üç senedir kimseyi kafaya takmıyordum.
Şimdi yine psikopata bağladım, peşindeyim oğlum.
Yalnızım ve rahatım.
Verdiğim kararların çoğundan pişmanlık duyuyorum. Daha mutlu bir insan da olabilirdim.
Bazıları kelimeleri kullanarak efsane yazılar yazabiliyor, bazıları ise notaları birleştirerek harika şarkılar yapıyorlar; insanlar bazı nimetlerin değerini biliyorlar. Ötekiler hep koşturma peşinde, hep öne geçmek.. “Ha durdum işte burada yürüyerek de geçebilirsin önüme.” demek istediklerim var. Çünkü ben gerçekten duruyorum. Hiçbir şey yapmadan, kabullenerek ve bazen başımı öne eğerek sadece duruyorum. Nerede yanlış yaptığımı bilmiyorum ama hep çok başarısız bir insan oldum. Bunun “kaybeden” olmakla alakası yok, “tutunamayan” derdim ama bazı insanlar o kadar güzel tutunamıyor ki onu bile yapamadığım için bir sıfatım yok.

Yorgunum. Günün birinde deniz kenarında mümkünse betondan olmayan bir eve yerleşeyim diye bir an önce çalışıp, yaşlanıp, emekli olmak istiyorum. Yorgunum. Ama beni kimse yormadı. Hep kendi kendime yaptım ben. “Ben de düşünüyorum” diyen insanlar için durum kolaydı çünkü ben sadece düşünmüyordum, odaklanıyordum da. Her şeye sahip olmak, herkesin beni sevmesi gibi dertlerim de olmadı. Kendi yağımda kavrulma fikri çok sevimliydi. Yuvarlanıp giderdik işte ama ben hep arkasından tekme atılan insan oldum. Yuvarlanırken kimse düşmedi benimle.

Sızlanmıyorum, söylenmiyorum, kızmıyorum, şaşırmıyorum. Her şey olabilir, her şey başa gelebilir. Kolsuz, bacaksız yaşayan insanların yanında eksik bir akıl ve aksak bir kalple yaşamak zor olmasa gerek. Yaşarım yani. Biraz ağlarsam geçer aslında. Biraz ağlasam temizlerim içimdeki irini. Ama olmuyor. Hiç pişman olmuyorum mesela ne zamandır, hiç aşık olmuyorum, hiç güvercinlerin arasında dolaşmıyorum. “Kuşlar ne kadar aptal” diyenlerin yüzüne ayna tutmuyorum, balıkların uçup uçmadıklarıyla bir alakam kalmadı. Ama benim için olağandı. Benim sevdiğim insanlar da ya gider ya da gidecek kadar bile gelmezlerdi.

Anlatmak istediklerimin yarısı bile değil yazmaya çalıştıklarım. Sadece bazı şarkılar bazı anlara çok uygun. Dinlerken acaba diyorum bu kadın gördü mü beni o an o yerde? Dinlerken diyorum ki tüm bu olanlar bir yanılsama mı? Hem neyimiz var sahi akıp giden sokaktan başka? Cemal Süreya yalan söylemiş olamaz değil mi? Burası “dur durağı” Burada durmaktan başka bir şey yapılmaz.

Biraz daha susarsam eğer kalbimde yara açanların hepsi o yaranın içinde boğulacak. Belki o zaman hafiflerim.

edit: fondaki tezat şarkım: https://youtu.be/9H_41rhNrks
Smokin giyen ve papyon takan erkeklerden hiç haz etmiyorum.
Ayrıca tuhaf renklerde takım elbise giyen, pantolonunun paçası kısa olan erkeklerden de.
Parlak kırmızı giyeni gördüm be.
Ama siyah takım elbise giyip ince bir de kravat takan erkekler candır.
Kravat takmayanlar da öyle.
Onceleri burayı bir psikiyatri kliniği gibi kullanırdım.

Karanliga sozcukler fisildamak ve tanınmamanın özgürlüğünü yaşamak haz verir ve ummadığın anda karanlıktan gelen hiç tanimadik birisinin yardim eliyle hayata dair gülümseten ve umutlandıran detaylara kavuşabilirdin. Burada insanlar birbirlerini iyileştirirdi. Intihar yazıları yazanları vazgecirmeye çalışanlar mı dersin, boşanma aşamasında olanlara destek olmak icin mesajlar atanlar mı, sözlük yazarı olup da hayatini kaybeden bir arkadaşımız olduğunu öğrendiğimiz vakit adeta bir cenaze evine cevirilen nick altı başlığı mi ararsın, yoksa sozluk moderatorlerinin cagirildigi bir tv programinda en yakisikli olaninin bizim sözlük moderatörleri olduğunu butun gerçekliğe ragmen ogluna bakan bir anne gözüyle iddia eden yazarlarimizin sevimliligi mi dersin.

Bazı şeyler insan için ilaçtır uzerine su yutmadığın. Ama ne yazikki o ortami kaybetmişiz. Bir hicbiseyebosunaiclenmeyenadam a bile sövmeyi özler olduk. Hakkını helal etsin. Velhasıl belki yazar alımı durdurulmalıydı belki de başka bir yol bulunmalıydı kalitenin düşmemesi için. 18 yaş üzeri başlıklar inci Sözlüğü aratmayacak kadar yoğun oluyor çoğu zaman. Yazık. Eski yazarlar bu sebepten kaçtı. Belki diriliş için bir seyler yapılabilir. Hoş kalın.
geceleri uyumadan önce çikolata yiyorum.
Yıkılırken kumdan kalelerim birer birer karşında zırhı paslanmış bir kahraman gibiyim...
Aklımda Bir kız var; bir tablo gibi adeta. O tabloyu Odamın duvarına asmak istiyorum. Ama o tablo mona lisa tablosu, Benim odam ise sokaklar...
Gecenin bir yarısı sanat filmi izliyorum, hani şu dakikalarca sessiz durup birbirine bakan insanların olduğu filmler. Şikayetçi değilim sadece öyle amaçsız bir filmde bile iki kişi karşılıklı çaylarını karıştırıyor, bense felçli gibi boynumu bükmüş yalnız başıma kaşığın bardağa dokundukça çıkardığı sesleri dinliyorum.

Canım acıyor, sesimi çıkaramıyorum. O kadar yoruldum ki, acımı birilerine yüklemek istiyorum. Taşıyamıyorum artık..
(bkz: 90 lı yıllarda itirafçı olmak)
bir kere barda doğumgünü olan kızı garson sanıp, bira istemiştim. kızın gözleri dolup, tuvalete gitmişti. o günden beri fobi oldu. bir şey istemeden önce garson mu diye 10 kere bakıyorum insanlara.
Sanırım sıkıcı bi insanım. Ben insanlar benle konuşurken mutlu olsun istiyorum ama olmuyorlar gibi.
Cok iyimserim. Hep olaylarin iyi yönlerini düşünüyorum. Sonra yere çakılan ben oluyorum. Buna aile de geçerli. Aile işinde çalışcak olan bir gerizekali daha varsa durmasin. Yapilir bisey degil. iyi insanlar kendilerine göre yasasin.
içerisi misafir kayniyo sirf görünmemek için odamdan çıkmıyorum. Kötü tarafı felaket cisim geldi.
Sanırım önceleri açıklamış olduğum itiraftır.
Akşam yemek yerken çalan kapı ve gelen misafir. Sabahtan beri baklava yemekten şekerim fırladı be sözlük artık ekmekli şeyler yemek istiyorum. Söyleyeceklerim bu kadar. Okuyan herkese iyi bayramlar.
kilo veremiyorum arkadaş ya .
bu bir itiraftır..
en basit cümleler kurup dahiyane ölümü bekliyorum...
budist yarim tezini bitirmekle meşgul olduğu olduğu için otuz ağustos tarihinde ülkesine döndü * . ben ise yalnız olmanın verdiği gazla "her gece gezer, her gece eski arkadaşlarımla içki alemlerine akarım" derken gecelerimi tv başında, bilgisayarda oyun oynayarak geçiriyorum. en can arkadaşlarımın muhabbeti eskisi gibi açmıyor. en yakın arkadaşımın evinde üç gece kaldım. o günler bile geçmek bilmedi...

farketmedim; ama içkiyi bırakalı tam iki sene olmuş. 1 lt kola bir haftada bitmiyor. Ev boş olunca anneme sırnaşıyorum "bana yemek hazırla" diyorum. babama "gel beraber maç izleyelim. beni yalnız bırakma" diyorum.

arada arabaya atlayıp kafa dağıtayım, https://www.youtube.com/watch?v=PBwAxmrE194 klasik hiphop dinleyeyim derken, kendimi diğer yarımın tabletinde kaydettiği playlistinde * dolaşırken buluyorum. https://www.youtube.com/watch?v=KSkq5yiZmLk .

yarimle her gün dağ, taş demeden en az beş kilometre yürürken, son iki gündür evden çıkmamışım...

tuzu biberi olacak ama iki hafta öncesinin fotoğraflarına bakarken gözlerim yaşarıyor. havaalanında çektiğimiz veda videomuzu izleyemiyorum bile. *
Bana olan olmuş...
Arkadaşlar benim artık komple ciğerim soldu.
Ne çok kandırmışlar beni amk.
Ama herkes öldürdü diye ölmez.
ergenlik zamanı sahilde seksi bir kız gördüğüm vakit denizden çıkmadan önce çükümü kaldırırdım. sonra cristiano ronaldo'nun firikik atarken ki duruşu gibi dikilip yalandan yere arkadaşa bağırırdım. seslenirken de kızın gözlerine bakar, onun utangaç bakışlarıyla eğlenirdim. bildiğin 10 numara bi piçtim yani. hoşuma giderdi götlük yapmak. pişman değilim, yine kalksa yine yaparım.