bugün

Can sıkıntımı geçirmek için saç boyamaktan daha az zararlı aktivite bulmalıyım kendime .
bugün doğum günüm lan. ama o kadar saçma geçiyor ki bu günler. benim tipimi bile unutmuş bir kaç dalyarak çok samimiymişiz gibi facebookta duvarıma yazmasın diye tarihi gizliyorum. uzun ömürler diliyor insanlar, sanki bir yıl daha yaşlanmamışım da gençleşmişim gibi davranıyorlar.

yirmiikincisine giriyorum ama daha hiç bir doğum günümde hiç pasta kestirmedim. saçma geliyor be. süpriz yapacaklarından haberin yokmuş gibi mala yat, dilek dile, mum üfle, sonra beraber pasta kola şişirdikten sonra dağılın.
ki ben de arkadaşlarımın her doğum gününde daralıp bir dışarı çıkarım. sigara yakıp ben napıyorum lan burada diye düşünürüm. neyse siz de siktir edin kimse kutlamasa da ben kutlarım kendi doğum günümü. görsel
Biz şimdi ölsek,en fazla kahvede çaylar soğur.
neden olmuyor ya.
ufaktan ufaktan kafayı yiyorum. hadi hayırlısı.
Bir buçuk haftadır işsizim. istifa etmeden önce gelen teklifler iş fırsatları adeta ortadan yok oldu. Özgüvenimin yavaşça eridiğini hissediyorum. Ve elimde ki bir miktar para ile kendi işimi kurma cesaretinide kendim de bulamıyorum.
Eşim , askere gittiğinden beri yalnız uyumanın ne kadar kötü bir şey olduğuna kanaat getirdim. Insanlar yalnız uyumamak için bile evlenebilir öyleki. Ayrıca insanın eşi bambaşka. Adı üzerinde " hayat arkadaşı " hayatım epey tatsızlaştı.
Rahatça görüşemiyoruz da. Garip oluyorum. 3 ay kaldı. Bakalım. Asker eşi olmak zormuş.
Yalnız kalıyorsun. Bazen ruhuna eş bulduğunda bile yalnız kalıyorsun. Bir boşluk var tam şuramda ne yaptıysam dolmayan.
En çok özlediğim şey ailemin yanında uyumaktı. Salonda onlar muhabbet ederken güven dolu seslerinde uyumayı çok özlüyordum. Normalde seste uyuyabilen bir insan değilim ama annenin babanın kardeşinin sesi farklıymış. insan bunlardan ayrı kalınca anlıyor kıymetini.
Şimdi doya doya salonda uyuyorum.
bazen aynı şeyleri sürekli tekrar ediyorum. mesela yazdıklarımı bin defa okuyorum, tişörtüm yırtılıncaya kadar giyiniyorum, tiksininceye kadar aynı şarkıyı dinliyorum.

farklı olmak sonum olacak galiba.
çocuk iken sürekli sağ bacağımı istemsiz titretirdim, öğretmen alışkanlık olduğunu sanıp cetvelle bacağıma vururdu. vurunca geçeceğini söylerdi, insanların üzerimde bırakmış olduğu etkiler oldukça kötü.

kafayı çoktan yedim aslında, sadece normalmiş numarası yapıyorum. yapıyorum yapmasına da bizimkiler pek yemiyor, yoksa bu kadar kurcalamazlar deli mayını.

içinde patlayıp etrafı yakmayan volkan gibiyim, kendi lavlarımda kavruluyorum..
bütün izmire saplamak istiyorum.
uzun zamandır akşamları çıkıp bir yerlerde oturmuyordum. dün akşam çıktım ne olmuş lan böyle piyasaya olm nereden çıktı bu kızlar. hangisine bakacağımı şaşırdım amk. ulan ne karılar var be.
Bütün gece bir sağa döndüm bir sola döndüm sözlük, uyuyamadım ne diş ağrısı nede bir rahatsızlıgım vardı. Sesini duyamadan uyudum dün gece arama imkanım vardı ama buz gibi sesi içimi öyle acıtacaktı ki aramak istemedim.. özledim sözlük 1 günde 1 yıllık özledim. Çok alıştım sözlük, çok seviyorum. Canımın parçası oldu o benim.
işyerinde büyük bir ciddiyetle çalışıyormuş gibi yapıyorum.
Ben küstüm, kırıldım hayata. Bilemem alabilir mi gönlümü...
Zenci Değilim.
3 yıl önce beni terk eden mitoman* eski kız arkadaşımı atlatmama rağmen son bir haftadır çeşitli yerlerde ona son derece benzeyen insanlar görüyorum. hatta bir tanesinin dibine kadar yaklaşıp o olmadığını anladıktan sonra yoluma devam ettim. fakat bu durum beni korkutuyor sözlük. onca zaman geçmiş ve unuttum sandığım insan neden bu şekilde karşıma çıkıyor... durduk yere rüyada eski sevgiliyi görürsün de o günün hiç iyi gitmez ya. işte aynen öyle oluyor hatta daha kötüsü.

fotoğraf adına da bir şey üretemiyorum bu aralar. içimde hiç istek yok. buna okul mu sebep oldu yoksa bir geçiş döneminde miyim bilmiyorum fakat hiçbir şey üretemiyorum. bu durum beni daha mutsuz yapıyor.
görsel

Bizde böyle bi işsiziz napak.
ahh sözlük. yıllardır işsizdim. şimdi bir işim oldu fakat hiç bir iş yapmıyorum, öğrencilerim beni tanımıyor. hiç bir iş yapamıyorum okulda, çocuklarla iletişimim sıfır. ve ben sonrası için anaokulu öğretmeni oldugum halde lisede görev yapıyorum. yani herşey boktan. tatmin olmak istiyorum yaptığım işlerle. ama bu mümkün değil. beş kuruş etmez insanların yanına vermişler biz orada eğitilecekmişiz (!) sistemin amına koyayım.
Sizden sonra kalan boşluğun hemen doldurulmasından daha acısı yoktur diye düşünürken sizden geriye bi boşluk bile kalmamasının daha acı olduğunu farkettim bu aralar. Sanki onca zamandır zaten fazlaymişız gibi.
Kırgın olmanın Üzgün olmaktan daha kötü olduğunu farkettim. Ama Üzgünlüğümün, kırgınlığa dönüşmesini durduramıyorum.
Tanıdığın insanların arasındaki yalnızlık, normal bilinmedik bi kalabalık arasındaki yalnızlıktan çok daha acı. Ve ben bu büyük yalnızlığımla baş edemiyorum artık. Balonları elinden kaçıp gitmiş bir çocuktan tek farkım balonlarımla birlikte hayallerim de dahil çook şeyimin gitmiş olması. Balonlara kızamıyorum ama üzgünlüğüm de bir türlü geçmiyor..
https://youtu.be/EL_qo2Ddxrc?t=116

sürekli kafamda can kan- yar yar çaldı bu gün. tam olarak bu kısım. hala çalıyor sözlük. içimdeki apaçiye engel olamıyorum.
bu gün hastaneye gittik ve aspergerli olduğum onaylandı. annem çok üzüldü, garibim kanser gibi bir şey olduğunu sanıyor, anlatmaya çalıştım ama olmadı. bir anda tüm yakınlarımın haberi oldu. herkes kendi başına teşhis koymaya başladı, deli diyen de oldu şizofren diyen de.

bu sendrom geç onaylandı, çünkü bizim burda böyle şeyleri kabullenip doktora gitmek çok zordur. gerikafalılar, sorumsuzlar ve farklı olanı dışlıyorlar. yıllar benim için işkence gibiydi, yeni kabul ettirdim. şimdi daha çok acı çekeceğim, çünkü kabul etmiş olmaları buna alışacakları anlamına gelmez.
Leyla hep aynı leyla.
Ankarada, bi otel odasında, yillarca dalga geçtiğim bir yazarın kitabini ayila bayila okuyorum.

Canim yaniyor amk. Her sey sacma bi hal aldı. Isim boka sardi, güç güç diye yillardir didinirken simdi onu idare edemiyorum. Bi kiz var bi de. Sanki cok lazimmis gibi bi de kiz var. Cok istiyorum ama istemedigimi oyle gösteriyorum ki ben bile inanıyorum istemedigime. Sonra gerizekali hali geliyor hemen aklima gercegi hatırlıyorum.

32 yasindayim lan ben. Su yazdiklarima bak hele. 20 yasinda oglan yazsa yadirgamazsin.

Naptim ya ben? On yaşındayken annem babam baska bi sehre giderdi calismak icin, her pazar. Arkalarindan bakardim. O yasta herhalde bi daha boyle caresiz hissetmem diyordum kendime.

Allah beterinden saklasin ama tukendim ya. Surduremiyorum. Surduremedigim halde bunu etrafimdakilere de belli edemiyorum. Kimseye.

Nefes alamiyorum lan. Hani 16lik kiz gibi degil, 10 küsur gundur nefes darligi çekiyorum. Bu yasima kadar ne aldiysam Baski altinda aldim, krizden beslene beslene sinir minir birakmadim kendime.

Bazen bi gorusmenin ortasinda sirtimi dayayip yere oturmak istiyorum. Bi sey sormayin ben cok yoruldum diye gozlerinin icine bakasim geliyor. Sanki anlayacaklarmis gibi.

Omuzlarim dustu gibi ya. Sanki 60ar kiloluk iki cocuk oturmus gibi. 61 olsalar eee sikerim sizi de hayati da deyil kacacagimi biliyolar gibi, hususiyetle secmisler sanki.

Bi kiz var bir de. Başımı belaya sokacagini adim gibi bildigim. Carpilip aci cekmektense carparak aci çekmesini sagliyorum ve benim olmadigi icin birlikte aci çekiyoruz. Bilmiyorum belki kendisi su an sahane pompalara kosuyor olabilir. Ki haklidir. Cunku bu kadin yedi yasinda cocuklarin yasadigi bi sahil kasabasina yirmi senede bir yagan kar kadar guzel. Sahsen ben o kadar güzel olsam her seyi yapardim. Gerizekali!

Bakma boyle ergenlestigime. Cok ciddi sikinti var lan. Pamuk ipligine bagli isim. On gun sonra buraya gelip her seyimi kaybettim yazabilirim. Daha once de kaybetmistim gerci. Ama bu sefer bi bok almaya gücüm yok yeniden.

Ankarada, bi otel odasında, yillarca dalga geçtiğim bir yazarın kitabini ayila bayila okuyorum.

Annemin birakip gittigi pazar gunleri gibi. Mutsuzluktan ölü bulunucam gibi. Tukendim be abi.
az önce abimle aynı isim ve soy isime sahip bir yazar başlığı gördüm küçük çapta bir kalp krizi geçirdim, sevgiler.