bugün

sevdiğim bir kız var ama o beni sevmiyor, üstelik ben başkası ile yatmak istiyorum ve yatmak istediğim kız bedenime tapıyor. hayırlısı bakalım
sırf superman gibi önden tutup yanlara doğru açabileyim diye gömlek aldım.
ama her seferinde düğme koparmayı götüm yemediği için çıtçıtlı düğmelilerden aldım.
ayrıca superman'in telefon kulübesine giderken yaptığı hareketi ben tuvalete giderken yapabiliyorum.

n'apayım sözlük birinin bana ihtiyacı olduğunu sezemiyorum.
sanırım pek yakında onunla aynı şehrin havasını soluyacağız.
dün gece farkettim ve bunu bayadır huy edinmiş durumdayım. Gece saati kurup uzak bir yere koyma düşüncesi ile etrafa bakınırken, bilinçsiz bir şekilde koymam gereken uzaklığa kıyasla daha yakın bir yere koyup, yattıktan uykuya kadar ki dönem içerisinde hep sabah kalkmadan telefonu nasıl kapatabilirim, kapatabilir miyim diye plan yapıyorum. *
uzuuun zamandır entry girmediğimi farkettim. şunu itiraf etmeliyim ki call of duty modern warfare 2 de hemmencecik rütbem artsın istiyorum. haftada ancak 2-3 saat oynayarak 2 ayda, rütbem ancak 18 oldu. ben mi sabırsızım yoksa yaklaşık 15 saat oynamayla bu kadarcık olması normal midir? çok dertliyim sözlük, inan başka problemim yokmuş gibi bunu dert edindim kendime. bi de rüyamda lady gaga'yı gördüm lan.
6,5 senedir bir ayrılıp bir barıştığım ve geçen hafta benim için bulunduğum şehre gelen sevdiceğime, seni sevmiyorum demek zorundaydım, ama şimdi söylüyorum, seni seviyorum.
sabah işe giderken gölgemden korktum.
devletimiz her şeyi veriyor deyip kaçak elektriğin parasını benden alanlardan nefret ediyorum.
iş yerinde kavga ettim sözlük.

belki kovulacam. belki şutlayacaklar beni... bu yazıyı bile sinirden titreyerek yazıyorum. yemek yerken oldu herşey. bizim şirkette piç rıza diye bi lavuk var. bildiğin entel dantel biri. bu amına kodum çocuğu yemeği bitirdikten sonra ekmeğin içiyle ağzını sildi ve tablotun yanına koyup kalktı masadan. tamam ağız silenlere lafım yok, yeter ki o lokmayı yesin, umrumda değil yani. ne bileyim böyle silip atması çok ağrıma gitti.

kalktım masadan ve yakaldım bunu. ayıp değil mi lan bu yaptığın dedim. yemekhane de kalanlar ( 3 kız 4 erkek ) o an bize baktı, çünkü sesim gür çıkmıştı. bu da kızlar bakıyor diyerekten, gayet yayık bi ağızla ' ne diyon lan sen ' dedi. ( sevmeyiz birbirimizi)

- ekmeği diyorum ağzınla silip atman doğru mu? bu ekmek için günde 45 km yol yürüyen küçük çocuklar var.
+ duygu sömürüsü yapma lan, içtiğin şarabıda eziyolar, bana felse

dedi ve saçından kavradığım gibi masaya kafasını geçirdim sözlük. bitirtmedim cümlesini, hakim olamadım kendime. aslında neşeli bi yapım vardır. öyle kolay kolay her şeyi kafaya takmam. milletin çok kızdığı olaylara kahkaha atmışlığım bile vardır. ama bu tip hareketler karşısında sessiz kalamıyorum. lise mezunuyum ben. öyle cafcaflı cümleler kurmasını pek beceremem, yazılarım bile hep sokak ağzıyladır. yani bırakıp da o piçi dinleseydim, güzel cümleler kullanarak kendini haklı çıkaracak bu adamı dinleseydim. belki de bundan sonra tuvalet de götümü selpakla değil ekmekle silerdim. öyle ikna kabiliyeti yüksektir bunların. dayanamadım vurdum.

iyi mi yaptım bilmiyorum. ama yaptım. inşallah o ekmek, ekmeğime mani olmaz.
ekşi sözlükte yazarlıktan çaylaklığa indirildim...
anne olmak istiyorum.
benden hoşlanan kızlardan hoşlanmıyorum lan sözlük. kendimi bildim bileli hep peşinden koştuğum hatunlara daha çok sevgi besledim. benden hoşlanan ve yakınlaşmaya çalışan kızları nasıl uzaklaştıracağımı şaşırıyorum bazen. şu anda da aynı durum geçerli. ne yapsam bilemedim.
yüzmeden geldim ölüyorum, yorgunum. birisi masaj yapsın bana.
Yaklaşık 1 saat Çok utandım sözlük. coğrafya testi çözerken Kyk(kuzey yarı küre) ya kredi yurtlar kurumu dedim.
dün doğum günümdü. kimseye söylemedim.
itiraf ediyorum sözlük yanlış anlaşıldım. hastası olduğum kıza bir hediye almıştım hediye biraz pahalı kaçınca ve parasız bir zamanıma denk gelince bu kızla buluşarak hediyeyi taktim etme işi bildiğin benim için taktik savaşına döndü. çünkü rezil olmamam gerekiyor, kıza parasız olduğumu hissettirmemem gerekiyordu. sonra neden gidip orjinal oyun aldın diyebilirdi * onun için pahalı hediye alarak onu şımartmak istediğimide onun yüzünede söyleyemezdim her neyse. buluşma işini kıza çaktırmadan kendi kurallarıma göre yapmama gerekiyordu. tabi bir mesaj faslı ile;

kızdan mesaj: jadean gel acıbademe işte, olur mu?
(asiktir ulan yıllardır bu çevrede oturuyorum ama acıbademi hiç bilmem ki ben!!, ya hesap kaçarsa)
benim mesaj: ya ben oraları hiç sevmem ki ama sevemedim yani, kadıköyde buluşsak insan gibi nolur du!
kız: (hiç bozmadı, ısrar etmedi) ok tamam görüşürüz.

bir süre daha sonra kızla o kadar konuştuktan sonra benden önce kadıköye vardığı için ona yakın çayın 1 milyon olduğu zaten çaydan başka birşeyinde içmek istemeyeceğiniz sobalı eski tip, tabureler ağırlıklı ve aşırı kalabalık bir cafenin adresini mesaj attım.

kafaye doğru yürürken bir mesaj;

-tamam buldum cafeyi
-ya jadean burayı nerden buldun bildiğin merdiven boşluğunda bir tuvaletin yanında oturuyorum bi tek burası boş!

nese apar topar gittim yanına, diyorum kalk gidelim başka bir mekana. diyor "yok tamam gerek yok" geldik bi kere madem seviyorsun burayı.

son neden acıbademi sevmediğimi sorup durdu, bildiğin bundan 10 yıl önceki lise düşüncelerimi tozlu raflardan çıkarttım. bağdat caddesi bağlantılı cümleler kurdum ki kız çok kurcalamasın diye beni (ki bağdet caddesinide severim artık, eskiden sevmezdim etiket mekanı olduğu için ve parasız olduğum için birazda) sonra kıza bunun eskiden böyle olduğundan bahsettim durdum. kızda;
-oda bi an için starbucks'a gidecektim iyiki gitmemişim. sevmiyormuşsun tarzın değilmiş.
+nası. yok ya severim ben oranın flitre kahvesini (bu gerçek)
-hmm tamam neyse (sonra telefonunu çıkartıp gözüne baktı, ayna gibi kullanarak)
+ya keşke starbucks'a gitseydik duvardaki aynalara bakardın rahatçana
-duvarlarda ayna olmaz ki orda
(sıçtık)
+yani şey eeeeeee
-neyse canım dedi, bi daha gelmem buraya felan dedi.
ki bendeaslında severdim orayı baya. gerçi biraneye gitmek varken cafede neyin nesi bende bunu anlattım. havadan sudan konuştuk kalktık. bide gayet güzel müziklerin, yabancı sakin müziklerin çaldığı kafenin içine full türkü kaçmış (türküyü severim ama ne bilim o ambiansın müziği değildi o an için, yani üçüncü golüde yemiş olduk)

sonuç : kızla daha yeni tanışma evrem olduğundan beni sanırım tanımaya çalışıyordu. son cümlelerinden de halkçı devrimciye yakın bir şeyler çıktı ağzından, sanırım beni öyle tanıdı. he bu yönüm yok mu var evet ama lise (yada üniversite 1. sınıf) sosyalistliğinede inmeseydim daha iyi olurdu.

tabi bu son görüşmemiz değildi akşam üstüde bir kaç mesajlaşmamız olmuştu*
binlerce yabancı dil kelimesi öğrendikleri halde türkçe ' günaydın ' denince ted bundy görmüşe dönen kadınlar tanıyorum.
güzel günler göreceğiz içimdeki istek ve itiraftır.
ders çalışmamak için elimden geleni yapıyorum.
440 liraya aldığım çizmeler ökçelerimi morarttı 38 numara kazık kadar ayaklarıma gidip 37 numara alırsam olacağı buydu sözlük.. ben hala ayakkabı almayı beceremiyorum.
the time , to night , san francisco gibi enerji seviyesi yüksek şarkılar dinleyip
finallere çalışmaya çalışıyorum ama yapamıyorum
parçaların ritmine dalarak kafamı sallıyorum.
omzumu silkiyorum.
çalışamıyorum
yaşamak istemiyorum dediğinde ben zaten öldüm demeyi çok istedim ancak aptal gurur yüzünden söyleyemedim sonuç halen yaşadığımı düşünüyor..
Eşim tam yılbaşı gecesi beni inanılmaz saçma bir kaç cümle sarfederek yoğun şekilde kırdı üstelik sadece yılbaşı değildi bu gecenin özelliği neyse... Ortamdaki herkes ne kadar haksız olduğunu da ona söyledi, gecemiz berbat oldu, saat oniki olduğunda yeni yıda onu öpmemek için onikiye beş kala tuvalete gittim çünkü o öpücükten sonra onun her zamanki umarsızlığıyla, birşey olmamışçasına davranıp kıçın kıçın bana yanaşacağını biliyordum. Yeni yıla girdikten yarım saat sonra ona hadi kalkalım artık dedim ve bu ona sarfettiğim son cümlem oldu. O gün bu gündür en zaruri durumlar dahil ağzımı açıp bir kelime etmedim tam bir dilsisz durumdayım. O da geri adım atıpta neden konuşmuyorsun,gel bu konuyu konuşalım özür dilerim vs. demiyor. tam bir gerizekalı durum içindeyim yani... resmen beni hayattan soğuttu bu adam ya...
onu hala seviyorum.*
şımarık insanların kafalarını koparıp onlarla angry birds oynamak istiyorum.