bugün

vakti zamanında salça'Ya 'olm bu meşgale midir nedir o nerde lan'' dediğimde '' 50 tane entry girince çıkıyor o'' demişti. benim de'' sitir lan başkasını kekle'' demişliğim var.
onu özlüyorum ama o yok ki? kim bilir nerde?
babamın adı cemal. iş arkadaşları da bu gruba dahildir ki herkes ona jamal malik diyor.
onu uzun zamandır bu kadar neşeli görmemiştik, slumdog millionaire filmini kelimesi kelimesine ezberledim; her gün izliyoruz ailecek.

*

birisi akşam bana mesaj attı. bana ihtiyacı olduğunu söyledi. msn'e gel dedi. düşündüm de, en fazla "zerpflücken oturum açtı" yazısı var onlar için benimle ilgili. ötesi değilim, fazlası değilim kimsenin gözünde; "ihtiyacım var msn'e gel", bu kadar hayat.

*

biliyordum merve. "öss'ye kadar görüşmeyelim" lafının, "öss'den çıktıktan sonra yepyeni bir hayata başlayacağım, siktir git" anlamı taşıdığını çok iyi biliyordum. seni kınamadım, laf falan da hazırlamadım. ama hazırlıklıydım. şaşırmadım, kırıldım. zaten sadece sana değil, diğerlerine de güvenmedim. defol git, umrumda değilsin.

*

kafamı kıra kıra ağlamak istiyorum sözlük. aşk acısı çekmiyorum. hiçbir sıkıntım yok. ölesiye dövüştüğüm babama bile "jamal hehe" diyecek kadar ilgincim şu sıralar. ama yoruldum, hayatı farklı bir boyuttan izliyorum.

yazdıklarım sadece 2. boyutta bir delinin söylenceleri olarak görünür gözünüze. gördüğünüz masa sadece gözlerinizin gördüğüdür.
neden yaşadığımı bilmiyorum...
sözlüğümden ayrıldım, çok yalnızım.. yeni sözlük bana da yer var mı buralarda_?
yeri ve zamanı olduğunu zannediyordum da yokmuş sözlük, dayanamıyorum. #5293925 numaralı entrymde ne demiştim, hatırlıyor musun eroinle ilgili olarak?

"madde olanına gelirsek, asla bırakılmaz, bırakılamaz. eroini koklayan insanın dahi eroinden öldüğü bilinen bir gerçektir; yakınından geçseniz dahi ölümünüz bu meretin elinden olur, kurtuluşu yoktur. sigaraya, esrara benzemez; feci krizlere sokar. mideyi yerle bir eder, kullanan hiçbir şey yemez, yiyemez. uzun bir intihardır sadece."

*

kendimden biliyorum sözlük. başlarda yersiz bir istek olduğunu zannettim. ama ben 3 yıl sonra, yeniden itiraf etmek istiyorum ki; kullandım ve kullanmaktan asla vazgeçemeyeceğim.

olmuyor.

edit: "vazgeçemeyeceğim" demişim. bu entry girildiği sırada kullanmıyordum. özlüyorum, o ayrı. ama 2-3 yıldır temizim lan. valla.
çocukken ailemle geçirdiğim zamanlar dışına doğum günümü hiç kutlamadım. yılbaşı hariç** hiçbir özel günü de anlamlı bulmam ve kutlamam zaten. insanların böyle günlerde zorunluluktan ve samimiyetsizce birbirlerine hediye alıp cicili bicili laflar söylemeleri çok saçma gelir bana. yine de benim için değerli insanların özel zamanlarını atlamamaya çalışırım. iş benim doğum günüme geldiğindeyse gerekli gereksiz herkesin doğum günümü kırk yıllık can yoldaşımmışçasına içten(!) kutlaması sinirimi bozuyor. bu facebook denen icat olmasa değil doğum günümü kutlamak, yolda görse başıyla selam verip geçecek ya da kini, hırsı mimiklerinden okunan ve arkamı döner dönmez iş çevirmeye niyetlenen kimselerin bu ikiyüzlülüğü beni çileden çıkarıyor. onlara aynı candanlıkla cevap vermek istemediğim için hepsinden özür diliyorum.
uludağ modern'de yer alan ss müzesinde takılmayı sözlükte entry girmeye tercih ediyorum çoğu kez. iyi geyik dönüyor orada ve bu hoşuma gidiyor.
- kolyeme * tapıyorum! öyle böyle değil, bildiğin tapıyorum. pek çok kişi de beni kolyemle konuşup onu öperken ya da ona sımsıkı sarılmışken görmüştür. açıklamak biraz zor oluyor gerçi, "puta mı tapıyon la yoksa? ona taptığın kadar allah'a tapsan cennette yerini tapulamıştın." diyorlar. ister adını put koysunlar ister tanrı ister başka bir şey. kolyem benim için çok aşırı kutsal. bazen kendisi hakkında olumsuz bir şey söyleyenin çarpılacağına bile inanabiliyorum, evet. o kadar büyük önemi var ki gözümde, yetinemedim iki tane aldım, biri devamlı boynumda ve diğerini ranzama çiviledim. * ne bileyim pozitif enerji, ışık, güç falan işte... *

- saçmalamaktan inanılmaz keyif duyuyorum. kelimeleri birbirine olağanüstü anlamsız şekilde bağlamak, acayip uzun ve sonu hikayeye dönüşen abuk sabuk cümleler kurmak hoşuma gidiyor. bunu sözlük ve sınav kağıtlarım hariç her ortamda yapıyorum. böyle keyifli fakat anlamsızca konuşurken insanların yüzüme bakışından arkamdan ne konuştuklarını tahmin edebiliyorum. aslına bakarsan, söylediklerimin anlamsız olduğunu da sanmıyorum. sadece kendimce simgeselleştirdiğim şeyleri başkalarının yanında söylediğim zaman tek anlayan ben oluyorum. bu da onlara tuhaf geliyor, anlamıyorlar, anlamayacaklar, zaten anlamasınlar. *

- saçmalamaktan sonra en hoşlandığım şey etrafımdaki insanlarla alay etmek. ama onlardan önce kendimle alay ederim. komik bir duruma düştüğüm zaman kimseye fırsat vermeden ve hatta belki onlara komik gelmemiş olsa bile ilk ben gülerim kendime. kendimle dalga geçebildikten sonra da nedense aynı şeyi diğer insanlar üzerinde de yapma hakkı tanıyorum kendime. alındıkları zaman da herkesin benim gibi kendileriyle dalga geçebilme yeteneğine sahip olmadığını unutup şaşırıyorum, sonra alındıkları için bir kez daha gülüyorum. zaten dalga geçmekten sonra en haz aldığım şey de gülmek, bol bol, nefessizlikten boğulana dek. *

- meditasyon kadar hiçbir halt rahatlatamıyor beni. bir de bu başlığa düzenli periyotlarda yazmak var tabii. ama meditasyonun yeri ayrı.

- çevremde küfreden yok denecek kadar az insan olmasına rağmen ben çok küfür kullanıyorum. daha doğrusu kullanıyormuşum. okul arkadaşlarımdan öğrendim bunu da. ağzım çok bozukmuş da, bir kıza göre küfür üretme konusunda çok yaratıcıymışım da, büyük-küçük-öğretmen dinlemeden ediyormuşum sonum fenaymış da... yalan yahu, iftira! bir kere ben öyle her öğretmenin yanında küfretmem. bazı sınav sonuçlarından sonra öğretmenlerin sülalesiyle ilişki kurmuşluğum olabilir ama hocalar da her fısıltımı duymasınlar canım... ayrıca bir kıza göre küfürde yaratıcılık ne lan? yapı itibariyle yaratıcı isem bunun cinsiyetimle alakası ne? hey allahım...

- msn'de de olsa başka bir platformda da olsa yazı dilinde yapılan gereksiz kısaltmalardan nefret ediyorum. gereklisi mi var bunun denmesin. çok uzun kelimeleri konuşma dilinde de değiştirdiğimiz zaman istediğin gibi kısalt (gelmeyeyim mi yerine bir alternatifi gibi). ama bir "sadece" kelimesini de "sdc" diye kısaltmak nedir yahu? mal mısın?

- biranın bana uykusuzluk ve ciddiyet getirdiği kanaatine vardım. ama 3 kutuya kadar. 3'ten sonrası için kontrol edemiyorum kendimi. iki buçuk kutu/şişede kalsam yine de bir halt olduğu yok. üçüncüyü bitirince sapıtıyorum niyeyse. uykumu da kaçırıyor meret. saat 12'ye doğru bir gereksiz kutlama yapalım tokuşturalım biraları dedik, bilsem böyle uykusuz kalacağımı üç tane devirirdim. sabaha kadar zombi gibi dolaşırım evde artık.

- götü havadalık ve tevazuyu aynı bünyede taşıyabilen ender insanlardan biriyim. birisi hakkımda iyi bir şeyler söylerken hemen ateş basar ve etraftan aldığım duyumlara göre surat rengim de hemen değişirmiş. ama aynı şekilde yüksek özgüvenin getirdiği ukalalık ile de herkesi rezil edip kendimi göklere çıkarabiliyorum. ilgincime gidiyor, zamanında küçümsediğim bir insanın beni överken utanmam, üste çıkıp "herhalde yani" diye saçlarımı savurmam gerekirken.

- kitap ayracı üretmeye bayılıyorum. nerde karton veya da ona yakın sağlamlıkta bir kağıt görsem hemen şekillenebilir boyutlarda kesiyorum. üstüne yazılar yazıyorum, resim çiziyorum/yapıştırıyorum ve eserimi hayranlıkla kullanmaya başlıyorum çoğu zaman bir kitap aldıktan sonra ona uygun bir ayraç yapmadan okumaya başlamıyorum, başlayamıyorum. dolabım karton parçalarıyla dolu. annem devamlı hepsini atmakla tehdit ediyor, tırsıyorum bazen. çok beğendiklerimden ikişer tane yapıyorum. biri kırışırsa yahut yırtılırsa ötekini kullanırım diye. benden başka kullanan da olmuyor ancak. gerçi kullansa sadece ablam kullanır, o da gidip hazırlarını tercih ediyor namıssız.

- gece lambası olmadan bir hiçim. çünkü karanlıktan korkuyorum. aynı zamanda kelebekler için de iğrenmek ve korkmak arasında duygular besliyorum. bu yüzden ablam olmadan da bir hiçim. çünkü o, benim sayemde seri ve kiralık bir kelebek katili. aslında horozlardan da çok korkarım ama onlarla fazla yüzyüze gelmediğimizden olsa gerek onların öldürülmesini istemiyorum. *

- itirafımı sonlandırmaya başladığım bu son maddede bunun şuana kadar yaptığım en samimi, en sıkıcı, en salakça ve en rahatlatıcı ikinci itiraf olduğunu itiraf etmek istiyorum. birincisini söyleyemem, o daha özeldi ve bunun kadar salakça değildi. eklemeden son kez bir okudum da itirafımı, ben hakikaten çok mal, gıcık bir insanmışım yahu, nefret ettim iğrendim kendimden. *
bugün hayatımda ilk defa bamya yedim. henüz beğenip beğenmediğime karar vermedim.
cumartesi gecesi tam 1,5 saat yatakta döndüm durdum sözlük. resmen uyuyamadim. peki neden? öss yüzünden. peki ben össye girecek miydim? tabi ki hayir. ben o isi hallettim de sözlük, can arkadaslarim girdi bu sene tekrardan. resmen ben stres oldum onlar osura osura uyurken. acaba sabah hangi psikolojide olacaklar? acaba hazirlar mi? umarim kotu gecmez. umarim yetisebilirler. umarim bir aksilik cikmaz. bununla da kalmadim, sabah össcilerle uyandim. sonrasinda gidip soru cozmedim tabi ki ama sinav bitiminde hemen arkadaslarimi arayip sordum sözlük. boyle de vefakar bir insanim iste. *
ben bir alisveriskoligim. aci ama gercek...
bana kötülük yapan herkesin başına acaip işler geldi ve hayatları mahvoldu. biri öldü, biri kanser oldu, diğeri hakkında polis tutuklama emri çıkardı... dünya da ilahi adalet denen bir şey gerçekten varmış bunu öğrendim.
köpek bisküvisinin tadını merak ediyorum bir gün niyeti bozup deneyeceğim. bizim it çatur çutur yerken canım çekiyor ne yapayım.
eski sevgilim boğaziçi'ni kazanmış. kazanacakmış.

sözlük, bu kız benimleyken 240 puanı geçemezdi, allah belanı versin...
sanırım aşığım sözlük. onunla msn'de bile konuşamıyorum, her defasında kalbim küt küt atıyor. hani vardır ya herkesin kafasında ideal bi sevgili tipi, işte benim kafamdaki tipin aynısı bu adam. sırf dikkatini çekmek için tuhaf tuhaf iletiler yazıyorum ama o cool takılıyor. offf sözlük offf nolacak benim bu halim bilmiyorum, yardım et bana nolur. onu elimden kaçırmak istemiyorum .

yazdığım iletilerden birini seninle paylaşmak istiyorum sözlük: "msn durumunu 'boşta' olarak ayarlaman bir mesaj mıdır yoksa aşkın ta kendisi midir * " .
itiraf ediorum: motorda birinin arkasına binmekten acayip tırsıyorum şehirler arası yollarda yavaş gidenlere küfür basıyorum
bir kızdan hoşlanırom benden 3 yaş büyük söliyemiyorum
birini arayınca meşgule atmasına sinir oluorum
tiki jonior veletlerden nefren ediyorum şehirler arası yollarda yavaş giden adama camı açıp küfür ediorum.
yarın 11de sınavım var ve ben çalışmıyorum.
mustafa denizliyi sevmem Lucescu ve Ertuğrulu tercih ederim.
okumaktan nefret ediyorum ama Yüksek lisans yapacağım.
Humeyni, ismail haniye, Aliya izzetbegovic,Said Nursi ve Erbakan, Muhammed Ali en sevdiğim insanlardır.
Che yide severim.
Müslümanım, Kürtleri, alevileri, Türkiye de ki Ermenileri severim.1915 olaylarına soykırım diyenleri kınıyorum.
şu an itirafım yok ama itiraf etmek gerekirse kendime acayip itirazım var. beynimde çelişki varmış, demin buldum. ilaç kullanıyorum şimdi.
kendi kendime dedimki bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. hemen perhizi bıraktım bir kenara lahana turşusunu başladım yemeye. acısını çok koymuşlar. yandı biraz dilim. olsun, turşumla mutluyum ben.
hergün telefonda konuşuyoruz, mesaj atıyor ama hala arkadaşız,
gün geçtikçe unutkanlığım azaldı hatta sinir bozucu bir şekilde unutmamaya başladım,
finaller bitti, arada kötü geçen sınavlarımda oldu ama hala çalışmadığıma pişman değilim *
hayatımda hiç incir yemedim,
çiğ ete dokunamıyorum.
ilk kez mantar çorbası içtim sözlük...

limon suyu döktükten sonra lezzetlendi, başta sevmedim ama çok da kötü değilmiş...

he bir de ben her şeyde limon severim sözlük...

sulu yemek, pilav, makarna, yumurta fark etmez...

limonsuz yemeğe yemek demem, limonsuzsa mutlaka üstüne sıkarım...

bu entryi okuyup da yüzü ekşiyenlerden özür diliyorum ayrıca. *
bu aralar sözlüğün bokunu çıkardım.
bugün sakız çiğnerken dudağımı ısırdım.bildiğin dışarda elalemi gören dudak.

ben mal mıyım diye düşünüyorum.
biri bana asılıyor gibi olsa hemen 'suç acaba bende mi, acaba ben mi ümit verdim' diye düşünmeye başlıyorum ve sevgilime anlatmadan rahat uyuyamıyorum. hem bu saçma suçluluk duygusu hem de her doğruyu söyleme tutkusundan artık kurtulmak istiyorum.
hiç içimden yazmak gelmiyor.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar