bugün

okul yıllığında kullanılmış sözdür.
reklam almak için gidilip terbiyesizlik yapan bir işyerine ithaf edilmiş çok da güzel oturmuş sözdür.
günümüzde dahi söyleyenin diline sağlık denilecek kadar geçerliliğini korumasına üzülmek mi gerekir sevinmek mi gerekir o ayrı bir muamma.
çaresizim çarem sensin...
tüm zamanlarda geçerliliğini koruyabilecek sözlerden biridir. kendini, düşündüklerini anlatamamanın ve anlatamayacak olmanın verdiği çaresizliği dile getirir.
(bkz: hadi birini seç)
(bkz: iki ucu boklu değnek)

(bkz: aşağı tükürsem sakal yukarı tükürsem bıyık)
Fuzulinin birçok şeyi bir cümlede özetlediği muhteşem sözüdür.
söylemekle sonuçlanması gereken eylem. kurtlar vadisinden yarım yamalak bir diyalog;

iskender büyük : ya kelim * sen bu tetiğe bastında kurt ölmemiş.
kel : sayın büyük.. gravv *
iskender büyük : hah kurt öldü şimdi.

vel hasıl kelam kafada ki kurt öldürülmeli, öldürülmeli ki sonrası için problem teşkil etmesin. Madem söylenecek söz var, söylendiği zaman tesiri olmayacağı düşünülüyor, sözü azıcık süsleyip tesirli mesafeye getirmekte, gönlü razı etmekte fayda var. kapito?
beni benden alan fuzuli eseridir;

beyhude gamlanma divane gönül,
cümle alemin rızkını veren vardır,
yaptığın hatayı görmüyor sanma,
kalpte gizli en derin sırları bilen vardır,
mal-ı emlakım var deyu güvenme,
arkam var deyu dayanma,
sırt üstü insanı yere varan vardır,

beyhude gamlanma divane gönül,
cümle alemin rızkını veren vardır,
derdime vakıf değil canan,
beni handan bilir,
hakkı vardır şad olanlar,
herkesi şadan bilir,

söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil,
çektiğim alamı bir ben bir de allah'ım bilir...
bu paradoksal durumu en iyi çözebilecek şey susarak konuşmaktır.
pîr'ül akvâl fuzûlî'ye tahmil olunan bir kelâm-ı kibar...
yüreğin harikzedegân cetvelinin evc-i bâlâsına çıktığı demde , kendini iki arada bir derede hisseden , sükût ihtiyâr etmeyi istediği hâlde yapamayıp sarf-ı kelâmın sadra şifâ vermediğini görenlerin hâleti...
(bkz: sevgilinin söylediği unutulmayan sözler)
efsanevi divan edebiyatı şairlerinden fuzuli'nin; kimin söylediğini bilmesek bile en çok o'na yakıştıracağımız, her zaman ki gibi lafı gediğine oturtan ve insanın nefesini kesen bir sözüdür.*
"söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil"

susuyorum...gönül benim gönlüm. onunla nasıl olsa anlaşırız. dendendenyus
bazen susarken en güzel haykırışı yaparsınız. susmak en güzel söylemek olur o zaman. en güzeli de budur. tabi şiir okunduğu an söylemek olur ve büyü bozulur. söylenmeden de çok güzel şiirler okunur. sadece gözlerle...

Sus Söyleme

Sus söyleme
Bir şey söyleme artık
Sus söyleme
Her şey gereksiz artık
Bana düşen dönüp de gitmek
Sonunda elimde kalan
Bir avuç hüzün ve keder

Yeter yeter söyleme artık
Kelimeler kanatır yarayı
Gözlerin anlatıyor
Mutlu aşk yoktur

Oysa ben sana neler adamıştım
içli şarkılar, kırık ezgiler
Yüreğimden süzülüp gelen
Bırakıp gittin beni
Bir gün yollarda

Yeter yeter söyleme artık
Kelimeler kanatır yarayı
Gözlerin anlatıyor
Mutlu aşk yoktur
Sus söyleme her şey ortada artık


Zülfü Livaneli
"Sussam Yalnızlık, Konuşsam Ayrılık..."

Yıkılmış ve geç kalınmış viraneleriz.
Şimdi ne senin gözlerinde haranın suya hasret yangınları var
Ne de benim gözlerimde şiir...
Yaz dedin, oysa kışlar yaşıyorum her mevsim
Açmak üzereyken papatyalar yeni karlar yağıyor üzerine

Üşüyorum...

Evet hala üşüyor ellerim..
Hüzün kapımızı çalalı beri bin günü aştı
Bin ömür, bin soluk, bin yıkılış yaşadım
Ömrünün arka sayfalarında altı çizilmiş satırlarımı okumaya başladım
Sığınışlarını, susuşlarını ve haykırışlarını işittim mavi adadan
Korunaklı bir liman olamadım sana
Ve arkama bakmadan giderken
Haykırışlarını duymamak için kapattım yüreğimin kulaklarını
Şimdi, bin ömür geçmiş ömrümden
Ben bir rüyadan uyanmak istercesine çırpınıyorum
Hani zaman ilacı olurdu her şeyin?
Hani zamana bırakmalıydık?
Atalar yine yanıldı...
Bir günün sonunda binlerce tükenişle ölürken ben
Zaman zehrini içerken yudum yudum
Artık bitsin istiyorum ataların ilaç dedikleri yoksuzluğun..

Bitsin...

Bitmezlerin bilincinde diyorum diye
Yıkılmış ve geç kalınmış viraneleriz.
Şimdi ne senin gözlerinde haranın suya hasret yangınları var
Ne de benim gözlerimde şiir...
Şimdi kendini yok edişlerini dinliyorum

Susuyorum...

Susuşlarımın öznesi sen oluyorsun hep
Şehrine gidiyorum...
Yokluğun açıyor kapıları
Yıkılan şehirlerarası bir otobüs terminalinde ayak izlerimiz duruyor
Hala haklısın
Kokun sinmiş soğuk duvarlarına şehrin
Herkesin gözünde seni arıyorum

Yoksun...

Yokluğunu salıp gitmişsin
Gidişle bırakıldığın bu kentte...
Susuşlarına bile yandığım soğuk dağlarımın eşkıyası
Bağışlama dilemiyorum, gel demiyorum, sev demiyorum
Haykırışların yankılanıp boşlukta kaybolmadı bilesin
Sığındığın maviadada yaktığın ateşi görüp
Yanaştırabilirsem gemilerimi

Tutacağım ellerinden...

Şimdi yanıyorum, kanıyorum
ve yıkılışların altında tekrar eziliyor bedenim
geç kalınmış bir soluk mu bir günün sonunda
yoksa çaresizliklerimin son çırpınışları mı bilmiyorum
kayıp adresten yazıyorum son kez
sussam yalnızlık, konuşsam ayrılık
dönsem yıkılış, dönmesem yokoluş...
şimdi ben susuyorum, yalnızlığa talip
sende sus bana

"sus ki, bir daha ölmeyeyim..." * *
beklemektir o zaman
ya da bakmaktır gözlerin içine
ki
halden anlaşılır...
7 büyük alevi ozanından biri sayılan fuzuli'nin dillere pelesenk olmuş bir mısrasıdır.

beyhude gamlanma divane gönül
cümle alemin rızkını veren vardır
yaptığın hatayı görmüyor sanma
kalpte gizli en derin sırları bilen vardır
mal-ı emlakım var deyu güvenme
arkam var deyu dayanma
sırt üstü insanı yere varan vardır

beyhude gamlanma divane gönül
cümle alemin rızkını veren vardır
derdime vakıf değil canan
beni handan bilir
hakkı vardır şad olanlar
herkesi şadan bilir

söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil
çektiğim alamı bir ben bir de allah'ım bilir
ilk kez adı yok dergisinde rasladığım, çok manalı, çevremdeki birçoklarını durumunu anlatan mühteşem söz.
son zamanlarda bu kadar sık kullanılmasının nedeni, osman pamukoğlu'nun, "unutulanlar dışında yeni birşey yok" kitabında bu sözü hatırlatmasıdır.

kan uykusu belgeselinin esin kaynağı da bu kitaptır.
(bkz: yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal)
sussam ayrılık olur, konuşsam anlatamam.
(bkz: ucuncu halin imkansizligi)
(bkz: sıçsam bokum yok işesem çişim yok)
fuzuli nin güzel sözlerinden biri. söylesem o anlamıyor, sussam da gönlüm anlamıyor.
iyi bilirim içinde anlatmak isteyip de anlatamadığın, anlatsan da karşındakinin anlamadığını düşündüğün kelimeler biriktirmenin verdiği çaresizliğin ağırlığı altında ezilmeyi. Kırılmış üzülmüş, haksızlık edilmişlere özgü, ne söylesen, ne yapsan fayda etmeyeceğini bildiğin bir iç sıkıntısı. Birini üzdüğünü fark edip telafi etme fırsatının kalmaması, bir taraftan da haklı olduğunu düşünmek, haklı olduğun tarafları anlatıp o birinin anlamasını istemek, ama bir türlü anlamadığını düşünmek.

iki taraf arasında bir yanlış varsa, bu yanlışın sorumlusu ne tamamen birinci taraftır ne de ikinci taraf. Birisi birine hata yapmışsa, o hatanın sebepleri vardır karşısındakini de ilgileniren. ilişki bu ya, tek parça. Bu ilişki bütününün içinde anlaşmazlıklar varsa demek ki iki tarafı da rahatsız eden sebepler var ortada. ilişkinin kopma noktasında hata yaptığını hisseden, ama yaptıklarının da mantıklı sebepleri olduğunu düşünen tarafı bir huzursuzluk sarıyor hep.

Anlamadığını düşündüğün taraf aslında her şeyin farkında. Ne demek istediğini de çok iyi biliyor belki. Dinlemek, anlamak, hak vermek istiyor ama artık çok geç olduğunun, durumun umarsızlığının da farkında.

Düzeltmeye isteği, gücü, inancı varsa insanın..., kim bilir? Yoksa, en iyi çare kendini ve herkesi affedip yola devam etmek.
çatlasam yeridir deyip söz öbeği.