bugün

danimarka asıllı ünlü yazar. savaş karşıtı savaş romanları yazmış, romanları birçok dile çevrilmiş, fakat kendisiyle ve eserlerin içeriğiyle ilgili birçok söylenti ortaya atılmıştır. yazarın aslında bir ss subayı olduğu ve sven hassel takma adıyla romanlar yazdığı, bu söylentilerden biridir.

ikinci dünya savaşında alman ordusunda bir paralı asker olarak görev almış, tank taburuyla özellikle rus cephesinde çok çetin muharebelere katılmış, arkadaşlarının tamamına yakınını cephede kaybetmiş ve tüm bunları savaştan sonra savaş karşıtı bir söylemle romanlaştırmıştır.

ilk ve en önemli romanı "lanetliler taburu"dur. "cephe arkadaşları", "paris'i yakın", "ss generali", "Monte Cassino Cehennemi", "onlar ölürken" diğer romanlarındandır. oldukça akıcı bir üslubu vardır. romanlarında, gerçekçi bir havayla, savaşın çarpıklığını ve vahşetini bütün çıplaklığıyla aktarır. okurken hüzünlenirsiniz, heyecanlanırsınız, eğlenirsiniz, gülersiniz, bazen de kızıp öfkelenirsiniz. insana ait tüm duygular vardır romanlarında. olaylara yer yer mizahî bir hava da katar. karakterler keskindir, gerçekçidir; hepsi sanki ayrı dünyaların insanlarıdır, fakat birbirlerine ölesiye bağlıdırlar.

sven hassel'in romanları tüm bu yönleriyle(özellikle savaş karşıtı olması), erich maria remarque'nin "batı cephesinde yeni bir şey yok" adlı romanını hatırlatır. remarque birinci dünya savaşını, hassel ise ikinci dünya savaşını anlatmıştır.

sven hassel edebî açıdan fazla ehemmiyetli değildir belki, fakat güzel romanlar yazmıştır. savaş romanı denince akla ilk gelen isimlerden biridir. iyi ki yazmıştır.
yazdıkları, yaşadıklarıdır...
bu adamın bir romanında alman askerleri kars üzerinden türkiyeye giriyorlardı. türkiyeyi istanbul sandıklarından olacaklar, kars gibi bir yerde harem ile kerhane aramaya başlamışlardı. pezevenk bir çoban sayesinde kerhaneyide buluyolardı.
13 Romanlık bir uydurmasyona sahipse helal olsun denilesi elemanmış. 13 romanın hepsini defalarca okumuşumdur, halada aklıma geldikçe açar 10 - 20 sayfa okurum bana hiçte öyle uyduracak bir tipmiş gibi gelmiyor bir defa Alman ordusunu WWII dönemindeki wermacht'tan bahsediyorum alayını kan dökücü fimlerde ki betimlemelere göre işkenceci sadist sapık olarak görmek bir defa insan doğasına aykırı, tahmini 20 milyon kişiden oluşan bu ordunun içinde Hitlere körü körüne bağlı fanatiklerin yanında tabikide hala insan olarak kalabilmiş ve bu doğrultuda sadece askerlik yapan bir kesimde vardı ve düşmanım düşmanı dostumdur mottosuyla bir takım muhalif gruplarla işbirliği yapmış olmaları olasıdır. hassel'in bir çok kitabında sadist SS subaylarını kendi bildiklerince ortadan kaldırmışlardır. Ellerinden geldiğince yerel Rus halkıyla dostça ilişkiler kurmaya çalışmışlardır. Bence siyahla beyazı birbirinden ayırıp olayları kitapları işte neyse o şekilde değerlendirmek gerekli. WWWII'ye Alman tarafından bakan o kadar az yapım varki bu işi hakkıyla yapanları destekleme ihtiyacı hissediyorum bir şekilde. holivud'un hep yaptığı gibi almanlar WWII'da öldürülecek bir avuç nein diyen varlıktan ibaret değil.
Porta, heide, küçük kardeş, lejyoner ve Barcelona'ya kalemiyle hayat veren yazar.
Ss generali kitabı en iyisidir.
güncel Önemli Başlıklar