bugün

(bkz: hayır bana değil)
biinin yapması gerekli olan beslenme deneyi filmi. çıkan sonuçlar gereğince idak edilebilse idi zaten filmden önce de fast food tüketimi az olurdu. vel hasıl, her koyun kendi bacağından asılır.
belgeselin yapımcısı kendini kobay olarak kullanmış ve çekimlerin sonundaki 1 yılda ciddi rahatsızlıklar yaşadığını anlatmıştır.
Mc Donalds ve fastfood kültürünü eleştiren film.Dün izledim. Diyet sürecime yardımcı olacağını düşünerek izledim. Mc Donalds ömrümde 1 kere gittim zaten. Burger King de 2 kere gittim son 2 yılda.
Filmi sadece fastfood olarak algılamayın. Evde yaptığınız kızartma köfteler, patatesler de varsa
bunlardan soğumak için izleyebilirsiniz.

--spoiler--
Film gerçekten çok başarılı. Kızarmış patates sevmem daha çok soğudum.
Evde kızartma köfteden dahi tiksindim. Yalnız ufak bir nokta. Filmdeki adam 1 86 boyunda 92 kilo olarak başlıyor.
Diyetisyen buna günde 2 500 kalori alması gerektiğini söylüyor kilosunu korumak için.
Benim boyum 1 65 bayanım. Benim de kalori ihtiyacım 2 250 kalori olarak çıktı hesaplarda.
--spoiler--

edit:bu filmden sonra 8 günde 5 kilo verdim.
olay mc donaldsla ilgili değil veya bir ayda oturup üç öğün lahana yesem o da zarar verir diyen arkadaşların idrak kapasitesi şaşırtıcı.
arkadaşlar olay şu adam sürekli hamburger yemiyo zaten, sabah kahvaltısında yumurtalı krepli bir menü var mesela mc donaldsın onu yiyor, öğle yemeğinde nuggets ve salata alıyor. akşam burger ve dondurma . hatta suya kadar mc donaldstan alıyor. yani hep aynı şeyi yemiyor zaten. sebze bile yiyor salatalarla. sadece hep aynı markayı yiyor.

bazı insanlar da direk mc donalds a saldırmış diğer markaların hiç mi suçu yok diye belgeseli beğenmemiş. arkadaşlar olay belli fast food şirketleri diyor ki suç bizde değil diğer yediğiniz besinlerde de suç var. e şimdi bu adam bir gün kfc de ertesi gün burger king de ertesi gün mc donalds ta bir diğer gün pizza hutta yese yemekleri , bu şirketlerin hangisinin sorumlu olduğu nasıl anlaşılacak? hepsi suçu birbirine atmaz mı? mc donalds der ki kfc nin tavuklarında değişik bir hormon var ondan oluyor, burger king der ki bizim burgerler suçsuz mc donalds ın hamburger ekmeğindeki şekerden oluyor.

peki baran 14 yaşında einsteincıklarım demişsiniz ki adam yeni bir şey söylemiyor,zaten hepimiz biliyoruz fast foodun zararlı olduğunu, 3 öğün fast food yerse tabi vücudu çöker diye tespitler yapıyosunuz. arkadaş kimse yararlı olduğunu iddia etmiyor zaten, sadece adamların elinde mcdonalds ı dava etmek için yeterli kanıt nasıl olacak? çoğunluğun aynı kanıda olması ve 3 öğün fast food yersek karaciğerimiz sindirim sistemimiz hepsi iflas eder savını ısrarla savunması mcdonalds a karşı yeterli kanıt oluşturur mu? adam der ki hani, hanginiz 3 öğün bizden yedi de zehirlendi çıkın gösterin der, zaten ilk açılan davada da aynen böyle demişler. o yüzden bu insanın kendini feda ederek deney yapması bunu doktorlar ve diyetisyenler kontrolünde yapması her türlü değerin ölçülmesi vs. gayet mantıklı. yani adam size bildiğiniz bir şeyi yeniden öğretmek için değil o bildiğiniz teorik ve havada kalan şeyi doğrulamak deneye tabi tutmak için bu işe girişiyor.

peki neden özellikle mc donalds? bu adam diğer firmalardan komisyon mu aldı diyenleriniz için geldin bizim ülkede pek aktif değil bu fast food chainleri ama amerika gibi bir yerde en büyük reklam harcaması mc donalds ın, çocuklara yönelik kampanyalar ve reklamlar yine mc donalds ın, en çok tercih edilen fast foodçu yine mc donalds. tabi ki ondan başlamış işe. bu arada size diğer firmalar çok iyi de demiyor. hatta okulları filan ziyaret ettiği bir kısımda zaten sadece ev yemeği yapıp sıcak sıcak servis eden bir okulu olumlu anlatıyor geri kalan tüm fast foodları hazır gıdaları markasına bakmadan olumsuz göstermiyor mu? yani adam özellikle mc donalds ı seçti diye hemen 3 kağıtçı pizza hut tan komisyon almıştır olaylarına girmeyelim. şark kurnazlığı malum bizim millette çok. şimdi sen diyelim ki tv programlarının halkın psikolojik sağlığını tehdit ettiğini, inandırıcı haber yapmadığını işte ne bileyim çocuk gelişimini olumsuz etkilediğini vs. iddia etsen bu iddianı kanıtlamak için kanal d yi star tv yi show tv yi mi hedef alırsın yoksa flash tv yi mi? tabi ki ilk gruptan seçiceksin zaten flash tv zararlı desen nolur demesen nolur kim sikler? kaç kişiye hitap edersin?
hayatımda gördüğüm en iyi big mac'in büyük bir iştahla yendiği belgesel. hamburger yerken izlemek ayrı bir zevk vermektedir.
--spoiler--
Manhattan 36 km2'lik bir yarımada ve bu adada toplam 83 McDonald's var.
--spoiler--
türk milletinde ters etki yaratan belgesel.

insana ilk başta ''ulan bu lavuk burger'dan para mı aldı paso mc'e saydırıyor'' imajı uyandırır. eleman 3 öğün lüp lüp burgerleri götürürken amacı insanlara ''bakın bunlar zararlı, yemeyin'' demekti.

ne oldu?

bizim türk dinler mi zarar marar?

herife özendiler, belgeseli izleyen en yakın şubeye koştu.

şimdi bu işin bir yanı.

diğer yanı günde 3 öğün su içsen mefta olursun. hani ''bakın ne hale geldim he he'' demeden önce ne yaptığına bakmalı. insanlara gerizekalı muamelesi yapmaya lüzum yok. herkes biliyor zararlarını sadece abartmadan yemek lazım.

bir de şunu gördüm adamlar bir ara bizim büyük boy dediklerimize küçük boy diyorlarmış. super size me boy içecek ve patatese içim gitti be. o ne ihtişamdır. o ne büyüklüktür. gerçi duyduğuma göre kaldırmışlar.

kısaca doğru fikir yanlış anlatım olmuş. hani sadece tek bir kuruma saydırmak yerine genel fast food endüstrisi ele alınmalıydı.
izledikten sonra ne kadar zararlı olduğunu iyice öğrensekte, deli gibi canı hamburger çektiren belgesel. hele bir de hamburgerin h'sinin bulunamayacağı bir yerdeyseniz günlerce rüyalarınıza girer.
iştah açan bir film,

adam ne hamburger yedi öyle...
2004 yılında çıkan ve 30 ülkeden fazla ülkede yayınlanan belgeselin bütçesi 65 bin dolar'dır. Hasılatı ise 29 milyon dolar'dır.
iğrenç bir konu içeren belgesel.. düşüncesi bile insanın miğdesini bulandırıyor..
karın acıktıran film. kendisini izledikten sonra evden çıkıp ilk gördüğüm mcdonalds'a girmişliğim vardır.
mc donalds reklamı gibi belgesel. gerçekten gidip bir big mac yeme isteği uyandırır.
cekimi sirasinda basrol oyuncusunun gunde 5 bin kalori aldigi, yani bir ayda toplam 150 bin kalori aldigi belgesel. belgeselin amaci mcdonalds'in yiyeceklerinin kotulugunu gostermekti fakat, bir insan gunde 5 bin kaloriyi dunya'nin en saglikli besinlerinden de alsa yine sagligi bozulur arkadas.

ayrica bir insanin agirligina bir kilo ekleyebilmesi icin yaktigindan yaklasik 8 bin kalori fazladan almasi gerekiyor. buna gore gun boyunca hemen hemen hic hareket etmeyen elemanimizin gunde en iyi ihtimalle 2 bin kalori yaktigini hesaplarsak, ayda 60 bin kalori ediyor. demek ki 90 bin kalori fazladan alinmis. bu da 11 kilo fazladan almak anlamina geliyor ki, bir ayda bu kadar kiloyu almak hic saglikli degil. olayin mc donalds ile alakasini ise cozmek mumkun degil.
inanılmaz bir şekilde, belgesele hak vermeme rağmen, "ne kadar da doğru lan, sağlıksız bi beslenme biçimi tabi" dememe rağmen, hiç adetim olmadığı halde, acilen kendimi mc donaldsa atıp, big mac yememe sebep olmuş film.

(bkz: bu filmi mc donalds mı çektirdi lan acaba)

(bkz: bi film ancak bu kadar ters teper)
izledikten hemen sonra koşa koşa mcdonalds'a gitmeye neden olan film.
benim tarafımdan bizzat denenmiş ama etkisi çok az görülmüştür. kendi super size me deneyimde 1 ay boyunca * bir günlük menüde öğlen yemekleri burger king whooper normal menü akşam yemeği ayvalık tostu yada kebapçı yatmadan öncede 1 karaşık tost ihtiva etmiştir. sonuç olarak sadece 1 kg alınabilmiştir o da belli bile olmamaktadır. olan sadece bütçeye olmuştur. kilo alma olayı bünyeden bünyeye değişmektedir. dipno: bu deney boyuca hiç ev yemeği yenilmemiştir. hayvanlık yapılmıştır. burdan super size me nin yönetmenine sesleniyorum , belgeseli benim üzerinde çekin sıkıyosa. * *
yönetmenin tek bir menüyü* tek başına yemesi ve kusmasıyla, komedi-belgesel tadında olan film korku öğeleri de içermeye başlar..
morgan spurlock tarafından yazılıp yönetilen günümüzün dev fast food şirketlerine (bkz: mc donald s), (bkz: burger king), (bkz: wendy s), (bkz: taco bell) karşı yapılmış bir belgesel.

--spoiler--
belgeselimizin kısaca konusu morgan abimiz 30 gün boyunca mc donald's menüleriyle yaşamını sürdürmeye ve bu süreci belgeleyerek, öncesi ve sonrasında vücudundaki yaşanan fizyolojik gelişmelerin gösterilmesine dayanmaktadır.
--spoiler--

biraz abartılmış olsa da bir çok ödüle layık görülmüş, izlenmesi gereken bir filmdir.
Efendim eğer günde 3 öğün mcdonaldstan beslenen birey ben olsaydım kilo verirdim. Mcdonalds ın en büyük menüsü 1100 kcal olduğunu bilerekten, 3 öğünde en fazla 3300kcal yapacağını bulabiliriz. Bu da azıcık hareket eden biri için kesinlikle fazla değildir.

90 kiloluk bir birey, bütün gün sadece yaşamını sürdürmek için 2000kcal ın üzerinde kalori yakar. Ne bekliyorsun ki? Götünün üstüne oturunca tabii ki yağ tutarsın. Tabii ki hedef tahtası olan mcdonalds a bok atmak kolay, adamlar iyi para kazanıyor, nefret çekmek için yeterli bir sebep.

Olay mcdonalds da burger king de değildir, insanın kendisidir. Eğer öyle olsaydı hayatında 1 defa bile fast food yememiş boyu ve eni aynı olan teyzelerimiz sokaklarda boy* göstermezlerdi.
ardından "bir girişi, bir de çıkışı" adlı, üç öğün çiğ köfte ve adana ile beslenen insanın konu alındığı yapıtın gelmesini beklediğim belgesel.
belgeselde, her gun ve uc ogun yenen mc donalds yiyeceklerinin insan bedeninde yarattigi genisleme konu alinmistir.
türkçeye şişir beni şeklinde çevrilen, morgan spurlock'ın deneysel ve belgesel tadındaki eleştirel yapımı.
bir ay boyunca sadece fast food ürünleriyle beslenince insanın fiziksel ve ruhsal akibetinin nasıl olacağı esasına dayanılarak oluşturulmuş bir filmdir. bunu da bizzat morgan spurlock kendini denek olarak kullanarak, amerika'nın obez vatandaşlarının gözüne soka soka anlatmıştır. film boyunca abarttığı yerler olmamış mıdır? elbette olmuştur ama neticede güzel bi noktaya parmak basmıştır.
(bkz: mc donalds)
(bkz: burger king)