bugün

yanlışların ve hataların silinebilir olduğu fikrini bilinç altımıza zerkedip, ceplerimizi hayal kırıklıklarıyla doldurmamıza neden olan okul gereci.
arı maya silgilerin dönemi için bir statü göstergesi olduğunu ve ortasının delinip bir ip marifetiyle boyna asmanın da bu değerli nesneyi korumanın en başarılı yöntemi olduğunu da belirtmeden geçmemek gerer.
15 yıllık eğitim sürecinde bir tanesini bile biteremediğim silme işlemine yarayan alet.ya sitresten parçalanıyor,ya arkadaşlar tarafından frikleniyor yada kayboluyor.
koltuğun üstünde bin bir zahmetle oturulmuş ders çalışılıyorken ısrarla ortadan habire kaybolan,bulunması öyle el yordamıyla mümkün olmayan,rahatını bozmazsa rahat edemeyen bencil nesne.
sinir anında kafaya fırlatılabilecek araç.
sınavda kopyaların demirbaşı rolünü üstlenir.
okul hayatında en çok paylaşılan ve işe yarayan araçlardan biridir.
mr. duster
milan markalı olanlar pek işe yaramıyor-muş, kırtasiye sezonunda bim'in indirimine aldanıp aldım ama...
ne kadar uğraşırsak uğraşalım bitmeyen, bitemeden kaybolan nesnedir.

bir silgiyi son parçasına kadar kullanabilen kişinin şu hayatta beceremeyeceği şey yok bence.
bittiğini hiç ama hiç görmediğim nesne bitmesine de gerek yok zaten kullanmam. *
Silgi, kalem, tebeşir veya daktiloyla yazılıp çizilmiş işaretlerin silinmesinde kullanılan kauçuk veya bezden yapılmış gereç. Günümüzde silgiler genellikle bitkisel yağ, ince süngertaşı ve sülfürle bağllı kauçuğun bileşimidir. Bu karışım, kauçuk işleme aygıtlarında işlenir, kalıptan geçirilerek sertleştirilir. Acadèmie Française 'in 1752 tutanağında silgiden bahsedildiğine rastlanmaktadır. Bu kayıtlarda, kalemle yazılan yazıları silmekte kullanılan, caoutchouch adı verilen, Güney Amerika ağaçlarından elde edilen bitkisel bir silgiden söz edilmektedir. ilk kurşun kalem ve silgi patenti New York'ta 30 Mart1858'de Joseph Rechendorfer tarafından alınmıştır.
hic bir zaman bitmemiş olan nesne. sürekli kaybolmustur.

(bkz: acı son)
icerigini merak ettigim surekli kaybolan sonunu gormek istedigim nesne.
icerigini merak ettigim surekli kaybolan sonunu gormek istedigim nesne.
bittiğini ömrü hayatım boyunca görmediğim kokulu renkli vs. çeşitleriş bulunan lanet alet.
silgin kaleminden önce bitiyorsa yanlışın daha çok demektir sözümü hatırlatmıştır. iyi de yapmıştır. sağ olsun hep var olsun.
Çoğu insanın, -ben dahil- hiçbir zaman bitiremediği, sonunu göremediği silme aracıdır.
Dokunmatik cihazların yanında verilmesi gereken edavattır.
her zaman kaybedip bir türlü bulamadığım araç.
çareyi otlanmakta buldum.11.sınıfım hiç silgim olmadan otlanarak geçti.
asıl görevi yazıyı silmek değil. kullanmadan kaybolan, öğrencinin güzide okul araç gericidir.
Hamur silgiler vardı ilkokula giderken. Silmek dışında her boku yapardık onunla.

Bunu ilk defa açıklıyorum, tadını merak edip ufak bir parça yemişliğim de var. Ama tadı çok kötü tabi. Tavsiye etmiyorum. Oyun hamurlarının tadı da böyleyse allah belasını versin onların da.
bir türlü bitirilemeyen.
Sınav zamanı önünü alamadığımız kırtasiye aracı.
Kucuk bir ebatta olan ve kursun kalemle yazarken yaptiginiz hatalari kagittan silmeye yarayan genellikle yumusak nesne.
an itibariyle masamın üzerinde, stres topuyla puding dolu tabağın tam ortasında duran kırtasiye gereci.

sahi, ne zamandır orada duruyor bu silgi. hikayesi neydi kim bilir ? nerelerden gelip, hangi fabrikada işlenip,paketlenip yollara düştü bir kamyonun içinde. sonra oradan, bir adamın evine ekmek götürebilmek için açtığı kırtasiye dükkanının raflarına dizildi. tabii yanına başka silgi arkadaşları da dizildi. belli bir süre onlarla arkadaşlık etti. bir çok gün geçirdi o silgi arkadaşlarıyla.

bu silgiler bazen güldüler, bazen küstüler.. arkadaşlık bağları kuvvetlendi..sonra o raftan bir bir ayrıldı silgi arkadaşları. her silgi ayrıldığında diğer silgiler o silgiyi bir daha hiç göremeyeceklerini biliyorlardı. çünkü satın alınan bir silgi yazım hataları olduğunda kullanılacaktı ve sonunda tükenecekti. bu yüzden her bir satın alınma, silgilerin içini cız ettirirdi...çünkü silgilerin tükendikten sonra yeniden dirilecekleri bir cennet yoktu..

en sonunda da bizim ufaklığa geldi sıra ve kardeşimin silgi ihtiyacını karşılamak üzere gittiği kırtasiyeden,kardeşimin kırtasiye poşetine girdi. oradan da eve. şu an pek fazla kullanılmamış bir şekilde masada durmakta. ben de pek kullanmamaya karar verdim bu silgiyi. çünkü yukarıda da dediğim gibi silgilerin tükendikten sonra gidebilecekleri bir cennet yok.