bugün

sevmekten vazgeçilmez sevilenden vazgeçilir. onun sizi değil başka birini seviyor olduğu durumunu çoktandır göz ardı ediyorsunuzdur bu gerçeği kabul etmek sevdiğinizden vazgeçmenize sebeptir ancak onu sevmenize değil. yüreğiniz huzur bulana dek bu böyle devam edecektir ve tam huzuru bulduğunuzu düşünürken yeni bir dert kapınızı çalacaktır, ta ki bay/bayan doğru "buradayım!" diyene kadar. *
(bkz: bu işte bir yalnızlık var)
sevilmeyi hazmedemeyen kişiye karşı beslenen duyguları aç bırakma eylemi
imkansızdır.
her ayrılık sonrası söylenen vede uygulamaya geçirileceği sanılan durum.
(bkz: elbet yeniden sevilecektir ama)
sevmek, bir zaman sonra omzunuza saplanmış bir ok gibidir, acıtır.
belli bir acısı vardır fakat sonra bakarsınız ki bu acıdan kurtulmak lazımdır.
oku omuzdan çıkarıp yaraya tedavi yapmak lazım gelir.
nihayetinde o okun çıkması olayı o kadar çok acıyı aynı anda yaşatacaktır ki onu çıkarmaya da gözünüz yemez.
hani U2 demiş ya "with or without you" işte öyle bir şey bu da.

sonra acıyı dindirecek şeyler ararsınız. ağrı kesiciler yutarsınız, antieflamatuar kremler sürersiniz.
fakat bilmez misiniz ki onlar sadece acıyı uyuşturur, hiç bir zaman yok etmez!!!

sonra da en nihayetinde acıyı dindirmek vakti gelmiştir nitekim bu dayanılmaz fakat dayanılması zorunlu bir acıdır.

işte böyle bir acıdır sevmekten vazgeçmek.
Sevmekten vazgeçilmez, sevmediğinin farkına varılır! Vazgeçmek, herhangi bir olayın ya da olgunun başlamasının veya devam etmesinin bizim elimizde olduğu durumdur! Ha sevmeyi ya da aşık olmayı kendi iradesi içinde kontrol edendir zaten ubermensch, o ayrı!
ruhun inzivaya çekilmesi durumudur.
tutmaktan vazgeçmeye benzer. tam düşerken hem de. neyse ki kolay değildir, çok küllenmesini gerektirir yüreklerin.
(bkz: sevmekten kim usanır)
bir kaç saniyelik bir şeydir. çünkü onu yeniden özleyince sevmekten asla vazgeçemeyeceğinizi anlarsınız.
sonu gelmeyecek olan kısır döngü. anlamsızlığın yine kendi içinde kaybolduğu zamanlarda, kişi genelde melankolik olan yaşantısının içine bir de, büyük çoğunluğu platonik olan aşklar da ekleyince, kişi umutsduz mu umutsuz bir ifade takınır... artık hayatın onun için anlamı yoktur, sakallar uzar, şakaklardaki saç kırıkları iğrenç bir görüntü seyreder, üst baş dağınık halde, pantolon ve de üzerindeki bilimum elbiseler değiştirileceği ve de banyonun içindeki selenin içine gireceği anı bekler... kişi kendisini akabinde de, içkiye verir...
ama hiçbir şey çözüm olmaz acısına, belki de tükenmişliğinin, çaresizliğinin, acıklı halinin sebebiyeti başka bir nedenden dolayıdır ki, çözümsüz geçen gecelerin ardından kişi başka bir çözüm bulmaya karar verir: sevmekten vazgeçmek... ama yine de bu vazgeçişler, dönemsel dönemsel kendisini tekrarlayıp da, yeni yüzler görüp, kendisini yeni bir sevmekten vazgecmek lere bırakmaktan ibaret olan şeyden farklı değildir. kişinin o andaki acizliği, tutkusu, önlenemeyen aşkı, bitmek bilmeyen sevgisi, ancak boynuz kıvamına gelen ilişkiler sonucunda, sütten dili yanan tarafın sevmekten vazgecmek gibi aşktan kaçmayı gerektiren, kendisini aslında daha da acıya sevk edecek bir çözüm olayını bulmaya çalışmasıyla bitecek gibi görüntü veren sonuçlarla kapanmaya çalışır. ama sevmekten vazgecmek tutuklu kalmaktan, kendisini üç duvar, hafiften paslanmış bir parmaklıktan ibaret bir odaya hapsetmekten farksızdır belki de... zamanın, sevgisizi geçmediğini görmek, hatıralardan vazgeçmek kişinin daha ileriki dönemlerde devam ettireceği yaşantısından da belki de ''vazgec''eceğinin göstergesidir. bu nedenle de döngüsel bir olaydır, sevmekten vazgecmek
(bkz: sevmekten usanmak)
sevmekten vazgeçmek imkansız olanlardan yalnızca bir tanesidir. çünkü sevmek yalnız sevgiliye has bir durum değildir. bu açıdan bakıldığında sevmekten vazgeçmek insanı insan yapan bir duygudan uzaklaşmaktır.
(bkz: çizdim oynamıyorum)
bir kendini kandırma durumudur. zira sevmek nasıl istemli olmuyorsa sevmemek de aynı şekilde istemli olamaz. lakin yaşanılan acı tecrubelerin ve hayal kırıklıklarının ardından kişinin sarılacağı tek silah zarar verenden yani 'sevmek'ten uzak durmaktır, bir nevi çocukça bir isyandır, 'bana ne, mızıkçısınız siz ben oynamıyorum' demektir. ger gör ki zaman geçer, çocuk kızgınlığını unutur ve oyuna katılır; aşk gelir, kapıyı çalar. ama vazgeçmiştim ben' demeye vakit kalmadan kendinizi çoktaan kapıyı açmış bulursunuz. bir sonraki isyan ve verilen sözün hatırlanışı bir sonraki yenilgiye tekabül eder. ve bu böyle devam eder gider.
her şeyden vazgeçilebildiği gibi, sevmekten de vazgeçilebilir. Zorluk derecesi, bu sevginin sizi nereye götürdüğüne ve ne kadar mutlu ettiğine bağlıdır. Terazide mutsuzluk ağır basarsa ve elinizden gelen herşeyi de yapmışsanız, zaten artık sevmek içinizden gelmez. insanın bir şeyden canı gönülden vazgeçmesi için, ikna olması gerekir. vazgeçemiyorsa içinden aslında kendinin bile farketmediği bi beklentisi vardır. bu beklenti sona erdiği anda bi güzel vazgeçer ki kendi bile şaşırır.
kendini kurtarmak, rahata kavuşmaktır. * *
kırık dökük sevdalar yaşamış, yüreğini her şeyiyle ortaya koyup sevmeyi göze almış ama bunun karşılığında aldığı hep hayal kırıklığı ve gözyaşı olmuş insanların hayattan aldıkları derstir sevmekten vazgeçmek. okadar çok canı yanmıştır ki içi korkularla dolmuştur bir defa. güveni kalmamıştır ne hayata ne de insanlara. acı çekmektense sevgisiz kalmayı tercih eder önceleri. ama sonunda anlar ki; sevgiden vazgeçmek mümkün değildir. zira sevgi bir seçenek değildir. habersiz yerleşiverir kalbe, insan istese de istemese de.
platonik durumlarda söz konusu olmayan haldir.
hislerine uzaktan kumanda taktirmis -evet- insanin maharetidir. oyun oynar gibi sever, hatta oyle basittir ki bu sevmek eylemi -sahi insan birini sevmek icin hicbir ozveride bulunmaz degil mi, elini bile kipirdatmadan sevmeye devam edebildigine gore- kisi cani istedigi zaman "ya bugun de sevmeyivereyim zaten elektrikler kesik" gibi seyler soyleme luksune sahiptir, hatta sadece soylese yine iyi istedigi zaman bunu yapmayi da becerebilir.

eros'u rehin almistir bu kisi, cani istedigi zaman ensesinin kokune okkali bi tokat patlatip kalbindeki oku cikarttirir, sonra bos bulunup ya da daha kotusu keyfi yeterse oku yerine taktirabilir. ama dikkat etmelidir cunk..

yahu bari sus da adam sansinlar..
size, "bir başkasına deli gibi aşığım, seninle olmaz" der.. "bırak sevme beni, git, başkalarına şans ver" der.. peki ama hani bir şarkı da var, "sevdim seni bir kere, başkasını sevemem" diye, neden vazgeçeyim? hem sen de vazgeçememişken, benden nasıl istersin ki bunu?

tanım: yapılabilitesi genelde imkansız olan eylem.
yaşamdan vazgeçmek.
isteyerek olmamıştır, vazgeçmek zorunda kalmıştır.
istemsiz yapılan birşeydir.çoğu zaman başarısız olur sonuçları. lakin sevmekde sevmemekde insanın elinde değildir.