bugün

çok zor ve can yakıcı bir durumdur. bir gün o da bana karşı bir şeyler hiseder mi acaba diye sevmeyeceğini bile bile beklemek belki de hastalıklı bir davranıştır ama ne demişler aşk laftan anlamaz ki.
(bkz: bildiğin platonik lan bu)
feridun düzağacın cumartesi şarkısını akla getirir.

Bugün orda da Cumartesi mi
Sen de beni, 'benim kadar' özledin mi,
'Aynalardan kaçarken özlenmeyi beklemek'...
Ne kadar acı, ne kadar komik..
Ve bana ait değil mi?
Gülme!
incinirim...

kalbinize yeni bir sevgi mezarı yapma zamanı çoktan gelmiştir.
en asil duygu. seni sevmeyeni bile sevmek. sonsuz bir acı. ilacı olmayan bir hastalık.
Pençesinde olduğum hastalık.insan karşı tarafın sevmediğini bile bile yine de bir anlam yüklüyor karşısındakinin yaptıklarına , hala içinden bir ses belki o da seviyor diye ümit ediyor. Ama nafile tabi...
(bkz: En asil duyguların insanı)
Ümit etmek sadece eziyetin işkencesinin süresini arttırır...
(bkz: Nietsche)
sözlükte ona karşılık kelimesi olmayan öyle bir duygudur ki insanı çaresizliğin dibine sürükleyebilir.
(bkz: yorgunluk)
her ne kadar sevilmediğini bilse de kendini de kandıran bir umut ve inatla sevmek.
kişi burada aslında daha çok kendi benliğini sevmektedir. istenmediğini, beğenilmediğini, sevilmediğini bilmekte ve hazmedememektedir.

karşılıksız ve beklentisiz sevgi yoktur.
asıl sevmek denilen şey bu olsa gerek. karşılıksız olan her şey daha gerçekçidir.
sevilmediğini bile bile sevmeye devam ettiren tek şey umut. karşı taraf ne yapsa da hala vazgeçemiyorsanız kendinize itiraf etmekte zorlansanız da herşeye rağmen hala umudunuz var demektir.
(bkz: benim hala umudum var)
can yakar.
kalacağını bildiğin dersin sınavına çalışmak gibidir.
saflık, acı veren bir saflık. *
(bkz: olmayacak duaya amin demek)
karşılık beklemeden sevebilmektir. sevdiğinizi mutlu görmek bile size yeter. onu görmek onla olmak onun varlığı bile sizin hayatınıza anlam katar. belki hayatında başkası vardır asla sizi farketmeyecektir ama siz onun mutluluğuyla bile mutlu olursunuz. çünkü sevmek sevilmeyi gerektirmez. aksine sevilmeden sevmeyi gerektirir. sevmek sevdiğini mutlu görmek için herşeye katlanabilmeyi gerektirir.
takıntı olmamak koşulu ile belki de duyguların en asilidir.
insan kendini üzmeyi çok seviyosa eyvallah. ama sağlıklı bünyeyi bozar. berbat bi durumdur.
(bkz: kan kusmak)
çıkarsız bir sevgidir, sevdim bu sevmeyi.

"ben seni seviyorum sen yoksun."
"ben güzele güzel demem güzel benim olmadıkça" sözünü kendi içinde yalanlamaktır. karşılık görülmemesine rağmen sevmek belki takıntılı olmaktır ama en samimi sevgidir.
akla mantığa uymayan bir hededir. olsa olsa gönülün çevireceği bir entrikadır.
(bkz: gönül entrikaları)
Yeryüzündeki en boş işlerden biri de budur yav. (Yeryüzü dedim ki entry daha bi evrensel, daha bi kucaklayıcı olsun!)

Sevilmiyorsan sevmeyeceksin birader, budur!

ha dersin ''Stennlord(ne bu samimiyet lan?!) demesi kolay da olmuyor, gönül ferman dinlemiyor be!'' o zaman da derim ben sana, o hikayeler filmlerde olur, takma kafanı.

not: eğer bir kaç yıl sonra ağlaya sızlaya bu entry'ye edit düşersem ''aşık oldum ulann sözlük!'' diye, o da benim rezilliğim olsun.
"bile bile" ikilemi cümleye "nasıl olur?" gibi bir anlam katmış olsa da sevmek için sevilmek gerekmediğinin ispatıdır.
bu konudaki en güzel örneklere, anne * - çocuk ilişkisinde rastlanılır.
ben zaten her acının tiryakisi olmuşum dedirtir.
(bkz: bu benim lan)