bugün

geldik her zamanki gibi eylem yeri anlaşmazlığından doğan bir çekişmenin arifesine.

malumunuz, özgürlükçü ! ve işçi haklarının amansız savunucusu ! sendikalarımız 1 mayıs'ı taksimde kutlama yönünde tarif edilemez bir tutku içindeler. "yaaaa banane bananeee istiyorum işteeeeee, hüüüüü" yapan oyuncakcıda rastanan çocuklar misali gözü karartıp dediğinin yapılmasına odaklanmış bir futursuzluk içinde.

hükümet, "yasah kardeşim yasah" ezberinden başka bir çözüm bilmediği için tat vermiyor. erk sahibiysen bir formul bulman gerekir/beklenir, ama hak getire. alıştık bu basiretsizliğe.

göz göre göre horoz dövüşü yaşanıyor aleni olarak gündemde, bi allahın kulu da "bre densizler bırakın o kızııı" diye fıramıyor ortaya...

sendikaların sanki özellikle taksim meydanında toplantılarını/gövde gösterilerini icra edince başı göğe erecek, sanki işçi daha müreffeh sanki ekonomi daha selim bir yapıya kavuşacak...

hemen hemen hepsi rant çemberinden daha fazla pay kapmak için gerekli nufuzu sağlamayı amaçlayan sendikaların, "aha kardeşim çıktık meydana, dediğimiz dedik çaldığımız düdük" haykırışları ile daha mı özgür olacağız, daha mı işçi haklarını gözeteceğiz ? daha mı adaletli kişiler olacak yöneticilerimiz ?

s.kim olacak, hepsi bu...

nedendir bu inatlaşma, nedendir bu anlamsız güç gösterme gayreti ? aynı topraklarda yaşayan düşmanlar gibi nedir bu yaşanan gerzekçe rekabet ?

sendikalar madem o kadar tepkisel kuruluşlar, askeri* ücreti belirlerken neden bu kadar istekli değiller ? tersanede işçier ölürken neden sahiplenmiyorlar yitip giden mağdurları ? sanayiciler bas bas çıkıp ota boka yorumlar/eleştiriler yapabiliyorken işçilerin temsilcisi olduklarını sadece 1 mayıslarla hatırlayan haftasonu delikanlılarının sesleri mi kısık ?

bana masal anlatmasınlar, kendi otoriter konumlarını -hükümete,kamuoyuna,dünyaya,çıkarlarına "dur" diyenlere karşı- güçlendirmekten başka bir gayret gütmeyen -ki bu otoritelerini de bir gün bile işçilerin ezilenlerin adına kullandıkları görülsün,adımı değiştireceğim- adamları desteklemiyor bu halk.

bir çok yerde, bir çok ortamda görülüyor ki insanlar da bu nedensizce tırmandırılan inadın fuzuli oluşunun bilincindeler. bir kaç siyasi oluşumdan başka da manalı bulan yok.

toplu hak aramaların en gerekli hak olduğunu savunan ben bile, s.ktirsinler gitsinler diyorum...

işçinin, garibanın, ezilenlerin yararını görmediği, yaralı parmağa işemeyen bu düzmece sendikalara verecek desteğim yok.
bu şehrin,ülkemdeki her meydanın,her sokağın biz halka ait olduğunu birilerine bir kez daha hatırlatmak için yapılan bir direniştir.
sendika başkanlarının işçi üzerinden prim yapmasıdır.
garibim insanım da araya kaynamaktadır.
iş artık 1 mayıs'ın anlamını aştı. gösteri yaparım-yapamazsın çizgisine kaydı. bu ısrarın arkasındaki sebep maziye duyulan bağımlılık. 1 mayıs falan hikaye..
yemek firmalarına karşı "muz isteriz, kivi isteriz, kolayı ekstradan isteriz, ayda dört döner isteriz ama para vermeyiz" şeklinde ısrarlarıyla benzeşen durumdur. bunların ısrarı kırılamaz ver kurtul muammercim * yemek firmaları da öyle yapıyor.
fikrimi söyleme editi: bu sendikalar bu ülkede yemek firmalarına ve servis firmalarına bulaşmaktan ve onlardan menfaat sağlamaktan başka bi işe yaramıyor bence. taksim'e çıksa ne faydası olur çıkmasa ne zararı? nokta.
asgari ücrete "askeri ücret" -bu ne lan aehaeuhaeaeha- diyenlerin destek vermeyeceği ısrarmış. aman verme çok lazımdı sanki senin desteğin..
sendikalarin dedigi dedik misali taksimde eylem yapmak icin verdigi mücadeledir. be hey kardesim, cikip sonuclara bakmadan taksimi yasakliyorsun. e yasakladin ne oldu? gazetelerde boy boy "1 mayis ta taksimdeyiz" ilanlari. eger ses cikarmasaydin is bu boyutlara ulasmayacakti. ikinci lafim sendikalara. 1 mayis ti 1 mayis. ortami bu kadar germenin alemi ne? bu seferlikte yapmayiver. ortalik zaten karisik. sonra ne olucak, pkk lilar, dhkpc liler, tikko cular birbirinden degisik gösteri yapacaklar, boy gösterecekler. bunlara neden sebebiyet veriliyor? "1 mayis" denilince etrafi korku sariyor. kimse sokaga cikmak istemiyor, okuluna gidemiyor vs. bunun hic anlami yok. rte yanlis yapti, sendikalarda bir o kadar yanlisa batti.
haklı bulduğum ısrardır. neden mi?

öncelikle belirtmeliyim ki, sendikal herhangi bir $eye değinmeyeceğim ve küçük bir örnek vereceğim. bizim meclisimizde ufuk uras isimli bir milletvekili var. çoğu insan onu pek tanımıyor, ancak biz onu tanıyoruz. kendisi meclisteki tek ödp temsilcisi, çok dü$ünen, çok yazan, belki de halkın aradığı bir aydın. $üphesiz, tayyip erdoğan gibi televizyonlarda bol gözükseydi, veya biraz kamer genç olabilseydi, biz onu daha çok tanıyacaktır.

bir söz vardır iyi bilirsiniz, reklamın iyisi kötüsü olmaz. sayın baykal'ın ve sayın erdoğan'ın yaptığı $ey budur, dtp'nin yaptığı $ey budur, mhp'nin yaptığı $ey budur. tam anlamıyla bo$ politika yaparlar, içlerindeki ender milletvekilleri hariç.

medvedev rusya'da bir seçim kazandı. muhalefetin sesi kısıldı, ı$ıklar kapatıldı, sandıktan küçük putin çıktı. neden mi? çünkü muhalefet, çünkü gerçek ses kısıktı, gösterilmedi.

küstahlığın, patavatsızlığın, sansasyonun halk tarafından sevildiği bir ülkede ya$ıyoruz. televizyon yarı$malarına bir bakın, ne dediğimi göreceksiniz. hemen hemen her gün 2 adam izliyoruz ekranlarda, bağırı$an. ikisini de tanıyoruz, belki de küfrediyoruz içimizden ama tanıyoruz.

i$te biz bu yüzden ufuk uras'ı tanımıyoruz. önce politikacı değil, önce insan olduğu için.

peki bunun taksim ısrarıyla alakası? taksim i$çinin kendisini gösterebileceği tek yer, taksim halkın kalbinin fethedilebileceği, taksim 77'de ölen insanların anılabileceği, taksim i$çinin sesini duyurabileceği tek yer.

ve en önemlisi, taksim i$çinin yasağı kırarak, özgürlüğünü kazanabileceği tek yer.

ne sendikaların çıkarları, ne de hükümetin tepkisi. taksim, 77'den beri bir yasak, geçtiğimiz yıl 900'ü a$kın gözaltı...

taksim, i$çininin bu ülkede olduğunu hükümetin gözüne sokulabileceği tek yer. i$çilerin konu$ma özgürlüğünü kullanması sendikal çıkarlara yorulması üzücü. emin olmak gerekir ki kadıköy'de yapılacak bir miting taksim'deki kadar ses getirmeyecektir...

tıpkı ufuk uras, baskın oran ve nicelerinin sesini duymadığımız gibi, i$çinin de sesi kısılmakta. buna izin vermemek için 1 mayıs 2008'de taksimdeyiz.
"asgari ücret" yerine "askeri ücret" yazmışım, sendikalar bu olay ile haklı çıkacaksa düzeltmiyorum haklı çıksınlar .
zira tarih göstermiştir ki gerilim ve didişmeden prim elde etmek isteyenler gün gelmiş o kargaşa ve çirkeflik tarafından yutulmuştur. biraz "sağduyu" istirham edeyim diyorum ama içerisinde "sağ" kelimesi geçtiği için umursanmayacağımdan imtina ediyorum, yutkunuyorum...
anlaşılamayan şeyler var. şöyle ki;

bu ülkenin başbakanı kendi çiftçisine ananı da al git diyor. çiftçi kim? üreten, emek veren insan.

askerlik yan gelip yatma yeri değildir diyor. askerlik yapan kim? mehmetçik, yani bu ülkenin garibanları, varoşlarındaki, en olmadı orta sınıftan gençler ya da gene o çiftçinin köylünün oğlu.

sosyal güvenlik yasası ülkenin sırtındaki kamburdur diyor. hastaneleri ve okulları ücretli hale getiriyor. ssgss'yi çıkartıyor demiyorum, çıkarttı. -onlara göre- bu kamburu oluşturan kimler? hükümetin ''hizmet etmek zorunda olduğu'' millet/halk; ssk'ya, bağ-kur'a, es'ye üye olanlar, 18 yaş altını saymazsak takriben ülkenin %80'i gibi bir kitle.

ayaklar başı yönetmeye kalkarsa kıyamet kopar diyor. ayaklar kim? anlayın artık diyorum ben de.

özelleştirmeler, ssgss'ler, çiftçiye sübvansenin kalkması ve daha aklıma gelen gelmeyen, saymakla bitmeyecek yapılanlar, yapılmak istenenler. dünya'daki vahşi kapitalizm ile emekçi savaşının türkiye ayağı mevzubahis. akp hükümeti bastırdıkça bastırıyor, ses çıkmasını ise engellemeye çalışıyor, ses çıkartana ''orantılı güç'' kullanacağını açıkça ilan ediyor. ortada da tıpkı ingiltere'nin işçileri temsil etmekle alakası olmayan işçi partisi gibi bir sol parti var tüm bunlara kayıtsız kalan, chp. geriye tek örgütlü direniş, hakları korumak için geriye kalan son kurum olarak sendikalar kalmakta ancak onlarda zayıflatılmaya çalışılıyor. sendikalar ise taksim isteğini kendi kafasına göre belirlemiyor, tabandan gelen sese uyuyor yalnızca. liberalizmin tutkulu savunucusu akp 1 mayıs'ı emekçi günü olarak babasının hayrına kabul etmedi, ortamın gazını almaktır amacı. hal böyleyken taksim bir semboldür artık iki taraf için. bugün çalışma ve sg bakanı ''taksim ticaretin merkezidir'' şeklinde bir açıklamada bulundu. yani bu ne demek? patronlar istemiyor kuzum sizi orda demek.

bu ısrar nedensiz değildir, sendikalar ve işçiler hem türkiye'ye hem dünya'ya seslerini duyurmak, hem de30 yıl önce ölen arkadaşlarının layıkıyla anılmasını gerçekleştirmek niyetindeler. dünya'nın birkaç merkezinden biri istanbul, istanbul'un da merkezi taksim, hükümet de bunu bildiği için izin vermemek niyetinde, 'takılın siz, bi' köşede halay filan çekin işte' söyleminde işçileri gözlerden uzağa sürmek istiyor. artık sağduyu çok gerilerde kaldı, akp çoktan yaptıklarıyla sağduyuyu bitmiş sigara gibi çiğnedi. türkiye ekonomisi için stagflasyon'dan söz edilmeye başlanan şu günlerde eğer taksim düşmezse türkiye düşecektir, 2001 krizi mumla aranacaktır, o yüzden ben taksim diyorum, ısrar ediyorum.
sonucunda gün itibariyle disk, kesk ve eğitim-sen başkanlarına beyoğlu adliyesinde soruşturma açılan gerginlik siyaseti kurbanı edilen, ilo' ya uygun kurumların ısrarıdır.
akp' nin yaratmaya çalıştığı korku imparatorluğu içinde, neo-ulusalcıların burjuva eylemleri haricinde bir fraksiyonun nasıl oligarşi ekseninde bastırılmışlığının en güzel kanıtı.
(bkz: ilo)
bu bir ısrar değil, çalınan hakkın geri istenmesi hadisesidir.her zaman olduğu gibi elleri ceplerinde ve cepleri delik olan güruhun tüm zeka kırıntılarını ellerinde sıkarak kullanması sonucunda anlayamadıkları olaydır.

(bkz: daha açık konuşur musun)
(bkz: 1 mayıs için ille de taksim diyen zihniyet)
(bkz: aşk yeniden)
göt kaşıntısına delalettir. vitrin indirmenin akabinde yenilen copun hazzını hiç bir şeyde yok çünkü.
ortamı germek , kolluk kuvvetlere zarar vermek , banka , dükkan vs .. yağmalamak , bölücü terör örgütüne destek veren hareketlerden kacınmayan sendikaların isteğidir .. ulan madem işçi bayramı , niye illa sol sendıkalar arıza cıkarma pesınde .. işçi bayramında kürt faşizanlarının taksimde ne işi var ? önce bunu biz çöz , ulan ben ne yapıyorum diye önce bir düşün sonra taksıme cıkmayı ıstemeye yuzun olsun ..

devlet bilmıo mu aq taksımı vermeyi .. versin ondan sonra , pkk'lısın bir yandan provakatör ergenekoncusu bir yandan çöksünler taksime , sonra buyrun cenaze namazına .. sendikalar önce vasıflarını , asıl yapmaları gerekenleri ve hadlerini bilsinler , ondan sonra taksimi istesinler .. yoksa 1 mayıs 1977'de ölenlerin kemiklerini sızlatır bu duruşlarıyla ..
iSTANBUL VALiSi GÜLER TAKSiM'DE 1 MAYIS'A iZiN YOK DEDi. AYNI SAATLERDE BiNLERCE POLiS TAKSiM'DE TÖREN DÜZENLEDi.

http://www.evrensel.net/haber.php?haber_id=49029
tanım: sendikaların taksimde eylem yapmak konusundaki ısrarcı tavrı

dip not: adamlar belki gösteri sonrası bi burger yapıp bir iki emo dövecekler bu yüzden yakın olsun istiyorlar. belki ıslak hamburger yemek istiyorlar. belki sinemaya yakın olsun istiyorlar *
dostlar alış-verişte görsün ısrarıdır. sendikaların bu konudaki tavırlarının 10 da 1 ini işçi hakları konusunda görebilseydik şimdi açlık sınırındaki asgari ücretle çalışmazdık. sendika ağaları işverenle pazarlık masalarında komisyonları devasa maaşları ceplere indirirlerken ne işçi düşünürler ne de hak ama 1 mayıs gibi işçilerin bayramı olan bir günde "vay anam taksim e çıkalım!" diye bağırırlar. binlerce işçi çalıştıran işyerlerindeki taşeronlaştırmaya var olan işçi haklarının gaspına karşı eylem yapacaklarına böyle gürültü çıkartırlar ancak.
hükümetin taksim olmasın ısrarı yüzünden dikkat çeken ısrardır yoksa taksim fuhuşa açık, gaspçıya açık, tacizciye açık işçiye neden açık olmasın.
sendikalar rantı mı taksim edecekler. anlamadım.
hangi insaflı sendika başkanıymış bu lan sevdim ben bu adamı tanımadan bak.
bu yıl itibariyle ellerinden alınmış olan bahanedir.
1 Mayıs'a yakın tekrar gündeme gelen konudur.
gaz ve jop yemek isteyen sendikaların isteği doğrultusunda aldıkları kararlarının arkasında durmaları durumu.